bugün

tam yazılışı kitabe-i seng-i mezar yani mezar taşı yazısı. orhan veli'nin süleyman efendi'nin ölümünü anlattığı ünlü şiiri.
üç bölümden oluşmaktadır. o kadar güzel bir şiirdir ki orhan veli'nin en ünlü eserlerindendir.

bir
Hiçbir şeyden çekmedi dünyada
Nasırdan çektiği kadar;
Hatta çirkin yaratıldığından bile
O kadar müteessir değildi;
Kundurası vurmadığı zamanlarda
Anmazdı ama Allahın adını,
Günahkar da sayılmazdı.

Yazık oldu Süleyman Efendi'ye.

iki
Mesele falan degildi oyle,
To be or not to be kendisi icin;
Bir aksam uyudu;
Uyanmayiverdi.
Aldilar, goturduler.
Yikandi, namazi kilindi, gomuldu.
Duyarlarsa oldugunu alacaklilar
Haklarini helal ederler elbet.
Alacagina gelince...
Alacagi yoktu zaten rahmetlinin.

üç
Tufegini depoya koydular,
Esvabini baskasina verdiler.
Artik ne torbasinda ekmek kirintisi,
Ne matrasinda dudaklarinin izi;
Oyle bir ruzigar ki,
Kendi gitti,
Ismi bile kalmadi yadigar.
Yalniz su beyit kaldi,
Kahve ocaginda, el yazisiyle:
"Olum Allahin emri,
"Ayrilik olmasaydi."
orhan velı nın herhangıbır sey ya da herhangıbırı ıcın nasıl guzel bır sıır yazabılecegının gostergesıdır..
"mezar taşındaki yazı" anlamına gelen orhan veli kanık şiiri. birinci bölümde garip akımının her türlü izi görülmektedir. sıradan insan sonunda şiirde yer edinmiştir. orhan veli bu amaç için süleyman efendi'yi şiirine konu etmiştir. ikinci bölümde ise sıradan bir insanın ölümünü çok güzel tasvir etmiştir. üçüncü bölümde ise ölümün de ne kadar geçici olduğunu insanın ne kadar çabuk unutulduğundan bahsetmiştir. "garip akımı nedir" diye soru soran güruha bu şiiri okutmak yeterlidir.
yıllıklara yazılan ve değiştirilen güzel bir şiir.bu şiirde orhan veli garip akımını sadece 1.kısımda temsil etmiştir.
tarafımca ortaokul yıllarımda şöyle adapte edilmiş şiirdir:

hiçbirşeyden çekmedi dünyada
derslerden çektiği kadar
hatta çirkin yaratıldığından bile
o kadar müteessir değildi
yazılı olmadığı zamanlarda
açmazdı kitabın kapağını
günahkar da sayılmazdı
yazık oldu ........ efendiye

mesele falan değildi öyle
1 ya da beş almak
kendisi için
bir sabah gitti
gelemeyiverdi
aldılar götürdüler
yıkandı namazı kılındı gömüldü
duyarlarsa öldüğünü hocalar
1 lerini 5 yaparlar elbet
5 lerine gelince
5 i yoktu zaten rahmetlinin

kitaplarını başkasını verdiler
çantasını dolabına koydular
artık ne konuşanlar listesinde ismi
ne duvarlarda ayaklarının izi
öyle bir rüzigar idi ki
kendi gitti
ismi bile kalmadı yadigar
yalnız şu beyit kaldı
sırasının üstünde el yazısıyla
"okul hayatın neşesi
hocalar olmasaydı"

önce orjinal şiirin okunup sonra bu şiire geçilmesi daha anlamlı ve anlaşılırdır.
divan edebiyatındaki süleyman efendilere övgülere nazire olurcasına, orhan veli tarafından alelade bir süleyman efendi nin efsanesi. mükemmel.
bu benim başlığım olmalıydı...
her ne kadar yukarda arkadaşların belirttiği gibi bir şiir olsada bence anlami cok daha derin ve cok daha manidardır. mezar taşındakı yazı deyince durup düşünmek gerek galiba her keisn düşünemeyeceği ve dahi her lesin bir gün başına geleveğini bilfiği halde inanamadığı olguyu hatırlatan her sabah kalkunca ya da her akşam yatarken hatırlamamız gereken şey. insanı engin bir bilgi birikimine yada sonsuz bir açmaza sürüklemesi an meselesi olan kitabe-i seng-i mezar kavramı her zaman aynı netlikle anlaşılmayan bu yüzden de en kasvetli siyahtan en parlak beyaza geçişlerle süslü bir ömre giriftar eden kavramdır. her ne kadar bakıldığında garip akımının bir ütesi gibi görünsede (bkz: mute kable ente muti)olarak ölmeden once ölmeyi yada ölebilmeyi öğütlemektedir. yada en azindan benim her okuduğumda her andığımda aklıme ilk bunları getirmektedir.
türk şiirinde nasır gibi, süleyman efendi gibi sıradan nesne ve isimlerin ilk kez kullanıldığı orhan veli şiiri.
orhan veli nin yazdığı en güzel şiirlerden biri.

