bugün

Gezerken insanı ürperten bı tarihi eser.
Kafayı taktığım ve mutlaka görmek istediğim yer.
Cinlerin inşa ettiği yer. insan tarafından inşa edilmesi imkansız çünki.

O değil de buraya çok güzel otantik çay bahçesi gibi bi yer cuk otururdu. Kudurun cinler.
(bkz: göbeklitepe millet bahçesi)

bak çok yakında diyorum. bana güvenin.
görsel
buranın kazılar başlamadan önceki arazi sahibi; köylü mahmut yıldız konuşmuş.

görsel

görsel

https://odatv.com/taslari...ark-ettik-17091931_m.html
15 aralık 2019 akşamı, 21:30'da trt belgesel ekranlarında olacak. çok seviyorum göbeklitepe'yi. bayılıyorum.
Acayip merak uyandıran yer. Belki dünya tarihinin başlangıcı burası. Evet.
görsel
görsel
görsel
görsel
görsel
görsel
henüz yüzde 10'u bile ortaya çıkarılamayan arkeoloji dünyasının en büyük keşfi.
bu koca alanın çok küçük bir kısmını biliyoruz henüz...
görsel

göbeklitepe'yi sadece bir tepelik alan olarak kabul etmek büyük hata olur.
görsel

yukarıdaki haritada gördüğünüz üzre göbeklitepe bulunduğu coğrafyada bir tapınak merkezi durumunda.
göbeklitepe'ye birkaç kilometre mesafede bulunan harbetsuvan tepe ve karahan tepe kazıları da aynı anda sürüyor.
(bkz: harbetsuvan tepesi/#42177606)
(bkz: karahan tepe/#42178651)

ve yine urfa merkezdeki balıklıgöl höyüğü kazısı da devam etmekte.
burada dünyanın en eski heykeli bulunmuştu.
(bkz: urfa adamı heykeli/#41943474)

işte bu bölge komple tarihin akışını değiştirecek kapasiteye sahip.

bana göre elde edilen bulguların çok küçük bir kısmı kamuoyu ile paylaşılıyor.
çok daha farklı ve sansasyonel şeyler bulundu ama bunlar gizleniyor diye düşünüyorum.
zira göbeklitepe'nin varlığı bile dinler tarihine ters düşüyor şimdiden...

göbeklitepe'nin tarihinin mö 11.000 olduğu yazılıyor her yerde ama her geçen gün bu tarih daha eskiye doğru gidiyor.

dünyadaki ilk toplu ayin, ilk ticaret burada yapıldı.
hatta son elde edilen bulgulara göre dünyanın ilk toplu katliamı da burada yapılmış...

düşünün, insanoğlu daha tarıma geçmemiş, ama göbeklitepe gibi bir yer kuruyor.
tonlarca ağırlıkta dev taşlar dikiyor ve şüphesiz ki bu taşların konuşlandırılış şeklinin yıldızlarla bağlantısı var...

ve bu yerin binlerce kilometre ötedeki avustralya kıtası ile rabıtası var;
(bkz: göbeklitepe ile aborjinlerin bağlantısı/#40639659)

bugünlerde netflix'in atiye dizisi sayesinde göbeklitepe çok konuşuluyor, iyi ki yaptılar diziyi.
böyle bir yerin ülkemiz sınırları içinde olması büyük şans.

#tarih
#arkeoloji
atiye dizisine de konu olmuş tarihi bir yapıdır.
Vakti zamanında bir günbatımı vakti gezme fırsatı bulduğum mühim tarihi kalıntı alanı.
görsel
https://twitter.com/gulci...tatus/1231840566931050496
görsel
görsel
görsel
görsel
görsel
görsel

12 bin yıl öncesine tarihlenen Göbekli Tepe, ilk kez 1963 yılında fark edilmiş, 1994’ten itibaren araştırılıp kazılmaya başlanmıştı. 2018 de UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne alındı.

durağan tarih bilgisini sarsarak, geçmişi algılayışımızda kemikleşmiş unsurları kırıp, yepyeni bir iskelet kurulması gerekliliğini ortaya koydu
inşası Milattan önce 10000 yılına uzanan Göbeklitepe tarihteki en eski ve en büyük ibadet merkezi olarak biliniyor. Göbeklitepe ingiltere'de bulunan Stonehenge'den 7000, Mısır piramitlerinden ise 7500 yıl daha eski Ayrıca yerleşik hayata geçişi temsil eden kültür bitkisi buğdayın atasına da Göbeklitepe eteklerinde rastlanmıştır.

