mahmut abi
323 (çok gezmiş çok okumuş)
dokuzuncu nesil yazar 8 takipçi 75.86 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    bugün tv

    17.
  1. atv de izlediği haber kurgusunun başka kanallarda yapılmadığını gördüğünde haberi kesilmiş sanan zihniyet fakiri göstergeci. mümkünse 30 iq altı kasetleri anlamaya çalışıp, olayları anlamlandırma çabasına girmesin. o başbakan da kemal kılıçdaroğlu hakkında hırsızlıktan hangi davanın açıldığını, kendisi hakkında ise neden hala bir dava açılmamış olduğunu bir açıklasın. beyin devreleri yanıyor.
    0 ...
  2. karı kız götürmek ayağına komunist olan leşler

    9.
  3. bunun karşı versiyonu da akp'li olup yüzüne yarrak sürtüldüğünü hayal eden evli kadın olur.
    0 ...
  4. samanyolu tv

    783.
  5. menfaat uğruna, bir kanal nasıl en baba muhalif kanala dönüşüp, tüm dünyaya habercilik dersleri verir en güzel örneğidir. bunca yıldır muhalifim, böyle bilgilendirici, mantıklı, keyifli, açıklayıcı haber izlemedim. bu kafanızı keşke sadece başınız sıkıştığında kullanmasanız.
    0 ...
  6. abd ye bim açmak

    2.
  7. (bkz: big christian shopping mall)

    wallmart, bim'in atası olduğundan, yüksek ihtimal iflas eder. amerika halkı neylesin dost yoğurdu.
    2 ...
  8. benim için erdoğan yok hükmündedir

    2.
  9. dün itibariyle cemaate giydirilmesine rağmen, hükümet kanallı yayıldığı anlaşılan turgay ciner fatih saraç ses kaydı ertesinde yayınlanması manidar olmuş. filler oynarken, çimenler eziliyordu. alo fatih, ülkenin nerdeyse tamamı tarafından taşak malzemesi yapılmayı kaldırmış ama rte tarafından satılmayı, meze yapılmayı kaldıramamış görünüyor. hükümete düşman mı olur, hayır. ama ara ara bu tarz asi çıkışlar normaldir.
    1 ...
  10. seviyoruz seni yiğit adam

    10.
  11. annemi sik, sırtını sıvazlayım.
    bana hallen, hemen domalayım.
    ben senin götünün kılı olayım
    sensin benim büyük aşkım.
    1 ...
  12. sümeyye ve trollerine hayır kampanyası

    1.
  13. yazarların bir anda ödediği en büyük yemek hesabı

    8.
  14. tavuk dönerciye ödemiştim, 2 lira. nasıl ödedim ben de anlamadım, bir baktım ödemişim. olaylar ani gelişti.
    1 ...
  15. akplilerin vatana ihanetten yargılanacağı gün

    2.
  16. sembolik de olsa olması gerekir böyle bir günün. hakların kullanılmasında objektif iyi niyet ilkesi * söz konusudur. bu ilke der ki, kişi hakkını kullanırken, normal zekalı her insanın davranacağı şekilde davranmalıdır. konuyu seçme seçilme hakkına getirirsek de, bilgisizlik dolayısıyla seçim hakkımı hırsızlardan yana kullandım demek kabul edilebilir bir açıklama olacakken, bugün bu durum geçerliliğini yitirmiştir. bir parti var. bu partinin yolsuzluk, usulsüzlük, baskı, şiddet, adam kayırma, kurumları ele geçirme, medyayı kontrol altında tutma, teröristlerle iş birliği, kaçak silah ihracatı yaptığı belgelenmiş. yani orta zekalı her insan bu aydınlanma sürecini yaşadığında seçim hakkını çıkardan, bilgisizlikten bağımsız bir şekilde kullanacaksa, adres iktidar partisi olmamalı. bu noktadan sonra verilen her oy, suça ortak olma, destekleme, çıkar elde etme anlamına gelmekte. en azından iktidar kaybından sonra, parti üyeleri bu suçlardan yargılanacaktır.
    3 ...
  17. fatih altaylı

