bugün

herşeyini açıkça ortaya koyabilmek,çıkarlarını,yalanlarını gözetmeksizin maskeni çıkarabilmek,büyük bi erdem.
(bkz: içi boşaltılmış kavramlar)
doğrucu davut diyebileceğiniz kişiler, ben. Annem bu huyuma fitil olur, babam çok sever * para da babadan gelince haliyle babanın istediği oluyo. Oppss!!! yine fazla dürüst oldum *
ahlaki değerlere sonuna kadar bağlı olmak, mutlak içtenlik, doğruluk ve açık kalplilik; amaca erişmek için hileli yollara ve aldatmaya basvurmadan yapaylıktan ve her çesit yüzeysellikten kacınmaktır... der webster
"en beğendiğin özelliklerin neler?" diye sorsalar çoğu insanın sayacağı ilk üç şeyden birisidir
"neden dürüstüm ben?
oysa çok daha kolay yalanlar.
yalan ağlamalar,
yalan konuşmalar,
yalan sarılmalar,
üç harflik duygular.
"sensiz yapamam" lar, kıskanmalar.
en güzel yalanları yapabilirim de ben.

sevdiğimde, her yaptığım o kadar gerçeğim oluyor ki, en az kendime değer verdiğim kadar veriyorum onlara.
bir anda o kadar sağlam seviyorum ki, her şeyi çöpe atmayı göze alıyorum.
suçlu kimse değil.
suçlu yok -- çok ararsam da benim.
o kadar çok değer verdiğim "ben"."

tarzı bir diyalogta sorguya tutulabilen "şey". işte anladınız.
fazlasıyla göreceli bir kavram. hem de çok çok fazla.
açıkçası çok zor bulunan bir değerdir.özellikle şu zamanlarda.
(bkz: yazar olmak isteyenlere tavsiyeler)
dunyada en gerekli sey durustluktur. cunku durustluk itibari getirir. tabi bazen bu hayatta durustlukten biraz esneyebilirsiniz bazi durumlarda ama sonuna kadar dürüst olursaniz iyi bir intibaniz olur.

yok ama götünüz basiniz oynar ve bir nevi orospu olursaniz yedi bayram belanizi öperler. kimse bile yapmaya tennezul etmese bile bir şekilde göt üstü murad ustu olursunuz.
kendisine guvenen ve hic kimseye ya da hic birseye eyvallahi olmayan insanin ziyadesiyle sahip olabilecegi erdem.
karaborsaya düşmüştür. fahiş fiyat karşılığı da olsa razısındır, alayım dersin.. satanı denk gelmez.
çoğu zaman asla karşılaşamayacagını bildigin ama istikrarla özledigin biri gibidir. dedim ya asla..
ateşten gömlektir. ya tutuşursun onla beraber cayır cayır, ya çıkartır atar üstünden arkana bakmadan kaçarsın. yaşarsın ama çıplak olarak...
felsefede çok önemli yeri vardır. çok çok önemli. kant gibi bir koyu katolik ile nietzsche bile bu konuda anlaşır. o derece yani..
dürüstlük en iyi politikadır.. rakipsiz olmak şartıyla!
rastlaması günden güne zorlaşan, sağlam karakterli olma hali.
dürüst olmanın bedeli açık olmanın ödülüdür en nihayetinde.
insanoğlunun en fazla kurcaladığı, oynadığı ve işine göre kullandığı yalansız, riyasız olma durumu. imdi efem kime sorarsanız sorun hepsi birer dürüstlük timsali, istisnasız. peki dünya neden bu halde o zaman?

21. yy itibarı ile bu dürüstlük denilen sıfatlığın iki çeşidi yeryüzüden dolaşmakta.

1. kuramsal dürüstlüğe olabildiğince yakın olan dürüstlük : bunu, genelde "nesnel" adı ile anıyoruz. yapılan edimler ve eylemlerin nesnel olması durumu. insanın hası bunu genellikle yaptığı meslekte ortaya koyuyor, onun yerine farklı ama onun kadar dürüst biri bu işin başına geçse yine aynı şekilde yapılır oluyor iş. dolayısı ile profesyonellik olarak nitelenen bu eylem ile yapılan iş, yapandan bağımsızlaşıp, bütün o öznelin sıkıntısından kurtularak olabileceği en iyi şekilde yürüyor. özel hayatında ise dürüstlük bunun misli özveri ve erdem istiyor. zira dendikte adı üzerinde özel yani öznel.

insan ne derece benmerkezcil ise, ne derece "ben!" diyorsa o derece dürüstlükten riyaya kayıyor. insan ne derece toplumcu ise ne derece "biz'" diyorsa o derece kuramsal dürüstlüğe yaklaşıyor.