ölüm allah ın emri,
ayrılık olmasaydı.
Şiirin adı "Kitabe-i Seng-i Mezar"dır. Mezar taşı yazıtı anlamına gelmektedir. Şiirin başlığında ki mezar, mezar taşı kelimeleri okuyucuda olumsuz bir duygu değeri oluşturmaktadırlar. Mezar ve mezar taşı göstergeleri ölüm, soğukluk, ürperti duygularını ifade eder. Başlıkta geçen kitabe kelimesi ise bir kimse veya bir olayın anısını yaşatmak için mezarının başına yazılan yazı anlamına gelmektedir. Şiirin başlığı bize bir ölüm olayı olduğunu ve ölünün hikâyesinin anlatılacağını söylemektedir.

Mezar kitabelerinde genel olarak bu dünyadan ayrılmanın zorluğu, geride bırakılanlarına duyulacak özlem ve ölümün kaçınılmazlığı vurgulanır. Orhan Veli' nin şiirinde ise kitabelerin bu geleneksel ifadelerine karşı bir ironi görülür. Şiirin ilk kısmında göstergelerin göndergesel anlamlarını kullanır. Şiirde geçen kelimelerin ilk ve düz anlamlarına yer verir. Yalınlık ve içtenlik şiire hâkimdir. Şiir de "nasır" gibi insanlarda kötü çağrışımlar yapan bir göstergeyi kullanmaktan kaçınmaz. Son mısrada geçen Süleyman Efendi göstergesi de bize şiir dünyamızda yer bulmuş diğer Süleymanları hatırlatır.(Kanuni Sultan Süleyman, Süleyman Peygamber)

Şiirin ilk kısmını düz yazıya çevirirsek "Dünyada nasırdan çektiği kadar hiçbir şeyden çekmedi. Hatta çirkin yaratıldığından bile o kadar müteessir değildi. Kundurası vurmadığı zamanlarda Allah' ın adını anmazdı ama günahkârda sayılmazdı. Süleyman Efendi' ye yazık oldu." şeklinde olur. Aynı kelimelerin düz yazı ile şiir hali arasında büyük bir etki farkı olduğunu görürüz. Şiirin etkileme gücünün devrik cümleler ve şairin mısraları bölme şeklinde olduğu ortaya çıkar.

Şiirin ikinci kısmında şair Shakspeare' den bir alıntı yapar. "To be or not to be" ifadesi bir göstergedir. Hem Shakspeare hem de "olmak ya da olmamak" ifadesinin taşıdığı anlamlar işaret edilir. Süleyman Efendi' nin büyük ihtimal Shakspeare' ın bu sözünden hiç haberi olmamıştı. Şair bu kelimeleri ingilizce olarak şiirde kullanarak şiirinin teması ile ilgili bir atmosfer yaratmaya çalışır. Süleyman Efendi ve onun temsil ettiği sıradan insanlar için o kelimelerin ne kadar anlamsız olduğunu vurgular. Shakspeare' in sözlerinin anlamından ise Süleyman Efendi' nin yalnızlığı ne kadar kanıksadığını ve yaşayıp yaşamamak üzerine düşünmediğini anlarız. Şiirin ikinci kısmında da kelimelerin gündelik kullanımlarının dışına çıkılmaz.

Şiirin üçüncü ve son kısmında boş ekmek torbası ve matara göstergeleri ile Süleyman Efendi' nin fakir ve sade hayatı ifade edilir. Rüzgârın esip hafif nesneleri uçurup götürmesi gibi Süleyman Efendi' ye ait bu dünyada ne varsa hepsi bir bir dağılır ardında hiçbir şey kalmaz. Bir hatırlayanının bile olmamasından dolayı adı bile bu dünyadan unutulup gider. Şair, rüzgâr göstergesine ölümün insanı bu dünyadan alıp götürmesi yan anlamını katar. Süleyman Efendiden geriye sadece kahve ocağına el yazısıyla yazdığı yazı kalır. Burada el yazısının şiirde geçmesi şahsi ve taklit edilemez oluşuyla alakalıdır.
Orhan Veli' nin, şiirin Kanuni Sultan Süleyman' ların dışında sıradan vatandaş Süleyman Efendi gibiler içinde yazılabileceğini göstermeye çalıştığı bu şiirde Orhan Veli hikâyesini anlattığı Süleyman Efendi' nin yalın, içten dilini kullanır. Söz sanatlarına yer vermez.

