gecenin şiiri

entry13354 galeri929 ses19
    13220.
  1. Bir gün baksam ki gelmişsin...
    Hasretin içimde sonsuzluk kadar.
    Şaşırmış kalmışım birdenbire çaresiz.
    Dökülmüş yüreğime gökyüzünden yıldızlar…

    Bir gün baksam ki gelmişsin…
    Ne yüzünde bir gölge, ne dilinde sitem var.
    Tozlu pabuçlarını gözlerime sürmüşüm
    Benim olmuş dünyalar…”*
    3 ...
  2. 13219.
  3. BALZAMiN

    Sen el kadar bir kadınsındır
    Sabahlara kadar beyaz ve kirpikli
    Bazı ağaçlara kapı komşu
    Bazı çiçeklerin andırdığı
    iş bu kadarla bitse iyi
    Bir insan edinmişsindir kendine
    Bir şarkı edinmişsindir, bir umut
    Güzelsindir de oldukça, çocuksundur da
    Saçlarınla beraber penceredeyken
    Besbelli arandığından haberli
    Gemiler eskirken, deniz eskirken limanda
    Sevgili

    (bkz: cemal süreya)
    1 ...
  4. 13218.
  5. "ilgi duymuyordum. Hiçbir ilgi duymuyordum.
    Nasıl kaçabileceğime dair hiçbir fikrim yoktu.
    Diğerleri yaşamdan tat alıyorlardı, hiçbir şey olmazsa olmazlardı.
    Benim anlamadığım bir şeyi anlamışlardı sanki. Bende bir eksiklik vardı belki de. Mümkündü.Sık sık aşağılık duygusuna kapılırdım.Onlardan Onlardan uzak olmak.
    Gidecek yerim yoktu ama. intihar? Tanrım, çaba gerekiyordu.
    Beş yıl uyumak istiyordum ama izin vermezlerdi."
    (bkz: Charles bukowski)
    0 ...
  6. 13217.
  7. Ceyrek porsiyoncum, dillerim dolasmadan olmaz. Dilim olur. Kaç dilin var cingirakli yilllaaannnnnnnnnn.

    irem in -de si de sana ... puahahigsigsgusisgsigshi

    Evet
    2 ...
  8. 13216.
  9. "Sabah şairin üstüne saldırıyor
    yaşamaktan bir güneşle kaplanıyor onun kalbi
    onun kalbi topraktan sıyrılıyor
    aşk dahi sıyrılıyor topraktan
    gözlerini tanıyorsunuz: çaylak sürüleri
    beyni: aç kuşlardan bir ambar.
    Bir kıyısına ilişmiyor dünyanın
    Allah'ın ve devletin dibinde insanlar
    onu barutla karıştırıyor
    ve zerdali çiçekleriyle.
    Ahali kapısını taşlıyor onun
    onun için develer kesiyor halk
    aşka ve kavgaya aydınlık getiren kalbi
    topraktan sıyrılıyor.

    Ben
    topraktan sıyrılıyorum
    buğular
    ve aşiret rüzgarları kanımda.
    Arklardan gece vakti sular
    kaç zaman ayaklarıma
    yaslı bir selam gibi dokundu
    kopartılmış yapraklarımdan ibaretti hüzün
    dedim rahmet yağar ben yürürken
    gece benim ardımda
    taşıdım kara gençliğimi dağların damarında
    hep döşümde yaratkan, patlayıcı bir kimya
    beynimde hep manalı bir uçurum...
    "
    2 ...
  10. 13215.
  11. “Siz geniş zamanlar umuyordunuz
    Çirkindi dar vakitlerde bir sevgiyi söylemek.
    Yılların telâşlarda bu kadar çabuk
    Geçeceği aklınıza gelmezdi.”

