An itibariyle bıraktığım sözlüktür. Her gün burada 1.5 saat zaman geçirmek, çok iyi bir fikir olmasa gerek.
Gözüme çarpan bir başlık, ve o başlık hakkında neler yazmam gerektiği ve bunları düşünmem beni hem gereğinden fazla yoruyor, hem de vaktimi fazlasiyla harcıyor. Yazmadan da edemiyorum. Birakmamin sizinle herhangi bir ilgisi kesinlikle yoktur. Bunun altını cizeyim, yanlış anlamayın yani.
Buraya kaydolmamin nedeni, burada insanların varolmasıydı. Zaten yazmaktan çok muhabbet etmek, iki lafın belini kırmak için kaydoldum buraya. Çok güzel insanlar tanıdım, mükemmel fikirlere, hayatlara şahit oldum burada. Burası önemliydi. Gerçek hayatta bir insanla muhabbet etmek zor oluyor benim için. Ama burada gerçekten enteresan bir samimiyet var. Bir insana yazıyorsun, o da sadece yazdığına karşılık veriyor, önyargısız bir biçimde, itinayla. Bu yüzden konuşmak, sohbet etmek her zaman ön plandaydi benim için. Bunun sonucu olarak entry sayım oldukça azdır. Bazı arkadaşlar görüyorum, 10 bin civarı entryleri oluyor. Onlar gibi değilim yani.
Ben kötü bir insan değilim. Fakat iyi bir insan da değilim. Ben buyum, şuyum diyebileceğim bir özelliğim yok. Ne için yaşadığımı, hedefimin ne olduğunu bile bilmiyorum. Geleceğime baktığım zaman kocaman bir belirsizlikten başka bir şey görmüyorum. Hayırlısı demekten başka da bir şey gelmiyor elimden.
Burası gerçekten önemliydi. Gerçek hayatta hiç etmediğim muhabbetleri ettim burada, gerçek hayatta konuşurken zaten sıkıntı çeken biriyim. Burada öyle bir durum da yoktu. Rahat rahat konuştum, kimi zaman içimi döktüm , bir fikri savundum, tartıştık..güldük eğlendik. Şimdi ise Artık yavaştan kalkayayim diyorum. Sohbete doyum olmaz.
Normalde böyle bir entry girmek yerine, sohbet ettiğim dostlarıma tek tek veda mesajı yazmak isterdim amma malum sözlüğün mesaj kurali var. Çok mesaj atınca uyarı veriyor.
Öyle yani. Çok da yazacak biseyim yok zaten. Hee şunu demeden gitmek istemiyorum: hayatta sevgi çok önemli. Hayatı anlamlı yapan bir şeye sevgi, tutku duymak. Allah'ı, insanı, dogayı cocukları ve bir cok seyi sevmek...sevginin olduğu yerde mutluluk, huzur vardır, sevginin olmadığı yerde ise kan vardır.
Yolunuz açık, bahtınız beyaz, tuzunuz kuru olsun. Çayiniz da tavşan kanı...
Şimdi etmeyin diyeceğim ama illa edeceksiniz. Yine de benden iki nasihat.
Ömrü hayatımda bir kez kavga ettim. Normalde kavganın elle yumrukla yapılması yerine beyinle yapılmasından yanayım fakat karşımdaki insanın beyinle kavga yapacak herhangi bir kültürü, birikimi yoktu. Bu yüzden yumruk yumruğa girdik birbirimize. Pazarcılar ayırmıştı. Yoksa ya ben ya o, ikimizden biri geberip gidecekti. Kendimizi kaybetmistik. Hem de baya kaybetmistik.
Kavganın sebebi de küçük bir küfürdü. Anneme edilen bir küfür.
Misal Burada biri anama babama küfür etse siklemem. Fakat gerçek hayatta yüzüme, gözlerimin içine baka baka anama babama bacıma edilen küfür, beni delirtir. Allah'ın yarattığı kul demem, ağız burun dalarim. Tabi şartlar uygunsa.
Tavsiyelere gelecek olursak
1- ilk vuran siz olun
2- asla boynunuzu kaptirmayin.
3- kafasına vurmayın. Burnu hedef alın. Burnunun hemen üstünde bir kısım var. Oraya koyun. Kan akan damarlar orada.
4- penise dikkat. Oraya dikkat edin. Oraya darbe Almayın yarra yersiniz.
5- yine de cinnet geçirmeyin. Kendinizi kontrol ederek kavga edin. Bilinciniz açık olsun.. vurdugunuz yeri iyi bilin. Kavgayı sakin olan kazanır. Eğer sinir krizi geçirirseniz, kendinize zarar vermeniz kaçınılmaz.
