bugün

hürriyet gazetesinde de araştırmaları yayınlanan popüler tarihçi.
Tarihi konularda bilgi sahibi,özellikle osmanlıların son dönemine ve çöküşüne iyi ışık tutabilen tarihçi...
bir makalesi;

(#974870)
(bkz: ulaş bardakçı)
ilhan bardakçı nın oğludur.
Ekonomi öğrenimi gördükten sonra Türk musikisine yönelen ve Türk müzik tarihiyle ilgili bir çok araştımaya sahip olan hürriyet yazarı.Eserlerinden baıları: Fener Beyleri'ne Türk Şarkıları, Refik Bey Refik Fersan ve Hatıraları, Sultani besteler, Şahbaba'dır.
tarihi günlük gazetede okunabilir kılan tarihçi. güncel olaylarlarla, benzer tarihi olayları karşılaştırır. kendini tarihçi değil gazeteci olarak tanımlar ve "bir tarihçi gibi yazsaydım kimse okumazdı, tarih benimle türkiye'de moda oldu" der. osmanlıca bilmeyen entellektüel cahildir ona göre.
iyi tanbur çalar.
tarihin en önemli kurallarından biride tarihçilere sahip çıkmaktır demiş zat. *
hobi olarak ilgilenmeye başladıgı tarih bilimine büyük katkılar saglayan, tarihi konularda önemli birikim yapmayı başarmış yazardır.
hürriyet'ten sabaha geçmiştir.
amatör târihçi. (târihçiliğine laf yok burada.)

ek: amatörlük burada menfî manâda kullanılmamıştır. mesleği olmamasına rağmen bilgeliğine atıftır.
mehter takımı eşliğinde sabah gazetesi nin an bürosuna gelen tarihçi şahsiyet.*
(bkz: murat bardakci tarzi gazetecilik)
neden o mehter marşlı reklamı kabul ettin be adam denilesi tarihçi ve daha bir sürü şey *.
ayarın kallavisini yemiştir:

"25 Mart 2001 tarihli Hürriyette Tanzimat Fermanını da, yani 13 yıl önce ilan ettirerek mutlu bir erken doğum yaptıran(!) Murat Bardakçı, 13 Ağustos 2006 günü aynı gazetede Suudi Arabistan Kralı Abdullahın ülkemizi ziyaretiyle ilgili bir yazı kaleme almıştı. Başlık her zaman olduğu gibi çarpıcıydı: 'Gayet sıcak ağırladığımız Suudi Kralı Abdullahın büyük dedesinin kellesini kesmiştik.'

Kuşkusuz olay doğru. Ancak bir tarih yazarı için vahim olan nokta, aktarılan bilgilerde tam 2 yıllık ciddi bir sapma olması. Dahası Murat Bardakçı, meslekten bir iktisatçıdır, yani hesap kitabının benden iyi olması gerekir.

Murat Bardakçı, idam olayının 1820 yılında cereyan ettiğini söylüyor ve kaynak olarak kullandığı Târih-i Cevdetdeki 15 Safer 1234 tarihini garip bir şekilde Rumi takvime göre verilmiş zannediyor.

Halbuki bilindiği üzere Safer ayı, Ramazan, Şaban, Şevval gibi Hicri aylardandır. Rumi takvimde Safer diye bir ay olmadığını bilecek kadar müktesebatı olduğunu sanıyordum tarihçimizin. En azından islam Ansiklopedisine bakmış olsaydı, orada doğru çevrilmiş tarihi görür ve bu vahim hatayı işlemezdi. Bu durumda Kral Abdullahın büyük dedesi Abdullah ibn Suud’un idam tarihi, 14 Aralık 1818 gününe denk gelmektedir.