    841.
  18. baskı görmek başka, baskıya gönüllü olmak başkadır. senin patronun ve sen, kraldan çok kralcı olmuşsunuz. senin dün anlattıkların, 2011'de sansür, baskı yoktur demesen kayda geçmeye, dikkate alınmaya değer şeyler olabilirdi. sen onu da kaçırmışsın fatih. sen bokun içine batmışsın. dünkü açıklamandan sonra, ne iktidarın ne muhalefetin ne adaletin ne gazeteciliğin adamısın artık. dönemin ve şartların adamısın. rüzgar nereye eserse.
    2 ...
  19. çıkar amaçlı arkadaş ilişkisi kurmak

    4.
  20. bunu genelde tek çocuklar yapar. küçüklüğünden beri yalnızlığa alışkın olduğundan, çıkara dayanmayan arkadaşlık ilişkisini, daha sosyal, kardeşli bir ortamda büyümüş birine göre daha gereksiz görür. paylaşımın olmadığı, kazanmak ve menfaat üzerine kurulu bir arkadaşlık ilişkisi, içinde bulunmaya değer olacaktır. bu nedenle asla çok yakın arkadaşı olamaz. insanlarla olan tüm ilişkisi yüzeyseldir. bir de egosu varsa, değmeyin keyfine.

    bunlardan biriyle, liseden sonra tekrar aynı ortamda bulunmak zorunda kaldım. lisedeyken de insanların sırf aynı ortamda bulunmaktan dolayı konuştuğu, sevilmediğini hissettirdiği, itici bulunan biriydi. geçen zaman içinde tüm arkadaşlık ilişkilerinde bu durumu fark edip, bu duruma direnç gösterecek şekilde evrimleşen şahıs, üniversite ortamında ustalığa ulaştı. en paylaşımcı insanı bile, bireyci, ben merkezci düşünmeye iten bu ortam, altyapısı hazır birinde nasıl bir etki yapar, siz düşünün. ev arkadaşları bir bir kaçtılar. en sonunda tek başına kalmaya başladı. ortak okul projelerinde, partner bulmaya bile zorlanır hale geldi. bir sevgilisi oldu sanırım. o andan itibaren, tüm arkadaşlık ilişkileri gereksizleşmiş olmalı. bu kanıya, sevgilisiyle, günün 10 saati süren msn mesaisinden fırsat bulup da halı sahaya bile gidemediğini öğrendiğimde ulaştım. belki de bu insanlar için en hayırlısı, hiç ayrılmamalarıdır. ancak, sevgili de insan olduğundan, bu maalesef gerçekleşemiyor.

    aga sigaran var mı, aga bozuk var mı 1 lira, aga çayları ödeyiver, aga ben şunu aldım da para kalmadı, sen öder misin playstationu, aga cüzdanı evde unutmuşum, aga para bekliyodum da gelmedi, aga arabayla gelsene, aga sen de şu var mıydı, aga ben de içeyim mi, aga bi parça koparsana be, aga şuraya gidelim mi(parası yok), aga ateşi veriver.

    lan her şey tamam da ben en çok ateşe sinirleniyorum. 10 kuruş biriktir de kibrit al bari demi? o da yok. işin bir de garip tarafı neresi biliyor musunuz? hayır cevapları almaya başlayınca, tavrınızda olan değişimi görünce bile pes etmemeleri. insancıl duygularla, 'madem paran yok, siktir git yaşama, anan mıyım, baban mıyım, orospu çocuğu?' denmiyor diye midir bilinmez, ısrarlarıyla evete sevk etmeye çalışıyorlar. tekme tokat dövülmeyi, ana avrat sövülmeyi mi göze alıyorsun bir sigara için demi? insan hayret ediyor.

    bu insanlar öyle insanlardır ki, bu entry'yi okuyunca bizzat kendilerinden bahsedildiğini anlasalar bile, yarın bir tane sigara almak için okumamış gibi yapacak potansiyelleri bile vardır. karaktersizlik mi, menfaatçilik mi, bu kadarı ne olur meçhul. mesaj adrese teslim.
    5 ...
  21. gece 2 de sözlüğe giren kızın amacı

