canim babam...
birazdan saat tam 24:00'da, yani 13 mart gunu bir kez daha oleceksin.
ve ben yine senin için aglayacagim.
ama 25 dakika daha goz yazlarimi saklayabilir miyim bilemiyorum. annem surekli gelip kontrol ediyor agliyor muyum diye. hatta bugun uzgun oldugum icin gec saatlere kadar oturmama bile izin veriyor.
ayak kokunu bile ozledim babacigim biliyor musun?
hayat acımasız yüzünü size doğru çevirip, kaşlarını çattığı zaman kendinizi sıcak kucağına bırakarak huzur bulduğunuz... ama kimi zamanda çaresizlikten kıvranırken uzattığınız elinizin boşluktaki adı... bazen gözünüzden düşen iki damla yaş baba.
gerçek anlamda çok az insanın hak ettiği sıfat. misal kedi köpek bir seferde on yavruya sahip olabiliyor ama baba olamıyor. iki ayaklı olmak bu gerçeği değiştirmiyor malesef.
bir dönem 70 sente muhtacız, petrol vardı da biz mi içtik , verdiysem ben verdim kimse karışmasın , benim polisim...benim işçim...benim öğretmenim... binanaleyh , değerli basın mensupları konuşma burda bitmiştir , halk iradesi küçümsenmektedir gibi repliklerin sahibi "BABA" LAKAPLI Türk siyaset adamıdır seçim meydanlarında ve kamera karşısında halkı selamladığı siyah fötr şapkası ile arasında duygusal bir bağ bulunur. bu kişi kimdir? bknz. süleyman demirel.
sırf annemin gözüne girmek için sigarayı bıraktığını iddia edip, sokakta püfür püfür içen adam. hayır benim suçum ne annem başıma ekşiyo baban bile bıraktı sen hala iç o zıkkımı diye.*
bir garip adam benimkisi. yirmidört küsür yıllık hayatımda bir kere olsun emin olamadım sevgisindende nefretindende. girdim sözlüğe bende istedim (bkz: babanın sevgisinin anlaşıldığı anlar)'a birşeyler karalamak. sıkılmadım üşenmedim okudum yazılanların tamamını, kimi doğumgününde araba alınca anladım demiş kimide kaybettiğinde tamamen. düşündüm biraz dedimki oğlum seka meğer bu herifin sevgisinin anlaşılma skalası bu kadar büyük otur dedim hayatının hatırladığın kısımlarını düşün biraz varmı sende bu denli yoğun bir duygu bıraktığı an. aradım taradım kendimce. yok diyemedim utancımdan, adam ne olursa olsun hastalığımda merak etmiş anneme sormuştur nasıl oldu diye ama ben hiç hatırlamam gece uyurken çaktırmadan bir taraflarımdan öptüğünü. bu yaşa getirene kadar mesleğini * yapmıştır. sıcak yuvaları, önlerinde aşları, ceplerinde 3-5 kuruş harçlıkları olsun diye. ama aklımada gelmiyor değil bu mudur babanın oğula duyduğu sevgi? anadolu lisesi sınavlarını kazanıp yaşadığı ilin lisesine gireceği belli olduğunda babanın vermesi gereken tepki 'yapman gerekeni yaptın' mı olmalı? üniversitede mühendislik * kazandığında 'bumudur sonuç' mu demelidir baba ? bu şekildemi belli eder oğluna sevgisini veya nefretini. duygusal anlamda hep ikilemde kaldığım tek varlıktır dünyada 'baba' benim için. aslında birazda açık konuşmak gerekirse sonuç en başından belliydi de ben mi yarattım bu ikilemi bilerek kendimce ''bir baba oğlunu her zaman sever diye'' ?