bugün
- selahattin demirtaş'ın 42 yıl hapis cezası alması15
- iran cumhurbaşkanının helikopter kazası14
- avrupanın zenginliğini hırsızlığa borçlu olması24
- 19 mayıs 2024 galatasaray fenerbahçe maçı91
- sık sık aldığınız iltifatlar16
- fethullah gülen şu an ne yapıyordur8
- mert hakan yandaş20
- erkolar kapatılsın13
- icardi190516
- nurcuların fetöcü olduğu gerçeği8
- muharrem ince'nin diyanet kapatılsın mı anketi13
- ruh varsa neden görünmüyor8
- insanlara olan inancınızı ne zaman kaybettiniz13
- arda güler15
- tc'yi atatürk değil ingiliz ve yahudiler kurmuştur32
- türklerden adam çıkmaması11
- dokunmaya kıyamadan sevmek15
- anın görüntüsü23
- alex de souza12
- karıya kıza doymuş erkek25
- manitayla yapılacaklar12
- erkeklerin hep fotoğraf istemesi18
- 19 mayıs atatürk ü anma gençlik ve spor bayramı10
- bik bik'in cinsiyeti14
- ninja turtles lar nasıl para kazanıyor11
- bir erkekten duyulabilecek en güzel söz12
- karın gözünün önünde biriyle olursa büyü bozulur9
- bir gün önce tanışılan kızın yazlığa davet etmesi9
- gulmekicinyaratilmis8
- travestilerin genelde kürt olması14
- kadınlar olarak erkeklerle sevişmiyoruz19
- üstteki yazarın yaşını tahmin etmek20
- çok üzgünüm sözlük8
- aşık olmadan sevişmek9
- mühendis erkeklerin genel özellikleri16
- nervio8
- türklerin çok kolay devlet kurması9
- kötü gününde sevdiğine mi gidersin seni sevene mi14
- insan olmaya ceyrek kala13
- etine dolgun kız8
- fatih terim9
- taktik verin15
- çocuğunuzu özel okulda okutur musunuz22
- gecenin şarkısı10
- icardi1905 adamdır12
- her türk vatandaşına türkiye gezisi12
- sizi cuma saflarında göremedim sözlük10
- risale i nur21
- en çok yaşamak istenilen şehir10
- selahattin demirtaş9
Türbanın bu çeşidi Lübnan'dan ithaldir
Bugün 'türban' dediğimiz ve gece-gündüz tartışır olduğumuz omuzlara kadar inen başörtüsü modelinin ilk defa nerede ortaya çıktığını acaba hiç merak ettiniz mi?
islami terminolojideki ismi 'hicab' olan bu modeli 1970'li yılların başında Lübnan'da yaşayan üst düzeyde iranlı bir din adamı, Hüccetülislam Musa Sadr, Güney Lübnanlı Şii kadınları bölgeye hákim olan Filistinli gerillaların tacizinden koruyabilmek için yaratmıştı.
1979'daki iran Devrimi'nin de benimsemesiyle model bütün islam dünyasına yayıldı, bir ideoloji ve kimlik alámeti halini aldı ve bu arada biz de ithal ediverdik. Kimsenin ne giydiğine karışmak hiç ádetim değildir ama türbana içim bir türlü ısınamıyor, zira bana hiç de estetik gelmiyor ve örtünme konusunda asırlar boyunca kendi modasını kendisi yaratıp zarif bir çizgi yaratmış olan Türk kadınının Lübnan'dan örtünme modeli ithal etmeye ihtiyaç hissetmesinin sebebini bir türlü anlayamıyorum.
Önce, bir hususu açıkça ifade edeyim:
Artık dur-durak bilmez hale gelen türban inatlaşmasından bıkanlar arasındayım. 'Canı isteyen başını örtsün ama bunu siyasi vasıta háline getirmesinler' demek istiyorum ama işin içine bugünün türbanı girince bir türlü diyemiyorum.
Diyemememin sebebi ideolojik değil, sadece ve sadece estetik! Zira başı tamamen örttükten sonra omuzlara inen, sırttan bele doğru genişçe bir üçgen halinde dökülen ve adına şimdilerde 'türban' dediğimiz bu örtü bana hiç mi hiç estetik gelmiyor. Üstelik bizim değil, ithal...
Bu örtünme biçiminin ilk defa nerede göründüğünü, islam dünyasına nasıl yayıldığını ve hangi yolla bize kadar geldiğini acaba hiç merak ettiniz mi?
'Türban' sözü, 18. asrın sonlarında Fransa'da, Osmanlı imparatorluğu'nun Paris elçisi Moralı Esseyid Ali Efendi'nin sarığının verdiği ilhamla ortaya çıktı. Paris sosyetesine mensup hanımlar 1790'ların sonunda Ali Efendi'nin sarığına benzer şapkalar takmaya, saçlarını kıymetli kumaşlarla sarmaya başlamışlardı ve bu yeni moda 'türban' adını aldı. Sarıkta kullanılan, bugün 'tülbent' dediğimiz ve Farsça aslı 'dülbend' olan kelime Fransızca'da 'turban'a dönmüştü!
