aşk

entry15846 galeri789
    399.
  1. aşk, çocuğunun altını temizlemektir..
    (bkz: şıpsevdi sakızları)
    3 ...
  2. 400.
  3. aşk, utanma ve çekinmenin olduğu yerde başlar.*
    4 ...
  4. 401.
  5. bitmesi başlamasından pek hayırlı olgu.
    4 ...
  6. 402.
  7. aşk tüm imkansızlıklara rağmen sevdiğinizin sizi sevdiğine kendini inandırabilme yeteneğidir.
    4 ...
  8. 403.
  9. a$k.. sonucunu bile bile oyun oynamaktir.
    kaynak: $ipsevdi
    4 ...
  10. 404.
  11. aşk,tek kişilik duygu yoğunluğudur.duygusal olursa veya iki kişilk olursa sevda olur..
    4 ...
  12. 405.
  13. aliskanlık yapan bir cesit duygusal uyusturucu madde.
    4 ...
  14. 406.
  15. 407.
  16. 408.
  17. a$k; yastiga o diye sarilip uyumak.
    5 ...
  18. 409.
  19. a, $ ve k harflerinin yan yana gelmesiyle olusan kelime...
    3 ...
  20. 410.
  21. herkesin hakkında bir tanımlama yapabileceğini, ama yapılan en iyi tanımlamalarda bile hep bir şeylerin eksik kalacağını düşünmemden dolayı alfabeyle sınırlı harflerle tanımlayamadığım duygusal tepkimedir.

    uzun lafın kısası, aşk; ^+4&/?é!2")(;:ş_?=)((/&%%+%%/%%+^$#££){[]}`´ææß@€i¨~´ßæ-2*3@'!^+%+&/()=?_ 怀ßi´\|\}][{½$#£)!'^+%&/()=?

    budur.
    5 ...
  22. 411.
  23. herkesin kendince baska yorumlar yaptigi ama bilimsel olarak bile hala aciklama getirelemeyen tek duygu..
    4 ...
  24. 412.
  25. 413.
  26. işte hikâyemiz böyle dostlarım
    Şu parasız yapılan alışveriş
    işte borç kartımız, çakıverin imzayı
    Yorgan daima kısa gelirmiş
    Bu uç, şu uca ulaşamazmış
    Diyebilir misiniz amma da iş

    Aramak onu ufukların ardında
    Arada düşmüş yaprakları tekmelemek
    Ovmak bir çıplak ayağı
    Bütün yürekleri kiraya vermek
    Ya da bir aynalı odada
    Bir otomobilde
    Kaporta aya doğru dikilmiş
    Masumluk, duruversin istediği yerde
    Nerede başlatırsa başlatsın cümbüşünü
    Sesler tiz perdeden kadıncıl ve sonsuz
    Bir başkalık belirir her seferinde

    Gişelerin önünde, henüz açılmamış
    Kenetlenmiş eller durmadan çıtırdar
    Kuyrukta süngüsü düşmüş bir adam
    Bir zayıf yaşlı bayan
    Ve sinemadaki filim
    Bir büyük aşkı ilân eder neonlu ışıklar
    Çarşaf gibi reklamlarda
    Senaristin de garantisi var.

    *
    4 ...
  27. 414.
  28. aşk kalplerin cenaze törenidir.
    6 ...
  29. 415.
  30. iki kişiden birinin, şanslıysalar her ikisinin birden diğerini ömür boyu ayrılmayı istemeyecek kadar sevmesidir.
    4 ...
  31. 416.
  32. türkçe'deki tek heceli, en uzun kelimedir. *
    4 ...
  33. 417.
  34. 418.
  35. karnının ağırması başının dönmesi ayrıca sevdiğinin yanında aşırı derecede heycanlanmaktır...
    4 ...
  36. 419.
  37. yüksek sesle müzik dinlerken kendi sesinizi duymadan müziğe eşlik etmek ve bundan mutlu olmaktır.
    6 ...
  38. 420.
  39. suphelen ki yildizlar ates,
    suphelen ki gunes var,
    suphelen ki tanri var,
    ama süphelenme aşkımdan ofelya.

    * *
    4 ...
  40. 421.
  41. sabahlara kadar ağlamak, tarifsiz bir acı yaşamak...
    6 ...
  42. 422.
  43. np:tony martin - why love;

    herkese kendi "film noir" ini yapma imkanı veren dolayısıyla dünya'nın en yaratıcı, herkesin kendine göre tanımlayabileceği, dolayısıyla sonsuza kadar zentrilyonlarca anlamı olacak bir başyapıt. zaman zaman, taşları yerine koyma oyunu. kusursuz sevgi, 100% gaz etkili bir fabrika, "örnekler ile çoğaltılabilir" bir yaşam döngüsü, kafa yapıcı, dağınık, vesaire.

    "back where i belong in your arms again
    wishing i was back where i belong
    in your arms again"

    np:guns'n roses - november rain ;

    ilk tanışma anı. anlam verememe, idrak kapasitesinin bad sector vermesi. akabinde; cümle kuramama, soğukluk. şaşkınlığa mütakip farkına varma durumu. ilginç, enteresan, yersiz bir kargaşanın nedeni olan aptal nöronların yer değiştirmesi gelir ardından. zoraki durgunluk. salaklık.

    "if we could take the time to lay it on the line
    i could rest my head just knowin' that you were mine
    all mine
    so if you want to love me then darlin' don't refrain
    or i'll just end up walkin' in the cold november rain"

    np:scorpions - fly to the rainbow;

    hoşlanma. çarpılma. hala gerçek, inanması zor. eşine az rastlanır bir sıcaklık. gülümsediğinde, için cız etmesi çok güzel. uçuş, analog sentezleyici eşliğinde, gök kuşaklarının üzerindeyim. yağmur yeni yağmış.

    "rain in the sky , make the world fly,
    into time, beg me your time."

    np:queen - rain must fall;

    söyleyemiyorum ağzımı açıp iki cümle. "tanıştığıma memnun oldum" un çok ötelerindeyim. otobüsün puslu camına yaslıyorum kafamı. nedeni bilinmez birden gözlerim yaşarıyor. burnum akmış, zerre sikimde değil. yağmur yağsın istiyorum. bir yerlerde yağıyorsa eğer, o insanlar dünyanın en şanslı insanları oluveriyor birden. burada da yağacak, biliyorum.

    "life is so exciting
    acting so bizzare
    your world is so inviting
    playing really cool
    and looking so mysterious honey
    your every day is full of sunshine
    but into every life a little rain must fall"

    eve gelince de ağzımdan direk şunlar çıkıyor: "kötü oldum ben ya"

    moriybund sez.
    moriybund diez..
    5 ...
  44. 423.
  45. yilin ilk gunune onsuz girdigini sanip ogle vakti gece sinirlenip kapattigin telefonunda 12:00 de yollanmis onun msjini gorup gozyalarinin sicakligini hisssetmektir.
    4 ...
© 2025 uludağ sözlük