uefa kupası 1. turunda, ilk maçta almanya'da 1-0 kaybettiği maçın rövanşında schalke 04'ü evinde 3-1 yenerek eleyen fransız takımıdır. kupanın önemli sürprizlerinden birini yapmıştır böylelikle.
Dış ticaretin belli sayıdaki firma tarafından kontrol edilmesinin ölçüsünü, ayrıca benzer şekilde dış ticaretin hangi ülkelerde, mal ve mal gruplarında hangi ölçülerde yoğunlaştığının tespit edilmesidir.
zaten bu şehrin havasını koklayıp da hala kendisini akp'li olarak nitelendirebiliyorsa bir sorun var demektir.
ne diyelim, allah şifa versin. bu da geçer merak etmesin.
not : izmir paranoyasının vardığı son noktaya güzel bir örnektir bu tabi. demek ki neymiş ? insan daha kesme işareti kullanmayı bilmeden tespit yapmayacakmış. ya ya.
1986 doğumlu, 2.05 boyundadır. basketbol yaşantısına real madrid'de devam etmekte olup şu sahnenin kötü ve talihsiz adamıdır kendisi, fena tokatlanmıştır;
"erkeklerin de ağladığına şahit olmaktır"
"hiç tanımadığınız birisine doyasıya sarılmaktır."
"efsaneler değişse bile formanın aynı kalmasıdır." *
"bembeyaz çizgiler arasında bir ömürdür." *
gibi cevaplar verilmekte futbol dünyasının ünlü isimlerince. ilginç.
not: soru başlık değildir, lig tv tanıtımlarının tanımlamasıdır. soru başlığa cevap entry girmezsek müteşekkir kalacağımdır. evet.
türk yazınında ilk kez bir yazar afrika üzerine bu derece derinlemesine bir analiz yapmakta. ilk defa, kara kıtanın iç yüzü bu derece açıklıkla anlatılmakta. kitaplıklarda yerini almalı.
her hafta penguen'i eline alan okurun, tüm dergiyi hatim ettikten sonra okumak için en sona sakladığı ve bir nevi derginin kapanışını yapmak istediği köşedir..sözkonusu köşe her bünye için farklı bir köşe olabilmektedir..
1998 yılında serdar akar, önder çakar ve sevil demirci tarafından kurulan sinema oluşumudur. topluluk, şu ana kadar birçok ödüle layık görülmüş filmlere imza atmıştır.
halk arasında, herhangi bir ortamda söylenen ağır sözleri vurgulamak için ve genellikle gaz verme amaçlı kullanılan söz öbeğidir. ortamda herhangi biri bunu söyledikten sonra, kavganın çıkması da yakındır.*
kısaca, işlevinin tam tersini yerine getiren biz söz öbeğidir, sık sık kullanmayınız efendim.
yaşadıklarından, olaylardan ders almayan, öğrenmeyen ve en kötüsü unutkanlık gösteren toplum tipidir. bilinçli toplum olma yolundaki en önemli engellerden biridir. öyle ki; hayatın akışı çoğu zaman tekerrür eden bir süreçtir. bu nedenle, her iyi ve kötü olayın, hafızalarda yer etmesi, bundan bir ders çıkarılması, analiz yapılması ve gelişim ve ilerleme adına değerlendirilmesi gerekmektedir. balık hafızalı toplumlarda ise, maalesef ki bu süreç, olayın yaşanması, yankılarının 1-2 hafta bilemediniz 1 ay sürmesi ve olayın unutulması şeklinde gerçekleşmektedir. işte bu çok tehlikelidir. çünkü, yaşadıklarından bir ders çıkarmayan toplumun ilerlemesi, bilinçli bir toplum haline gelmesi, muassır bir medeniyet seviyesine ulaşması hemen hemen imkansızdır.
yüzyılın en büyük depremlerinden birini yaşayıp, hala derme çatma evler yapmak, bilinçsiz yapılaşmak, depremin değil bilinçsizliğin öldürdüğünün farkına varamamak..yanar döner siyasetçilerin vaatlerine kanmak, geçmişten ders almamak, ilerleme için, gelişim için önce kendi yurttaşlarının refahını arttırmanın gerekli olduğunu kavrayamamak..her "değiştim" diyene inanmak, önemli olanın değişim değil gelişim olduğunu anlayamamak..yani, kısaca, balık hafızalı bir toplum olmak..
Türkiye'nin dış ticaret açığı yüzde 19,3 oranında arttı. Bu yılın 8 ayında, geçen yılın aynı dönemine göre, yüzde 18,1 artışla 89,1 milyar dolarlık ithalat, yüzde 17,4'lük artışla 53,7 milyar dolarlık ihracat yapıldı.
