evde ansızın internetin ya da elektriğin gitmesi,verilen sözün tutulmaması,yardıma gereksinimin olduğunda herkesin hayır demesi,münasebetsiz-uygunsuz zamanlarda üstelik çatkapı davetsiz misafirin gelmesi,mesela geçen cumartesi kendime içki sofrası,mezeler hazırlıyorum,üstelik akşam maç var, biran önce yemeklerimi hazırlayıp maçın başına geçecem,yiyip içip maç seyredecem,tam yemek hazırlarken misafir gelmesinmi hem de davetsiz kan beynime sıçradı işi bıraktım misafirlere kahve hazırlamak,hoş geldin demek mecburiyetinde oldum,onu da annem çok baskı yaptığı için.
ölümü beklemek , kötü olduğuna kendini ikna ettirdiğin haberleri beklemek, hastane koridorlarında beklemek , sevgilinin gelmeyeceğini bildiğin halde beklemek.
olduğu zaman kıymeti olan ama olmadığında hayatı zindan eden şeyler de var ve bunları o an bekleriz tıpkı para gibi.
kısaca beklemek diyebiliriz , kendimiz veya birileri için bu hayatı bekleyerek tüketecek kadar kendimizden vazgeçmiş isek.
Şimdi bu ne oluyo? Geriliyorum ben böyle şeylerde. Bunu bozmamam gerekiyor gibi, ama şimdi bu böyle de geri verilmez, emek etmiş dokunuş yapmış mutfakçı abla.
Dur gidim de sorim ben buna ne yapmam gerekiyor yesem mi yemesem mi diye.
insanlar. ulan gülmeyi pozitif olmayı hoş görü ve tevazu sahibi olmayı nasılda unutmuşuz. herkeste bir ergen siniri herkeste anlamsız bir hırs herkeste diğerinden bir nefret etme durumu. sonra vay efendim gibson bizi tokatlıyor kulağımızı ısırıyor. tokatlarım tabi..
Son zamanlarda gerilmek için günlük rutin bile yetebiliyor insana. Herkes inanılmaz bir tahammülsüzlük ve peşi sıra getirdiği boş vermişlik sarmalında. Hemen her yerde tartışan, sorun yaşayan insana rastlamak mümkün. Elbet bu durum yeni bir şey değil, ama eskiden bu kadar da değildi sanki yahu.