dün gece karadeniz üzerinde yarim saatten fazla turlayıp iniş yapmaya çalışan pilot sayesinde lanet ederek adımımı attığım şehir.
ilk defa bu kadar soğuk ve karlı, kar fırtınası var resmen. ocak şubat aylarında ceketle bile çıkılabilecek bir şehirdi, ayarlarını bozdular kesin.
ama çok güzel şehir lan.
tarihinde nadir görülecek şekilde kar yağan şehirdir.
deniz kenarında dükkanda otururken izlemesi çok keyifli ama sokak hayvanlarına da içim gidiyor.
kalın giyinin arkadaşlar.
iki kelime düzgünce konuşulacak insan var mıdır diye düşündüğüm şehir. herkes taraf, herkes sabit. yok mudur her telden sessizce sohbet edilecek güzel insanlar.
yerlisi ilginçtir. her türlü fantastik mevzular yaşanır ama ben hiç particilik ayağına dalaşanı görmedim*. benim gibi ateist bir adamın en sağlam müşterisi akp'li. adama işi düzgün yapıyoruz, özeniyoruz diye bulduğu işi bize gönderiyor, yeni firmayız, palazlanalım diye de nakit ödettiriyor çeke senete bulaştırtmıyor bizi. bazen telefon açıyor "yengen mantı yaptı mühendis bey akşama bize geliyorsun" falan diyor.
yan komşum ağır akp'li, benim din iman mevzularıyla alakam olmadığını da biliyor, sabah akşam x kişisine sövdüğümü de biliyor ama adam her sabah benim dükkana elinde 4-5 simitle geliyor beraber kahvaltı yapıyoruz. daha bir sürü örnek var. hepsiyle tek bir ortak nokta var. bu insanlarla bir araya geldiğimizde sanki otomatik olarak ağzımız kilitleniyormuş gibi asla siyasetten ve aktörlerinden konuşmuyoruz. kimse konusunu açmıyor. ne bileyim değişik bir memleket burası.
beş senemi geçirdiğim, karadeniz bölgesinin en yaşanılası şehirlerinden biri. üniversite döneminde atakum ilçesinde yaşadığımız, her yerin öğrenci ve (bkz: çorumlu) kaynadığı bir yer. (çorum'a 2 saat kadar bir mesafede olduğu için öğrencilerin tercih sebebidir.)
bu sene gezmek için gittiğimde gelişimine inanamadım. sahil şeridi boydan boya yenilenmiş ve hareketlenmiş. üniversite kampüsüne kadar tramvay yapılmış.
havası kışın çok sert soğuk değil, yazın da aman aman bir sıcağı yoktur. insanı karadenizin hırçın insanına nazaran bir ton yumuşaktır.
bizim zamanımızda (2001-2006) yemek kültürü çok zayıftı. şu an nasıldır pek bilmiyorum ama, her yerde tavuk dönerciler vardı. seyyardan kilosu 50 kuruşa aldığımız hamsinin tadı bambaşkaydı o ayrı.
şüphesiz karadenizin en büyük ve en gelişmiş şehridir. milliyetçi ruhu trabzon'la kapışıyor gibi görünsede samsun karadeniz'de en çok alan ve trabzon'da en çok göç veren olduğu için trabzon'un bu kadar milliyetçi kalması normaldir.
kendini bilmez bir güruhun yıllardır geyik malzemesi olarak kullandığı, karadeniz bölgesi'nin ve hatta ülke genelinin en rahat ve keyifli şehirlerinden biri.
son yıllarda gerek sosyal medyada gerek basın-yayın kuruluşlarında linç edilen, karadenizin en sosyal ve en gelişmiş şehri.
her ilde olduğu gibi samsun'da da serseri, psikopat tipler var ancak bu her gün olay olduğu anlamına gelmiyor.
istanbul'un arka sokaklarında her gün kaç cinayet işleniyor, kırsal bölgelerde kaç tecavüz vakası oluyor kimse ortaya çıkarmıyor ancak mevzu geyik yapmak için bir şehri ve o şehrin insanlarını linç etmek olunca kimse de geri kalmıyor.
özellikle fenomen olma sevdasıyla, 3-5 beğeni alıcam arzusuyla paylaşım yapan bu denyoları gördükçe sinirlerim tepeme geliyor.
kerimcan olayında da münferit birkaç kendini bilmez bir olay çıkardı ancak sanki bütün samsun halkı kerimcan'ı dövmüş gibi bir algı yaratılıyor.
vazgeçin bu sevdadan.
samsun insanıyla da yapısıyla da bu ülkenin en güzel şehirlerinden birisidir.
bir gelinse çiftlik caddesinde bir kaç tur atılsa, atakum sahilde biraz deniz havası alsa, binse teleferiğe, pidesini bi yese sonra da çomarlar başın açık kıçın ayrı oynuyor diye saldırıp dövse.
bir gelinse çiftlik caddesinde bir kaç tur atılsa, atakum sahilde biraz deniz havası alsa, binse teleferiğe, pidesini bi yese, geze geze bitiremeyeciğini bi görse de şu önyargılar silinse.
Olaylardan, her vilayette olacak basit insanlardan şehr-i Samsun'a laf ettirmem. Doğası, denizi, pidesi ve sayilamayak bir sürü guzeliğiyle harika bir ilimizdir.