Bazı karşılaşmalar olmamalı, bazı duygular yaşanmamalı, bazı sözler söylenmemelidir... Yaralarımı sarmaya çalışırken en derin yarayı sen açtın kalbimde. Sanki bir şeyin cezası gibiydi karşılaşmamız. ikimizin de canı yandı, ikimiz de yaralandık bu hikayede. Ben zaten yaşarken ölüydüm, sen de gömdün kendini benimle birlikte derin bir yokluğa. Bittik, ikimiz de bittik. Başlamadan, yaşamadan.
Her an, her hatıra bir yara daha açtı içimde. Gözlerimdeki ışıltı, seninle kaybolmuş bir umudun yankısıydı. Seninle yaşadığım her an, bir yudum daha hayatımdan çaldı. Şimdi, seninle birlikte gömüldüğüm bu derin karanlıkta, yalnızlığımın sesi yankılanıyor. içimdeki acı, sanki hiç dinmeyecekmiş gibi. Hayatın bana sunduğu her yeni gün, senin yokluğunda bir yük daha ekliyor omuzlarıma. Ve ben, seni unutmak için savaşırken, her hatıra beni daha da derinlere çekiyor. Bittik, ikimiz de bittik. Başlamadan, yaşamadan. Ve belki de bu, en büyük kaybımızdır.
Geldiğimiz son noktada birbirimizi görmeye, konuşmaya ve duymaya bile tahammül edemiyoruz. o halde neden hala gerekeni yapmıyorsun, benim yapmama da izin vermiyorsun?.
ayrılık diye bir şey yok.
bu bizim yalanımız.
sevmek var aslında, özlemek var, beklemek var.
şimdi neredesin? ne yapıyorsun?
güneş çoktan doğdu.
uyanmış olmalısın.
saçlarını tararken beni hatırladın, değil mi?
öyleyse ayrılmadık.
sadece özlemliyiz ve bekliyoruz.