en rahat kazandıran ptc(anket doldurma) sitesi. aptal reklamlara tıklamalı değil günde 2-3 dk ayırıp anket doldurmalı 15 dolar olunca paypal ile çekilebiliyor. 2-3 dk boş zamanı olan ve biraz para kazanmak isteyenler için bire bir.
atatürkü sevmek "atatürkün eylemlerini ve fikirlerini benimsemek ve uygulamaktır" felsefesini en içten benimsedim. gerçek bir atatürkçü olarak başladım işe koyulmaya.
öncelikle hemen gidip 150 metrelik bir yat aldım.
ardından hemen izmire gittim fötr şapka takmayan dinci yobazların kafalarına katran sürdüm. baktım vazgeçmiyorlar çağdaş, laik ve ilerici izmir halkının verdiği destekle kurduğumuz dar ağaçlarında sallandırmak suretiyle sorunu çözdüm.
sonra gittim sza sza gaboru buldum 96 yaşına girmiş ama atamın girdiği ilişki neticesinde adeta gençleşmiş yeniden hayat bulmuştu. sanki karşımdaki kadın 96 yaşında bir nine değil 40 yaşında bir milf oluverdi. sonra onunla insanlık aleminin görmediği bir ilişki yaşadım. bir gözümün ameliyatla şaşı olmasından mütevellit. hem göğüslerine hemde popo kısmına tam anlamıyla odaklanabiliyordum. sadece iki kişi değil bütün organizmalar ve varlıklar bu güzel ana tanık oldu, öyle ki ilişkideki git-gel sırasında çıkan "laik-laik" sesleri bize eşsiz bir deneyim ve zevk sundu.
şimdi zsa zsa gabor hanımefendiden olan çocugumu ultra mega maxi çağdaş ve laik olarak büyütüyorum. ayrıca uçak dersleri de aldırdım.
bir kaç seneye kalmaz tunceliyi bombalamaya yollayacağım
işte gerçek atatürkçülük budur!
şimdi sözü 1928 de yazılan bu ulu cümlelere bırakıyorum;
Kahramanlığın örneği olan ve vatanın istiklalini yoktan var eden Mustafa Kemale, onun cengaver ordusuna, yüce kanunlarına, mücahid analarına ve Türkiye için ahiret günü olmadığınaiman ederim. iyilikle fenalığın insanlardan geldiğine, büyük milletimin medenî cihan-da en büyük mevkii kazanacağına, hamaset destanlarıyla tarihi dolduran kudretli Türk ordusunun birliğine ve Gazinin Allahın en sevgili kulu olduğuna kalbimin bütün hulusuyla şehadet eylerim.
bölgenin yeniden şekilleneceği artık neredeyse kesin bu engellenemeyecek şekillenme sünni, şii ve kürt eksenindedir. zira bunun asıl mimarı küresel güçlerdir. petrol hatlarına sahip kuzey ırakla birleşmiş batı destekli kürdistan(güney dogununda içinde olabileceği) şii ve alevi iran destekli yeni arap ülkeleri.
petrol akışından devre dışı kalacak ve her taraftan düşman ve terör ile dolacak türkiyenin anasının bellenmesi hiç de uzak ihtimal değildir.
eğer türkiye günlük politikalar yerine suriyede daha olaylar ilk başladığında "biz barış güverciniyiz x ülkesinin toprak bütünlüğüne saygılıyız vs vs" tavrı yerine pyd-şii örgüt ve devletlere karşı el nusra - el kaide güçlerine silah ve para yardımıyla güçlü destek verse idi. kuzey suriye ve ırakta ve bölgede olanları engelleyebilirdi
dünyadan boykot gören sikik iranın bile her ortadoğu ülkesi için çıkarları doğrultusunda planları ve desteklediği örgütler varken varken bizim aleyhimize gelişenler karşısında suskunluğumuz gerçekten çok anlamsız.