    107.
  22. telasli aptal bitkin

    5.
  23. pirinçle zeka testi

    1.
  24. adamın ilk tahmininden sonra, çocuk sayabileceği kadar az sayıda pirinci avcuna alır ve adama tekrar sorar. ilk söylediği rakamdan elindeki pirinç tanelerinin sayısını çıkarttığında söylemesi gereken sayı budur. ancak ukela zeki kişi bunu tahmin edemeyeceğinden yalan ortaya çıkmış olur.
    2 ...
  25. bekir bozdağ

    141.
  26. şuan bir aydır görevde olan ve halihazırda nur topu gibi bir fezlekeye sahip bakandır. kendisi de bir hukukçu olduğundan tahminimce akp'nin ömrünün sonuna dek iktidarda kalması yönünde her akşam dua ediyor. sonu hayrolsun.
    1 ...
  27. hepimiz türküz hepimiz cengiz

    3.
  28. bak kardeşim, yanlışa yanlış diyebilmek erdem gereğidir. burada vurgulanan hrant dink cinayetiyse, solcular karşı çıkıyor diye sen bunu kabullenirsen kendi davana zarar verirsin. milliyetçiliği değersizleştirmek için tertiplendiği belli bir davayı sahiplenmek, buradan solculara giydirmeye çalışmak, daha da kutuplaşmak yanlıştır.

    sosyal medyaya da bakarsan, sözlüğe de aklı başında solcuların bu davada yanında olduğunu görürsün. pkk için sokağa çıkıp da solculara nefret gütmek nasıl iş anlamadım ben. türklüğünden de, vatanının bölünmez bütünlüğünden de, atatürk milliyetçiliğinden, türkçülüğünden de taviz veren bir solcu görürsen, zaten dikkate alma. o solculuğun ne olduğunu tam anlamıyla oturtamamıştır. ama pkk'dan çok, ulusalcıyı, solcuyu ötekileştirirsen orada da bir sorun vardır.

    aklı başında solcunun türk olmakla bir sorunu yok. cengiz akyıldız için de aynı acıyı paylaşıyor. birbirimizi bu derece ötekileştirmeden savaşalım. pkk'dan çok sağ-sol kavgası yaşanmaya başladı sözlükte.
    1 ...
  29. türkiye komünist partisi

    1532.
  30. sağ camia dalga geçtiğimiz din altında birleşebilirken, sol, bölünebildiği kadar bölünmekle meşgul. tkp'yi seviyorum. ancak böyle bir eylem sırrı süreyya önder'in yaptığından ne derece farklı ve ne derece haklıdır? gerçekten seçimi kazanma gibi bir niyetiniz mi var yoksa oy bölmek amacında mısınız? insan gerçekten hayret ediyor.
    1 ...
  31. şaman torunları isyanda

    1.
  32. sezarın hakkı sezara. sokağa inen ülkücü, türkçü camiaya karşı kendini bilmez alaycı solcu yorumları sonucu, yine solcuların tam içinden gelen kontra destek. vefalı olmayı da, haklının yanında durmayı da ideolojilere kurban etmeyiz. sizin de gezi parkında bunu yapmadığınız gibi. selam olsun.

    https://pbs.twimg.com/med...BLnQxMhCYAAjDmz.jpg:large
    1 ...
  33. 29 ocak 2014 ülkücü hareketin sokağa inmesi

    14.
  34. kürtsen, bu olaya da gelip laf söylemeye çalışıyorsan anlarım. yalnız solculuk da, ülkücülük de ezberden yapıldığında olmuyor. birisi geziye bok atıyor, birisi sokağa inen ülkücüye giydiriyor. sonuç?

    artık devlet hukuk devleti olmadığı için, ihkak-ı hak meşru, mahkeme sokak oldu. fişleneceğini bile bile kim sokakta eylem yapıyorsa tebrik edilmeli. yarın sizin hakkınız yendiğinde sırf ideolojik saçmalıklar yüzünden haklı olduğunuz davada destek göremediğinizde hiç oturup ağlamayın o zaman. bölüne bölüne değil, birleşe birleşe oluyor bu işler.

    mhp genel merkezi büyük terbiyesizlik yapmış, 'kanı yerde kalmayacak diyemiyorum' sözünün acıtsa da gerçeklik payı olduğunu göstermiştir. bugün sokakta hakkını arayan ülkücü arkadaşları ben tebrik ederim. aklı selim insanlar arkanızda, yanınızda. merak etmeyin.
    4 ...
  35. başbakan konuşurken drinking game oynamak