6- karşınızdaki adamı öldürmeyin. Kesinlikle öldürmemeye çalışın.. bazen boynuna attığınız bir yumruk adamı öldürebilir..aman dikkat.
7- eğer kavganızin sebebi, namus ya da ekmek değilse, siktir edin. Hiç gerek yok kavgaya, değmez valla değmez..hele de kariniz olmayan bir kadın için hiç değmez..
8- hadi belinize kuvvet..iyi koyun heeeee...çuf çuf.
- belki de sahibi sensin mal, git konuşsana melaba de. ( içses öteki ben)
- yok olm, işsiz başımıza iş almayak şimdi. Ama gerçekten güzel kiz. Bir hüzün bastı beni. Bir tuhaf oldum. Saçları ne güzel, baksana, saç değil sanki su gibi. Burnu...hele de burnu. Ya boynuna ne demeli, ben böyle güzel boyun görmedim. incecik. Napnarin. Kar gibi. ( içses ben)
Yaşamak gibi bir eylemi böyle sikindirik bir mevzuya bağlayıp, bu mevzu üzerinden yorumlar yapıyorsunuz ya, ne diyim ahahaha, Allah akıl fikir versin. Yazık. Ahahaha.
Sevgilisiz yaşayabilen insan nedir la? Ne yani, sevgili ekmek mi, su mu kine ? Olmayınca bünye iflas mi ediyor, damarlar mi daraliyor?
Siz dert mi gördünüz derdinize uçan tekme attıklarım.
Hayatı, yaşamı böyle basit şeylere bağlarsaniz, sizden bir cacık olmaz he.
Şu an sevgilim yok. Ama yaşıyorum. Oahhh çok yetenekliyim, sevgilisiz yaşayabiliyorum, yürüyebiliyorum, işeyebiliyorum. Ne cevherler varmış ben de megersem.
Cıvık cıvık, hamurumsu film. Yıllar önce bir kız arkadaş önerdiydi. Bu tür kasıntı romantizm sıçmıklarindan hep tiksinmişimdir. Sen kuşsan ben de kuşum nedir la ? Edebiyata bak amk. Ne yani sen götsen o da mı göt oluyor, garip valla.
illa aşk filmi arıyorsanız, eşkiya, masumiyet izleyin.
Bu filmde iki genç tanışıyorlar, birbirlerini seviyorlar, çatır çutur sevişiyorlar, eğleniyorlar hunharca, sonra adı aşk oluyor. Tağğam da aşk bu diğğil bence. Aşk çaba ister. Çabayla olur.
7 aydır kendileriyle muhabbet etmişliğim yoktur. Kendimi tebrik mi etsem, yoksa sövsem mi kendime, bilemedim şimdi. He burada filan konuşuyoruz bazılarıyla amma canlı kanlı sesini duyabildigim bir kızla oturup iki çift laflamadim 7 aydır. insan biraz tuhaf oluyor. Kızlar nasıl " merhaba " diyor unuttum mesela. Ya da bazıları çok hoş kokuyor, o güzel kokuları da unuttum ben. Bu ben de garip bir duruma yol açtı:
Yaşıtım bir kız görünce duygulaniyorum mesela. Bir de güzelse. Hem de baya duygulaniyorum. Hastayim galiba. Sonumuz hayrola.
Bu aralar sözlüğün gündeminde gereğinden fazla yer etmiş Kadın.
Bakın şimdi:
Fırsatlar ve insanlar vardır.
insanlar fırsatları kovalamazlar.
Fırsatlar da insanları kovalamaz.
Fırsat ile insan karşılaşır.
insan bu fırsatı değerlendirirse, başarıya ulaşir. Ve en önemlisi de, fırsatlar insanların karşısına ömrü boyunca 1-2 kere çıkar.
Büyük şirketlerin dönüm noktaları, zengin kocalar, mükemmel aşklar, dibe vurmuşken insanın karşısına çıkan şeyler, bunların her biri fırsattır.
insanlar karşılarına çıkan fırsatları ya değerlendirir ya da degerlendirmez.
Şimdi soracaksınız: insan aptal mı ki karşısına çıkan fırsatı degerlendirmesin?
Ben de cevap vereyim: belli olmaz. insan bazen çıkarına ters davranmayı sever. Kendisi için refah değil acı isteyebilir. Bu insanın doğasında vardır. insan bazen sırf olay olsun diye önüne çıkan fırsatları tepebilir. Belki saçma gelecek size, ama bu doğruluğu su götürmez bir gerçek.