    (bkz: Sevgilerde)
    7 ...
  12. 13214.
  13. Ne zaman yandı elin,
    Ne zaman ellerini yaktı hatıram
    Ne zaman bir yüzük gibi taktı hatıram
    Parmağına, bu gizli işareti, gelin.
    (Sezai K.)
    1 ...
  14. 13213.
  15. "Gözlerin gözlerime değince felaketim olurdu, ağlardım.
    Beni sevmiyordun, bilirdim."
    1 ...
  16. 13212.
  17. ...
    Gönül verdin derlerdi o delikanlıya.
    En sonunda varmışsın bir Erzincanlıya.
    Bilmem şimdi hala bu ilk kocanda mısın?
    Hala dağları karlı Erzincan'da mısın?
    ...
    (Dranas)
    0 ...
  18. 13211.
  19. “insanlardan buz gibi soğudum,
    işte yalnız sen varsın
    Öyle halsizim ki hiç sorma
    Anlarsın…”*

    Hiçbir şey konuşmadan bile halinizi anlayacak dostlara…
    0 ...
  20. 13210.
  21. Beni bugün düşün, bana sevinç ver,
    Merhem sür yaralı duygularıma.
    Gel Sevgili konuş, güleryüz göster,
    Ortak ol neşeme kaygılarıma.
    Sabaha çok var.
    (Hidayet orucov)
    1 ...
  22. 13209.
  23. Özlemin buruk bir tadı var, hele seni özlemenin. Bir kokusu var, bütün çiçeklere değişmem.
    1 ...
  24. 13208.
  25. "Kızaran ufka selam
    Süleymaniyeden beyazıttan
    mutlaka olmak isterim
    Gün doğmadan şehzadebaşında

    Gün de doğar gün de doğar
    Bir gün mutlaka gün doğar
    Gün doğmadan neler doğar
    Gün doğmadan şehzadebaşında"

    Sezai Karakoç
    1 ...
  26. 13207.
  27. Bu işlerin sonu yok,
    Bırakın böyle gitsin,
    Yakarız bu dünyayı
    Recep tayyip emretsin.
    0 ...
  28. 13206.
  29. bu hayat gailesinin temaşasında kanımı rakıyla çalkalayıp hazırlanmıştım sana
    yani şimdi ben kaybedince sen kazanmış mı oldun?
    Kanıtlayamam ama biliyorsun hala en akıllımız benim
    rüyalarımı kanıtlayamam belki
    uykularımı kanıtlayamam
    ama panik atağım doktor raporlu
    istersen gel ativan'la lustral'in kutusunu sev!
    1 ...
  30. 13205.
  31. Kaç yıl sürer tırmanmak bu dağa?

    Kırk. Esmer, kısa boylu, cesur ve kaypaktır burada kılavuzlar. Asla rüşvet almazlar.

    Kuzey yamacından mı çıksak yoksa?

    Çatılıyor kaşlar, siz söyleyin öyleyse. Gezginler kendi yolculuklarını anlatır, sizinkini değil. Basacak sağlam yerler uzun dayanmaz buzda. Okuyun kayaları, onların sözcükleri dayanır acıya.

    - Ve zirveye varınca dur.

    Çünkü zirve budur.

    (Ursula K Le Guin)
    0 ...
  32. 13204.
  33. "(...)
    bu güz öleceğim. bütün işlerimi bitirdim
    derede yıkandım, cevize tırmandım. kuş ürküttüm
    kaçırdılar on iki çocuk doğurdum. beledim gözledim
    oğlan everdim. kız yetirdim. otuzuma vardım.

    ağlama kız, deme incinirim yar yar
    ben ağlamam dağlar taşlar ağlasın
    körüm, çelimsizim, göğnüğüm, hastayım.
    sebebolanları nerde bulayım
    adamdan içerli kuşlar ağlasın."

    gülten akın
    1 ...
  34. 13203.
  35. Bu başlık öksüz kalmış.

    “Yığılıp kalmışım bu Anadolu toprağına sitare
    Adam akıllı yorulmuşum
    Ellerin böyle olmamalıydı
    ellerine acıyorum…
    Ve kim bilir kaç zamandan beridir
    kalbimi öğütlüyorum
    Durup durup ıssız yerlerde
    Güçlü ol ey kalbim güçlü ol,
    Daha çok işimiz var diyorum…”*
    4 ...
  36. 13202.
  37. Dokunamadığın birini özlüyorsan o kişi yüreğine dokunmuştur çoktan.

