uygulamalarına bugüne değin tahammül edilmesinin tek nedeni içeriğindeki bir kaç sağlam yazar ve moderatörün* objektif bakış açılarının feyzi olan ama bundan 20 gün evvel, şimdilerde yerinde yeller esen gereksiz bir bünyenin çemkirişleriyle çaylaklığıma neden olup aynı zamanda taraf tutulan bu gereksiz salya abidesinin yüzünden bu yazar ve sözlüğün bu yazarı himayesi hakkında savcılığa şikayet edilip suç duyurusunda bulunulmuş sözlük bütünü.
düşüncelerini savunurken hiçbir zaman küfretmemiş yazmandır kendileri. aksine sadece terörle mücadele konusunda pkk'yı yalamak derecesinde örgütü methiyelere boğan cühela güruha kendi uygulayageldikleri tarzın karşılığında girdilerle ayarlarını verir, çekilir.
misal ülkedeki mezbahalarda kesilmek için bekleyen dana'lar hakkında "oh kebap da yaparız" tadında bir girdi, hindistan'daki hindu dostlarımızı rencide edebilir, bu ona göre küfürdür, haysiyetsizliktir, düztabanlıktır.
olayı idrak etmek isteyen kişi, başlığın ilk sayfasını okumak suretiyle bugüne kadar kendisine açık seçik entry yoluyla küfredenlere karşı bile bünyeyi bozmayıp susmayı tercih ettiğini görebilir. tabi ilgili kişinin hakkında neler yazıldığını dahi okumadan başkalarının gazıyla ona buna ahkam edip, nick altına bir şeyleri damgalayıp kişilik tespiti yapmak kolaydır, yüzeyselliktir.
küfür bazlı olarak sıfatlandırılan eleştirinin de sadece pkk it sürüsü hakkında ettiği iki ayardan ibaret olmasına rağmen (ki içeriğinde küfür yoktur, destekleyen birilerine yalaka demiştir), sanki tüm girdileri küfür içerirmiş gibi girip özel mesajla "seni ve fikirlerini sevmiyorum. seni rakip olarak görüyorum" diyebilmiş ezikleri de sallamamaktadır. çünkü insanlık vasfına haiz olmayan bir terör örgütü hakkında en ufak bir kötü söz duyduğunda zıvanadan çıkan üç beş halikat garibesi için de aynı sıfatları uygun görmektedir. ve sadece bu iki üç entry'deki ağır ayarlara karşılık veremediği için nick altına hırs kusmuş bireyleri de "yetersiz" olarak tanımlamaktadır.
yazdığı girdilerin hepsi için kaynakça göstermiştir, göstermedi diyen aymazdır. aymaz da hakaret değildir.
herhangi bir konuda "kaynağın hani lan" diyecek olanların mesaj atmak yerine kendi başlığı altına bunu doğrudan ifşaa etmeleri de oldukça eğlenceli bir görüntü seramonisidir.
pkk'ya küfretmişse de bundan fevkalade zevk almaktadır. o kadar da terbiyesizdir kimilerine göre.
kimilerinin "insanlığa yakışmıyor birisinin ölümüne sevinmek" şeklindeki yerine göre doğru olabilen önermelerine de "o, insan olan için geçerli" şeklinde karşılık verecektir.
sözde demokrat ama anayasaya göre bir terör örgütünü pohpohlayıcı girdileriyle ortalıkta cirit atan ve yeri gelince tsk'ya küfreden 47 kromozom sahibi bünyeleri de gram sallamaz.
ayrıca kendisi vakt-i zamanında silahlı kuvvetler de eğitim de vermiştir. çoluk çocuğun askere gitsin gibi teenage mutant ninja turtles ayarındaki açıklamalarına ihtiyacı yoktur. *
çaylaklıkla gelen edit: bu girdideki editleme işlemini çaylak olarak yapan yazardır. gerekçe olarak da şu gösterilmiştir:
--spoiler--
üstteki entryleri refere eden veya onlara cevap niteliğinde olan entryler silinir.