Şimdi Şeyma Subaşının karşısına bir fırsat çıkmış. Zengin, eli yüzü düzgün, akıllı bir adam acun. Yani bir fırsat. Şeyma Subaşı da bu fırsatı geri tepmek, elleriyle itmek yerine değerlendirmiş, hatta ondan çocuk da yapmış. Peki bu durumda size ne düşer? Bok yemek düşer.
Hani var ya, bazı teyzeler diyorlar " beni ne mühendisler ne doktorlar istedi bilsen."
işte bu teyzelerin de karşısına fırsatlar çıkmış, lakin değerlendirememişler. Fırsatı kaçırmaktan daha kötü olan bir şey varsa, kaçırılan fırsatla övünmek. Bu teyzelerin içine düştüğü durum da bu.
Sevgili arkadaşlar, kızlar..Size şunu söylemek istiyorum: siktir edin.
Herkesin hayatı kendine. Acun'un parasını yiyen siz değilsiniz. Acun'un altinda yatan da siz degilsiniz. Size giren çıkan yok yani.
Böyle onu bunu eleştirmektense kendinize firsatlar yaratmaya bakın.
insanoglunun hayvandan farklı oldugunu ispatlamak için, ortaya attığı bir kavramdır. Olmasa da olurdu. Hayat ilk çağdaki gibi akıp giderdi.
insanlar medeniyet olmadan önce de kan dökerlerdi. Birbirlerini öldürürlerdi. Günümüzde medeniyet var ama insanlar hala birbirlerini öldürmeye, küçücük çocuklari çıkar uğruna katletmeye devam ediyor.
Çok Eskiden insanlar neslini devam ettirmek, icgüdülerini doyurmak için birbirlerini öldürürlerdi. Ne bileyim korunmak için, hakkını savunmak için savasirlardi.. Günümüzde ise insanlar cogunlukla sırf zevk almak , can sıkıntısını gidermek için birbirlerini öldürüyor, savaşlar yapıyorlar, hiç uğruna birbirlerini katlediyorlar.
Bu medeniyetin insanlığa bir faydası var mı ? Neyi değiştirdi ki medeniyet. Sadece bir kandırmaca.
Kime ne zararı var anlayamadığım maaş. Gören de 4 ay tatile karşılık, 10 bin usd maaş alıyorlar sanacak. Aldıkları maaş 3000 TL lan. istanbul'da en kötü 2+1 evin kirası zaten 1000 lira anasını satayım. 3000 tl maaşı şu öğrenci halimle bana verseler, ben bile idare ettirmek zorunda kalırım. Ay sonunu düşünürüm lan.
3000 tl maaş az olm. Niye az biliyor musunuz? Adam 60 yaşında da bu civar maaş alacak, 20 yaşlarında da. Hayatı, yaşamı bu maaşa göre şekillenecek.
Yapmayın olm. Kimsenin ekmeğine laf etmeyin, kimsenin ekmeğini, maaşını sorgulamayin. Ha illa sorgulayacaksaniz, bir reklam filminden 1 milyon TL alan Serenay Sarıkaya'yı, Merve boluğuru filan sorgulayın. Elin gariban öğretmeniyle derdiniz nedir lan?
Aslında varoluşçuluk diyince herkesin aklına ilk olarak sartre gelir, fakat bu varolsculuğun temellerini atan, bu akımı ilk olarak yeryüzüne sunan kişi dostoyevskidir. Sartre ise egzistansiyalizmi derinlemesine ele alıp, hemen hemen her kitabında varoluşçuluk üzerinde durmuştur. Dostoyevski sartreye göre daha yüzeysel işlemiştir bu akımı. O yüzden varoluşçuluk diyince hemen sarte diyorlar. Dostoyevskinin de çok alin teri vardır bu akımda. Dostoyevskiyi unutmayalım.
Leş gibi bir durumdur. Bunun da edebiyatını yapmayın amk, nesi havalı, egzotik lan ? Bildiğin berbat bişi anasını satayım..
Heeee tabi siz kalabalıklar içinde yalnizsiniz ya, insanlar sizi anlamıyor diğil mi, sevgiliniz var, arkadaşlarınız var, dostunuz metresiniz var, gene de yalnız hissediyorsunuz değil mi?
Ahh aman çok egzotik, çok enteresanca, çok marjinalca.
- Ben kötü bir insan değilim sözlük. Hiçbir zaman da olmadım..kötülüğün ne olduğunu bile bilmiyorum. Kötülük diye bir şeyin olduğunu da düşünmüyorum. Volteir gibi her kötülüğün iyiliğe yol açtığını düşünüyorum.
