tam 27 yıl içtim suyunu.
Ve ekmeğini yedim çeyrek asır.
zamanı vaktinde, ben daha çok küçükken, hatta seksenlerde, o zaman sokağımız hala taşken mahallemize gelen yabancı bir arabayı bile tanırdık. Lakin seni bırakıp giderken üst komşumun kim olduğunu bile bilmiyordum.
2008 Ağustosta bıraktım seni. Hayat işte. Çok zordu. Büyüdüğüm sokakları bırakmak, gençliğimin geçtiği yerleri bırakmak, arkadaşlarımı bırakmak, ailemi bırakmak. Fakat hayat sert. Ya sen bırakacaksın. Yada seni bırakacaklar. Bazı sevgiler herşeyin üstündedir. Heleki sevdiğin dünyadaki biricik eşinse, gideceğin yer dünyanın bir ucuda olsa geliyorum dersin.
Benimkide öyle oldu işte. Yapacak bişey yoktu. Sen bana belki biraz daha cömert davranabilseydin hala beraber yaşıyo olabilirdik.
Lakin duyuyorum ki senden bugünlerde herkes dertli. Ne suyunun tadı kalmış, ne de ekmeğinin kokusu. Her evde bir yaşam kaygısı, her evde bir iş kaygısı. Hani dünya girdi krizede, sen bi farklı yaşarmışsın bunalımı.
Dün görüştüm kalıpçı arkadaşımla. 50 yaşında iki çocuk babası amcası. Dükkanına haciz gelmiş. Dayanamamış kalbi. 5 gün sonra yetim bırakmış çocuklarını. Bende kapatıcam diyor arkadaşım. 100 milyarlık tezgahımı 20 milyara sattım diyor. Kapatıcam ama borçlarım var bir umut belki biyerden bir şeyler çıkar diye bekliyorum diyor. 20 kişiyken çalışanları 4 kişi kalmışlar şimdi. Sen hesap eyle işten çıkarılan 16 sının akşam evdeki huzurunu.
Lakin anlam veremiyorum. Büyük şehir dahil tam 18 ilçen var. Ve büyük şehir dahil tam 14 ilçenden Ak parti birinci parti çıkıyor. Bu nasıl bir çelişki, bu nasıl bir olay.
vefakar insanların şehri: ankara ve istanbul'luların aksine, her bayram, bir kutlama mesajı alabilirsin.
dürüst insanların şehri: inegöl'de bir lokantada inegöl köfteni afiyetle yiyip, gittikten sonra, arkandan bir garsonun koşarak sana yaklaştığını farkedersin. ''abi seni arıyodum bende. telefonunu dükkanda unutmuşsun'' sözüyle şok olursun.
erkekleri ve bayanları arasında dağlar kadar fark olan şehir: girişimci, çalışkan, efendi, eli-yüzü düzgün erkeklere karşılık; soğuk, kaprisli, gösteriş budalası bayanlara sahiptir. yani izmir'in tam tersidir.
karadenizlilerin şehri: gördüğüm her beş kişiden biri karadenizlidir. izmirdeki her beş kişiden birinin mardinli olması durumuna benzettim. sanırım ortak noktaları bu. (kötümüdür? - hayır iyidir.)
ahilik sisteminin başşehridir bursa. esnaflık kadar kutsal başka bir meslek yoktur sınırları içerisinde. şeref demektir, onur demektir esnaflık. sözü sennettir.
esnaflığın belirli kuralları vardır, cumaları namaza gider esnaf, oruç tutar, kadınlara sarkmaz. eşi büyük ihtimal başörtülüdür. ahi geleneklerini içten içe sürdüren bir kapalıçarşısı vardır; oturarak üç defada içilir su. büyüklerin yanında sigara içilmez. halı sahaya gidilir eğlence olarak. arada paraya sıkışılırsa 5 vakit namaza dönülür, esnaf yokken komşusu bakar dükkanına.
üzerinden atamadığı bir osmanlılık ve ne kadar yaşamasada bir müslümanlık sanrısı vardır bursalının üzerinde. evliyalar şehri olmanın verdiği garip bir ağırlık.
muhafazakardır oysa, sevmez azınlılkları pek; dışlar bir yapısı vardır. muhacırlar dahi fazla avrupai gelmiştir bursaya.
genel halk yapısından bahsediyorum; yoksa gece yaşantısı ve alkol trafiği inanılmaz derecededir aynı zamanda.
ama yolda yürürken takkeli, sakallı, şalvarlı adamlar görebilirsiniz. şehirde bulunan nakşi nüfusun getirisi ve genel bursa görünümüdür, gerçeğidir. kulağında küpenle selamın aleyküm dedin mi; aleyküm selamı alırsın. zındık demez kimse sana.
türkiye cumhuriyeti kurulduğundan bu yana hep "müslüman" olana oy vermiştir bursa. müslümanlık gazına çabuk gelen şehirlerdendir. demirelin kalesidir, evveliyatından menderesin.
çayında çorbasındadır bursa, cebinin ekmeğinin derdindedir. siyasete bulaşmaz pek. kazananın, mümkünse osmanlıya en yakın olana oy atar. sittin senedir böyledir.
jenerasyon değişimleri işe yarar mı? dükkanlarını kürtlere satmak zorunda kalan kapalıçarşı esnaflarının çocukları bir uyanış yaşar mı bilinmez.
29 mart 2009 yerel seçimleri'nde osmangazi belediye başkanı iken yaptığı (yapmaya çalıştığı) akıldışı uygulamalar ile adına leke düşen bir adama* yüzde 47, yine kamil koç şirketlerinin icra kurulunda görev yapıp boy koop gibi her üniversitelinin küfür ettiği bir rezaletin başkanı olan, belediyecilik ile ilgili en ufak bir fikir sahibi bile olmadığı ortada olan sena kaleli'ye yüzde 27 oy veren insanların olduğu güzel şehrim.
bunun dışında 10 yıldır nilüfer'in her karışını müteahhitlere yağmalatan mustafa bozbey ile gençoğulları'nın photoshop güzeli ışıl hanım'ı başkanlık için yarıştırması da insanda mutlak bir sinir bozukluğu yaşatmaya yetiyor.
yeter ulan diyememiştir bu şehir geçtiğimiz seçimlerde. yazıklar olsun...
simdi ilk once sunu soyleyeyim 23 senelik hayatimin 11 senelik ilk bolumu haric fazlaca ikamet etmisligim yoktur bu sehirde; yazlari haric. o da universiteden once, iste kismet olur da denk gelirse ama gel gelelim nasil bir sehirse; icinde barinan, arkadas, aile gibi unsurlari gectim .hala bursali tahir caddesinin uzerindeki kiytirik cesmeden tutun ( yikilmadi ise bursali tahir hayrati olan cesme), arap sukru sokaginda bulunan logar kapaklarina, tophane'nin igrenc otesi merdivenlerine, kadar herseyini ozleten bir sehir..
iki adet peçeli labunyanın da yaşadığı şehirdir. göbekler açık, çizgi filmlerdeki kötü karakterlerin gri sakal izleriyle kırıta kırıta yürüyen ikili. görmez olaydım!