bugün

Can yine bülbül oldu har açılıp gül oldu
medet medet medet har açılıp gül oldu

Göz kulak oldu her yer
Her ne ki var olundu

Gönül o bahre daldı dilim tutuldu kaldı
Girdim Anın zikrine azalarım dil oldu

Ferhat bugün ben oldum varlık dağını deldim
Şirinime varmaya her canibim yol oldu

Geç ak ile karadan halkı bırak aradan
Niyazi dön buradan durma sana gel oldu

dizelerinin sahibidir.
17. yüzyıl şairlerindendir.
hoca ahmet yesevi ile başlayan tasavvuf şiiri geleneğini yaşadığı yüzyılda sürdürmüş, yunus emre hayranı bir şairdir.
asıl adı mehmet'dir. Niyazi-i mısri ise mahlasıdır. tahsilini mısır'da yaptığından dolayı bu mahlayı almıştır. 1617 yılında Malatya'da işpozi'de(günümüzdeki adıyla Soğanlı)doğdu.Babası Nakşibendi tarikatının mensubu olsa da, o Halveti tarikatı şeyhi Malatyalı Hüseyin Efendi'ye bağlandı. Niyazi-i Mısri arapçasını geliştirmek ve sufilerle görüşmek üzere Bağdat'dan başlayarak arap yarımadasını dolaştı. Mısır'a gitti. Dört yıllık bir eğitimin ardından Anadolu'ya döndü. Önce istanbul'a geldi. Niyazii istanbul'daki bir Bektaşi tekkesinin başına geçince, `Sabetay Sevi'nin onu sık sık ziyaret ettiği ve buradaki ayinlere katıldığı biliniyor. sonra,çok ilgi gördüğü, Bursa, Uşak ve Kütahya'da bulundu. Vaazları nedeniyle (Mehdi olduğunu iddia ediyordu) Edirne ve Limni'ye sürgüne gönderildi. 1694'te Limni'de vefat etti.
(kyn:Türkiye Sabetaycılığı,Evet ben selanikliyim, Ilgaz Zorlu-1999)
malatya'da, çevre yolu üzerindeki bir caminin adı.
[http://www.youtube.com/watch?v=a4ueN9IobmQ +]

Çün sana gönlüm mübtelâ düştü
Derd ü gam bana âşinâ düştü
Zühd ü takvâya yâr idim evvel
Aşk ile benden hep cüdâ düştü
divan edebiyatı şairlerinden olmasına rağmen konu olarak tekke edebiyatı anlayışına yakın eserler veren şair. ayrıca malatyalıdır.
bizi anlayan isimli derinlikli şiirin şairidir. Kova burcudur, derindir.
tasavvuf şairi.. "mısri" künyesi mısır'da tahsil yaptığı için verilmiş, uzun yıllar Bursa'da yaşamıştır.. Mısri divanı isimli bir divanı vardır..

Şu ifadelere günümüz şairleri ne duygu olarak, ne ifade olarak yaklaşamıyorlar..

http://www.youtube.com/watch?v=xwlSeDVeyXUnull

--spoiler--
Nefsini terk etmeden Rabbini arzularsın,
Hayvanı sen geçmeden, insanı arzularsın.

Men arefe nefsehü, fakat arefe rabbeh,
Kendini sen bilmedin, Sübhanı arzularsın.

Sen bu evin kapısını, henüz bulup açmadın,
Maşuka kavuşacak, zamanı arzularsın.

Dışarı üfürmekle yakılır mı bu ocak,
Gönlün Hakka vermeden, ihsanı arzularsın.

Dağlar gibi kuşatmış, tenbellik kardeş seni,
Günahını bilmeden, gufranı arzularsın.

Konuk için evin yok, hiç hazırlığın da yok,
Issız dağın başında mihmanı arzularsın.

Bostanı bağı gezdim, meyvesin bulamadım,
Sen öğüt ağacından rummanı arzularsın.

Gece sayıklar gibi anlaşılmaz söz ile,
Sen de mi ey Niyazi, irfanı arzularsın.

Camı temizlemeden, aynayı arzularsın,
Zünnarı kesmeden, imanı arzularsın.

Küçük çocuklar gibi binersin ağaç ata,
Tecrüben yok, topun yok, meydanı arzularsın.