- insanları seviyorum, onları gerçekten seviyorum. Hem de çok seviyorum. Fakat onlarla yaşayamıyorum. Onlarla bir arada olamıyorum.
- çocukları çok seviyorum sözlük. ilerde çocuğum olursa, ona iyi bir insan olmayı öğretirim. Hatta sadece bunu öğretirim. Bırakın başarısız olsun, karnesinde zayıflar olsun, üniversite sınavını kazanamasın, ne çıkar ki bunlardan. Yeter ki saygılı, vatanına milletine hayırlı, düzgün bir insan olsun. Bunu görmek isterim evladımda.
- ben hayatın güzel olduğunu düşünen insanlardanim. Bomboş duvarda bile güzel şeyler görebilmeli insan. Anı yaşamalı. Çay içmeli doyasıya mesela. Seve seve içmeli o çayı. Sanki o çay hiç bitmeyecek gibi. Hatta şekersiz içmeli. Çayın tadını almalı.
- annemlerin çiftliği var. Tavuklar var burada, sonra evin arkasında nar bahçesi var. O nar bahçesini çok seviyorum ben. Yaslandigimda o nar bahçesine domates biber soğan ekecegim.
- bazen diyorum da, keşke zamanı geri alabilsek, ne biliyim zamanı geri alsam mesela çoğu şey farklı olurdu..sonra düşünüyorum, yeniden gelseydim dünyaya, gene aynı yollardan yürürdüm. Bir şey değişmezdi benim icin. Aynı şeyleri yapardım yine. Gene aynı hataları yapardim.
- yeni bir şehre gideceğim yarın. Hiçbir yerini bilmediğim soguk ötesi bir şehre. Kimse tanımıyor beni orada. Sokakta başım öne eğik yürümeyecegim mesela orada. Erzurum'un soğuğu insanı güçlü yapar derler. Erzurum'a yobaz filan diyorlar, hatta Erzurum'daki kızlar çok naz yaparmış. Öyle diyorlar. ben de diyorum: ayık olun, Erzurum siker.
çok da şey kaybetmeyen insandır. matematikten anlıyoruz ne oldu ? 12 yıldır öğrenciyim lan. on binlerce matematik sorusu çözmüşümdür. hayır yani ne oldu, başımız göğe mi erdi, rene Descartes mi ilan edildik, peygamber mi olduk anasını satayım. trigonometriyi bilsen ne bilmesen ne lan, trigonometrinin türevin nin kime ne faydası var, dünyaya ne faydası var limitin. insan insan olduğunu anlamak için, böyle sikindirik şeyler üretip durmuş, ürettikleri şeyleri de bilim zırvalığı altında bir tarafımıza sokuyorlar şimdi. karnı açlıktan guruldayan, sokaklarda yatıp kalkan bir adama '' kardaş iki kere ikinin matematiksel teorisini analiz edip tümevarım yöntemiyle açıklar mısın ? '' diye sorsan '' sikerim senin 2 kere 2 nide tümevarımını da siktir git puşt '' der. o derece hayatımızda gereksiz olan bişi trigonometriler, limitler, türevler integraller...
şimdi parasız adamı düşünün lan. kimse ciddiye almaz olm parasız adamı. bir bakkala gidiyorsun misal, kılık kıyafetine bakıyorlar, süzüyorlar, şeklin şemalin düzgün değilse, selam bile vermiyorlar. parasız arabasız erkeği yaşını başını almış amcalar bile ciddiye almıyor, değil ki kadınlar alacak.
he anasını satayım, milyonlarca abaza var etrafta, o şişman diye dalga geçtiğiniz kızların bile binlerce yavşayanı var lan. herkes karıya aç amına kodumun ülkesinde.
şimdi ne yapsın kadın, çiftleşeceği erkeği seçerken. dünyada varolmasına nefes alıp vermesine mi baksın.
tabiki paraya bakacak, güce bakacak altındaki arabaya bakacak. çünkü iyi bir geliri, arabası olan erkek o milyonlarca abazanın çoğundan sıyrılır. alfa erkek grubuna geçer.
aynı şekilde yakışıklı erkek de. ya da gerçekten mükemmel konuşan erkek de... öyle yani.
Eli yüzü düzgün bir mahallede kendilerinden daha çekici daha güzel onlarca kız bulabilirsiniz.
ikisinin de aman aman bir çekiciliği olduğunu kesinlikle düşünmüyorum. Bakın bunu bir erkek olarak söylüyorum. Gayet sıradan dikkat çekmeyen, basit güzellikleri var.
Şimdi diyeceksiniz " ne gonusuyon amk, verse zikersin piç salak."