--spoiler--
pkk "yandaşı", "sempatizanı", "taraftarı" gibi tabirlere alternatif olarak kullanılmalıdır, şayet bu betimlemeler insan olan için kullanılır, bebek katili it sürüsü için fazla insancıl kaçmaktadır.
pkk'dan kaçan itirafçıların hemen hepsinin de değindiği bir konudur bu mevzu. dağda 2 3 yıl takılıp birbirlerini nasıl bafilediklerinin hikayeleri anlatılagelir. bilimsel olarak da mevcut destekçi kitlesinin aslında hiçbir hak - hukuk, mantık barındırmayan bir savunuşu esasen ne maksatla gerçekleştirdiklerinin kanıtıdır. yani aslında gerçek olan bir önermedir. falan.
işbu entry, pkkdan firar eden itirafçıların, örgüt içerisindeki ilişkiler yumağını afişe etmelerinin akabinde tespit olarak değil, bir gerçek olarak ortaya sunulmuştur. efendim birileri çıkmış, ucuz milleyetçilik falan demiş, dağda birbirini bafileyen kıl yumaklarının cinsel tercihlerinin ne olduğunu afişe etmek, sempatizanlarının tek dayanaklarının bu olabileceğini belirtmek bence yakıştırılmış en hafif tabir. bu az bile...
hiçbir meşru savunma temeli bulunulmayan bir örgüt, sevilse sevilse dağ yaşamı, cinsel dürtülerle ve dağdaki cinsel yaşayışla sevilir.
ayrıca elbette savaşma seviş, yaşasın çiçek çocuklar dediğim vakit yine birileri "kime ne cinselliklerinden" diyecektir. onlara an itibariyle arka çıkan çiçek çocukların kendi tabirlerine bile tahammül edememesinin nedeni de başkadır elbette.*
eklenti 1: bu entry'de vurgusu yapılan eşcinsellik teması, hakaret mahiyetinde kullanılmamıştır. en başta eşcinsellere hakaret olur bu elbette.
eklenti 2: pkkya laf edildi diye bu kadar paralamayın o bünyeleri, yazıktır.
"zap'a girememenin ezikliğini masa başı haberlerle telafi etmeye çalışan genelkurmay medyasının son bombalarından" şeklinde olayı algılamaya çalışan orospu savunucularının hemen kıvrak göt hamleleriyle "bilmem kaç yıl evvel yazılmış zaten demek ki acziyet bu bikbikbik" şeklinde asena tarzı yanar dönerli davranmalarının nedeni olan yazıdır.
aynı zamanda bu yazının bir de fotoğrafı mevcuttur ki o da kürtçedir.
tsk, resmi kurumlar, devletin diğer merciilerilerinin bunu gündeme getirmediğini ve sözlükteki alalade bir başıkta güncellendiğini dahi bilemeyen ve ilkokul seviyesinde ağlakllıklarını sözlüğe kusmakta olan yandan yemiş apo tutkunu gizli eşcinsellerin "hayvanlardaki beyin kadar beyin taşımayan zavallı beyinsizler" şeklinde türkçe'nin içine ederek saçma sapan kelime sıçışları oluşturarak reddetmekte olduğudur.
akp'nin mini anayasa paketi çıkartma girişimiyle aklanmaya çalıştığı davadır aynı zamanda. iddiaların kabul edildiğinin göstergesi olan bu eylem neticesinde, akp'nin demokrasi ve hukuk'u nasıl kafasına göre işletmeye çalıştığı görülebilir. muhteremler sıkışınca anayasanın ilgili maddelerini değiştirirler, daha evvel de çokça oldu bu dandik kaçış hamleleri.
neyse ki ülkenin en saygın hukukçuları vermiş gerekli ayar modifikasyonlarını.
cevap: Prof. Dr. Ülkü Azrak: Davaya müdahale anlamına gelir. Hukuk devleti prensibine aykırı. Yargıtay Başsavcılığı'nın ek iddianame hazırlamasına neden olabilir. Prof. Dr. ibrahim Kaboğlu: Anayasanın yargıya yönelik telkini bile yasaklayan 138. maddesine aykırılık oluşturur. Tasavvuru bile mümkün değil. Partinin iddiaları kabul ettiğini gösterir. Yargıtay Onursal Başsavcısı Sabih Kanadoğlu: Hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmaz. Anayasaya saldırı nedeniyle, ek iddianameye konu olabilir. Prof. Dr. Ergun Özbudun: Anayasa Mahkemesi'nin yapısıyla bu aşamada oynanması rövanşist bir hava yaratır. Ancak parti kapatma kriterlerinin değiştirilmesi, anayasaya aykırılık oluşturmaz. Prof. Dr. Yılmaz Aliefendioğlu: Yapsalar da iptal edilir. Ek iddianame düzenlenmesine neden olabilir.