Örtünmenin islami terminolojideki karşılığı ise, 'hicab' sözüydü ve her çeşit başörtüsünün genel karşılığı, Arapça'da 'bakışlardan gizlenmek' ve 'saklanmak' demek olan 'hecebe' kökünden gelen 'hicab' kelimesiydi.
Bugünün 'türban' dediğimiz ve omuzlara kadar inen başörtüsü, ilk defa 1970'lerin başında, Lübnan'da ortaya çıktı. Modelin yaratıcısı, üst düzeyde bir din adamıydı: Lübnanlı Şiiler'in lideri olan Hüccetülislam Musa Sadr... Ama koskoca Hüccetülislam'ın moda yaratmayı düşünecek háli yoktu ve model herhangi bir dini düşünceyle değil güvenlik maksadıyla ve Şii kadınların tehlikeden korunmaları için ortaya çıkmıştı!
TACiZ TEHDiTLERi
Şiiler, Lübnan'ın güneyinde çoğunluktaydılar ama bölge 70'li yılların başından itibaren Filistinli gerillaların kontrolü altına girmişti. Kral Hüseyin'in Ürdün'den kovduğu gerillalar, sivil Filistinlilerle beraber Güney Lübnan'a yerleşmiş vaziyetteydiler. Askeri bakımdan zayıf olan Lübnan hükümeti, topraklarındaki siláhlı milislere karşı birşey yapamıyordu ve ülkenin güneyi Filistinliler'in kontrolündeydi.
işin askeri yönünden başka bir de sosyal boyutu vardı ve Şii Lübnanlılar ile Filistinli gerillalar arasında her an bir gerilim yaşanıyor, gittikçe artan ekonomik sıkıntılara Şii kadınların gerillalar tarafından taciz edilmeleri gibi günlük rahatsızlıklar da ekleniyordu.
Yaratıcılığını Hüccetülislam Musa Sadr'ın yaptığı bugünün türbanı işte bu gibi rahatsızlıklardan, özellikle de Şiiler'in sık sık uğradıkları tacizlerden doğdu ve kısa bir müddet sonra çarşafa bürünmemiş olan hemen bütün Şii kadınlar bir örnek giyinir oldular.
Musa Sadr, Şah dönemi iran'ının en büyük gazetesi 'Kayhan'ın başında bulunan ve iran'ın en güçlü gazetecisi olan Emir Tahiri'ye 1975 yılında Beyrut'ta verdiği demeçte modeli bizzat hazırladığını anlattıktan sonra 'ilhamımı Batı dünyasının kilise resimlerinden ve Lübnan'daki Katolik rahibelerin kulladıkları başörtülerden aldım' diyecekti. Sadr'a göre Lübnanlı Şii kadınlar bu yeni örtünme biçimi sayesinde diğer dinlerden ve mezheplerden olan hemcinslerinden apayrı bir görünüm kazanırlarken tacize ve tecavüze uğrama ihtimalleri de en aza inmişti, zira yeni oluşmaya başlamış olan siláhlı Şii hareketinin de koruması altına girmişlerdi.
Hicab, Lübnan'dan ilk olarak iran'a ihraç edildi ve Şah'ın gidişini hazırlayan olayların başladığı 1977 sonbaharında Tahran'da yönetim aleyhinde yapılan gösterilerde ortaya çıktı. Şah karşıtı kadınların bir kısmı hicaba bürünmüşlerdi. Sürgünde yaşayan ve 1979'da Şah'ın devrilmesiyle sürgünden dönen imam Humeyni'yi Tahran'ın Mehrábád havaalanında karşılayan yüzbinlerce iranlı kadının arasında da artık binlerce hicablı kadın vardı.
Murat Bardakçı
(bkz: alıntıdır)
Bugün 'türban' dediğimiz ve gece-gündüz tartışır olduğumuz omuzlara kadar inen başörtüsü modelinin ilk defa nerede ortaya çıktığını acaba hiç merak ettiniz mi?
islami terminolojideki ismi 'hicab' olan bu modeli 1970'li yılların başında Lübnan'da yaşayan üst düzeyde iranlı bir din adamı, Hüccetülislam Musa Sadr, Güney Lübnanlı Şii kadınları bölgeye hákim olan Filistinli gerillaların tacizinden koruyabilmek için yaratmıştı.
1979'daki iran Devrimi'nin de benimsemesiyle model bütün islam dünyasına yayıldı, bir ideoloji ve kimlik alámeti halini aldı ve bu arada biz de ithal ediverdik. Kimsenin ne giydiğine karışmak hiç ádetim değildir ama türbana içim bir türlü ısınamıyor, zira bana hiç de estetik gelmiyor ve örtünme konusunda asırlar boyunca kendi modasını kendisi yaratıp zarif bir çizgi yaratmış olan Türk kadınının Lübnan'dan örtünme modeli ithal etmeye ihtiyaç hissetmesinin sebebini bir türlü anlayamıyorum.
Önce, bir hususu açıkça ifade edeyim:
Artık dur-durak bilmez hale gelen türban inatlaşmasından bıkanlar arasındayım. 'Canı isteyen başını örtsün ama bunu siyasi vasıta háline getirmesinler' demek istiyorum ama işin içine bugünün türbanı girince bir türlü diyemiyorum.
