önemi nereden geliyor diye sorarsanız, bu adam! ne zaman ortaya bir söylem ile çıksa, derin devletteki bir klik neler düşünüyor birazcık anlamış oluyorsunuz.
karakter, tutarlılık, dürüstlük beklemek ise bunun gibilerinden saflık olur.
''devrim bir zamanlar bir ihtimaldi ve çok güzeldi.''
murat uyarkulak'ın ''tol'' adlı romanının ilk cümlesi. ben de artık bu ruh hali içerisindeyim çünkü artık herhangi bir şey ile insanların iyi olacağına dair umudum pek kalmadı. belki bu kadar kötü olmaz ama iyi olmayacağı da garanti.
Sizin hiç babanız öldü mü?
Benim bir kere öldü kör oldum
Yıkadılar aldılar götürdüler
Babamdan ummazdım bunu kör oldum
Siz hiç hamama gittiniz mi?
Ben gittim lambanın biri söndü
Gözümün biri söndü kör oldum
Tepede bir gökyüzü vardı yuvarlak
Söylelemesine maviydi kör oldum
Taşlara gelince hamam taşlarına
Taşlar pırıl pırıldı ayna gibiydi
Taşlarda yüzümün yarısını gördüm
Bir şey gibiydi bir şey gibi kötü
Yüzümden ummazdım bunu kör oldum
Siz hiç sabunluyken ağladınız mı?
sizin hiç babanız 20 ay yoğun bakımda kaldı mı?
benim kaldı ve ölümüne hazırım sandım, bu acıya katlanmaktansa daha rahat eder diye düşündüğüm zamanlar bile oldu, meğersem orada olması bile insana güç veriyormuş anlamamışım.
siz siz olun eğer yakınınızda ise sarılın babanıza, sonra istesek bile yapamıyoruz.
benim en sevdiğim filmler arasındadır. bu filmi izlemeden önce george orwell'ın 1984 adlı romanı okunursa, filmdeki bazı detaylar çok daha iyi anlaşılır.
örnek vermek gerekirse, büyük birader'in (big brother) ekrandaki görüntüsünün önünde duran 4 kişi, 4 bakan, direkt olarak romandan alınma bir sahnedir.
Akustik batı Afrika müziğinin önemli temsilcilerinden biri olan Sona Jobarteh aynı zamanda kora oyuncusudur. Benzersiz bir ses yakalamak için eserlerinin çoğunda kullandığı nkoni adında yeni bir müzik aleti icat etmiştir. ilk albümü 2008 yılında ”Afro Akustik Soul” adıyla oluşturulmuştur. Sona Jobarteh, Batı Afrika müziğinin dünyaya açılan sesidir adeta.
ve ilk defa 21 kasımda türkiye'de iş kulelerinde konser verecektir.
şuraya en sevdiğim iki şarkısını bırakıyorum, iyi dinlemeler:)
marx ''din halkların afyonudur.'' demiş ve bunu söylerken aslında feuerbach'ın din eleştirisini eleştirmiş, dinlerin bu zalim dünyada insanların en azından yaralarını uyuşturduğunu ima etmiştir. malum 19.yy da afyon aynı zamanda ameliyatlarda kullanılırdı, anestezi amaçlı.
neyse, demem o ki, olumsuz anlamda kullanıyorum ben ve ''internet, halkların afyonudur.'' durumuna geldi, tüm dünyada insanları uyuşturan, yalan haberler servis eden, propaganda ve karşıpropaganda aracı oldu. maalesef biz sıradan insanlarda hiçbir şey yapamıyoruz kendi irademiz haricinde. yani her yeri internet ağına çevirmek giderek cyborg haline gelmemize sebep oluyor.
spinoza ile ilgili güzel bir başlangıç kitabı önereceğim, uzun zamandır bir felsefeyi ya da filozofu bu kadar derin,sade,anlaşılır bir kitap görmemiştim. hayatının en ince detaylarını vererek boğmuyor (ki maalesef işbankası yayınlarının tüm biyografi kitapları böyle, işin özünü kaçırıyor örneğin; descartesi rousseau, paul dirac biyografileri böyle idi), spinoza meraklılarına şiddetle tavsiye ederim.
spinoza; bir başlangıç - diego tatian (dost yayınları)
ikinci bir okuma ise, spinoza felsefesinin gündelik hayata dair güncel örnekleri ile anlatan türkçe bir kaynak, bu kitapta gerçekten çok güzel
spinoza'nın sevinci nereden geliyor - çetin balanuye (ayrıntı yayınları)
şuraya da borges'in spinoza için yazdığı bir şiir bırakalım:)
altın sis, batı aydınlatır
pencereyi. hiç durmadan elden geçen kitap
bekler, şimdiden sonsuzlukla yüklü.