    2.
  36. bu kelimeleri her kullandığında, abartmayın sadece bir şat atın.

    mili irade
    sandık
    cehape
    allah
    faiz lobisi
    dış mihrak
    esed
    mit
    paralel devlet
    darbe
    imf
    türbanlı bacı
    şaka lan şaka, alkol komasına girceniz amk, oynamayın.
    1 ...
  37. cengiz akyıldız

    65.
  38. başımız sağolsun. ben ideolojide fanatiklik beslemeyen ve farklı fikirlerden korkmayan bir adamım. ülkücü arkadaşlar haklı olarak hak ettikleri desteği bulamadıklarını anlatıyorlar. ülkenin çok tehlikeli bir durumdan geçtiğini belirtiyorlar. devlet bahçeli'nin sabırlı olma minvalindeki politikasından da rahatsızlar. arada da solculara kızıyorlar, olayı görmezden geldikleri için.

    bugün toplumlar algı yönetimiyle yönetilmekte. manipülasyona çok açık bir ortam oluşturuluyor medya, mit aracılığıyla. gezi olaylarında solcular da yalnız olduklarını, verdikleri şehitlerin acısını paylaşan başka bir grup olmadığını fark ettiler. milliyetçilerden bekledikleri destek gelmemişti. gerekçesi kürt, apo bayraklarıydı. miden bulanmasın, gel, bir duruş göster, elini taşın altına koy ki o bayrağı beraber indirelim dedik. olmadı.

    başbakan kürdistan dediğinde mhp ve devlet bahçeli başlıklarına da yazmıştım. 'sabretmek, nereye kadar, zaman eylem vakti, sokağa inme vakti değil midir? ' demiştim. değilmiş. sağcı seçmen kaybetmemek için akp politikalarına tam bir muhalefet gösteremeyen mhp, kürdistan gibi en hassas olduğu noktadaki tahrikte bile susmayı seçmişti. ülkücü arkadaşlar gezide ilk günler çıkıp direndik, eve gelip bir baktık ki kürt bayrakları var. ihanete uğradık gibi hissettik demişlerdi. benim de en güvendiğim kaleydi milliyetçiler. ben de kendimi bir garip hissettim. tüm saygımı kaybederim demiştim, etmedim.

    böyle basit, yüzeysel şeylerle vatanseverlerin, sağcının, solcunun tek yumruk olması engellenirken, bölücü politikalar devam etti. atı alan üsküdarı geçti. bugün mhp'li kardeşlerimin canı yandı ve onlar yerlerinde duramıyor. savaş istiyor, bir şey olsun istiyor. biz de istiyoruz. herkes elini taşın altına koymaya hazır. ama artık sağduyulu olma zamanı. birbirini ötekileştirmeme zamanı. manipulasyonlara gelmeme zamanı. bunu yapabilir miyiz şüphelerim var.

    vatanseverlik, tek bir parti mensubiyetini gerektirmez. hepimizin tek çatı altında buluşabileceğimiz bayrağımız, marşımız, vatanımız... çok değerimiz var. tek eksik şey empati. acınız acımdır. öldürülen bu vatanın evladıdır. vatanseverdir. yayınlamayan da, ilgi göstermeyen de, bu acıyı paylaşmayan da kafasındaki kavramları tam oturtamamıştır. solcu da olsa.

    başımız sağolsun.
    1 ...
  39. yazarların hayalindeki extreme spor

    3.
  40. ben duvarlara atlamak istiyorum. merdivenden ters parendeyle ineyim, düz duvara örümcek gibi çıkayım, ordan iki ters burgu saltoyla evin damına atlayım, ordan balıklama bacaya dalayım, kapıdan çıkayım. of ulan, yürümenin allah belasını versin, götüme batıyo.
    1 ...
  41. yazar nicklerinden öğrenim durumu tahmini yapmak

    38.
  42. kazayla gebe bırakılan kızdan kurtulma yolları

    7.
  43. ona küçük sürprizler yapın. uçurumun kenarından itin, arseniğin tadının çok güzel olduğundan dem vurun, arabasının frenlerini bozun, ilmeğin boynuna çok yakıştığını söyleyin. şaşırtın onu!
    4 ...
  44. gravity