Ben de diyorum " hadi oradan amk. Herkesi kendiniz gibi abaza mi zannettiniz lan, dübürler."
Yani gerçekten bu kadar ünlü olacak bir çekicilikleri yok la. Kim ünlü yapıyor olm bunlari, kim veriyor bunlara o kadar paraları. Yetenek desen o da yok anasını satayım. Şans heralde.
Filme göre sığır olup olmadığı kıstası değişebilecek insandır.. Şimdi efendim, film var film var.
Recep ivedik izlerken, bence lahmacun ayran yiyip içse gene de bişi diyemeyiz. Recep ivedik, tarzı filmlerde, bu çok kafaya takılması gereken bişi değil. Zaten film izlemek demiyorum ben o olaya, sinemaya gelip izleyip gülüp sıçıp sıvamak diyorum. Film izlemek ayrı bişi.
Hee ama sen, sessizlik ve dikkat gerektiren Nuri Bilge Ceylan, zeki demirkubuz ya da sanatsal herhangi bir filme girip elindeki mısırı ağzında şap şup çiğneyip, iki saatlik keyfimin içine sıçıyorsan, ayıp edersin.
Zaten ben bir şey yaparken yiyip içmek taraftarı değilim. Beyin bir şeye odaklanacak aga. Hem sindirmeye hem de film izlemeye tam verimle odaklanamaz beyin..
Aptalın teki öğretmendir. Sanane amk, ne yapacan çocukcagizin babasının mesleğini, bu saatten sonra babasıyla mi evlenecen sanki lan.
Sene 2005. Birinci siniftayim o zaman. Ortalama bir okul işte. hoca, herkese soruyor babasının mesleklerini filan, doktor, avukat, mimar, mühendis, akademisyen böyle böyle gidiyor. Ted koleji gibin mektep. Fakir piç hiç yok. Ben de çok üzgünüm, baya üzgünüm Hemi de. Sonra Sıra bana geldi sordu bu bana ne işle meşgul baban?
- dedim amele.
Bütün sınıf, gülmeye başladı. Ahahaha amele, fuck your amele ahaha diye. Hoca da tebessüm etti. Sikik hoca. Çocuklar masumdur diyeni sikeyim ben. Nah masumdur anasını satayım.
Sallak şehir. Bir soğu artık lan, soğu lan soğu. Ulan 2 gün sonra gidiyorum, gene sıcaksın lan. insan biraz olsun üzülür, soğuk olur yaaa! Amına koyim.
Senin şu pis havan yüzünden, zaten bozuk olan ruhum iyice bozuldu. Sokağa ciktigim zaman, egzoz dumanına, klima gazına, sıcağa neme maruz kalmaktan cildim kurudu, cigerlerim sikildi lan.
Hiç güzel anim yok lan seninle ilgili. Hani valla billa yok ananı satayım.
1- dostoyevski yeraltından notlar
2- dostoyevski suç ve ceza
3- dostoyevski karamazov kardeşler
4- dostoyevski insancıklar
5- dostoyevski uysal kız
6-anton Çehov öyküleri ( Cem yayınevi)
7- Maksim Gorki öyküleri
8- Maksim Gorki ana
9- Emile Zola therese raquin
10- Jean Jacques, yalnız gezerin düşlemeleri
11- Tolstoy kreutzer sonatı
12- Tolstoy Ivan ilyiçin ölümü
13- Tolstoy insan ne ile yaşar
14- Tolstoy efendi ile uşak
15- Tolstoy öyküler
16- Tolstoy savaş ve barış
17- John steinbeck fareler ve insanlar
18- John steinbeck sardalye sokağı
19- john steinbeck gazap üzümleri
20-john steinbeck yukarı mahalle
21-john steinbeck bitmeyen kavga
22- Charles Dickens büyük umutlar
23- Charles Dickens iki şehrin hikayesi
24- gogol palto
25- gogol nevsky caddesi
26- gogol ölü canlar
27- gogol bir delinin hatıra defteri
28- Albert camus yabancı
29- Albert camus veba
30- Albert camus düşüş
31- Albert camus mutlu ölüm
32- sartre bulantı
33- sartre duvar
34- Victor Hugo bir idam mahkumunun son günü
35- knut hamsun açlık
36- şekspir Hamlet
37- knut hamsun göçebe
38- çicero yaşlılık ve dostluk
39- öç öyküleri antolojisi
40- turgenyev babalar ve oğullar.
Daha devam eder bu liste. Ama elim yoruldu. . Bambaska dünyalar var bu kitapların içinde. Okuyun ve okutturun. Okumak ve okutturmaktan zarar gelmez.