Gümrük Müsteşarlığı verilerine göre, geçen yılın ilk sekiz ayında 75,5 milyar dolarlık ithalat yapan Türkiye, 45,8 milyar dolarlık da ihracat yapmıştı. Dış ticaret açığı 29,7 milyar dolar, ihracatın ithalatı karşılama oranı da yüzde 60,67 olarak gerçekleşmişti. Bu yılın Ağustos ayında da 11,7 milyar dolarlık ithalat yapılırken, 4,5 milyar dolar dış ticaret açığı oluştu. Bu dönemde dış ticaret açığı, geçen yıla göre yüzde 19,3 artışla 35,4 milyar doları bularken, ihracatın ithalatı karşılama oranı da yüzde 60,28'e geriledi. Ara malı olarak ithal edilen ürünlerde ise, ilk sıraları hammaddeler, yakıt ve yağlar alırken, tüketim malı ithalatında binek otomobiller, dayanıklı tüketim maddeleri ve gıda ürünleri bulunuyor.
ihracatı tavan yaptı diye sevinen bir ülke, ithalatındaki inanılmaz artışı görmezden gelirse sonuç bu olacaktır haliyle. o değil de, bizim ekonomi pek iyi gitmiyor muydu, öyle demiyorlar mıydı bize? yoksa, bu ekonomik göstergeler mi yanılıyor acaba? ya da gümrük müsteşarlığı resmi bir kuruluş değil herhalde..
gavur izmir tartışmalarının * yaşandığı dönemde, hürriyet yazarı bekir coşkun tarafından kaleme alınmış yazıdır. izmirli'lerin izmir'i neden sevdiğini ve bazılarının * neden bir türlü içinin almadığını çok güzel anlatmaktadır. yazının tamamı;
izmir'i yıkmalı...
iÇiNDEN izmir'i alıp çıkarttığınızda, Türkiye artık eski Türkiye sayılmaz. Türkiye'nin Türkiye olması için izmir'i hemen yerine koymalısınız.
izmir, bu arabesk bedenin yakasına takılmış bir çağdaşlık rozeti gibi orada durur.
Türkiye'nin uygar yüzüdür izmir.
izmir olmazsa biz eksik sayılırız.
Eğer tüm yöreler izmir gibi çağdaş, izmir gibi demokrat, izmir gibi uygar olsaydı... Bu kara yazgı ile cebelleşip, bu kir-pas içinde yüzüp, bu ilkel ve çağdışı kafalılarla tarumar olur muydu memleket? ..
*
Bu yüzden tutucular (gizlemeye çalışsalar da) izmir'i hiçbir zaman sevmediler.
Tarikatlarla örgütlenmiş, türbelerde istikbalini arayan, şeyhlerle-şıhlarla yolunu bulan bir toplum özlemleri, izmir'i bir türlü içine alamıyor.
ilkel ve çağdışı emelleri izmir sınırında bitiyor.
Dönüp yeniden bakın:
Ne istanbul'un kültür beşiği bölgelerinde olduğu gibi kırmızı noktalı sokaklar oluşmakta izmir'de... Ne de Ankara'nın göbeğinde olduğu gibi haremlik-selamlık yüzme havuzları...
Batı'dan gelen emperyalizm kadar, Doğu'dan gelen din ve vicdan sömürüsüne de karşı koyuyor izmir.
Her konuda görüşünü haykıran, her zaman demokratik tepkisini ortaya koyan, her an yönetime tavır koyabilen...
Uygar...
Çağdaş...
Demokrat...
*
Bu nedenle sevmediler izmir'i.
Ben biliyorum canı sıkılıyordur gericinin.
izmir'i yıkmalı...
Nasıl ki izmir'in onaylamadığı zihniyetler daha sonra tüm ülkenin vicdanında mahkûm oldularsa... Nasıl ki izmir'in izin vermediği düşünceler başaramadılarsa... Kendi zihniyetinin izmir tarafından onaylanmamasını da tehdit olarak görüyordur tutucu...
Biliyor ki izmir 'in reddettiğini tarih kabul etmiyor.
işte bu yüzden izmir'i sevmediler.
Sevmeyecekler...
(........)
Sen üzülme izmir... Bu görgüsüz, zevksiz, tutucu bedenimizin yakasında çağdaşlık rozetimizsin.
insanoğluna bahşedilen yaşamı, elden geldiğince dolu dolu yaşamak, nefes alıp verilen anların içini doldurmaktır. bir diğer deyişle; hayattan zevk almak, zoraki yaşamamak, ot gelip saman gitmemektir.