soru 2:
Üniversitelerdeki türban yasağını kaldırmaya yönelik anayasa değişikliğiyle ilgili davanın sonucu kapatma davasını etkiler mi?
cevap: Prof. Dr. Ülkü Azrak: Bir kanaat oluşturur. Laiklikle ilgili yapılacak bir yorum, diğer dosyayı etkiler. Farklı deliller de olduğundan aksi yöndeki kararın kapatma davasına etkisi olmaz. Prof. Dr. ibrahim Kaboğlu: Türban dosyasında yapılacak bir laiklik vurgusu diğer dava açısından önem taşır. Yargıtay Onursal Başsavcısı Sabih Kanadoğlu: Türban dosyasında verilecek yorumlu ret ya da iptal gibi bir karar, diğer davaya etki edebilir. Ancak sadece bir unsur olabilir. AKP iddianamesinde çok sayıda delil var. Prof. Dr. Ergun Özbudun: iki dosya birbirini doğrudan etkilemez. Ancak eğilimi göstermesi bakımından önem taşıyabilir.
soru 3:
AKP aleyhindeki iddianamenin iadesine karar verilebilir mi?
cevap: Prof. Dr. Ülkü Azrak: iddianamenin iadesi yolu ceza davalarının konusudur. Parti kapatma davaları ceza davası değil. iade kararı bu davada alınamaz. Prof. Dr. ibrahim Kaboğlu: iddianamenin iadesi yolu Anayasa Mahkemesi'nin yetkisindedir. Yargıtay Onursal Başsavcısı Sabih Kanadoğlu: Bu bir ceza yargılaması değil. Anayasa Mahkemesi, "iddianamedeki deliller dosyada var mı?" buna bakar. iade söz konusu olamaz. Prof. Dr. Ergun Özbudun: Anayasa Mahkemesi daha önce bu davaları "şahsına münhasır" olarak nitelemiştir. Ama CMK’nın bazı hükümlerinin uygulandığı da aşikar.
--spoiler--
1783 yılında mongolfier kardeşler kurtarmada kullanmak amacıyla 7 feet'lik bazı paraşütler hazırlayıp ilk paraşüt atlayışları gerçekleştirmiştir. bundan bir süre sonra aynı yıl sebastien lenordmand adındaki teknoloji profesörü montpellier rasathanesindeki kuleden evvela hayvanları, hemen arkasından kendisini atarak ikinci ciddi paraşüt atlayış serisini başlatır. bu atlayışta kullanılan paraşüt 14 feet'liktir. bu paraşütün temel amacı, yangınlarda o zamanın rasathaneleri gibi kuleleri bulunan yüksek yapılardan kurtulmayı sağlamak amaçlıdır.
bu gelişmelerden 2 yıl sonra ünlü fransız baloncu j p blanchard, bir köpeği 500 metre yükseklikten, bir paraşüte bağlı olarak boşluğa bırakır. j p blanchard 1786'da kalabalık bir topluluğun önünde ilk paraşüt atlayışını gerçekleştirir. bu, tarihteki ilk gösteri atlayışı olarak da tarihe geçer. bu atlayışta blanchard ayağını kırar.
andre jacques garnerin'in paraşüt tasarımı, balonun altına bağlanıp kapalı bir sistemle paraşütün dışarıya çıkmasını sağladığı için bazı kaynaklarda ilk paraşüt atlayışı olarak geçmektedir. oysa bu tasarım ilk modern paraşüt tasarımıdır, ilk atlayış değildir. bu kaynaklar daha sonra bu bilgileri tekzip yoluyla düzeltmiş olsalar da bu bilgi halen söylenegelmektedir. ayrıca garnerin'in atlayışı ilk paraşüt atlayışı olarak değil, ilk kazasız paraşüt atlayışı olarak geçer tüm kaynaklarda *. çünkü daha evvelki paraşüt atlayışları kırık, çıkılarla sonuçlanmıştır ama yine de gerçekleştirilmiştir.
--spoiler--
Garnerin made his first successful parachute jump above Paris on 22nd October, 1797.
--spoiler--
dünyanın ilk kadın paraşütçüsü, andre jacques garnerin'in eşi jean genevive garnerin'dir. ilk atlayışını 1802 yılında yapar ve ilk paraşüt brövesini alır. bu paraşüt brövesindeki paraşüt tanımıysa şu şekildedir:
--spoiler--
balon patladığı veya buna benzer bir hasar meydana geldiği zaman yere inişini yavaşlatmaya yarayan düzeneğe paraşüt denir. bu düzenek esas itibariyle balon sepetini taşıyabilen kumaş bir kubbe, bir ip ve kubbeyi açık bulundurmaya yardım eden ahşap bir kiriş veya çemberden yapılmıştır. balondan ayrılırken paraşüt kubbesinin içine hava doluşu bu kiriş ile kolaylaşır.