Alman arkeolog Klaus Schmidt (1953 – 2014) 1986 ile 1991 yılları arasında, Şanlıurfa’nın kuzeyinde kalan Orta Fırat havzasındaki arkeolojik kazı alanı olan Nevalı Çori’de kazıları yürütür. Fırat Irmağı’nın sularının 1992’de yükselmesiyle birlikte Nevalı Çori sular altında kalınca, Klaus Schmidt, binlerce yıllık ıslık höyüklerinin altında gizli kalmış diğer Cilalı Taş Devri öncesi keşfedilmemiş alanları bulmak amacıyla Şanlıurfa yöresini araştırmaya başlar. Bu araştırma, Schmidt’i iki yıl sonrasında, Şanlıurfa’nın 15 km kuzeydoğusundaki Toros Sıradağları’nın güney uzantılarını oluşturan bir dağ sırtına yaklaştırır. Orada, 300 ila 200 metre genişliğinde, 15 metre yüksekliğinde höyükleri keşfeder.

Klaus Schmidt, Göbekli Tepe’ye ilk geldiği gün, bu alanın onun bir arkeolog olarak hayatının geri kalanını meşgul edeceği yer olduğunu söyler ve öyle de olur zaten. Böylelikle, Göbekli Tepe’deki kazılar 1995’te Klaus Schmidt önderliğinde başlar. Yapılan kazılarda, Göbekli Tepe’nin yaklaşık 12000 yıl öncesinde insanoğlu tarafından seçilen ve yaratılan büyük bir buluşma merkezi olduğu, günlük yaşama yönelik mekanlarla değil, törensel amaçlı anıtsal yapılarla kaplı olduğu anlaşılır. Göbekli Tepe’deki çemberimsi anıtsal yapılar keşfedilme sırasına göre A-B-C-D-E-F-G-H harfleriyle isimlendirilir. Çemberlerin çapları 10 ile 20 metre arasında değişiyor ve ortalarında birbirine paralel iki büyük T taş dikili. Çemberimsi yapıyı oluşturan taş örgü duvarlar arasında, duvarla desteklenmiş ve belli aralıklarla sıralanmış yine T biçimli, fakat daha küçük dikili taşlar bulunur. Bunların sayısı 10-12 kadar. Çemberler arasında en büyüğü D Çemberi. T biçimli taşlar yekpare kireç taşından yontulmuş ya da kesilmiş. Taşların kesildiği kireçtaşı ocakları tüm platoya yayılmış ve sit alanının içine alınmış durumda. Tonlarca ağırlıktaki T taşların, taş ocağından Göbekli Tepe’ye nasıl taşınabildiği konusunda değişik görüşler ileri sürülse de, konunun tam olarak aydınlatılması henüz mümkün görünmüyor.
Yaklaşık 90 dönümlük alana, T şeklindeki yekpare taş sütunlar daire şeklinde sıralanarak yaklaşık 15-20 metre çapında odacık şeklinde tapınaklar inşa edilmiş, bunlar toprakla doldurulmuş. Sonra üstlerine daha küçük ve sade olanları inşa edilmiş ve Göbekli Tepe katman katman yükselmiş ve höyük şekline dönüşmüştür.

Bugüne kadar en üstteki sekizinde kapsamlı kazılar yapılırken, sonar taramalarından toprağın altındaki katmanlarda benzer 21 yapı daha olduğu saptanmıştır.
dikili T taşların çoğunda yarı kabartma (rölyef) hayvan resimleri yer alıyor. Sürüngen, tilki ve yaban domuzu en çok resmedilmiş türler. Ama başka hayvanlar da resmedilmiş. Örneğin, yaban sığırı, yaban eşeği, yaban koyunu, alageyik, turna, ördek, akbaba…
taş üzerinde kabartma tekniğiyle yapılan motiflerin içerik zenginliği ise karmaşık bir düşünsel düzeye ulaşıldığını göstermektedir.

