günümüze çok güzel eserler bırakmış güzel insandır. 41 yıllık yaşamına bu kadar güzel eserler bırakmışken daha fazla yaşasaydı kim bilir neler bırakırdı, dediğim usta yazar ve şair. yazdığı şiirlerin bir kısmı bestelenmiş ve günümüzde önemli yer tutarlar. yazdığı hikayeler ön planda olsa da romanlarındaki işleyiş harikadır.
Önce atatürk'e sövmüş, yiyecek ekmek bulamayıp götü sıkışınca özür dilemiş, daha sonra kantarin topuzunu kaçırıp bu milletin küllerinden doğmasının ve kendi özünü bilip özgürlüğüne kavuşmasının en baş unsuru olan türklüğe dil uzatarak en nihayetinde çareyi kaçmakta bulan ağzı laf yapan bir gevşektir. Hüseyin nihal atsız her ne kadar haddini bildirse de uslanmamış, en nihayetinde götüne mermiyi yemiş hakkın rahmetine kavuşmuştur. bu da boşa yaşamış götünü kaşımış işte.
Az önce belgeselini izledim bilmem kaçıncı kez.Gerçekten çok değerli bi insanmış. Hangi değerimizi yaşattık ki onu da yaşatalım..Bu devran iyilere kalmaz Aldırma gönül aldırma.....
Dünya edebiyatına göre roman konusunda başarılı bulmadığım, Türk edebiyatının bence en iyi roman yazarı.
Kürk mantolu Madonna kitabını çok severim, derin bir anlamı vardır kitabın. Fakat Türk halkı olarak aynı tutunamayanlar kitabındaki poser etkisini bu kitaba da aşılamış bulunmaktayız. içimizdeki şeytan kitabını da çok severim.
41 yaşında vefat etmiş, toplumcu gerçekçi yazar. Keşke biraz daha yaşasaydı da edebiyatımızı daha da yükseltebilseydi. Ruhu şâd olsun.
kendisi dedemin babasının köy enstitülerinden sınıf arkadaşıdır. babama anlattıklarına göre bayaı saftirik bi çocukmuş. ağzı doğru düzgün laf yapamazmış. sürekli birilerine platonik aşık olup sonra da düşünür dururmuş. kaç sene boyunca koca enstitüden bi hatun bile düşürememis. lakabı sarı sebo imiş bunun. sonra bi ara tutturmuş komunist olacam ben diye. lan sebo demişler, otur oturduğun yerde dünyayı sen mi kurtaracan demişler. naçar, dinlememiş sebo ve bir takım illegal örgütlerin arasına girmiş. ayrıca anlatılanlara göre çok garip davranışları da varmış bunun. toplum içine giremezmiş, davranışlarında her daim bi eziklik varmış. tabii sebo enstitüden sonra muallim olunca bi ara fransa ya gidip madonna diye birine aşık olmuş. arkadaşları o kadar söylemiş lan sebo sen kim koca dünya starı madonna kim. sana bakar mi demişler ama dinlememiş. gözü hep yükseklerdeymis zaten. bi ara kylie minogue’ a da sarmış, pek kimse bilmez.. sonra madonna sürekli sarı bi kürk giydiğinden dolayı kafayı sıyırıp kürk mantolu madona yi yazmış.
Okuduktan sonra dünyaya bakış açınız değişir. Okuyun. Hele ki 'içimizde ki Şeytan' kitabı.
insanların kendi yaptığı kötülükleri içinde bir şeytan varmışta sanki o şeytan kendileri değilmiş gibi göstermelerini anlatır. Oysa şeytan biziz. Kendimiz. Nasılda başkasını suçluyoruz hemde acımasızca.
sevgili sabahattin ali her şeyi çok güzel özetlemiş: "tahammül sınırım çoktan aşıldığından beri insanlarla daha az görüşmeye, hislerimi açmamaya ve tuğla tuğla duvar örmeye başladım.. beni sıkıntıya sokacak insanları ve durumları elimin tersiyle ittim, pişman değilim.."
“Tesadüf seni önüme çıkarmasaydı, gene aynı şekilde, fakat her şeyden habersiz, yaşayıp gidecektim. Sen bana, dünyada başka türlü bir hayatın da mevcut olduğunu, benim bir de ruhum bulunduğunu öğrettin. Bunu sonuna kadar götüremediysen, kabahat senin değil... Bana hakikaten yaşamak imkânını verdiğin birkaç ay için sana teşekkür ederim. Böyle birkaç ay, birkaç ömür kıymetinde değil midir?..”