--spoiler--
buradan yola çıkarak bazı kaynakçalarda ilk paraşütçünün neden yanlış telaffuz edildiği anlaşılabilir. çünkü garnerin'in paraşüt düzeneği balonların hasar almaları durumunda balonun sepetini yere indirmek amaçlı olarak üretilen ve yaklaşık 130 kg olan bir sistemdir. bu nedenle garner ilk paraşüt brövesini (ki günümüzdeki paraşüt brövesiyle karıştırılıp ilk paraşütçü sanılmasının nedenlerinden birisi de budur) aldığı için ilk bröveli paraşütçü olarak isimlendirilir. bunun yanında zaten garnerin ilk hasarsız atlayışı gerçekleştirmiştir, ilk atlayışı değil. ilk paraşüt atlayışını garnerin değil 1783 yılında ilk önce mongolfier kardeşler, sonrasında da sebastien lenordmand yapmıştır. ve sadece sebastien lenordmand atlayışından evvel bir hayvanı test amaçlı kullanmıştır. zaten bu atlayış da ilk paraşüt atlayışı değildir. böylelikle basit bir mantıkla ilk test atlayışında bir hayvanın kullanılmadığı sonucuna rahatça ulaşılabilir.
sebastien lenordmand'ın paraşüt tasarımı olan 14 feet'lik paraşüt, doğrudan kişinin üzerine kuşandırılan bir yapıdadır. günümüz paraşütlerine benzer bir kuşanma prensibi olmasına karşın paraşütün kumaş bölümü herhangi bir düzenek içerisinden çıkmamaktadır. dolayısıyla ilk ciddi paraşüt tasarımı da garnerin'in tasarımı olarak kabul görür.
kaynaklar: "fédération aéronautique internationale - fai havacılık tarihi bülteni"
"türk hava kurumu türkkuşu paraşüt okulu kurs eğitim kitabı"
yandan yemiş "sensin o salak" tadındaki ilkokul ağlayışı.
hangi parti olursa olsun, anayasaya aykırı faaliyette/girişimde bulunmuşsa kapatılır, evvela bünyelerin bunu hazmetmesi gerekli. işbu makalede dillendirilegelen önermeyse gayet komik:
--spoiler--
Başörtüsü ve Kur'an-ı Kerim dağıtan, seçim otobüsüne türbanlı kadın fotoğrafı koyan ve genel merkezde aşure pişiren CHP yönetimi, başsavcının 'laiklik tanımı'nı çiğniyor.
--spoiler--
akp'nin sadece dini söylemlerinden dolayı kapatıldığını sanan bir köşe yazarının gazeteci olma vasfını taşıması da ayrıca trajik. koskoca iddianamede rte'nin otu boku, alakalı olsun olmasın her mevhumu kuran ayetleriyle açıklaması, halka müslüman olan bize gelsin imajı verme çabası, dava açıldıktan sonraki ilk beyanatlarında muhalif herkese ayar vermek için kuran-ı kerim'i malzeme etmeye çalışması da siyasetin içine nasıl dinin sokulduğunun göstergesi. zaten davanın asıl mantığı rte'nin söylemleri üzerine de kurulu değil, daha çok kadrolaşma, bilmem ne köyü imamının devlet dairesinde birden müdürlüğe terfi etmesi, bunun acaip bir tesadüfle devletin her kademesinde olması, çıkarılan yasalar, yaylalar, yaylalar...
her parti kapatılır, avrupada envai çeşit örneği mevcut. avrupadaki örneklerini değil gelen bir iki eleştiriyi malzeme etmekten öte hiçbir dayanağı olmayan bir partinin dolaylı avukatlarının ağlaması da doğal. hatta mazlumu oynamak adına her türlü "halkı gaza getirme" söylemi de gayet normal.
anormal olan, halen davanın ne için açıldığının idrakından uzak olmaları.
ayrıca 3 yeni jet kanun değişikliği hazırlamış bu zat-ı hezeyanlar, davanın otomatik düşmesini sağlamak için. görüldüğü üzre, sadece kendi çıkarları mevzu bahis olduğunda demokrasi aşığı kesiliyorlar.