2. pragmatist dürüstlük : 19. yy'ın ortalarında temellendirilen pragma ile koşut giden bu dürüstlük çeşidi genelde amerika ve sömürgeye sahip batı ülkelerinin insanlarında görülüyor. yapılan iş yine riyasız ve yalansız ama pragma ile tahdit konmuş durumda. nasıl oluyor peki bu? nasıl yapılıyor? nlp denilen beyin* dili programlama ile. örneklemeden olmayacağına göre hep beraber bir bakalım bu sömürge ve kölelik ile beslenen, geçmişini o şekilde temellendiren bu ülkenin başkanlarına. örneğin bush; gaflarını bir kenara koyacak olursak bush hiç bir şeyi halktan gizlemiyor görünüyor, riyakar değil, yalan söylemiyor! nereye kadar? sınırı söyledik, kendi iyiliğine dokunmadığı sürece, yani "kendine iyi olan doğrudur" diyen pragma ile belirleniyor sınır. o zamana kadar söyledikleri o nun dürüst bir başkan olduğu izlenimini oluşturuyor, bu da yeterli oluyor sömürgelerin ve kölelerin anlık öfkelerini yatıştırmaya. inandırıcı olabilmeleri için söyledikleri şeylere öncelikle kendileri inanmaları gerekiyor. bunu da nlp ie yani beyin dili ile, insanların zayıf noktalarını kaşımak ve bu yolla zapturapt altına alma ile yapıyorlar. bu konuda danışmanları var, görünüm tasarımcıları* var. hepsi aynı bütünün, yani pragmatist dürüstlükün yapıtaşları. bu uluslardan çıkmış, herhangi bir büyük firma da aynı ilkeyi kullanıyor. önemli olan işin yapılması, iş uygun şekilde yapıldığı sürece size karışılmıyor, size yalan söylenmiyor (tabii yukarıda adı geçen sınır dahilinde). o kadar dürüst oynuyorlar ki onları gerçekten dürüst sanıyorsunuz. örneğin kuzey ırak operasyonunda amerika'nın dürüstlüğü bu konuda kusursuz bir örnek. türkiye, yani özal'ın hayali ile "küçük amerika", bunu tek bir yerde kullanıyor, savunma ve istihabarat. kısaca "bilmesi gereken ilkesi" olarak bilinen bu dürüstlük yapısı ise bazen deliniyor ama çoklukla işe yarıyor. türkiye halen ve inatla yurtta barış evrende barış şiarı ile yola çıktığından dolayı bir türlü dürüstlüğü ve doğruluğu kendi iyiliği ile tanımlayamadığından anlamsızca salınıyor ortada. savanın ortasında kalmış iyiliksever bir insan olarak bir şeyler yapmaya çalışıyor. ama çevresi vahşi kapitalizm ile çevrili. osmanlı'dan bu yana gelen, biz çok merhametli ve gönlü yüce bir ulusuz övünmesi 21.yy'da yemiyor. merhamet ve hoşgörü uluslararası arenada kuruş para etmiyor ve netice elimizdeki bu, ne avrupaya ne de doğuya yakın, boşlukta bir oraya bir buraya sallanan nikbin türkiye ve türkler kalıyor.

konu bugünkü hükümetin neden başımızda olduğuna kadar varacak derecede neden sonuç örgüsü içeriyor. belki buraya ekleme yapılabilir ama bu işin yazıdan daha çok tartışılmaya ihtiyacı var. bu sadece başlangıç belgesi olsun.
içi boş bir kavram olmaktan öteye gidemeyen günümüzde bir çok insan tarafından çok önemli görülsede asla değer verilmeyen insan olmanın vasıflarındandır.

(bkz: dürüstlük paradoksu)
içinde bulunduğumuz sözlük için yorumlamak gerekirse çoğu kişinin dürüst olmadığı söylenebilir. dürüstlük; insanın düşündüğünü söylemesidir, yapmacık olmamak gerçeği dillendirmektir fakat sözlükte görülüyor ki çoğu kişi ya karma bokuna ya da birilerine veya bir düşünceye yavşaklık yapmak için doğru konuşmamaktadır, dürüst olmamaktadır. yanlıştır yanlışı savunmak yavşaklıktır.
yeni bir köy aramak zorunda bırakan özellik. prim yapmaz. hadi siktir et prim yapmasını, cadı muamelesi gördürtür.

sanki erkeklerin %90'ı üniversite 1. sınıfta 'ulan amma hatun kaldırırım ben be' düşüncesiyle başlamıyormuş da, sanki hatunların %90'ı üniversite 1. sınıf itibariyle karakterlerinde yadsınamaz değişiklikler yaşamıyormuş da... işte bu bizim hikayemiz.
terbiyesizliğini örtme çabasına kurban giden tanımlardan biri..
siktiğin karılar , uydurduğun fantaziler senin olsun bari tanımları sikme be!
faturasız kalmaz. illaki bir bedel ödersiniz.
kuruluşunda bile büyük bir kasıntı bulunan kelime.kökü, eki belirsiz. gerçekleştirilemeyen, gerçekleştirildiğinde de hiçbir işe yaramayan hatta zararı dokunan.
öyle düzgün bir kişilik özelliğidir ki insan insan olmaktan çıkar abide olur. yemişim ben onu.