biri alacakaranlıkta tanrı'ya can verir.
bir insan yaratır o'nu. bir yahudi,
hüzünlü bakışlı ve sapsarı yüzlü.
zaman taşır onu, nehrin taşıdığı gibi
bir yaprağı, akıp giden su üzerinde.
ne gam. büyücü ısrar eder ve biçimlendirir
tanrı'yı, hassas bir geometride.
hastalığından ve hiçliğinden başlayarak,
sözleriyle oluşturmaya devam eder.
muazzam bir sevgi bağışlanmıştır ona,
sevilmeyi hiç beklemeyen sevgi.
bu herkesin duyduğu ama tam olarak bilmediği kavramı güzel bir şekilde, insanı yormadan ve bu konu hakkında daha sonra okunacak kitapları ve filozofları tanımamızı sağlayacak bir kitap önereceğim;
abdullah başaran- postmodern: felsefe,edebiyat,nekahet
dedalus yayınları
not: sonrasında biraz daha derin bir okuma yapmak isteyenlere
artık hiçbir şeye karşı değilmiş gibi kayıtsızım
yolculuğun sonunda ormanda duyduğum sesi öldürdüm
amacım yoktu sesi öldürürken, ses öldüğü için de hala amaçsız sayılırım
ormana karşı değilmiş gibi kayıtsızdım
ormandan çıkınca şehrin ışıkları ve ışıkların suda işaret ettiği anlamların adı olan dünya
ile karşılaştım
dünyaya karşı da kayıtsızım
"anlamıyorum seni" diyen birine kendimi anlatmak
üzere uzattığım kitap hala okunmadığı için,
bir gecenin sonunda anlatılmamak için yaşanmış
gönderilmemek üzere yazılmış bir mektuba koyarak...
mantıklı olan her şeyin nedenini aradım
nedenini aramadığım için artık yalnızca ölümü
ve aşkı seviyorum
konuşma haline gelmeyen şeyleri
susmalı ve sonra ormanın güzelliğinden söz etmeli:
"kış henüz gelmişti, kar tertemiz ve her yer
bembeyazdı"
biz de mutluyduk
kimimizin sevgilisi vardı
sevgilisi olanların üstüne bir taş duvar yıkılıyordu
taş duvar üstümüze sessizce yıkılıyordu<
..........
..........
artık hiçbir şeye karşı değilmiş gibi kayıtsızım
yolculuğun sonunda ormanda duyduğum sesi öldürdüm
amacım yoktu sesi öldürürken, ses öldüğü için de hala amaçsız sayılırım
ormana karşı değilmiş gibi kayıtsızdım
ormandan çıkınca şehrin ışıkları ve ışıkların suda işaret ettiği anlamların adı olan dünya
ile karşılaştım
dünyaya karşı da kayıtsızım
"anlamıyorum seni" diyen birine kendimi anlatmak
üzere uzattığım kitap hala okunmadığı için,
bir gecenin sonunda anlatılmamak için yaşanmış
gönderilmemek üzere yazılmış bir mektuba koyarak...
mantıklı olan her şeyin nedenini aradım
nedenini aramadığım için artık yalnızca ölümü
ve aşkı seviyorum
konuşma haline gelmeyen şeyleri
susmalı ve sonra ormanın güzelliğinden söz etmeli:
"kış henüz gelmişti, kar tertemiz ve her yer
bembeyazdı"
biz de mutluyduk
kimimizin sevgilisi vardı
sevgilisi olanların üstüne bir taş duvar yıkılıyordu
taş duvar üstümüze sessizce yıkılıyordu<
..........
..........
(ormanların gümbürtüsü)
Ahmet Güntan
Gerçek bir felsefeci ve entelektüel olan Russell'ın ilk baskısı 1928 yılında yapılmış olan "sorgulayan denemeler" adlı kitabını okumanızı öneririm, özellikle giriş denemesi olan "kuşkuculuğun önemi üzerine" adlı denemesi gerçekten zihin açıcı, 10 yıl önce öğrenci iken aldığım Tübitak basımını (bir zamanlar Tübitak gerçekten çok iyi kitaplar basardı) şimdi bir daha okuyorum, ki o zaman çok anlamadığım yerleri de varmış, tekrar tekrar okumakta faydası olan bir yapıt.
Şuan say yayınlarından çıkan kitap yine aynı çevirmen ile çıkıyor, çevirmeni nermin arık, gayet güzel çevirmiş.
Zafer yolları adlı filmi gerçekten tam bir savaş karşıtı, aynı zamanda savaşın nasılda "büyük" adamların keyfi uğruna ya da "devletin bekası" adına "küçük" insanları acımadan harcadığını ve savaşın nasıl bir endüstri olduğunu gözler önüne seriyor. Gerçekten bu kadar güzel bir anlatımı bu kadar kısa sürede filme aktarmak ( yaklaşık 1,5 saat) ancak bu yönetmene yakışır.