1949 Rize doğumlu olan Mehmet Nuri Yazıcı, 1975 yılında istanbul Üniversitesi / iktisat Ticari ilimler Akademisinden mezun oldu.
1990-1991 yıllarında Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı Brüksel BaşKonsolosluğunda görev yaptı. 1994 2008 yıllarında istanbul Büyükşehir Belediyesi Meclis Üyeliği ve Başkan Danışmanlığı yapan Mehmet Nuri Yazıcı evli ve bir çocuk babasıdır.
Mehmet Nuri Yazıcı anlatıyor:
Bir Ramazanda Başkanla (o dönemde Tayip Erdoğan i.B.Başkanıdır) birlikte iftar için Kağıthanede bir eve gittik. Ev dediysem, yanlış anlaşılmasın,tamamı üç beş metrekarelik derme çatma bir kulübe. Top atılmak üzereyken biz içeri girdik.
Girdiğimiz yer, toprak zeminli, avuç içi kadar bir oda. Duvarda, üstünde birkaç melamin tabak bulunan tahta bir raf, onun altında bir musluk,musluğun altında da bir leğen var;burası evin mutfağı oluyor. Yere bir kilim sermişler, herkes onun üstünde oturuyor. Ortalarında, bir alüminyum tepsi duruyor;suda haşladıkları bir çeşit otu tepsinin içine yaymışlar, kenarlarına da sanırım otun suyuyla yumuşaması için kuru ekmek parçaları dizmişler; top patlasın da iftarımızı açalım diye bekliyorlar.
Dört kişilik bir aile; 40 yaşlarında bir ana,45 yaşlarında felçli bir baba ve biri 12, diğeri 5 yaşında iki çocuk.Ailenin tamamı oruçlu.
Tayip Bey, ayakkabılarını çıkarıp doğruca sofraya yöneldi.Ev sahibi adam, Tayip Beyi birden karşısında görünce ağlamaya başlamasın mı ? Hıçkıra hıçkıra ağlıyor
Tayip Bey, adamı sakinleştirmeye çalışıyor; Misafiriz size iftara geldik;biraz yer açta oturalım diyor, hafifçe omzuna dokunarak. Ne var ki adam bir türlü durulmuyor; sayıklar gibi, Tayip Bey, Tayip Bey diye diye ağlıyor
Bu arada Tayip Bey,sofrada kendine bir yer açıp oturmuştu. Benim ayakta öylece dikilip kaldığımı görünce, Gelsene dedi, Niye ayaktasın hala ?
Reis yer yok, nereye geleyim? dedim; ve can havliyle dışarı zor attım kendimi.
Gördüğüm yoksulluk karşısında şok olmuştum.Öyle sarsılmıştım ki, her an olduğum yere yıklıp kalabilirdim.Korumadan su isteyip orucumu açtım.
Bulunduğumuz yerin yakınlarında salaş bir lokanta bulup,bir çorba içtim. Başka zaman,başıma silah dayasalar, ne o lokantaya giderim, ne de o çorbayı içerim. Fakar, o yoksulluğu gördükten sonra,orada içtiğim çorba, hayatımda içtiğim en lezzetli çorba gibi gelmişti bana.
Eve geri döndüğümde, Başkan hala sofradaydı. Elindeki kuru ekmek parçasıyla tepsinin kenarında kalan otları da sıyırıp yedikten sonra elinize sağlıkdeyip sofradan kalktı. Arabanın bagajındaki gıda paketlerini, ve diğer yardımlarımızı evin hanımına teslim edip ayrıldık.
Yolda, Tayip Bey Hayırdır, noldu,fenalaştın galiba? diye sorunca, Ya, Reis dedim, Ben yoksulluk gördüm ama;yemin ediyorum, böylesini görmedim.
Sonra da bir tekifte bulundum kendisine:Bu geleneği değiştirelim dedim evlere gitmek yerine, yardımlarımızı gönderelim sorumluluğumuzui bu şekilde yerine getirelim.
