üniversitedeyken idare yargı dersinin finaline o kadar çok çalışmıştım ki rüyamda sınavı geçiyordum tam mezun olucam dekan gelip "dur bakalım nereye daha idari usul dersi var onu vermeden gidemezsin" diyordu. en kötü kabuslardan biriydi.
üzerinden 22 sene geçti ama hala tekrardan askere alınma konulu bazı rüyalardır. "konulu" derken üzerine vurgu yapıyorum zira bu nedir lan bitmedi bir türlü *
Dolmuşa biniyorum. Arkada bir kadın var onunla tartışmaya başlıyorum. Sonra dolmuşta muavin varmış o da oradan gülünce ona da carlıyorum. Bir de ayağa kalkıp bana bak ben erkek bildiklerinin çoğundan ağırım seni paralarım falan dedim. Sonra dolmuş bir mezarlığın yanından geçmeye başladı ve ben duvar kenarında ayakta dalgın şekilde duran peder beyi gördüm, seslendim, bakmadı. Anın şokuyla uyandım saat 3...
1,5 saat yatakta dönüp güç bela uyuduktan sonra rüyanın ikinci partı başladı. Bu sefer otobüsteyim, acayip bir kalabalık. Cins cins konuşuyorlar. Uyandım, rüyamda şeytanları gördüm dedim. O da benim rüyama yorumlar yapıyordu ki alarmım çaldı ve part 3 yarım kaldı.
Uzun zamandır rüya görmüyordum, üçlü kombo yaptım ahahajah.
Giray altınok ile (prens rolünde) muhabbet şakalar takılıyorduk.bir yandan gülüp bir yandan o eleştirel haline ciddi mi lan bu diye kuruluyordum. Çocuğu da yanındaydı kreş gibi bir yerde bekliyorduksjdjd. Ne alaka hiç anlamadımjjffj.
ona doğru aceleci adımlarla hızla yaklaşıyordum. kafenin kış bahçesinde oturmuş, fincandan kahvesini yudumluyor, güneş gibi de parlıyordu. iyice yaklaştığımda "karakış köyümüze gelence, dombıramı alarman, yürek sazım çalarman..." şeklinde dombıra mırıldandığını duydum.
"yahu" dedim, "trum başkan, sen de mi akpli oldun!", "ne alakası var, şarkı dilime takıldı." dedi. karşısına geçip oturdum. konuşma sıcak ve ılıman ortamda gelişsin diye şakayla girmek istedim ve, "sana şimdi de kulaksız reis diyorlarmış, seçimi de garantiledin köfte dudaklım, meh meh meh." dedim. şakamdan hiç hoşlanmadı, altın sarısı kaşları kalktı ve, "sululuk yapma lütfen, buraya önemli bir husus için geldim." dedi.
hiç bir muhattaplığımız yokken beni cepten aramış, gocu'cum lütfen şuradaki, şu kafeye gelir misin demişti. şaşırsam da amerika ile olan ilişkilerimiz bozulmasın diye tabi başkan deyip, davetini kabul etmiştim. gerçekten ne konuşacağımız hakkında hiç fikrim yoktu.
söze girmekte zorlanıyordu, "başkan rahat ol, benle her şeyi konuşabilirsin, söz aramızda kalacak anlattıkların." dedim. dolma dudaklarını bir güven göstergesi olarak büzdü, ve anlatmaya başladı;
"konu melanie yengen, yengeni kapalı çarşıda dolandırmışlar. şimdi benden türkiye'ye yaptırım uygulamamı, hatta belki türkiye'nin natodan dahi çıkarılmasını gündeme getirmemi istiyor. evde huzurum kalmadı. seksen milyon türk vatandaşını ahlaksız bir kapalı çarşı esnafı yüzünden yargılamak ve karşıma almak istemiyorum ama buraya gelirken beni de taksici dolandırdı. beylikdüzü'nden avcılara nasıl olduysa boğazı geçerek geldik. neyse bana yapılan önemli değil ama yengen çok kızgın. bu konuyu çözmek için yardımına ihtiyacım var. sen yılların turizmcisisin, şu esnafla birlikte konuşsak da, yengenin dolandırıldığı meblağı geri alsak. yoksa iki ülkenin zaten gergin olan ilişkileri komple bir çıkmaza girecek." dedi.
