\"allah\" köken olarak el ilah sözcüğünden türemiştir. el ilah ise arap mitolojisindeki en büyük tanrıdır. yani arapların zeus\'u.
dolayısıyla doğru bir tanımlamadır. bunda alınacak bir şey yok. git aç herhangi bir ansiklopedi görürsün zaten.
an itibariyle gerçekleştirdiğim eylem. daha doğrsu tam beş yıl olmadı henüz, ama yeni başlık açmayı gereksiz gördüğümden buraya yazayım dedim.
neler dönmüş vay anam serhat ya triplerindeyim şu an. sözlük büyümüş, daha bir kullanışlı görünüme kavuşmuş.
ayrica bir ton özel mesaj gelmiş, sağolsunlar.
"sevdigimiz zaman, ask o kadar büyüktür ki bir bütün olarak içimize sigmaz; sevdigimiz insana dogru yayilir, onda kendisini durduran, baslangiç noktasina geri dönmeye zorlayan bir yüzey bulur; iste karsimizdakinin hisleri dedigimiz sey, kendi sevgimizin çarpip geri dönüsüdür; bizi gidisten daha fazla etkilemesinin, büyülemesinin sebebiyse, kendimizden çiktigini farketmeyisimizdir."
marksist kuramcı ve eleştirmen georg lukacs'ın en önemli yapıtlarını dilimize çevirerek özellikle edebiyatçılar, filozoflar ve kuramcılar için "vazgeçilmez" olma niteliğini kazanan yayınevi.
kenan evrene saygı göstermektense, pamela andersona inik haldeki çükümü gösterip rezil olurum daha iyi.pamela anderson bile daha faydalı olmuştur insanlıga, daha dogrusu erkeklere. en azından hayal gücümüzü geliştirmiştir hatun. gerçi pardon evren hoca da nü resimler ile hayal gücümüze katkıda bulundu..yigidi öldür hakkını yeme yani.
hasta ve doktor konuşuyorlar:
- sırtınız cılk yara olmuş!
- bu mu yani bilimsel açıklaman?
- cılk..yani cronic indepence local klorant..
- ooo...pardon....
- yaa...löpçük gibi kaldın di mi?
- löpçük?
- lineer öbeleyşın pört...
- hasireleeee...
haber: Turnuva başlamadan önce "Türkiye grupta sonuncu olur" açıklamasını yapan Eurosport'un futbol yorumcusu Almanların efsanevi futbolcusu Lothar Matthaeus şimdi de Hırvatistan'ın milli takımımızı 2-0 yeneceği yorumunu yaptı.
oldukca ucuz ve seruven dolu bir gezi icin interrail gibisi yoktur. herseyden once yaklasik 70 euroya schengen vizesi (serbest dolasim vizesi) aldiniz mi olay bitti. 160 euroya 10 gunluk interrail bileti aliyorsunuz ve bu bilet ingiltere disinda hemen hemen tum avrupada gecerli. yani istediginiz trene veya gemiye binebilirsiniz, istediginiz vakit, istediginiz yone. hostellerde kalip para bayilmak yerine gece trenlerine binerseniz, ki onlar yatakli oluyor, masraf yari yariya azalacaktir. yani 160 euro + 70 euro = 230 euroya altyapiyi kuruyorsunuz. geriye sadece yeme-icme parasi ve hediyelik esya parasi kaliyor. sahsen benim tum masrafin 280-290 euro olmustu.
netice itibariyle 300 euro olayi bitirmeye yetecek mebladir.
klasik donem yunan sairi.
dunya edebiyatinin bilinen ilk kadin sairidir. ayni zamanda lezbiyen olmasindan dolayi ilk escinsel temali siirlerin sahibidir. zamanin lesbos adasinda omrunu gecirdiginden adanin adindan hareketle lezbiyen kelimesi turetilmistir. yani lesboslu demektir lezbiyen.
usta ve margarita adli basyapiti ile meshur rus yazar. dilimizde de iki farkli cevirisi bulunan roman, zamanin rusyasinda yasaklanan romanlar listesindeydi.
hic kuskusuz turkcenin en buyuk ismi ve savunucusu dolayisiyla da yildizi yunus emre'dir.
gunumuzden yaklasik 70-80 yil once yazilan bir sair-yazari bile (halit ziya ahmet hasim vb) okurken sozluk ihtiyaci duyan bir neslin 700 yil once yazmis bir sairi kolayca anlamasi turkce icin buyuk bir celiskidir.