Karıncalar gibi sen, ufak ufak yürürsün,
Meleklerden ileri safranı arzularsın.

Topuğuna çıkmadan suyu deniz sanırsın,
Sen dereyi geçmeden ummanı arzularsın.

Haydi Niyazi yürü, atma okun ileri,
Derdiyle kul olmadan sultanı arzularsın.

--spoiler--
(bkz: mehmet şemsettin)

bilhassa tefsir, hadis, fıkıh ve tasavvuf alanlarında sesini duyurmuştur.
1638'de memleketinden ayrılarak diyarbakır, mardin, bağdat ve kerbela'ya gitmiştir. daha sonra mısır'a gidip orada öğrenim görmüştür. lımni adasında öldüğü bilinir.

divan-ı ilahiyat, aruz ve hece ölçüsüyle yazdığı şiirlerini topladığı yapıttır.
Zat-ı Hak'ta mahrem-i irfan olan anlar bizi,
ilm-i sırda bahri bipayan olan anlar bizi.

Bu fena gülzarına bülbül olanlar anlamaz,
Vech-i baki hüsnüne hayran olan anlar bizi.

Dünye-vü-ukbayı tamir eylemekten vaz geçmişiz,
Her taraftan yıkılıp viran olan anlar bizi.

Biz şol abdalız, bıraktık eğnimizden şalımız
Varlığı ndan soyunup uryan olan anlar bizi.

Kahr-u lutfu şey-i vahid bilmeyen çekti azap,
Ol azaptan kurtulup Sultan olan anlar bizi.

Zahide ayık dururken anlamazsın sen bizi,
Cür'ayı safi içip mestan olan anlar bizi.

Arifin her bir sözünü duymaya insan gerek
Bu cihanda sanmaki hayvan olan anlar bizi.

Ey Niyazi katremiz deryaya saldık biz bugün,
Katre nice anlasın umman olan anlar bizi.
islam'ın utanç seromonisi tasavvuf zırvasına müptela bir sufist. şiirler vezinleri güzel anladık. gereksiz biri yani ayrıca hurufidir. zaten islam ne çektiyse şu tasavvufçu takımından çekti.
yunus emre'den sonra şiirleri en fazla bestelenip ilahi olarak seslendirilmiş olan türk şairdir.

en sevdiğim şiiri: ben sanırdım

Ben sanırdım âlem içre bana hiç yâr kalmadı,
Ben beni terk eylerim bildim ki ağyâr kalmadı.

Cümle eşyâda görürdüm hâr var gülzâr yok,
Hep gülistân oldu âlem şimdi hiç hâr kalmadı.

Gece gündüz zâr u efgân eyleyüb inlerdi dil,
Bilmezem n’oldu kesildi âh ile zâr kalmadı.

Gitti kesret, geldi vahdet oldu halvet dost ile
Hep Hakk oldu cümle âlem çarşı pâzar kalmadı.

Dîn diyânet âdet ü şöhret kamu vardı yele,
Ey Niyâzî n’oldu sende kayd-ı dindâr kalmadı.

bu da latif bolat tarafından bestelenip, seslendirilmiş hali:

http://www.youtube.com/watch?v=6OGuTaQdkOY
Emine Işınsu'nun Bukağı adlı romanında anlatılan şahsiyet.
sultanlar sultanıdır.

"men arefe nefsehu fegad arefe rabbehu" (nefsini bilen rabbini bilir)

"küçük çocuklar gibi binersin ağaç ata, tecrüben yok topun yok, Meydanı arzularsın"
Uyan gözün aç durma yalvar güzel Allah'a
Yolundan izin ayırma yalvar güzel Allah'a

Her geceyi kaaim ol her gündüzü saim ol
Hem zikr ile daim ol yalvar güzel Allah'a

Bir gün bu gözün görmez hem kulağın işitmez
Bu fırsat ele girmez yalvar güzel Allah'a

Aslığı ganimet bil her saati nimet bil
Gizlice ibadet kıl yalvar güzel Allah'a

Ömrünü hiçe sayma kendini oda yakma
Her şam u seher yatma yalvar güzel Allah'a

Hey nice yatırsun dur olma bu safadan dur
Bahr-ı keremi boldur yalvar güzel Allah'a