Üstelik Sayın Bardakçının yazdığı gibi, bu tarihte bayram filan yoktu. Safer ayında ne bayramı bu üstad?"
tarih konusunda ilginc ayrintilari görerek bizi aydinlatan, yazilari okunasi ,karizmatik hürriyet yazari.
Yanılmıyorsam 2006 yılında "Son Osmanlılar" adlı bir belgesele imza atmıştır. Osmanlıhanedanı' nın kalan son üyelerinin bir çoğuyla görüşmüştür, bu görüşmelerin bir kısmını Hürriyet Gazetesi' nde yazıya dökmüş, Kanal D' de yayınlanmıştır. Oldukça güzel bir belgeseldir. Murat Bardakçı ramazan ayına özel Kanal 1'de de sahur programı yapacakmış. Kendisini ilber Ortaylı'yla bir kaç programda gördüysekte şöyle ortak bir Tv programı yapsalar hiç fena olmaz. Heralde kağıt kalem elde not alınarak izlenesi bir program olur.
Adı sayılır gazetelerde köşe yazarlığı yapmış ve yapmaya devam eden bir tarihçidir. Tarih sevmeyenin bile rahatlıkla okuyabileceği güzellikte, okunası makalelerin kalemidir. Şu sıralar Talat Paşa'yla ilgili bir çalışma yapmaktadır. ittihatçılara karşı cephe alan o kadar tarihçi varken, garip bir şekilde onları anladığını ve suçlu olmadıklarını söyleyen tarihçidir. ne diyeyim bir insan tarihi bu kadar iyi bilip böyle düşünüyorsa vardır herhalde bir bildiği.
"Talât Paşa'nın Evrak-ı Metrûkesi" isimli, ermeni tehciri hakkında everest yayınlarından bir kitap çıkaran tarihçi.
iktisat eğitimi almıştır ama iktisat dışında her şeyden anlar.
tarihçi, müzisyen, gazeteci. her kuşu yedin bir leylek kaldı be adam.

bu işin eğitimini almış biri olarak söylemeliyim ki,her evrak belge değildir.her bilgi de önemli değildir.bunun analizini tarihçiler yapmalıdır.bardakçı boş adam değildir ama her iddasını ciddiye almamak lazım.
Talat Paşa'ya ait olduğu bilinen günlükleri, ailesinden alarak, ermeni tehciri ile ilgili bir kitabı yayımlanan tarihçi
habertürk'de yayınlanan programında, abdülhamid han hazretleri için "donanmayı haliç'te çürüttü" diyenlerdendir. "acaba o yönetime geldiğinde donanma ne haldedir?" diye sormak gerekir. "zaten çürük olanı nasıl daha da çürütebiliriz?" diye sormak gerekir.
Osmanlı bir islam devleti değildi, imparatorluktu diyen tarihçi.
son zamanlarda osmanl ile ilgili radikal çıkışlar yapan tarihçi-gazetecidir. son söylemlerinden birisi de sultan abdülhamid in içki içtiğidir fakat mustafa armağan bunu layıkıyla cevaplamıstır ve bardakçıdan gelen cevap sabırsızlıkla beklenmektedir.

(bkz: http://www.haber7.com/hab...hamid-icki-icer-miydi.php)
18.01.2009 tarihli teke tek programında interaktif sözlük yazarlarını kastederek; "sözlüklerde nickler var ama gerçek isimlerini yazamazlar takma isimleriyle başarı düşmanı kesilirler." tesbitini yapmış kişidir. talihsiz bir beyanat olduğunu sanmakla ahmaklık ettiğimi fatih altaylı'nın "sözlükçüler gerçek isimleri ile sıçana dönerler" desteğine gülmesiyle anladım. yazık gerçekten; eleştiriye tahammülsüzlük bu olsa gerek. kaldı ki gerçekten tartışmak istiyorsa herhangi bir sözlükte kendisini cebinden çıkaracak yüzlerce insan var. yakışmadı sayın bardakçı. bütün sanal sözlük camiasını nick arkasına gizlenenler olarak nitelemek mesnetsiz bir bakış oldu. kimbilir kendisi interaktif sözlüklerde böyle tatmin oluyor belki de.