Olmaz! dedi Reis; ve sebebini de izah etti: Benim arkadaki küçük çalışma odamı biliyorsun dedi, Orada bazı evrakları imzalıyorum; ne kadar büyük paraların altına imza attığımı bir düşünsene! Paranın yüzü sıcak; eğer o insanların yoksulluğunu görmezsek, nefsimizi nasıl ıslah ederiz, nasıl korunuruz haram lokmanın baştan çıkarıcı cazibesinden? O paranın sıcaklığı,boş bulunduğumuz bir anı kollayıp bizi de ısıtmaz mı ?
Bunları duyunca,Tayip Beye hak verdim; Tamam Başkanım dedim. Ben işin bu tarafını düşünmemiştim, siz haklısınız
sürekli izledikleri yayında olan en az bir kaç dizi olan bünyelere çok ağır gelen, arada sırada lan yeni bir şey var mı diye dizimag yada divixplanet'i dolaştıktan sonra zamanın geçmediğini fark ettiren ve kahrolarak sözlükte takılmak zorunda bırakan durum.
terbiyesiz sokak magandasının "yiyorsa gel lan" dedikten sonra acı bir şekilde yamultulmasıdır. içimizin yağlarını eriten yumruğun sahibine burdan selamlarımı sunuyorum.
Bahçelinin Siyaset ve Liderlik Okulunun Sertifika Töreninde söylediği cümle. biraz geniş düşünürsek altında ne gibi düşüncelerin yattığını anlayabiliriz.
türkiyenin terörden kan kaybetmediği şu günlerde her geçen zaman milliyetçilikten beslenen çevrelerin aleyhine işliyor. mhp nin oylarıda barajın az üstünde bundan dolayı türkiyedeki karışıklıktan yararlanarak erken seçimle barajı geçerek mhp içinde iktidarını saglamlaştırmak istiyor.
provokasyon ve yalan haber söylentileri üzerine trthaber az evvel videonun tamamını yayınlamıştır.
olayın barışçıl şenlik dolu eylemden çıkıp terörist isyan olduğunun bir başka kanıtı.
ilginç olanı diyarbakırda açıldığında hükümete söven pkk ile işbirliği yapıldığını söyleyen chp ve mhp sessiz kalmış, hatta taksimdeki olaylara halk hareketi etiketini yapıştırmışlardır.
adama sormazlar mı otobüsleri atmleri dükkanları yakıp yıkmak, yağmalamak mıdır halk hareketi?
ağızda demokrasi lafı halkın yarısından oy almış hükümeti(çok demokratik yollarla) devirmeye çalışıyorlar.
hafızamızı biraz geriye atalım. tayyip erdoğan chp'yi darbelere destek vermekle suçladığında kemal aynen şu cümleleri kullanmadı mı?
-chp her zaman darbelere karşı çıkmıştır, darbe olsa tankın önüne ilk biz atlarız demedi mi?
he yavrum he yersen!
o değilde bütün dünyaya rezil olduk muz cumhuriyeti olduğumuzu, demokrasi denen şeyden ne kadar uzak olduğumuzu tekrar kanıtladık. yanarım yanarım buna yanarım. artık siksen yabancı yatırımcı gelmez kim bilir şu bir kaç günde neler kaybettik ?
havaalanının isminin sabiha gökçen olmasına itiraz etmeyip köprüye yavuz sultan selim adı verildiğinde itiraz etmektir, ikiyüzlülük, cahillik ve ahmaklıktır.