dtp'nin kapatılması için açılan dava hakkında cemil çiçek'in "anayasaya uygun değilse, hukuk gereğini yapar. hukuk sistemimize güvenimiz tam" sözleri de bu ağlaklığın ifşaası. %47 oy alınca kendisini padişah torunu sanma vaziyetleri, ötesi yok. e sorarlar geri kalan %53'ün hakları ne olacak?
yarım daire kanallarının içerisindeki kılcal sinirler, salyangozun içerisindeki sıvının saçma sapan yer değiştirmesiyle düzlem kavramının yitirilmesine sebep olacak uyarılar gönderir. bu gibi bir durumda vertigo meydana gelir.
normal şartlarda bir insan +1 g'lik yer çekimi kuvvetiyle yere doğru çekilir. iç kulaktaki denge sisteminin mantığı, salyangoz içerisindeki sıvının, yine salyangoz çeperlerinde bulunan kılcal sinirlere temasıyla kişinin hangi pozisyonda olduğu, hangi tarafın yer, neresinin gök olduğunu kavraması mantığına dayanır. eğer kişi sürekli ve +1 g'lik yer çekimi kuvvetinin tersi birçok manevra içerisinde olursa iç kulaktaki denge züpçüğü sapıtır, dolayısıyla kişi leyla moduna geçer. bu geçici bir hissiyattır, çünküsalyangozdaki sıvı ne zaman ki yine +1 g ile olması gerektiği tabana baskı uygular, kişi üzerindeki vertigo etkisi de ortadan kalkar.
buna en çok pilotlar yakalanır. bunun nedeni de sürekli ve düzensiz dönüşlerle g kuvvetinin baskı merkezini değiştirmesidir. bu durumda pilot düz uçtuğunu düşünse bile aslında uçak belki o anda 90 derecelik dik bir pikeyle dalıştadır. vertigo'nun bir başka versiyonu da bulut içi uçuş yapan pilotlarda g kuvvetine maruz kalsın ya da kalmasın düzlem yetisini kaybetmesi şeklinde ortaya çıkar. çünkü bir insanın denge sistemi sadece iç kulaktaki bu aparatlarla sağlanmaz, bunun en büyük yardımcısı görsel duyudur. bulut içerisine düz giren bir pilot buluttan çıktığında uçağı yere ters şekilde bulabilir. bu nedenle de pilotlara aletli uçuşa adaptasyon için kokpit camı tamamen izole edilmiş kanopilerde uçuş yaptırılarak aletsel uçuş yetisi güçlendirilir. karanlıkta veya bulut içinde meydana gelebilecek vertigo da böylece engellenmiş olur. böylece pilot gördüğüne (ki esasen göremediği halde düz uçtuğunu sandığı) değil, aletlere güvenmek zorundadır.
ayrıca vertigo bir rahatsızlık ya da hastalık değildir. her insanın başına, herhangi bir zamanda gelebilir.
en basit haliyle anlamak için;
deney: vertigo tatma aksiyonu yer: açık alan bir çimenlik kullanılacak araçlar: bir adet bisiklet, bir adet yazar, mümkünse dizlik ve kask.
uygulanışı: normal hızda yürüyen bir kişinin sizi geçemeyeceği şekilde yavaşça pedal çevirin. bu esnada kafanızla pedalların bağlantı noktasına doğru bakın. kafanızı sağa ve sola yavaşça 2-3 kere sallayın.
sonuç: düşme esnasını bile hatırlamayacağınız çimene kafanızın çarpış sahnesi. ilginçtir ki kafanızı salladığınızı hatırlarsınız sadece, o arada geçemn düşme anı yoktur database'de. ne olduğunu merak eden olursa salyangoz'un içindeki sıvıyı, yanlış denge komutu gönderecek kadar karıştırdınız.
futbol takımı tutar gibi siyasi parti destekleyen* güruhun, haşmetbaabları rte'nin gazına gelip gerçekten takımlarını* tuttuklarının göstergesi olabilecek tespit.
rte'nin de ülke daha fazla erkek yetiştirsin, bilal'in askerliği iyice arada kaynasın tadında cümleye giriştiğini de şiddetle tahmin ediyorum.
memlekette geçim sıkıntısıyla zaten millet dokuz doğuruyor, buradan yola çıkarak da gerçek olabilmesi mümkün vehamettir bu aksiyon. hem bu arada ne kadar kalabalık aile, o kadar fazla sms.