    Uzaktan sevmek iyidir; Pişmanlık yok, hayal kırıklığı yok, ayrılık yok.

    Sadece seviyorum,
    öyle...
    Uzaktan seni seviyorum.
    Şu üç günlük sevdalara inat serserice değil adam gibi seviyorum.
    Kırmadan, dökmeden, parçalamadan, üzmeden, ağlatmadan.
    Sana söylemek istediğim her kelimeyi dilimde parçalayarak seviyorum..

    Cemal Süreya

    Evet
    4 ...
  38. 13201.
  39. "(...)
    "Yalnız duyan yaşar" sözü, derler ki, doğrudur
    "Yalnız duyan çeker" derim, en doğru söz budur.

    Gördüm ve anladım yaşamak mâcerâsını,
    Bâkiyse rûh eğer dilemezdim bekasını.

    Hulyâsı kalmayınca hayâtın ne zevki var?
    Bitsin, hayırlısıyla, bu beyhûde sonbahar!

    Ölmek değildir ömrümüzün en fecî işi,
    Müşkül budur ki ölmeden evvel ölür kişi."

    yahya kemal beyatlı
    2 ...
  40. 13200.
  41. Otuz Beş Yaş
    Yaş otuz beş! Yolun yarısı eder.
    Dante gibi ortasındayız ömrün.
    Delikanlı çağımızdaki cevher,
    Yalvarmak, yakarmak nafile bugün,
    Gözünün yaşına bakmadan gider.

    Şakaklarıma kar mı yağdı ne var?
    Benim mi Allahım bu çizgili yüz?
    Ya gözler altındaki mor halkalar?
    Neden böyle düşman görünürsünüz;
    Yıllar yılı dost bildiğim aynalar?

    Zamanla nasıl değişiyor insan!
    Hangi resmime baksam ben değilim:
    Nerde o günler, o şevk, o heyecan?
    Bu güler yüzlü adam ben değilim
    Yalandır kaygısız olduğum yalan.

    Hayal meyal şeylerden ilk aşkımız;
    Hatırası bile yabancı gelir.
    Hayata beraber başladığımız
    Dostlarla da yollar ayrıldı bir bir;
    Gittikçe artıyor yalnızlığımız.

    Gökyüzünün başka rengi de varmış!
    Geç farkettim taşın sert olduğunu.
    Su insanı boğar, ateş yakarmış!
    Her doğan günün bir dert olduğunu,
    insan bu yaşa gelince anlarmış.

    Ayva sarı nar kırmızı sonbahar!
    Her yıl biraz daha benimsediğim.
    Ne dönüp duruyor havada kuşlar?
    Nerden çıktı bu cenaze? Ölen kim?
    Bu kaçıncı bahçe gördüm tarumar.

    N'eylersin ölüm herkesin başında.
    Uyudun uyanamadın olacak
    Kim bilir nerde, nasıl, kaç yaşında?
    Bir namazlık saltanatın olacak.
    Taht misali o musalla taşında.
    0 ...
  42. 13199.
  43. bu gece üç feilatün bir feilün'le geldi nefi'nin en bilinen gazeli. ıtri bestesi var bir de.

    tuti-i mu’cize-guyem ne desem laf değil
    çerh ile söyleşemem ayinesi saf değil

    ehl-i dildir diyemem sinesi saf olmayana
    ehl-i dil birbirini bilmemek insaf değil

    yine endişe bilür kadr-i dür-i güfarım
    rüzgar ise deni dehr ise sarraf değil

    girdi miftah-i der-igenc-i maani elime
    aleme bezl-i güher eylesem itlaf değil

    levh-i mahfuz-i sühandir dil-i pak-i nef’i
    tab’-i yaran gibi dükkançe-i sahhaf değil

    nef'i

    günümüz Türkçesi

    1 Mucize gibi sözler söyleyen bir papağanım, dediklerim sıradan lâf/lar değildir. Felekle konuşamam; tenezzül etmem; çünkü onun aynası, kalbi temiz değildir. (O benim seviyemde değildir.)

