çocuklarını, başka çocukların da onların incitilmesini istemeyen anneleri olduğunu öğreterek büyüten annelere selam olsun. hiçbir anne, çocuğunun statükonun, haksızlığın, hukuksuzluğun kurbanı olmasını istemez. hiçbir anne çocuğunun madenlerde göçük altında kalmasını, gökdelen inşaatlarından düşmesini, kot taşlarken ciğerlerini kaybetmesini istemez.
ve hüzün cezaevinde bebeğini emziren bir annenin gözlerindedir...
Anne dir işte adı üstünde.insanı şekillendiren hayatımızı borçlu olduğumuz eli öpülesi insan ötesi varlık.Rabbim kimseyi anasız bırakmasın.yeri asla dolmayan muhteşem varlığa sahipseniz bolca öpün koklayın.
Bir insanı kendi canından kanından daha çok seviyorsan o kişi annedir. Canım annem, meleğim. Her şeyden herkesten kendimden çok seviyorum. Gecelerin şu sessizliğinde hep aklıma gelir. Özlerim hep. Onu üzdüğüm her snye lanet ederim içim acır, ezilir, bükülür. Onu hatırlamak masum bakışlarını senin için çırpınışlarını hatırlamak insanın içini ezer. Canım annem. Hiçbir zaman ona layık olamayacağım. Onun kadar muhteşem, iyi niyetli bir melek olamayacağım.
Yaşattklarım ve yaşadıklarımla çok üzdüğüm insan. Özür de dilesem nafile. Bana "geçmişi değiştiremeyiz ama bugünü değiştirebiliriz "der hep. Ablam ve ben yani iki kardeş çok uzaktayız annemizden. Anne olduktan sonra anladım yüreği sadece bizim için çarpıyor. Her an aklında biz varız. Görüntülü görüşürken dahi sıkıntılıysam anlıyor hemen ne kadar belli etmemeye Çalışsam da. Bazen çok ağlıyorum. Hemen anlıyor. Bazen hastalanıyorum yüzün çok şişmiş diyor mesela biliyor hemen. O başka bir gözle görüyor beni. Çok gelişkin bir yapay zeka programı gibi 3 saniyede tarıyor tüm vücudumu. Bende böyleyim.
Anneler böyledir. Çoğu böyledir.
Dünle bugün kavga etmiş, yarın ölmüş. Ne yapsam da bugüne de bir şey yapamıyorum artık. Kabloların arasına sıkıştık kaldık. Watsaptan arayayım, arayayım, görüntülü arayayım... kokusunu özlüyorum.
Ezandan önce uyanırdı annem.!
Kadın dediğin güneş üstüne doğmadan uyanmalıydı çünkü.
Bereketi kaçarmış evin, rızkı kesilirmiş adamın,
öyle derdi hep.
Çatlamış dudaklarından dualar süzülürdü sabahın soğuğunda.
Buz tutardı yazmasındaki oyalar...
Elleri hamur kokardı her daim.
Sanki annem demek hamur demekti.
Elinde kuruyan hamurları bile ziyan etmez, ovalayıp karınca yuvalarına serpiştirirdi.
Her şeye yeterdi annem! Çünkü
Anne demek yetmek demekti.
Ağrıyan yerlerini susturur, acıyan göğsünü bastırırdı.
işi gücü emeği, ocakta yemeği vardı onun.
Bir ıhlamurla geçiştirdigi soğuk algınlığı, bir evlat gülümsemesiyle unuttuğu gönül dalgınlığı vardı.
Akşam olunca evinin perdesini kapatmaya alışkın elleri, bir de her sabah sulamayı farz edindiği gülleri vardı.
Kimse öksüz değildi o varken, kimse sahipsiz değildi.
Çünkü anne demek sahip demekti...
Ezandan önce uyanırdı annem.
Güneşi kucağına alır, yorganımızın içine saklardı.
Kınalı ellerinde kireç tutan parmakları vardı, çıtırtıları beyaz bir gece gibi kalbime batardı.
Yorgunluk gözlerinden damlardı, çünkü anne demek yorulmak demekti.
Çünkü anne demek ömrünü bağışlamak demekti.....
az önce video izlerken aniden kafamı kaldırdığımda, buruk bir gülümsemeyle bana baktığını gördüm. neye bakıyosun dediğimde hiç, seni izliyorum dedi. Acaba o anda aklından neler geçiyordu? Bilmek için her şeyimi vermezdim ama bilmek isterdim.
Ya da Belki gereksiz duygusallık yapıyorumdur ve sadece uykusu gelmiştir, malum saat. *
17 ay sonra istanbul’a gidiyorum önümüzdeki ay, artık ne zaman sesimi duysa ağlıyor. nefret ediyorum ağlamasından, gülse, dalgaya alsa, şen şakrak olsa keşke kamerada. öyle ağlayışını izliyorum, uzun süre toparlayamıyorum psikolojimi. zor.. imkanı olan dizinin dibinden ayrılmasın annesinin.