bugün

offret

1986 yapımı bir andrei tarkovsky filmi. Film, insanlığı kurtarmak için kendinden vazgeçen bir adamı(alexander) konu alır. Bu anlamda alexander karakteri kierkegaard’ın korku ve titreme kitabındaki ibrahim’i ile benzerlik taşıyor.

Filmde bir nükleer savaş çıkar ve her şeyin yok olup gideceğinin farkında olan alexander ölümden kurtulabilmek dahası sevdiklerini kurtarabilmek için her yolu denemeye hazırdır. Tanrıya yakarır. Aslında tüm bunlar gerçek mi yoksa kahramanın kafasında yaşadıkları mı bilinmez.

--spoiler--
Sahip olduğum her şeyi sana vereceğim. Çok sevdiğim ailemi vereceğim. Evimi yıkacağım. Küçük Adam’dan vazgeçeceğim. Dilsiz olacağım. Bir daha kimseyle konuşmayacağım. Beni hayata bağlayan her şeyden vazgeçmeye razıyım. Yeter ki sen, her şeyi eskisi gibi yap. Bu sabah ve dün nasılsa öyle yap. Beni hasta eden bu ölümcül hayvani duygudan kurtulmama yardım et. Evet, her şeyim senindir! Tanrım! Bana yardım et! Söz verdiğim her şeyi yapacağım.
--spoiler--

Filmde pek çok sorgulama ve gönderme var fakat heidegger ve özellikle nietzsche üzerinden varoluşçulukla inanç kavramının girdiği çatışmayı, insanın dünyadaki varlığına dair fikirlerini apaçık görmek mümkün. Hatta filmdeki pek çok diyalog felsefi düzeyde bir sorgulama şeklindedir. Film, varoluşsal problemler üzerinden ilerler (klasik tarkovski). Biliyorsunuz tarkovsky filmleriyle felsefe yapan bir sinema filozofudur da aynı zamanda.

--spoiler--
Bazen kendi kendime şöyle derim: Eğer biz de her gün tam aynı saatte bir ayin yapar gibi belirli bir davranışı hiç değiştirmeden sistemli olarak yinelersek dünya çok farklı olur. Bir şeyler değişirdi. Değişmesi gerekirdi.
--spoiler--

Kuruyan o ağacın yeniden yeşermesi gibi, insanlık da yeniden can bulacaktı.

görsel
Tarkovsky, filmi kendi oğluna adamıştır.

“Umut ve inançla”