Yazarlığa ara verdiğimde yurdun dört bir yanından aldığım mektuplar, e-mail'ler, telefonlar, sokakta yürürken iki adımda bir duyduğum "abi büyüksün. yanındayız. söyle modların hepsini teker teker sana biat ettirelim" şeklindeki sözler, elime sarılan kardeşlerim, bastonunu iki yana sallayıp
"gösteririm ben o gaybanalara" diye bağıran arnavut ninem," allah aşkına vermeden gitmem"
diye armani cafe'nin ortasında bağıran taş gibi hatunlar, etek boyları nizami olmayan lise
talebeleri ve daha niceleri... bu desteğinizi asla unutmayacağım.
dostlarım ben böyleyim. benim için ağlamayın .daha önce belirttiğim gibi muammer karaca, engin noyan, fikret bila, mehmet şevket esendal, bahriye üçok, toto karaca, uğur mumcu gibi yalnızca gerçekleri yazan, idealist bir kalem olduğumdan hayatım boyunca böyle zorluklarla karşılaştım. yılmadım ama. susturamadılar beni. şu an penceremin altında "uğurlar olsun uğurlar olsun hüzünlü bulutlar yoldaşın olsun" mısraları söylenirken, yazmaya ömrüm yettiği sürece titreyen ellerle yolsuzlukların, haksızlıkların, kalleşliğin üzerine gideceğime yemin ediyorum.
11 yaşındaki kardeşim demin ağlaya ağlaya yanıma geldi. dışarıdaki kalabalıktan gurur duyduğu belliydi. öyle bi "abicim seni çok seviyorum" dedi ki, son dönemde üzerime acımasızca gelen eleştiriler, yıpranmam, sağlığımın bozulması her şeyi ama her şeyi, kötülüğe ait ne varsa hepsini
onun "abicim" deyişiyle unuttum.
bu satırları yazarken tezahüratlar dinmek bilmiyor. sokakta mahşeri kalabalık hep bir ağızdan;
"efsane geri döndü korksun ibneler"
cümle alem alkışlasın muhteşem vekil"
"başarılar gelir geçer
asaletin bize yeter
kukularda ağızlarda
küçük vekil hep benimle"
ölüm varmış korku varmış
bu dünyanın sonu varmış
bizim için yoktur tasa
küçük vekil sen çok yaşa"
iki yana ayrılmış kitleler genciyle yaşlısıyla ele vermiş şimdi de bunu söylüyor.
benim elime diken bakmaz. kanamaz da. efsane geri döndü korksun ibneler, sözlüğü her
açışınızda karşınıza çıkarmanız gereken bir slogan bu. asla unutmayın.
sen, köyündeki tarlasında tırpan sallayan pembe yanaklı, gül kokulu hatice nice, gün senin
günündür, torunun döndü, sabah namazında dua et ona!
sen, topuklu ayakkabılarını inceden vura vura, uzun siyah dar kabanının içinde esmer teninin
kokusunu duyura duyura akşam trafiğinde taksi arayıp "acaba albay döndü mü" diye düşünen
güzel hatun, geldim buradayım, yaşamın daha anlamlı artık! Artık yeni ismim herzevekil.
sen, 18 yaş halini kura kura bir gün ben de albay kemal'le tanışacağım diyen tatlı kız, derslerini
sınavlarını unut gitsin, çıkar vişneli lipstcik'ini, döndüm, yanındayım, ben ölmem sen varken.
sen, kardeşim, anadolu'nun, bu toprakların çocuğu, karadeniz'in ege'nin akdeniz'in
çeçenlerin arnavutların göçmenlerin rumelinin türk oğlu türk has çocuğu, dostum, yanındayım
korkma, "ben giderken hüzünler bırakım bu benim yaşadığımdır", unutma.
ve siz ibneler, gizli eşcinseller, uğursuzlar, sübyancılar, yok sübyancılardan vazgeçtim katiller, teröristler, ırz düşmanları, korkun, korkun ki tetikte olun, nefesinizden ördek sidiği akana kadar rahat yok size..