    2 Gönlü temiz olmayana gönül ehlidir diyemem; gönül ehillerinin birbirlerini bilmemesi insafa sığar bir iş değildir.

    3 Felek alçak, dünya ise kıymet bilmez; inciye benziyen sözümün değerini gene düşünce bilir.

    4 Şiir hâzinesinin kapısının anahtarı elime geçti; âleme bol bol cevher dağıtsam bunlara ziyan olmuş gözüyle bakılamaz.

    5 Nefi’nin temiz gönlü şiirin mahfuzudur, dostlarınki gibi kitapçı dükkânı değil!
    1 ...
  44. 13198.
  45. gözlerini özledim
    kalbindeki sevgini istiyor bu yüreğim
    sana muhtacım
    kulak ver sevgime

    canım gitti seni sevmekten
    bir canan olursan ne hoş olur
    ölümlü dünyada bizde tadalım biraz sevgi
    kahretsin kimi sevdiysek itti

    ruhum bedenime sığmıyor
    soluk bir sonbaharı yaşıyorum bu yaz aynda
    kuşlar gibi cıvıldayasım var hiç sorma
    yüreğimden eksilen bir tek sensin.

    şiiri ben yazdım.
    0 ...
  46. 13197.
  47. ben ne güzel işerim güneşe karşı
    arkamda medrese duvarı önümde çarşı

    bir sürekli kaşınmadır yaşadığım
    törelere ve alışkanlığa karşı

    geldim gittim geldim bir şey bulamadım
    üzüldüğüme ve yorulduğuma karşı

    ah aklıma her şey gelir, her şey gelir
    doğan güne karşı batan güne karşı

    sözde kirlettiğimiz bütün her şey duruyor
    bak ne diyorum sana, ele güne karşı

    biz duralım bir sürekliyiz duralım
    durukluğa, tüberkiloza ve uranyuma karşı

    durduk, ateş besledi, kuşları sürekledi
    arkamız medrese duvarı önümüz çarşı

    güneşe güneşe karşı

    Turgut uyar
    1 ...
  48. 13196.
  49. "Üçüncü gün kan şişeleri, tüpler, serumlar
    Doktorlar, hastabakıcılar
    Aralıksız girip çıkmalar
    Gidip gelmeler
    Tepelerden pencereye akan kuşlar
    Pencereye sıvanan kuşlar
    Ve benim mutluluğumun altında
    Kararıp yitti bütün ayrıntılar
    Bir daha görünmedi
    Ve artık hiç görünmeyen
    Şişeler, tüpler, serumlar.

    Ve o gün ilk defa ölüsünü gördü Ruhi Bey
    Soğumuşgövdesini gördü
    Donuk gözlerini, durmuş kalbini
    Gördü neye benzerse bir ölü.

    - Ben Ruhi Bey nasılım
    - Mutlusunuz Ruhi Bey.

    Yarın gazetelerde çıkacak ilanlarım
    Ruhi Bey öldü
    Bu ölüm töreninde mutlaka bulunacağım
    Bir daha görmek için ölümü
    Çelenkler yığılacak avluya
    Ki benim sayısız ölülerime
    Yaldızlı yapraklarını kıpırdatarak bakacaklar
    Sevgiyle
    Ve babam elinde gümüş kırbacıyla
    Bir başına bir ölü
    Annem bir limon görüntüsünün önünde giyinmiş ölümlüğünü
    Ölüler halinde duracak onlar da
    Dışımdaki ölüler, içimdeki ölüler
    Bir alaşım halinde, donuk güneşin altında
    Ve benim mutluluğumun altında
    Akıp gidecek bütün kötülükler
    Ölümün armaları gibi
    Akıp gidecekler en sonunda

    Niye ölmemeli öyleyse
    Yaşamak mutlu bir devinimse."
    5 ...
© 2025 uludağ sözlük