"Lost" dizisinin yapımcısı Rauf Glasgow'un türkiyede çekeceği fim. başrolleri ise Paul Hogan, Liam Adams (JJ Feild) ve usta oyuncu Tuncel Kurtiz paylaşacak. ayrıca russel crowe de dizide yer alacakmış.
hadi hayırlısı. ülkenin tanıtımı için önemli yer tutacak. kendi tarihimizi biz anlatamıyoruz inşallah rauf reyiz(ismide türke benzior:)) hakkıyla anlatır.
abdullah öcalanın asılması durumunda olacaklardır. ilk zamanlar terörist saldırıların artması ve barış kelimesinin uzun yıllar ağızlara alınmaması ve sonra terörün yeniden eski seviyeye inip aynı şekilde devam etmesi muhtemel olacak olaylar silsilesi.
yemekler yendikten sonra hesap ödeme saçmalığıdır. yok ben ödeyecem, yok ben derken parayı önce çıkarıp dominant olanın kazandığı(kaybettiği) saçma eylemdir. bu kıyasıya ısrar ve ödeme kavgasına katılmazsanız eğer, ki sakın öyle bir şey yapmayın. kimse fark ettirmese de milletin gözünden düşer adeta fasulyeden sayılırsınız.
halbuki küçükken yapıldığı gibi herkes yediğini ödese böylece isteyen istediğini sipariş etse çok daha mükemmel olacak durumdur.
hepiniz hatırlarsınız world is changing adında bir video yayınlanmıştı bir kaç yıl önce avrupadaki müslüman artışını konu alan ve
hristiyan dünyayı uyaran hatırlamayanlar için paylaşayım.
evet bu videodaki olabilecekler ne kadar gerçekçi ve akla yatkınsa türkiyede'ki türklerinde kaderi farksızdır.
müslüman ülkeler nasıl ürüyor ve bu üreme 50 yıl sonra avrupada büyük çoğunluk oluşturacak silahsız, savaşsız bir zafer kazanacaksa türkiyedeki kürtlerinde durumu aynıdır. ve bu coğrafyadaki kürt nufusu artışı türklerin hiç hayrına olmayacaktır.
bu gün türkiyenin nufusu çok yavaş artıyor senede yaklaşık 1 milyon ama sanmayin ki bu artış türk nufusunun türkler azalırken kürtler
hızla çoğalıyor.
olacaklar bir tahmin değil beyni olan her insanın anlayabileceği bir gerçektir.
asıl başlık "dindar geçinen örtülü kadınların kalabalık otobüslere binmesi" olacaktı. malum kural işte biliyorsunuz.
neyse efendim her gün otobüs ve metrobüs gibi taşıtlarda tanık olduğum durumdur. daha bu gün gözümün önünde bir kadını felç ettiler.
bence önemli olan örtülü olması değil. herhangi bir kadının bile bu şekilde otobüslere binmesine karşıyım.
geçen bir yere gitmemiz gerekti. annem metrobüsle gidelim dedi. durumu anlattım metrekareye düşen fortçu sayısından bahsettim. fortçu olmasına bile gerek yok. otobüse alacağından 3 katı daha fazla insan dolunca. şişedeki turşular gibi. ister istemez sürtünme kuvveti haddini aşıyor, millet birbirinin içine giriyor. hatta bu durumu bazı entrylerdede görüyoruz yok yere fortçu damgası yiyen gariban yazarlarımızı.
neyse annem bana olsun oğlum bana yer verirler deyince daha da tepem attı. zira artık yaşlı değil, orta yaş üstü insanlar bile bana yer verirler diye düşünüp otobüslere biniyor ve yaptıkları baskı herkesçe malum. bir an anneminden onlardan olduğunu anladım.
neyse efendim siz siz olun gerekirse taksi tutun gerekirse erkenden boş otobüse binin ama kızlarınızı bu haldeki taşıtlara bindirmeyin diyor ve sözlerimi noktalıyorum.
kadınlar abdullah öcalan için ırzına geçilecek bir mal olduğu ve apo ile ilişkiye giren kürtlerin örgüt içinde yükseldiğini kendi pis ağzıyla beyan etmiştir.
abdullah öcalanın asıl soyunuda sevgili hocamdan ögreniyoruz.