Her vakt-i seherde bir lütfu gelir Allah'ın
Ol vakt uyanır kalbin yalvar güzel Allah'a

Allah'ın adın yadet, can ile dili şâd et
Bülbül gibi feryat et yalvar güzel Allah'a

Gel imdi Niyaziyle Allah'a niyaz eyle
Hacatı dıraz eyle yalvar güzel Allah'a

Beyitleriyle kafes filmi'nde yüreklerimizi doyuran 17. yüzyıl şairlerindendir. Yunus Emre'den çokça etkilenmiş ancak Yunus Emre'nin aksine şiirlerinde aruz veznini kullanmıştır.
Evliyânın büyüklerinden. Halvetî yolunun Mısriyye kolunun şeyhidir. Adı Muhammed olup babasınınki Ali Çelebi'dir. Mahlası Niyâzî olup, uzun müddet Mısır'da kaldığı için de Mısrî denilmiştir. 1618 (H.1027) senesinde Malatya'nın Soğanlı köyünde doğdu. 1693 (H.1105) senesinde bir Çarşamba günü kuşluk vakti Limni adasında vefât etti.

"Zât-ı Hakda mahrem-i irfân olan anlar bizi,
ilm-i sırda bahr-ı bî-pâyân olan anlar bizi,
Ey Niyâzî katremiz deryâya saldık biz bugün,
Katre nice anlasın,ummân olan anlar bizi."
Asıl adı Mehmettir. Emine Işınsu Öksüz tarafından bir roman şeklinde yazılan biyografisi Bukağı'da tanıdım ilk kez niyazi mısri'yi.
savm u sâlât u hac ile sanma biter zâhid işin,
insân-ı kâmil olmaya lâzım olan irfân imiş

(oruç, namaz ve hac ile sanma biter zâhid işin,
insân‐ı kâmil olmaya lâzım olan irfân imiş)

der niyazi mısri hazretleri. bu sözün sırrını her müslüman hakkıyla bilseydi bugün insanlar birbirlerine karşı öfke, nefret, şehvet, haset beslemezler ve iyi birer insan olurlardı.

zahiren(görünürde) bakıldığında herkes iyidir. ama iş batına yani iç dünyaya gelince asıl iyiliğin kaynağı orada başlıyor. ameller niyetlere göredir der peygamberi ekber(s.a.s) niyetin halis olsun ki irfan işte orada ortaya çıkar. insan-ı kamil olmak temiz bir niyetle başlar.
Nadanı terk edenlere yaranı arzulatan adam gibi adam.
bakma burdaki hergele 17 liklerin goygoy yaptığına. büyük adamdır.
Dermân aradım derdime
Derdim bana dermân imiş
Bürhân aradım aslıma
Aslım bana bürhân imiş

Sağ u solum gözler idim
Dost yüzünü görsem deyû
Ben taşrada arar idim
Ol cân içinde cân imiş

Öyle sanırdım ayrıyam
Dost gayrıdır ben gayrıyam
Benden görüp işiteni
Bildim ki ol cânân imiş

Savm-u salât u hac ile
Sanma ki biter zâhid işin
insan-ı kâmil olmağa
Lâzım olan irfân imiş

Kande gelir yolun senin
Ya kande varır menzilin
Nerden gelip gittiğini
Anlamayan hayvân imiş

Mürşid gerektir bildire
Hakk’ı sana hakka’l-yakîn
Mürşîdi olmayanların
Bildikleri gümân imiş

Her mürşîde dil verme
Kim yolunu sarpa uğradır
Mürşîdi kâmil olanın
Gâyet yolu âsân imiş

Anla hemen bir sözdürür
Yokuş değildir düzdürür
Âlem kamu bir yüzdürür
Gören onu hayrân imiş

işte Niyâzî’nin sözün
Bir nesne örtmez Hak yüzün
Hak’tan âyân bir nesne yok
Gözsüzlere pinhân imiş

Niyazi Mısri.
"lütf u kahrı şey-i vâhid bilmeyen çekti azab,
ol azabdan kurtulup sultan olan anlar bizi."

-niyazi mısri
(bkz: lise 2 edebiyat dersleri)
limni adasındaki türbesini yıkıp üzerine apartman yapmıştır rumlar.
hakkında güzel bir blog;
http://niyaziimisri.blogspot.com