Göbekli Tepe’deki kaya sütunların, sembollerin ve binaların daha küçük uyarlamaları, buraya 200 kilometre mesafedeki başka yerleşimlerde ortaya çıkarılır. Adeta Göbekli Tepe katedral, diğerleriyse yerel birer kilisedir.
Kazılarda bulunan kireç taşına oyulmuş, en büyüğü 160 litrelik kaplar, şölenler sırasında çevrede yetişen tahıllardan ürettikleri birayı içtiklerini gösteriyor. Yıkıntıların içinde, ceylan ve artık soyu tükenmiş olan yaban öküzü de dahil on binlerce hayvan kemiği parçası bulunur Bölge, arkeolojik kalıntılar ortaya çıkarılmadan önce yöre halkı tarafından kutsal tepe olarak bilinir, zirvesindeki yaşlı karadut ağacına dilek için çaputlar bağlanırmış. Ağacın gövdesinde ise Eski Mısır’da kutsal kabul edilen, ölüm ve ötesini, reenkarnasyonu simgeleyen skarabe adlı böcekler bulunuyor. Arazinin eskiden sahibi daha sonra da bekçisi olan Mahmut Yıldız, bu böceklerin bölgede sadece burada görüldüğünü söylüyor.
insanoğlunun tek tanrılı dinlerden önceki çok tanrılı döneme ait ilk tapınağı, M.Ö. 4000 yılına tarihlenen Malta Adası’ndaki tapınak olarak biliniyordu. Göbekli Tepe Tapınağı’nın tespiti ile bu bilgiler geçerliliğini yitirmiş ve insanoğlunun ilk tapınağının günümüzden 12000 yıl öncesine tarihlenen Göbekli Tepe Tapınağı olduğu bilimsel verilerle kanıtlanmıştır. Göbekli Tepe’de keşfedilen sembol ve motifler birçok başka Neolitik sit alanında, taş kapların, okları düzleştirmek için kullanıldığı düşünülen aletlerin, ve başka birçok objenin üzerinde de bulunmuştur. Bu da ortak bir inanış sistemine, mitolojik geleneklere ve ikonografiye sahip daha geniş bir topluluğun varlığına işaret ediyor olabilir. Göbekli Tepe bu geniş topluluğun ritüel merkezlerinden biri olmuş olabilir.
görsel

Tarihin sıfır noktası olarak nitelendirilen Göbeklitepe için arkeologlar yeni rapor yayınladı. Arkeologlar, 11.5 bin yıl önce Türkiye'nin merkezinde büyük monolitler inşa eden neolitik avcı-toplayıcıların geometri bilgisi ve daha önce düşünülenden çok daha karmaşık bir toplumsal yapıya sahip olduklarını aktardı.

israilli arkeologlar tarafından yapılan bir keşif, Göbeklitepe'nin düşünülenden daha karmaşık bir yapıya sahip olduğunu ve o zamanlar için imkansız olduğu düşünülen karmaşık planlama teknikleri uygulandığını gösteriyor. Göbeklitepe'deki en eski üç taş mahfaza üzerinde yapılan çalışmalar, bu yapıların tüm mimari planının altında yatan gizli bir geometrik desen, özellikle de bir eşkenar üçgen olduğunu ortaya koydu.

Tel Aviv Üniversitesi'nden arkeolog Gil Haklay ve Avi Gopher tarafından elde edilen bulgular, şimdiye kadarki varsayımın aksine, üç mahfazadan oluşan yapının tek bir birim olarak tasarlandığını ve muhtemelen aynı zamanda inşa edildiği tahmin ediliyor.

Bu durumda, Göbeklitepe'yi inşa edenlerin, tekerleğin icadından binlerce yıl önce, geometrik prensipleri anladığını ve söz konusu prensipleri inşaat planlarına uygulayabildiklerini ortaya koyuyor.

https://www.google.com/am...n-yazilabilir-276957h.htm
Bence göbeklitepedeki buluntular kadar ilginç olanı, bu yerleşim yeri tarihi kaynaklarda geçip hiçbir arkeoloğun fark edememiş olması...Mesudi, Murüc Ez Zeheb isimli kitabında, bugünkü arapça adı hala aynı olan köyün yakınlarında "yarısı toprağa gömülü, koca taş sütünların olduğunu, en ancak hangi kavmin yaptığını bilmediğini" anlatır.
Göbekli Tepe, Şanlıurfa il merkezinin yaklaşık olarak 22 km kuzeydoğusunda, Örencik Köyü yakınlarında yer alan dünyanın bilinen en eski kült yapılar topluluğudur. 
Göbeklitepe veya Göbekli Tepe, Şanlıurfa il merkezinin yaklaşık olarak 22 km kuzeydoğusunda, Örencik Köyü yakınlarında yer alan dünyanın bilinen en eski kült yapılar topluluğu.