istatistik olayını kişi başına düşen 2-3 cep telefonuyla ve 10 yaş ortalamasındaki veletlerin bile katılımıyla seçim anketi yapmak olduğunu sananlar için gaza getirmiş anket.
anket sistematiği, binlerce iş saati, birden çok ve farklı bilgi içerir, bir sonuca ulaşırken yüzlerce farklı soru-cevap denklemi üzerine kuruludur, sonuç itibariyle sadece skor vermez. bu anlamda sadece skora dayalı, 10 yaşındaki katılımcıların da oylarıyla bünyeyi coşturacak kadar bireysel yetisini ergenlik seviyesine çekmiş bünyeler için başkalarının komik duruma düşmesi olayı, "aha lan gol oldu"dan ibarettir; de kişi bunun idrakında dahi değildir.
gsm şirketlerini ottan boktan sebeplerle zengin etmek istemeyen benim gibi bireylerin "hadi ulan ne mesaj atacam" şeklinde tepkisi sonucu, kadın programlarına mesaj atmaya alışık cühela güruhun oyladığı, en nihayetinde %100 çıksa da sallanmayacak ankettir. ayrıca "ulan bunlar önde olurlar şimdi karşı oy atmalıyım" gibi yüzeysel gazlara gelmeyen insanlar da oylamamıştır tahminimce.
eklenti: "seçim öncesi anketi için de şöyle dediniz, böyle dediniz ama nasıl koyduk" tadındaki salya makinelerinin halen idrak edemedikleri şey, bu anketin cep telefonu sahibi, 2-3 hattı olan herkes tarafından 2'şer 3'er defa oylandığını da algılayamaması. bu muhteşem egoyla yükselen yıldız olma gazını anlarım da gsm operatörlerinin yüksek araştırmalarla muhteşem kişi tanıma tespiti yazılımlarını icat ettiğini sanan adamın "ben cühela değilim, eleştiremiyorsunuz, anca cühela dersiniz, odun dersiniz" şeklindeki cehalet yüklü, okuduğunu dahi anlayamayan mantığını anlamam. anlamak da istemem gerçi, beri dursun.
burada alalade bir anket değil, herkesin elindeki mevcut hattı kadar oy atabildiği, yaş sınırlamasının olmadığı bir anketimsi sözkonusu.
halen "yüzde bilmem kaç oy aldık yine alırız"dan başka söylemi olmayan, bu basit ve yüzeysel denklemi dahi kuramayan coşkun bünyelerin zeka dolu cümleler girme çabasını da gülerek izliyorum. aferin ama iyi düşünmüşsün.
ilk amacı ve görevi havadan keşif/gözetleme yapmak olan hava gücü. daha sonraları top mermilerini havadan bırakarak ilk hava taaruzlarını da başlatılmıştır.
bununla birlikte birinci dünya savaşı başlarında 6 adet olan uçak sayısı fransa'dan savaş öncesinde sipariş edilen uçakların teslim edilmemesiyle kurtuluş savaşı sonlarına kadar 3 uçağa kadar düştü. buna rağmen başlatılan keşif uçuşları sayesinde üstün bir istihbarat elde edildi ve savaşın kazanılmasında isimleri neredeyse hiç bilinmeyen bu havacılar çok büyük zorluk ve kahramanlıklarla düşmanın ambargosuna rağmen büyük başarı elde etti.
kurtuluş savaşı yıllarında pilot yüzbaşı fazıl bey'in komutasına geçen tayyare bölüğü inönü ve sakarya meydan muharebeleri'nde savaşın gidişatını kökünden değiştirecek önemli bilgiler elde etti, düşmanın savunma pozisyonunu deşifre ederek türk ordusu'nun taaruz manevralarında daha da etkili olmasını sağladı. bu uçuşlar esnasında bir yunan uçağı da düşürüldü.
ona buna verip, erkek arkadaşını aldatmak için boktan bahane üreten folloş bünyelerin oyuncağı olabilecek kadar verişken önermeye konu olan erkek modeli.
şuan yapageldiğim gibi ilk entrysine verilen ayar, tıpa ve bilimum takı aparatıyla, her karşı entrye cevap vermek adına sözlüğü forum meydanına dönüştüren, herkese laf yetiştiren, edit nedir bilmeyen taze yazarların da uygulamakta olduğu eylemdir aynı zamanda. ilk entry silinir, "sonradan geldim" intibası yaratılır.
