her geçen zamanda taraftarları azalmakta olandır.gönderdiği iddaa edilen kitaplar bilimsel verilerle uyuşmamaktadır.kitaplarında hatalar doludur.varlığına dair bir tane bile kanıt yoktur.insanlığın tanrılarından birisidir.aynı mısırlıların,yunanlıların,sümerlilerin antik tanrıları gibi hatta türklerin göktanrı'sı gibidir. her biri günümüzde yok olmuştur. kedileri bile tanrı yapan insanoğlu allahı da bu tahtından indirecektir.uğruna milyonlarca insan katledildi.
rahman ve rahim olan,yüce yaratıcı alemlerin tek ve yegane sahibi olandır.sabur ismiyle o kadar dayanıyor ki inanmayan kullarına, yoksa biz insanlar bu kadar dayanmazdık. şurdaki entryleri gördüm üzülmekten başka bir şey gelmiyor elden.
allah, bizim insanlaşmamızdır, bizi insanlaştırandır, bize ruhundan üfleyen ve bizi beşer tutsaklığından özgürleştirendir. allah, emektir, adalettir, rahmet ve aşktır. allah, insanın külli sureti, insan allahın cüzi suretidir. o ilk kötü söz, yani şeytan, yani emek vermeden, hak etmeden bu bana ait; demek, yani üretim araçlarının özel mülkiyeti, yani bütün kötülüklerin kaynağı; işte insanın düşmanı budur, allahında düşmanı budur. hayatın temel antogonist çelişkisi işte bu söz ile insan arasındadır. baş çelişki beşer ile insan arasındadır. emeksiz mülkiyet ile insan arasındadır, şeytanla insan arasındadır. bütün diğer şeyler, tarih, din, devlet, doğu, batı, kapitalizm, sosyalizm vs..her şey bu ilk çelişkinin doğurgan halleri, suretleridir.( (bkz: ahmet özcan) http://www.haber10.com/makale/9052/ )
kuran da bize açıklanan allah lafzı karıncadan galaksilere kadar bütün varlığın tabii olduğu hareket, değişim, tekamül-evrim ve sonsuz enerjiyi ifade eder. bir hiyerarşideki en üst yeri değil bütün varlığın tabii olduğu yasaların tekil ifadesi. gerçeğin idealist veya materyalist iki yüzü olmadığına göre kendisi şey veya varlık olmayan fakat bütün varlığı kuşatan bu tekillik, bu mutlaklık din dilinde, bilim dilinde veya felsefi olarak farklı ifade edilir. kime ve neye inanırlarsa inanırsın aklı başında herkesin gördüğü gerçek kainatın, insanın, doğanın kendisinden aşkın bir denge, düzen, ölçü, hareket ve değişim içinde olduğu gerçeğidir. diyalektik materyalistlerin maddenin hareket ve değişim yasaları, doğanın diyalektiği dediği şey aslında kuranda tabir edilen allah kavramının suskun, bilinci olmayan halinden başka bir şey değildir. örneğin bütün varlık için değişmek, dönüşmek, hareket etmek, oluş bozuluş diyalektiği içinde olmak, doğumlu ve ölümlü olmak, kendisi başka varlıklardan oluşan bir bütün olarak kendisi de yine bir bütünün içinde yer almak, mutlak bütünden her varlık için farklı farklı olmak üzere parça parça izler taşımak vs. işte bu en ufak zerreye kadar bütün maddeye hakim olan ama hiç bir varlığın kendisine hakim olmadığı, olamayacağı tekillik. bütün varlığın değişimini enerjisini varoluşunu kapsayan fakat kendisinin hiç bir varlığa bağlı ve muhtaç olmadığı sınırsız ihtiyacın sonsuz kaynağı. din dilinde bunun ifadesi ihlas suresi.
''de ki: o, allah'tır; ahad'dır, tektir! allah'tır; samed'dir/tüm ihtiyaçların, niyetlerin, övgülerin, yakarışların yöneldiği tek kuvvettir! ne doğurmuştur o, ne doğurulmuştur! hiç kimse o'nun dengi ve benzeri olmamıştır, olamaz! (bkz: kuran ı kerimdeki allah tasavvuru/#10346490)
neden bilinmek için bize yaratması gerektiğini kavrayamadığım realitesi tartışılmaz derecede açık olan yaratıcı. her şeyi anladım da şu sorulara cevap bulamadım.
1) bu dünya insanlar için bir sınav. sınav bitti sen cehennem sen cennete onu da anladık peki ya sonra allah köşesinde otutup yazılı sınav kağıtlarını mı inceleyecek. yoksa hoppa 2.nesil insanı yaratayım da ilkinden farkları ne anlayayım mı diyecek?