görsel
görsel
görsel
görsel
görsel
görsel
görsel
Amcamın oğlu kazılarda çalışan gavur arkeologlara yemek verirdi. O anlattı. Taşların üzerinde arapça allah ve muhammed yazıları bulmuşlar. Resmini çekip vatikan'a göndermişler. Papa kimse görmeden hepsini imha edin diye mektup yazmış. Onlarda imha etmiş. Aslında orda yaşayanlar müslümanmış. Kesin bilgi yayalım.
Evliya Çelebi seyahatnamesinde kendisinin ve çevresinin efsunlu olduğu anlatılan, hatta evliya çelebinin sözü fazla uzatmadan kaçtığı mevkidir göbeklitepenin bugünkü mevkisi. insanlar bazı şeylerin filmini çekiyorlar, hikayesini yazıyorlar da sanıyoruz ki onların yaratıcı zihinleri. Halbuki mesele bakmayı bilen görmeyi bilen hissetmeyi bilen insanlara dayanıyor.
Aşağıda fotoğrafını gördüğünüz Mahmut yıldız tarafından tarlasını sürerken 38 yıl önce bulunan insanlık tarihinin en önemli anıtı.

görsel
------alıntı------

göbeklitepe neden piramitlerden bile önemli?

yunan mitolojik tanrılarından, hitit ve sümerler'den hatta meşhur mısır tanrılarından bile önce şu an anadolu dediğimiz yerde yaşayan insanlar, dini inançlar geliştirmişlerdi. bu dinin merkezi şanlıurfa’nın doğusundaki göbeklitepe denen yerdi. kadim anadolu toprakları sadece günümüzde değil, binlerce yıl öncesinde de birçok topluluğa ve kültüre ev sahipliği yapmıştı.

1995 yılında alman arkeolog klaus schmidt, şanlıurfa yakınlarında antik bir tapınak keşfetti. yapılan testler sonucunda yapının yaklaşık 12 bin yıl önce inşa edildiği anlaşıldı. göbeklitepe, açık ara insanlık tarihinin en eski inşa edilmiş yapısıydı. bu keşif, modern zamanın en önemli arkeolojik keşfiydi. ayrıca bu keşfin tarih ve arkeoloji bilimine ters düşen noktaları vardı ve bilim insanları buraya bakıp kafalarını kaşıyarak düşünmek zorunda kalmışlardı.
göbeklitepe’nin neden bu kadar önemli olduğuna geçmeden önce, onun ilginç keşfedilme hikayesinden de bahsetmek gerekiyor. 1986 yılında göbeklitepe arazisinin sahibi mahmut yıldız’ın amcası şafak yıldız tarlasını sürerken büyük bir taşa denk geldi, taşın tarihi bir değere sahip olabileceğini düşünen şafak yıldız, taşı alıp şanlıurfa müzesi'ne götürdü. ancak tarih öğretmeni olan o dönemin müze müdürü, taşın sıradan bir kireç taşı olduğunu ve bir değerinin olmadığını söyledi. bunun üzerine taş, müzenin deposuna kaldırıldı ve yıllarca kimse tarafından önemsenmedi. yıl 1992’ye geldiğinde şimdi atatürk barajı’nın suları altında kalmış olan antik şehir nevali çori’de kazı yapan alman arkeolog klaus schmidt, taşı müzede görüp değerli olabileceğini düşündü ve taşın yaşını öğrenebilmek için testler yaptı. taşın yaklaşık 12 bin yıl öncesine ait olduğunu anlayan klaus schmidt, hemen gerekli izinleri alarak tarihin en önemli arkeolojik keşiflerinden biri olan göbeklitepe kazısını başlattı. tarlanın sahibi mahmut yıldız da o günden beri kazılara yardımcı oluyor ve kazıyı görmeye gelen tarih meraklılarına rehberlik ediyor.

göbeklitepe’nin gün ışığına çıkmasını sağlayan ve 20 yıl boyunca kazıyı yürüten arkeolog klaus schmidt ise 2014 yılında kalp kirizi sonucu hayatını kaybetti.

peki nedir bu göbeklitepe?