"kimmiş lan benim melanie yengemi dolandıran şerefsiz, kalk başkan gidiyoruz mekan basmaya!" diye bir gaz ayaklandım. trump arkadamda ben önde, koskoca amerika arkamda daldık dükkana! çok uzun süren tartışmalar yaşandı, esnafla kah kavga ettik, kah gülüştük, bir ara tavla attık ve günün sonunda trump ve ben hiç ihtiyacımız olmayan çakma ipek iki halı koltuk altlarımızda dükkandan çıktık.
uzun süre sessizce yürükten sonra trump başkan, "adam bizi iyi s*kti." dedi. sadece onaylar şekilde baş salladım. başkan havalimanına gidecekti, taksi çevirdim, taksici 1200 liralık yola, 4500 lira fiyat çekti, tamam dedi trump, lanet olsun dedi. öyle ayrıldık.
Annem bazlama pişirmiş, etleri saca dökmüş, biz de kardeşlerimle piştikçe ekmeğe sarıp sarıp yiyoruz. Daha üçüncü sokumumu * ısırmıştım ki uyandım. Kahretsin böyle bir rüyadan uyanılır mı ahahajah.
Rüyamın başını hiç hatırlamıyorum ama ortalarında yerdeydim ve hamam böcekleri vardı. Bir türlü yerden kafamı kaldıramadım, sonra bir anda hızla kalktım ve mekân değişti. Büyük bir evde Büyük bir masada altı kişilik servis tabağı vardı. En üstteki kaselerin içine ekmek kırıntıları konmuştu. Baş köşedeki tabağı çatal kaşıkla inceleyip tiksindiğimi hatırlıyorum. Sonrasında tanıdığım bir adam bana eski sevgilisiyse, gelecek olan misafirlere yaptıkları bir şakadan bahsediyor, sevgilisinin fikriymiş, kıramamış, milleti rencide etmişler beraber. Yani o içi ekmek kırıntılı iğrenç kaseler aslında bana anlatılan bir anıymış.
Edit: Evet şimdi sevgili fromm a ve psikanalize çok saygıyla rüyamı yorumlayacağım. Başlangıçta gördüğüm hamam böceklerinin nedeni dün kız kardeşime banyoda saçlarını temizlemediği için kızmam, hamam böceklerinin saç yediğini düşünmemdi. Kaselerdeki kırıntılar bahsi geçen adamı cimri bulmamdan kaynaklı sanırım. Eski sevgilisinin bu tip bir şakasına ses çıkarmaması eski sevgililerine daha iyi davrandığı kanaatinde olduğumdan. Son olarak çevresindeki insanları hep rencide edip azarlayan bir tip olduğunu düşündüğümden bu rüyayı gördüm.
Flörtü gördüm sonra sabah uyandım bir mesaj….
Seni rüyamda gördüm diye..
Uzak mesafe olunca Rüyalarda buluşmaya başladık inş rüyalarda buruşmayız ehehth.
Kocaman bir papağan gördüm rüyamda, elimde plastik bir mama kaşığı yoğurt yedirmeye çalışıyorum, üstüne döküldü hayvanın. Kucağıma aldım yıkamaya götürdüm. banyodayken bir şey mir şey yaparım ben bu hayvana deyip tekrar kucaklamıştım ki, sözde sahibi gelip şu hayvanı kedi gibi kucaklamasana diye azarladı.
Birincisi ben kuşlardan Allah korusun gözümü oyarlar diye korkarım, mümkün olduğunca temassız uzaktan severim. Bu yüzden neredeyse aklım çıkıyordu rüyamda. ikincisi kuşun yoğurt yemekle ne alakası var, başından saçmalıktı ya.
beni tekrar askere almışlardı. ya ben yapmıştım ama komutanım diyordum. burda yapmamış gözüküyorsun diyordu. kararagaha git oradan kaydını bulursan gidersin dedi yüzbaşı,
amk karargaha bir türlü gidemiyordum öyle öyle askerlik bitti 2. askerlik. kih kih
Beni tekrar askere almışlardı. Ya ben yapmıştım ama komutanım diyordum. Burda yapmamış gözüküyorsun diyordu. Kararagaha git oradan kaydını bulursan gidersin dedi yüzbaşı,
Amk karargaha bir türlü gidemiyordum öyle öyle askerlik bitti 2. Askerlik. Kih Kih
bir tarikat mı desem bir oluşum mu desem garip bir örgüt tarafından kaçırılıyorum. bana zarar vermesinler diye sunak veya put mu tam seçemediğim bir şeyin önünde eğilip dua eder gibi yapıyordum ellerimi birleştirip hristiyanlar gibi dua ediyordum. kaçmamı engelleyen kaçmamam için örgüt elemanların uyaran uzun boylu bir adam var ama yüzünü seçemiyorum. sonunda kaçabiliyordum ama.
