Her geçen gün daha da bayağı hale gelen sanal ortam. Tabi bu sadece uludağ sözlük için geçerli değil. Ekşi de, instagram da, facebook da böyle.
Kimseye karışamayız elbette ama bu platformu daha eğlenceli ve kaliteli hale getirmek de, şu anki mide bulandırıcı duruma sokmak da biz yazarların ve tabi ki aynı oranda -belki de daha fazla- moderasyonun tercihinde. Yıllardır bazı şeylerin değiştiğini ve tadının kaçtığını görebiliyorduk ancak şu gelinen nokta artık dayanılmaz bir hal aldı ve kendi açımdan bu maceranın sonuna geldim.
Eserlerinin Hasta bir kafanın mahsulü olduğu anlaşılıyor. Onu bunu bilmem de hakikaten sıradışı bir müzisyen olduğu çok açık. Madem bugün pazar, nostaljik bir paganini cover'ı ile nostaljik bir entry olsun bu da *
Zaman değil, pişmanlıkların ve yoksun kaldıkların acıtıyor canını. Bunlar düzelince sorun kalmıyor. Ta ki tekrar edene kadar. Zamana atfetmek çok soyut ve çözümü engeller.
1- ortada bir suç olup olmadığına ancak yargı karar verir. O makamlardaki insanların "yargı bağımsızlığına" ve "hukuk devletine" vurgu yaparken yargı gibi hüküm vermekten kaçınması normaldir.
2- cumhurbaşkanının ise hukuk mekanizmalarının içine bu kadar ettikten sonra "yargıya götürün hadi?" Demesinin de suçsuz olduğuna dair bir karine olması mümkün değildir. Çünkü kendileri haricindekiler asla bu ülkede yargıya güvenmemektedir.
3- ancak her ne olursa olsun chp'nin, tarihe resmi açıdan not düşülmesini sağlamak amacıyla konuyu yargıya intikal ettirmesi gerekmektedir. Yoksa akp'den farklı bir duruş olmaz ve "çamur at izi kalsın" denir.
4- her halükarda, wikileaks olsun, malta belgeleri olsun, reza zarrab olayı olsun bir ateş yanıyor ve dumanı yıllardır tütüyor. bu işin neticesi er ya da geç ortaya çıkacaktır. Bizim yargımız yapmadığı sürece de elin abd'si önünde sonunda duruma müdahale edecektir ve bundan hepimiz etkileneceğiz emin olun.
Bugün tesadüfen haberdar olduğum bir... nasıl desem? Restoran desem değil, tarla desem değil. Şöyle özetleyeyim : kendi bünyesinde ekip-biçen yani meyve sebzeleri yetiştiren, aynı zamanda oturup birşeyler de yiyip içebileceğiniz, ve bunların en az %30 unda da kendi ürettiği ürünleri kullanan bir işletme. Harika değil mi? Ben daha gidip görmedim ama mutlaka gideceğim ve izlenimlerimi paylaşacağım. Çok hoşuma gitti ya!
aşağıdaki yazıyı okuyunuz. Bir vatandaş olarak bunların gerçek olup olmadığını net bir şekilde kanıtlamasını istiyorum. Yıllardır sadece "yalan" diyerek savunuyor kendisini. Artık lütfen bir cumhurbaşkanı olarak vatandaşlarını bu konularda aydınlatsın. Yazının tarihine dikkat bu arada. Bir takım belgeler de mevcut acaba gerçek mi değil mi? :
Neden bilmiyorum sürekli sütlaç yapardı ve bir kısmını dolaba koyup diğerlerini de salondaki divanın altına dizerdi. Kimse de sütlaç yemezdi ama o yine de hep yapardı. ilginçti rahmetli. Ha bi de saçlarına kına yakardı.
Öldüğü gün bizde misafir vardı. Biz çocuklar oynayıp dururken birden salondan, biraz önce güle oynaya muhabbet eden anne-babalarımızın hıçkırık ve ağlama seslerini işittik.
Salona girdiğimizde babam dahil dört yetişkin insanın ağladığını gördüm. TeleviZyon açıktı ve o hurdaya dönmüş aracı gördüm. birinin öldüğünü anlamıştım. Babam beni kendine çekip sarıldı sessizce ağlarken. Büyüyüp de ölenin aslında kim olduğunu anlamaya başladığımda, onların daha derin korkular için ağladıklarını anlamaya başladım. Bugün geldiğimiz noktada bunun karşılığını net olarak görüp yaşıyorum.