Anneyi, " anne" yapan doğurganlığı değil, verdiği kutsal emektir.
Her doğuran, "anne" sayılmamalıdır.
Bu sıfatı kullanarak, böbürlenmesine, haketmediği taltifi yaşatarak şımarmasına izin verilmemelidir.
" anne" sayılması için, kırk fırın ekmek yemesi gerektiği hönkürülmelidir.
Yok öyle yağma!
Üç kuruşa beş köfte yiyemezsin bacım!
hiç bir zaman geçmeyen, dinmeyen bir sızı olarak aynı yerinde kalacak olan insan. Nerede zayıf, savunmasız, sessiz, yaşlı bir kadın görsem hep onu hatırlayacağım. Gidip sarılıp, ben senin yanındayım, demek isteyeceğim... Olmayacak, yine ellerim bomboş geçeceğim o mağdur bakışların önünden. Hep aynı sıcaklıkta kalacak kabuğu, merhemi olmayan yaranın Ve Zaman öylesine alıp götürmüş olacak ki insanı, aradığın ilacın çoktan bitmiş olduğunu fark ettiğinde her geçen gün tükeneceksin; Annenin Gözlerine baktıkça yavaş yavaş...
Şu saatte, hava mis gibiyken, tam dışarı çıkıp yürümelik bir enerjim varken gene de bunu anlatıp gideceğim.
Bundan yüz yıllar önce, üniversiteye giriş sınavına gireceğim. Sınavın başlamasına yakın içeriye almaya başladılar bizi. Annem kulağıma eğilip; "bu tek şansın, kazanamazsan özel okula da göndermem, evde oturursun." dedi. Bir de hangi Üniversiteleri kazanırsam mutlu olacağını da ekledi.
Şimdi yazarken gülüyorum da sınava giren insana edilecek laf mı o ya? Annem çok iyi bir insandır ama bana gelince acayip hırslıdır. Hani dördüncü girişim olsa neyse de, lan daha 17 yaşındayım, bu kadar büyük çapta sınava ilk defa giriyorum. insan moral niyetine, kazanamasan da bir daha denersin, ne olacak sanki der.
Acımasızsın anne. iyi bir üniversiteyi dördüncü deneyişinde bile kazanamayan teyzemin oğluna da; "üstüne gitmeyin çocuğun, önemli olan azmetmesi, denesin" deyip duruyordu ahshsh.
Bugün canım çok sıkkındı annemin bir sürü doktor randevuları var, allahtan ciddi bir sorun yok ama yapılması gereken kontroller yarın da önemli bir kontrol var. Babam da farksız değil, sıgarayı bırakması gerekiyor, kafasını yiyorum istemeden sürekli bu konu ile. Azalttı ama Güvenemiyorum ona, sanki yalan atıyor. Her neyse böyle konular gündemde annem kontrolleri yüzünden memlekete annesine gidemiyor vs. Bu yaz planlar hep alt üst, geçicek inşallah. Evliliğe hazırlanıyorum daha doğrusu hazırlanamıyorum çünki isteyim yok, başka şehire taşınacağım evlendikten sonra. Annem benim meleğim..gözümün nuru, bu durumda bile vazgeçmemem gerektiğini söylüyor, positif olmam gerektiğini.. çok istiyorum anne ama üzülüyorum işte. Sen hep iyi ol, hep sağlıklı olun ben herzaman yanınızdayım annem.
şahsıma ait 1.55lik olanını evladım gibi elinden tutup gezdiriyorum hatta bazen küçük kııız, küçük kııız nidalarıyla etlerini mıncırıp ısırarak sevme isteğime zar zor ket vuruyorum. Çünkü kıyamam.
Yeryüzündeki cennetim, hayattaki en büyük motivasyon kaynağım. Saf sevginin tanımıdır kendisi. Annem şu an yoğun bakımda. Hiçbir şey yapamıyorum. Hayati tehlikeyi atlatamadığını söylüyorlar. Onsuz hayata hiçbir zaman alışamayacağımı biliyorum, henüz 52 yaşında. Yaşaması için, kalkıp bana bir gülmesi için hayatımı feda ederim her evlat gibi.
Tüm hastalarımıza allah şifa versin. sağ salim yanınızdayken annenizin kıymetini ve onunla geçirdiğiniz her dakikanın önemini bilin.
yanında her daim huzur bulunan. konuşmaya bile gerek duyulmadan sadece yanında oturmak, yanına sokulmak bile alır götürür tüm sıkıntınızı. gizli bir sihirli değneği vardır, taa yüreğinize dokunan, tüm kederi alıp götüren, huzur bulduran. sebep aramadan mutlu eden, mutlu olan.
Hani bir zamanlar Facebook'ta falan dönen muhabbet vardı "bir evde 4 kişi ve 3 tabak puding varsa pudingi yemeyen kişi annedir" tarzında. Hatırladınız mı? Böyle değildi ama bu tarzdaydı.
Anne fedakârdır. Anne candır be. Değerlerini kaybettikten sonra anlamayalım lütfen. Sevin, mutlu edin.
Beni gece gece hüzünçlendirmiş başlık. Uzun zamandır limoniyiz. Gerekli olmadıkça konuşmuyoruz. Aldığım duyumlara göre şekeri 200 lerdeymiş. Belki de benim yüzümden bilemiyorum. Öfkem çoktan geçti de ah bu gurur.