şimdi soruyorum bu sapık kürtlerin lideri olabilir mi?
ateistlerin müslüman geleneklerine karşı gerici yobaz rererö yapıp, hristiyan geleneklerine ses çıkarmaması hatta kutlamasıdır.
ateistler hristiyan geleneği olan yılbaşı ve noele ses çıkarmıyor. çağdaşlık olarak görüyor hatta kendileri kutluyor.
müslüman bayramlarında ise kan kusup sol frameyi sikimsonik başlıklarla dolduruyor. sadece müslümanlığa karşı ateist olduklarını gösteriyorlar.
kurbanda hepsi vejetaryan taklidi yapıp hayvan hakları diye anırdılar. acaba yılbaşındaki hindilerin kıymeti bilinecek ve sol framede kurban kadar yer tutacak mı merak konusu.
edit: yılbaşıyla noeli karıştıracak kadar cahil olduğumu söyleyenlerin arada ki "ve" gözüne girsin
her bağcıgım çözüldüğünde ve ardından domaldığımda arkamdan biri götüme şaplak atacakmış gibi hissettiğim durumdur.
bu korkudan dolayı arkayı duvara verip götü saglama almadan yapmadığım eylem.
bursun bu sene 300 tl ye çıkacagını ve ayda 20 gun okula gidildiğini varsayarsak günde 15 tl hiç de azımsanmayacak paradır.
inşallah gerçekten ihtiyacı olanlar alır.
okutulan tarih kitaplarında nedense hiç değinilmemiş konudur 1923'de Atatürk geldi cumhuriyeti kurdu saltanat, hilafet kaldırıldı peki osmanoğluna ne oldu? işte cevabı:
çıkarılan kanunla hem hilafet kaldırılıyor hem de bütün padişah mülklerine el konulduğu gibi hanedana mensuplarının Türkiye topraklarında yaşamaları, ebediyen yasaklanıyordu. Millet Meclisi bütün Osmanoğlunu ilelebet Türkiye topraklarında, değil yaşamaktan transit geçmekten bile mahrum ediyordu.
Kanun görüşülürken hilafetin kaldırılması ve hanedanın sürümesi üzerine hararetli tartışmalar oldu. Meclisin mi yoksa hilafet mi daha yüksek bir konumda olduğu, hanedandan kimlerin sürüleceği yahut sürülmemesi münakaşa ile müzakere edildi. Hatta müzakereler sırasında söz alan Rize mebusu Ekrem Bey hanedandan sadece yaşayanları sürmekle yetinmemeliyiz onların cedlerinin kemiklerini dahi mezarlarından çıkararak Türkiye haricine göndermeliyiz diyordu.
Neticede 431 sayılı kanun millet meclisinden çıkarıldı. Türkiye topraklarını terk için şehzadelere 24 saat sultanlara 10 gün süre tanındı. Hükümet Halife Abdülmecid efendinin ise hemen o gece sınır dışı edilmesi talimatını verdi.
iki hafta içinde 155 kişilik Osmanlı ailesinden Türkiyede hiç kimse kalmadı. Kanuna dahil olmadıkları halde ebeveyn ve çocuklarıyla sürgüne gitmek zorunda kalanlarla toplam 200 kadar kişi ellerine verilen ikişer bin ingiliz lirası ve bir yıllık dönüşü olmayan pasaportlarla heimatlos vatansız diye nitelenen statüde sınır dışı edildiler. Böylece Cumhuriyet Türkiyesi, mirasını devr aldığı 6 asırlık bir devletin kurucu ailesini bu şekilde tarihe taşıyordu. Oğuzhan neslinden ve tarihin en eski hanedanlarından yalnız Türk tarihini değil, dünya tarihini de oluşturan bu muazzam aile ; Osmanoğulları siyaset sanesinden çekilmiş oldu.
yaşın güzelliği yok edemediği ender kadınlardan olan şu an once upon a time isimli dizide kötü kraliçeyi sevmeme neden olan 1977 doğumlu seksi amerikalı film yıldızı.