Not: bu filmi izledikten sonra "full metal ceket" filmini de kesinlikle ve kesinlikle öneririm.
tkp kendisine hiç komünist falan demesin, tarihsel olarak hep ya sovyet devletinin yan şubesi olarak çalışmıştır sözde devrimcilikleri ile her zaman olmazın peşinde koşar, kemalizmden bir tık ilerde değil bazen saçma sapan cumhuriyetçi takılır yeri gelir bazen dersim katliamını savunur, en komünist olanları da ihraç eder (mesela nazım ve hikmet kıvılcımlı).
akdeniz üniversitesi felsefe bölümünde öğretim üyesidir. kendisini ilk olarak ''spinoza'nın sevinci nereden geliyor'' adlı kitabı ile tanıdım ve hemen sonra bir diğer spinoza kitabı olan ''spinoza: bir hakikat ifadesi'' adlı kitabını edindim. ilk kitabını okumuş biri olarak felsefeyi çok yalın (basit değil yalın) bir şekilde anlaşılır kılarak ve günümüz yaşantısı ile bağlantı kurarak ifade etmesi çok güzel. spinoz felsefesine merak salanlara ilk olarak okunması kesinlikle tavsiye edilir.
armağan ekici ulysses'i türkçeye çeviren 2.çeviri, daha önce bilinen yky'den nevzat erkmen tarafından çevrilmiştir, armağan ekici'nin güzel ve öğretici bir söyleşisi...
doğa koleji hakkında birkaç kelam etmek istiyorum. bu okula başvuracak arkadaşlar var ise ya da bu okula öğrenci gönderecek kişiler var ise hem kendilerini ya da yakındakilerini uyarmalarını sağlamak amacıyla yazıyorum bu yazıyı.
şuan öğretmenlerine maaş vermiyorlar, ayrıca tazminat vermemek için mobingin dibine vuruyorlar, velilere herhangi bir olumsuz şey söyletmiyorlar öğrenciler ile ilgili. maaş konusunda herhangi bir yerde haber çıkmıyor çünkü hükümete yakın kişilerin elinde.
tavsiyem uzak durun. iki yıldır buradayım hele bu yıl bizi bezdirdiler, iş arıyorum ve bu son iki ay daha dayanıp defolup gideceğim, tam bir cehennem.
ayrıntı yayılarında çıkan 'melaye ciziri divanı' kitabını incelerken çevirmenin adı olarak geçiyordu, daha sonra tesadüf eseri 'başka gökyüzü' adlı kısa romanını okudum, soft güzel bir roman. ezidi inancı, kürtler, türkler, öğretmenlik ve çeşitli felsefi ,edebi,dini göndermeler. okumanızı tavsiye ederim.
yazara-şaire gelince;
23 Aralık 1965’te Kurtalan’da doğdu. 1987’de Ankara Üniversitesi DTCF Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nü bitirdi.
Yayımlanmış eserleri: Sözlerin Yalazında (Şiir), Bedirhan-Bir Cudi Söylencesi (Roman), Alışkın Hüzünler (Şiir), Melekler de Ölür (Roman), Dağlı (Roman), Yol (Roman), Tehma Xweliyê/Külün ilk Tadı (Kürtçe roman), Jan (Kürtçe roman, Melekler de Ölür’den uyarlama), Sadakat (Roman), Xewneke Payizê/Sonbahar Rüyası (Kürtçe roman).
sadece yakışıklı değil, aynı zamanda çok kibar bir beyefendi ve tam bir allame-i cihan olur kendisi. iki yıl boyunca kaç seminerini takip ettim, bu kadar bilgili ve nazik aynı zamanda da dürüst az insan var entelektüel dünyamızda.
sanırım benim, istanbulda hdp'nin kazanma şansı yok, bunun yanında akp-mhp hattına zaten yaklaşmam, chp-iyi parti kısmına da, hdp'yi yarım ağızla neredeyse özür dileyerek ''koruma'' hamlesi de bir işe yaramaz chp açısından...
dolayısıyla herhangi düzen partisine oy yok bende.
ekrem imamoğlu iyi bir belediye başkanı imiş beylikdüzünde, o taraflarda çalışıyorum, beylikdüzü halkından çoğu memnun gibi konuştu bana ve kendisine yazık etti dediler, yani kazanamaz bari bizi bırakmasaydı anlamında.
bana gelince, evet ekrem imamoğlu iyi biri olabilir fakat bir sosyalist olarak vicdanım chp'ye oy vermeye yanaşmıyor...