2) allah ezeli ve edebiyse neden bizi yaratmaya aniden karar verdi? öyleyse onunda az da olsa egoları var.
dünyadaki herşeyden daha çok sevilmediği takdirde imanınızın bir kısmının hep eksik olacağı haber verilmiştir.
ayrıca, sanırım kendisini düşünmekten beni engelleyebilen tek kişiyi benden uzaklaştırmaya çalışıyor bu aralar... tabii ki önce seni seviyorum allah'ım ama onu düşünmeden de duramıyorum. senin sevdiğin pek çok kulun var belki ama benim sevdiğim tek kişi... onu da benden alma lütfen. ona da yardım et bu aralar. ya da al beni de yanına... duramıyorum.
merhametlidir. haklıya hakkını verir. ( yanlız yanlış anlaşılmasın, ahirette hakkı verilir asıl insanların). affedicidir ve affetmeyi severdir. bu da dinimizi güzelleştiren husustur. elinde sonunda allaha inanan ve ona sığınan kişi affedilir.
kuran-ı kerim'de kendisi için ganimet istediğini iddia eden yazarlar var.
öncelikle; allah-u teala "sizleri dünyevilikle sınıyorum" diyor zaten. dünyevi hayata önem vermiyor allah. kullarının da önem vermemesini istiyor. önem verenler ve vermeyenler diye ikiye ayırıyor. nefse hakimler ve nefse hakim olamayanlar. günahkarlar ve günahkar olmayanlar.
birincisi allah'ın ganimete ihtiyacı yoktur. yerlerin ve göklerin sahibiyim diyen allah'ın neden kullarının ganimetine ihtiyacı olsun ki? biraz mantık yürütelim lütfen.
ikincisi böyle bir ayet yok. kutsala sövmeyi halt bilen zevatın iftiralarından biri. umursamıyorum bile.
allah ve dostlarına ayar vermek için kuran-ı kerim'de çukur arayan maddecilerin anlayamayacağı tanrı. halbuki bu tanrı anlamaları için ibretlik hadiseler sunmuştur.
"sana savaş ganimetlerini soruyorlar. de ki: ganimetler allah ve peygamber'e aittir. o halde siz (gerçek) müminler iseniz allah'tan korkun, aranızı düzeltin, allah ve resûlüne itaat edin."
burada ayeti iyi tercüme etmek gerekiyor. allah burada kullarından ganimet mi istiyor, yoksa yerlerde ve göklerde olan her şeyin sahibi benim mi diyor?
tabii ki ikinci şık. bunu zaten söylüyoruz; yerlerin ve göklerin tek sahibi allah'tır. bunu biz kendimizce söylemiyoruz, ayetlerde belirtildiği üzre.
ayetten nasıl öyle bir anlam çıkardınız anlamış dğeilim.
sözü edilen ayetta tema "dünyevileşmeyin, dünya malına sarılmayın, dünyaya sıkı sıkı sarılmayın çünkü dünya bir sınavdan ibarettir, kendinize ait olmasını istediğin eşyalar sonuna kadar asla sizinle birlikte olmayacaktır, çünkü yerlerin ve göklerin tek sahibi benim, elçim muhammed, iman ediniz" diyor tam olarak.
ayrıca isteyen istediği gibi bu mal mülke sahip olabilir, allah engel olmaz. allah insanlara irade vermiştir kanaat getirmeleri için. yol çizenindir. insanındır. o ganimetler senin olabilir. bu senin seçimin. ya da olmayabilir.
eğer senin olacaksa gün geldiğinde allah yolunda onları harcamalısın diyor.
bir müslüman öldüğünde arkasında mal/mülk bırakmamak zorunda. bunu emrediyor allah.
şimdi geniş bir perspektiften bakacak olursak, allah iyiliğimiz için bilzeri uyarıyor mu? yoksa bir despotizm mi uyguluyor? bira düşün derim.
Dedim: "Çok yalnızım."
Dedi: "Ben sana çok yakınım." (Bakara, 186)
Dedim: "Bunca günahım var, hangisinin TÖVBEsini yapayım?"
Dedi: "ALLAH bütün günahları bağışlayandır." (Zümer, 53)
Dedim: "Yine bağışlar mısın?"
Dedi: "ALLAH'tan başka günahları bağışlayacak olan yoktur." (Âli imran, 135)
Dedim: "Rabbim benim senden başka kimim var?"
Dedi: "ALLAH kuluna kâfi değil mi?" (Zümer, 36)