Şiirin adında Eski edebiyattaki Farsça uzun tamlamalara yaptığı bir gönderme görürüz. Şiire "nasır, vuran kundura" gibi kelimeleri sokar. Gösterge bilim açısından bakarsak kullandığı göstergelerin çağrışımlarıyla da Süleyman Efendi' nin fakirliği, yalnızlığı ve hayata bakış açısını okuyucuya göstermiştir. Kullandığı göstergelerin işaret ettiği anlamlar ise çoğunlukla kelimelerin ilk anlamları olmuştur. Bu tercihi hem şairin şiir anlayışı hem de anlattığı şahısla şiirin uygunluğu olarak değerlendirebiliriz.
orhan veli'den bahsedilirken sıkça kullanılan bir tabir vardır; nasır sözcüğünü bile şiire sokan adam diye. işte o meşhur nasırlı şiir bu şiiridir.
bu şiirde aslında çok sade bir neredeyse kimse tarafından tanınmayan ,toplum içinde önemsiz bir adam olan süleyman efendi mizahi bir dille anlatılmaktadır ki orhan veli'nin de en önemli özelliği toplumun içinden herkesi her şeyi dile getirebilmesidir.
şiirin son 2 dizesi içinize işler okuduktan sonra
ölüm Allah'ın emri
Ayrılık olmasaydı
orhan veli nin en sağlam şiirlerinden biri. yusuf hayaloğlunun rızasıyla yakın anlamları taşır. arka arkaya okursanız ikisini, bi hüzün çöker üstünüze.
orhan veli'yi sevme sebebi.
Ne kadar da güzel bir şiirdir; tüm gariplere ve garip akımına selam olsun.

(bkz: uluses)
(bkz: uludağ sözlük ses)
(bkz: uludağ sözlük yazarlarından sesli şiirler)

https://clyp.it/mvvijowh
i

hiçbir şeyden çekmedi dünyada
nasırından çektiği kadar;
hattâ çirkin yaratıldığından bile
o kadar müteessir değildi.
kundurası vurmadığı zamanlarda
anmazdı ama allahın adını,
günahkâr da sayılmazdı.

yazık oldu süleyman efendi'ye

orhan veli
------- ankara, nisan 1938
------- (insan, 1.10.1938)
ii
mesele falan değildi öyle,
to be or not to be kendisi için;
bir akşam uyudu;
uyanmayıverdi.
aldılar, götürdüler.
yıkandı, namazı kılındı, gömüldü.
duyarlarsa öldüğünü alacaklılar
haklarını helâl ederler elbet.
alacağına gelince...
alacağı yoktu zaten rahmetlinin.

orhan veli
----- ocak 1940
----- (varlık, 15.3.1940)
iii

tüfeğini deppoya koydular,
esvabını başkasına verdiler.
artık ne torbasında ekmek kırıntısı,
ne matrasında dudaklarının izi;
öyle bir rûzigâr ki,
kendi gitti,
ismi bile kalmadı yadigâr.
yalnız şu beyit kaldı,
kahve ocağında, el yazısiyle:
"ölüm allahın emri,
ayrılık olmasaydı."

orhan veli
----- eylül 1941
----- (insan, 1.8.1943)
Baki'nin, Kanuni sultan Süleyman mersiyesi'ne ithafen ortaya koyulmuş bir şiirdir. Şiirde, Sultan Süleyman'a karşılık Süleyman efendi konu edilmiş ve ortaya muhteşem bir eser çıkarılmış.
Keşke bütün başkaldırılar böyle güzel olsa...

Neyse. Bir şiir.
"Garip" bir şairden çıkmış, "garip" bir şiir.
hayatı gerçekten çok güzel özetleyen muazzam orhan veli şiiri.
amoralist’ten sonra benim de seslendirmesine kalkıştığım hüzünlü şiir. bu şiirin bir kısmını kendisine dinletme imkanı veren ve şiir seslendirme işinin erbablarından olarak düşündüğüm birinin verdiği cesaretle paylaşma yüceliğinde bulunuyorum. *

buyurun:

https://chirb.it/Oa7EK4

Edit: beyler anlaşılmıyor mu?? Şiir seslendirdim diyorum.