    111.
  45. sinema mezunu olarak, niteliklerimin sorgulanabilirliğini kısıtlayıp bir eleştiri de ben yapayım kendisi hakkında.

    hollywood tüm filmlerinde belirli anlatı kalıpları kullanır. bu kalıpların sıkıcı hale gelmemesi için de ezelden beri oyunculara oldukça önem verilmiştir. bu filmi diğerlerinden böylesine ayıran yönü ise daha önce girilmemiş bir alan olan uzaya değinmesi. senaryo anlamında bunu çekecek yeterli teknolojileri, girişimci zekaları olduğu için takdir edilebilirler. ancak;

    bir amerikan filmi izlemeye başladığımda, beş dakika içinde kimin yaşayacağını tahmin edebiliyorum. kendimce geliştirdiğim bu formül sayesinde eğer haklı çıkarsam(ki hiç haksız çıkmadım) o filme boktan diyorum. böyle düşünmekte haklı mıyım? takdir sizin.

    filmin teorik olarak doğru olduğu eminim söylenmiştir. buna lafım yok. ancak ağız tadıyla bir film izleyelim derken sizin sikim sokum propagandalarınızı da çekmek zorunda kalırsak, kusura bakmayın da ben orda da bir sıkıntı görürüm. geçtiğimiz yıllarda bilinçli olarak artık devre dışı olan iki uyduyu çarpıştırarak imha eden devlet çin'dir. zaten bu olaydan sonra büyük tepki görmüş ve özür dilemiştir. bu olayı alıp da ruslar füzeyle uydu patlattı, dünyanın anası sikildi, götümüzü zor kurtardık olayına getirirseniz ben rahatsız olurum. haklı mıyım? takdir sizin.

    bir üçüncüsü, amerikan sektörü gerçekten kapitalizm kokuyor. filmler maksimum para getirecek matematik formülleri gibi senaryolaştığında bu da görmesini bilen bir gözü oldukça rahatsız eder hale geliyor. filmde süper zeki, ateist astronotlar götleri zora girince tanrıyı hatırlayıp ona sığınıyorlar. çinliler budha'ya, bizim kız isa'ya. niye böyle yapıyor? kızıyla öbür dünyada görüşebilme ihtimaline sığınıyor aklı sıra. artık dinin empoze edilme çabalarında bu kadar bel altı vurulmaya başlanması da diğer bir ilginç nokta.

    sonuç olarak, gravity amerikan yapımı olduğu için kaybetmiştir. sıradan başka oyuncularla, propaganda, manipulasyon içermeyen bir senaryoyla klasik anlatı yapısı 2000. kez tekrarlanmadan çekilseydi, harika bir film olabilirdi. bu haliyle ben olmamış derim. ancak ileride izleyeceğimiz gerçeğe uygun uzay maceralarını başlatan film olma özelliğinden dolayı da küçük bir teşekkür etmek gerekir.
    5 ...
  46. bilimin dini yok ettiği gerçeği

    10.
  47. böyle bir gerçek maalesef yok. aydınlanma yaşandığında artık dinin giderek zayıflayacağı ve yok olmaya mahkum olduğu düşünülüyordu. ancak bırak yok olmayı, bu süreçte giderek daha da güçlendi. peki neden böyle oldu? bu konuda bir iki teori var.

    birincisi, bilimin giderek daha karmaşık hale gelmesidir. artık normal bir insanın anlayamayacağı, uzmanlık gerektiren bir hale gelen bilim, takip edilmesi giderek daha emek gerektiren, masraflı bir alana dönüştü. karnını doyurmayan bilgiye karşı her zaman direnç gösteren insanoğlu, gün geçtikçe bu alana yönelttiği motivasyonunu kaybetti.

    ikincisi, bilimin ulaştığı sonuçları tüm insanlığa anlatmayı hedeflememesiydi. bilim kendisini ideolojileştirmiyordu. sadece bazı sonuçlara ulaşıyor, bunları yorumluyordu. dinler gibi takipçi sayısının fazla olması, insanların üzerinde bu bilgilerle hegemonya kurulması bilimin karakterine ters olan durumlardı.