Diyemememin sebebi ideolojik değil, sadece ve sadece estetik! Zira başı tamamen örttükten sonra omuzlara inen, sırttan bele doğru genişçe bir üçgen halinde dökülen ve adına şimdilerde 'türban' dediğimiz bu örtü bana hiç mi hiç estetik gelmiyor. Üstelik bizim değil, ithal...
Bu örtünme biçiminin ilk defa nerede göründüğünü, islam dünyasına nasıl yayıldığını ve hangi yolla bize kadar geldiğini acaba hiç merak ettiniz mi?
'Türban' sözü, 18. asrın sonlarında Fransa'da, Osmanlı imparatorluğu'nun Paris elçisi Moralı Esseyid Ali Efendi'nin sarığının verdiği ilhamla ortaya çıktı. Paris sosyetesine mensup hanımlar 1790'ların sonunda Ali Efendi'nin sarığına benzer şapkalar takmaya, saçlarını kıymetli kumaşlarla sarmaya başlamışlardı ve bu yeni moda 'türban' adını aldı. Sarıkta kullanılan, bugün 'tülbent' dediğimiz ve Farsça aslı 'dülbend' olan kelime Fransızca'da 'turban'a dönmüştü!
Örtünmenin islami terminolojideki karşılığı ise, 'hicab' sözüydü ve her çeşit başörtüsünün genel karşılığı, Arapça'da 'bakışlardan gizlenmek' ve 'saklanmak' demek olan 'hecebe' kökünden gelen 'hicab' kelimesiydi.
Bugünün 'türban' dediğimiz ve omuzlara kadar inen başörtüsü, ilk defa 1970'lerin başında, Lübnan'da ortaya çıktı. Modelin yaratıcısı, üst düzeyde bir din adamıydı: Lübnanlı Şiiler'in lideri olan Hüccetülislam Musa Sadr... Ama koskoca Hüccetülislam'ın moda yaratmayı düşünecek háli yoktu ve model herhangi bir dini düşünceyle değil güvenlik maksadıyla ve Şii kadınların tehlikeden korunmaları için ortaya çıkmıştı!
TACiZ TEHDiTLERi
Şiiler, Lübnan'ın güneyinde çoğunluktaydılar ama bölge 70'li yılların başından itibaren Filistinli gerillaların kontrolü altına girmişti. Kral Hüseyin'in Ürdün'den kovduğu gerillalar, sivil Filistinlilerle beraber Güney Lübnan'a yerleşmiş vaziyetteydiler. Askeri bakımdan zayıf olan Lübnan hükümeti, topraklarındaki siláhlı milislere karşı birşey yapamıyordu ve ülkenin güneyi Filistinliler'in kontrolündeydi.
işin askeri yönünden başka bir de sosyal boyutu vardı ve Şii Lübnanlılar ile Filistinli gerillalar arasında her an bir gerilim yaşanıyor, gittikçe artan ekonomik sıkıntılara Şii kadınların gerillalar tarafından taciz edilmeleri gibi günlük rahatsızlıklar da ekleniyordu.
Yaratıcılığını Hüccetülislam Musa Sadr'ın yaptığı bugünün türbanı işte bu gibi rahatsızlıklardan, özellikle de Şiiler'in sık sık uğradıkları tacizlerden doğdu ve kısa bir müddet sonra çarşafa bürünmemiş olan hemen bütün Şii kadınlar bir örnek giyinir oldular.
Musa Sadr, Şah dönemi iran'ının en büyük gazetesi 'Kayhan'ın başında bulunan ve iran'ın en güçlü gazetecisi olan Emir Tahiri'ye 1975 yılında Beyrut'ta verdiği demeçte modeli bizzat hazırladığını anlattıktan sonra 'ilhamımı Batı dünyasının kilise resimlerinden ve Lübnan'daki Katolik rahibelerin kulladıkları başörtülerden aldım' diyecekti. Sadr'a göre Lübnanlı Şii kadınlar bu yeni örtünme biçimi sayesinde diğer dinlerden ve mezheplerden olan hemcinslerinden apayrı bir görünüm kazanırlarken tacize ve tecavüze uğrama ihtimalleri de en aza inmişti, zira yeni oluşmaya başlamış olan siláhlı Şii hareketinin de koruması altına girmişlerdi.
Hicab, Lübnan'dan ilk olarak iran'a ihraç edildi ve Şah'ın gidişini hazırlayan olayların başladığı 1977 sonbaharında Tahran'da yönetim aleyhinde yapılan gösterilerde ortaya çıktı. Şah karşıtı kadınların bir kısmı hicaba bürünmüşlerdi. Sürgünde yaşayan ve 1979'da Şah'ın devrilmesiyle sürgünden dönen imam Humeyni'yi Tahran'ın Mehrábád havaalanında karşılayan yüzbinlerce iranlı kadının arasında da artık binlerce hicablı kadın vardı.
Murat Bardakçı
(bkz: alıntıdır)
güncel Önemli Başlıklar