yunus emre yaklasik olarak 13- yy sonu ile 14. yy baslarinda yasamis olmasina ragmen hala en kolay anlasilan sairdir. ama kim yunus'tan yaklasik olarak 500 yil sonra yasayan ahmet mithat efendi'yi ya da namik kemal'i anlayabilir?
bu tamammen yunus emre'nin duru turkcesi, turkceye olan hakimiyeninin neticesidir. dolayisiyla da turkcenin yildizi yunus emre'den baskasi degildir.
empati kuramadigimizin gostergelerinden olan tumce.
kendimizi birazcik baskalarinin yerine koyabilsek sorun olmayacak. ben-merkezci bir bakis acimiz var hayata millet olarak.
ya adamlar bagimsizlik firsati bulmus, niye baska bir milletin egemenligi altinda kalsin ki... kaldi ki bunu yunanlilar, sirplar, arnavutlar, ermeniler, bulgarlar vb bir ton millet yapti. bir tek araplar degil. hakli olarak bagimsiz olmak istiyorlar.
biz ki bagimsizliga en cok onem veren millet olarak yetistirilmisiz. atamizin 'bagimsizlik benim karakterimdir' soznunu hedef bilmisiz. peki baskalarinin bagimsizlik hakkina niye tecavuz ediyoruz? bir millet ne kadar mutlu da olsa, neticede egemenlik altinda oldu mu, bagimsizlik istemek hakkidir. biz cinlilerin egemenligine kac defa girdik, kursatlarla , kutluklarla bagimsizligi bosuna mi kovaladik?
burada araplari savunmuyorum kesinlikle.sadece birazcik kendimizi elestirmek ve baskalarinin yerine koymak gerektigini dusunuyorum.
pierre loti : istanbul
bilindigi gibi turk dostu olan pierre loti istanbul disinda hemen hemen tum dogu ulkelerini gezidigi halde adi istanbul ile anilan yazar olarak kalmistir. zaten aziyade adli romani da istanbul'da gecer.
adi genellikle yuzyilin diger devrimci sairleri pablo neruda, nazim hikmet ve yannis ritsos ile birlikte anilan sairdir.
siirleri dilimize de cevrilmis bir sairdir.secme siirlerinden olusan bu kitap yon yayinlari tarafindan yayimlanmistir.
ömrünün son yıllarını bir odada ve bir iki çok yakını dışında kimse ile görüşmeyen kişi. astım hastası olduğundan ve öleceğini bildiğinden tüm arkadaşlık ilişkilerini, hayatla olan bağlarını kesmiştir son yıllarında.tek bir amaç için yaşamıştır: yazmak, kayip zamanin izinde adlı dev yapıtını tamamlamak...
rus şiirinin ve edebiyatının en önemli isimlerindendir.
1890-1960 yılları arasında yaşamıştır. her ne kadar doktor jivago adlı romanı ile meşhur olmuşsa da aslında çok büyük bir şairdir ve rus edebiyatı'nda şairliği ile tanınır. nobel edebiyat ödülünü kazanmıştır.
öyledir öyle başlar
insan iki yaşında da öyle başlar işte
ezgilerin karanlığına sıyrılır kucaklardan,
cıvıl cıvıl cıvıldar, mırıldar bir süre,
derken, üçüne doğru, sözler dökülür ağzından.
öyledir işte, yavaşça başlarsın anlamaya,
kapılıp bir türbinin büyük gürültüsüne,
sen misin bu, bir başkası mı yoksa,
yabancılaşmıştır evin, bir gölgedir annen de
bu zalim leylâk parıltısının nedir derdi?
bu dökülen, bu inen bir park kanepesine,
nedir? çocukları kaçırmak gibi bir şey mi?
öyledir işte, kuşlar öyle doluşur içine.
arttıkça artan kıvamını bulan acılardan:
yüreğinde ulaşılamayanın özlemi, uzak yıldızlar,
faust gibi olduğun, kafan bulandığı zaman
öyledir, öyle başlar çingene çalgıcılar.
uçaraktan yüce yüce gök katlarından
çevrili alanlar görürsün, evsiz topraklar,
ve denizler bir iççekiş kadar ansızın,
işte tıpkı öyle doğar heceler ve uyaklar.
yulafların üstünde, sırtüstü,yaz geceleri,
yakarır durur: her şey yerini alsın diye,
sakınarak gözünden şafağı ve evreni
öyle olacaktır, öyledir dalaşımız güneşle.
sanatin bir cok dalinda birden edebi yapitlar uretmis sanatcilara denir. mankenlerle ya da hulya avsar'a degil. leonardo da vinci: ressam, heykeltras, mimar, sair, yazar... michealangelo : ressam, heykeltras, mimar...