    bir diğer sebep, elde edilen bilgilerin karmaşıklığı arttıkça pratikliğinden ziyade teorisinin ağır basmaya başlamasıydı. normal bir insan, insan eliyle sentetik dna kodlanmasını ilginç bulmazken, örneğin geliştirilen bir grip aşısına karşı oldukça ilgiliydi. kısa vadede pragmatik fayda sağlamayan bilim uğraşları beyhude çabalar, amaçsız eylemler gibi algılanmaya başladı.

    bilimde bunlar oldu da, tek başına bu sebepler dinlerin varlığını sürdürmesi için yeterli olur muydu? muhtemelen hayır. dinin yapısı da bu süreçte daha dirençli hale gelmesini sağlamıştır. peki nasıl?

    dinde sözel kültür daha ağır basar. vaazlar, sohbetler, hikayeler... yani bir toplumun okuma alışkanlığı olmasa bile dinin öğretilerine ulaşmada sıkıntı çekmez. bu öğretiler herkesin anlayabileceği yalınlıktayken aynı zamanda akıldan çok duygulara hitab ederler. akıl devreden çıktığında ise duygu dünyasının derinlikleri beynin saldırılarına maruz kalmadığından güvenli bir liman haline dönüşürler.

    bunun haricinde din kendini hayatın içine dahil etmeyi çok iyi başarır. zorunlu tuttuğu ibadet şekilleri, her gün tekrarlandığından alışkanlık haline dönüşürler. müridine bir dünya, evren görüşü aşılarlar. her insanın kafasını kurcalayan varlığın amacı, nasıl meydana geldiği gibi sorular bu ideolojiye dahil olunduğunda çözüme ulaşmış olurlar ve kişi bu inanç halini huzurluluk olarak yorumlar.
    bunun yanında her din yayılmacı politika izlemeyi asli amacı olarak belirlemiştir. gitmedikleri topluluk, konuşmadıkları insan, kendilerini duyurmadıkları bir canlı kalmamıştır. bu politika kısmen baskıyla da birleştiğinde terk edilmesi oldukça zahmetli bir hale gelmektedir.

    peki neler yapılmalı? bilim artık ideoloji haline getirilmelidir. bilimin verileri ışığında kainatın yorumu, varlığın amacı gibi sorular belirli sonuçlara bağlanmalıdır. bilim insanların dünyayı nasıl gördüğünü, evreni, varlığı nasıl algıladıkları bir misyonermişçesine herkese anlatılmaya çalışılmalıdır. her dinin kendine ait yapıları(mabetleri) vardır ve bu sayede en ücra yerlere kadar ulaşabilirler. bilimin tek öğretileceği yer olarak okulun görülmesi görüşü terk edilmelidir. her semte açılacak bu bilimin ideoloji merkezleri vasıtasıyla toplumun her kesimine ulaşılabilir hale gelinmelidir. insanlar soru sormaya yönlendirilmeli, duygularıyla akıllarının çatışması sağlanmalıdır. dinlerin yaptığı gibi karizmatik liderler oluşturulmalı, bu liderler popüler hale getirilmeli, kendi takipçilerini oluşturabilmelidir. dinlerle doğrudan bir çatışma içine girilmemelidir.

    bu şekilde geçecek yaklaşık yüz yıl sonucunda dünyada din olgusunun mistik, mitelojik bir hale geldiğini görebiliriz. ancak dünyada dinin varlığı ekonomi ve egemen güçlerle doğrudan alakalıdır. o yüzden yakın vadede dinlerin yok olacağı düşüncesi pek olası görünmemektedir.
    1 ...
  48. olası bir iç savaşta kemalist kesimin durumu

    8.
  49. bugün madur edebiyatı yaptıkları olaylar olurken evlerinden başını çıkaramayan, tek bir eylem yapmaktan korkan, fişlenmekten ödü patlayan muhafazakar söylemi. en son gezide de gördük ki evlerinde oturmakla meşgullerdi. iki üç kişi polis abilerinin arkasından yürüyordu sahi haksızlık yapmayayım. yani milli mücadeleden al, bugüne kadar gel. biz sokağa inmekten de, haksızlığa karşı savaşmaktan da hiç bir zaman çekinmedik. siz güce tapan bir güruhsunuz. tek başınıza ne zekanız ne cesaretiniz var. olur da iç savaş çıkarsa, polis arkasına saklanmak, palalarla tüm mahalle 1 kişiye saldırmak, bütün kasaba toplanıp otel yakmak gibi üstün nitelikli eylemler yapacağınıza şüphem yok da tek yakalamayalım sizi derim ben.
    1 ...
  50. cehape genel müdürü