göbeklitepe’yi yan yana inşa edilmiş ve 20 futbol sahası büyüklüğünde bir alana yayılan tapınaklar ve toplanma alanı olarak düşünülebiliriz. yapıyı oluşturan odacıklar daire şeklinde inşa edilen ve taşla örülmüş duvarların arasına yerleştirilmiş yükseklikleri 3 ila 6 metre arasında değişen tek parça taşlardan oluşuyor. bu taşların birçoğuna insan ve hayvan figürleri işlenmiş. ayrıca odaları oluşturan taşların ağırlıkları 60 tona kadar çıkıyor ve bu taşlar üzerlerinde bir de çatı taşıyordu. bu kadar ağır taşları hareket ettirmek ve onları doğru açıyla konumlandırmak için basit mühendislik ve mimarlık bilgileri gerekliydi. yani binlerce yıl önce göbeklitepe’yi inşa eden kişiler tarihteki ilk mimarlar, heykeltraşlar ve mühendislerdi ayrıca yaşadıkları çağın çok ötesinde teknik bilgiye sahiplerdi. geçtiğimiz 25 yıl içinde göbeklitepe’yi oluşturan yaklaşık 20 bölümden sadece 4 tanesi çıkarıldı ve tamamının çıkarılabilmesi için uzun bir süre daha kazı yapılması gerekiyor.

peki göbeklitepe’yi bu kadar önemli kılan şey ne?

göbeklitepe’yi bu kadar önemli bir keşif haline getiren şeylerden biri de yapımının çok eskiye dayanması. tapınağın yapılış tarihi 12 bin yıl öncesine yani m.ö. 10 bin yılına kadar uzanıyor. taş devri’nin ve buzul çağı’nın bitişine çok yakın bir tarihte inşa edilmiş. göbeklitepe, bilinen en eski insan yapıtı olan ingiltere’deki ünlü stonehenge’den bile 7000 yıl, insanlık tarihinin en önemli yapıtlarından mısır piramitlerinden ise 7500 yıl daha eski. hatta mısır piramitleri’nin tarihsel olarak günümüze olan uzaklığı, göbeklitepe’ye olan uzaklığından daha az. ayrıca yazıyı bulan ve tarihteki ilk uygarlık olan sümerler’den bile 6000 yıl daha eskiye dayanıyor. göbeklitepe’nin bu kadar eskiden yapılmış olması onu diğer tüm antik yapılardan daha önemli hale getiriyor. örneğin piramitler yapıldığı zaman insanoğlu bronz çağındaydı ve metalden araç gereçler yapabiliyordu, bu metal araçlar sayesinde bir şey inşa etmek eski zamanlara göre çok daha kolaydı. ayrıca mısırlılar tarım yapıyordu ve yerleşik hayata geçmişlerdi, yani aç kalma ya da barınma gibi dertleri yoktu, bu sayede hayatta kalmaktan başka şeylere daha fazla kafa yorabiliyorlardı. bugüne kadar bildiğimiz şekilde tarih ve arkeoloji bilimlerine göre insanoğlu yerleşik hayata geçmeden önce göçebe şekilde avlanarak yaşıyordu, ardından tarımın keşfedilmesiyle birlikte insanlar su kenarlarındaki verimli topraklarda tarım yaparak ürettikleri besinleri yemeye başladılar ve yerleşik hayata geçmiş oldular.

yerleşik hayata geçtikten sonra da kendilerine tapınaklar inşa ettiler ve dini törenler düzenlemeye başladılar. ancak göbeklitepe’yi inşa eden insanlar tarım yapmıyordu, onlar tarımdan bile önce tapınak inşa etmişlerdi ve yerleşik hayata geçmişlerdi, her zaman kabul edilen tarım - yerleşik hayat - din sırasının aslında yanlış olduğu anlaşıldı. işte göbeklitepe’yle birlikte ortaya çıkan bu gerçek şimdiye kadar tarih ve arkeoloji bilimleriyle ilgili bildiklerimizi derinden sarsmaya yetti. üstelik şimdilik göbeklitepe’nin sadece %20’sinin toprak altından çıkarıldığını düşünürsek, tamamı çıkarıldığında çok daha sarsıcı bilgilerle karşılaşmak bizi bekliyor olabilir.

kaynak/twitter: @esrarengizdurum
------------------------
dünyanın bilinen en eski tapınak alanıdır.
Esrarengiz geliyor bana açıkcası .
görsel