    6.
  51. (bkz: aramaya inanmak)

    (bkz: cehape nin genel müdürü)

    akp yolsuzluk şirketleri genel başkanı sözü.
    0 ...
  52. ateistler allaha inanmıyorsa akılada inanmıyor

    3.
  53. toplumsal gerilim

    1.
  54. ister inanın, ister inanmayın var böyle bir şey. toplumu oluşturan grupların, bireylerin birbirleriyle olan çatışmaları, güç elde etme istemleri sonucu ortaya çıkan, kaotik durum olur kendileri. türkiyede akp döneminde doruk noktaya ulaşmıştır. peki neden olur, bunu ne hızlandırır ve bunun sonuçları nelerdir?

    türkiye'de hakim 3 grup vardır. dini kimliğini öne çıkaranlar, modern olarak nitelendirilebilecek evrenselciler ve kürt kimliğini öne çıkaran kürtler. bu üç sınıf, imtiyaz elde edebilmek, diğer sınıflar üzerinde baskı oluşturmak, asimilasyon politikası izleyerek hakim güç haline gelebilmek için çeşitli politikalar izlerler, bu da toplumda bu durumun ortaya çıkmasına neden olur.

    peki nasıl çözülür? yaşadığımız devlet, zamanında bir anayasa kabul etmiş. 3 maddeyi de ebediyen korumayı amaçlamış. bu üç madde sabit kabul edildiğinde diğer gruplara ne istediklerini soralım, varsa yanlış bildikleri kavramları çözelim ve grupların varlık amacını siyasileştirmeyelim. şimdi dini kimliği her şeyden önemli kitle için neler yapılabilir? bu kitlenin 1. ve 3. maddeyle bir alıp veremediği yok. yaşadıkları rejimin cumhuriyet olmasından, bayrak renginden, istiklal marşından, başkentten rahatsız olmuyorlar. rahatsız oluyorlar diye tahmin ettiğim alan atatürk milliyetçiliğine bağlı, laik devlettir kısmı. atatürk milliyetçiliğinin de laiklikten başka diğer maddeleriyle bir dertleri olmadığını düşünürsek tek sıkıntının laiklik olduğunu anlıyoruz.

    şimdi modern kitleye baktığımızda, bu kitlenin anayasayla bir sıkıntısı yok. anayasayı yaptığı andan itibaren diğer gruplara karşı savunmak ya da savunamamak tek dertleri. o zaman bu gruba özellikle bir çözüm üretmenin anlamı yok.

    geldik kürtlere. bu arkadaşlar cumhuriyetten, laiklikten, sosyal devletten bir rahatsızlık duymuyorlar. bunların olayı devletin bölünmez bir bütün olması, bayrağı, marşı ve başkenti. alternatiflerini yaratma konusunda büyük arzuları var.

    şimdi dürüst olmak gerekirse, laikliği olsun, bölünmez bütünlüğü olsun ellemeye kalkanın götünden öyle bir kan alınır ki endoskopi olsa o zevki alamaz. yani bunlar beyhude çabalar. o zaman bizim sınırlarımız, çok değil sadece anayasanın ilk üç maddesi. bu maddelerden rahatsızlık duyanların derdinin dermanı ütopyalarda dolaştığı için, gelin sevelim lan artık birbirimizi. uğraşmayalım bu kadar iç meseleyle. bunlar dışında kim ne istiyorsa alsın, sussun. şu gerilim bitsin, korku imparatorluğu yıkılsın, toplumsal ayrışma kalmasın, güller açsın bahar gelsin. yok biz uğraşacağız, o maddeleri değiştireceğiz diyorsanız, aha meydan. ya yapın, ya pes edin. ancak görüldüğü gibi çözümü çok da zor olmayan bu gerilim haline bir son vermek gerek.
    1 ...
  55. daha fazla entry yükleniyor...
    © 2025 uludağ sözlük