canınız sıkıldı bir adamı ayağından vurdunuz. alacağınız ceza sadece 6 ay. ekimde girseniz nisanda çıkıyorsunuz. dışarda mevsim baharmış şarkısını bile söyletmiyor devlet baba size.
ama ideolojik bir biçimde birine tokat atarsanız hakim efendinin görüşüne göre olay öyle bir değişiyor ki. mesela türbanlı bir kadına pis türbanlı yobaz deyip tükürseniz ya da götünün yarısı açık şort giydi diye ramazanda bir kızı hırpalarsanız (o herif şuan 11 yılla yargılanıyor) yıllarca hapis yatabilirsiniz.
o yüzden ideolojilerinizle hareket etmeyin. cezası ağır oluyor.
devlet tarafından toplumsal suç işlemiş kişiler için uygulanabileceğini düşündüğüm idam çeşiti olabilir. o ne öyle ip ucunda sallan dur. koskoca devlet salıncak mı sallıyor demezler mi adama?
kurşuna dizsen mermiye yazık. gaz odasında gaza yazık. linç iyidir. hem halkın öfkesini azaltır. önceki yıllarda denenmiştir. halk suçlunun ciğerini bile yaşarken sökmüştür. araştırabilirsiniz.
bir çok er kandırıldığını anlayınca silah bırakıp aynı gece teslim olmayı seçerken, köprü girişini tutan askerler silahsız halka sabaha kadar kurşun yağdırdılar. zaten kemerle dövme ve tekme ile yaralama olayları burada yaşandı. o yüzden bu insanlara hiç kızamadım. çünkü bu göt oğlanları onlarca kişiyi mevzi alıp öldürdüler.
çekimlerde de net görülüyor ki kimse kafalarına silah falan dayamamış. yani hepsi suçlu. askerlik yapan herkes bilir ki her emire uymak zorunda değilsiniz. bana kediyi vur deseler onu bile vurmazdım. hevesleri kursaklarında kaldı piçlerin.
az önce merak edip birkaç cemaatçi arkadaşımın facebook hesabına girdim. inanamadım lan. adamlar dün akşam bayraklarını alıp kalabalığın içinde ailece selfie çekilmişler. hepsi üstelik. planlı ve programlı kamuflaj içindeler.
ne halde olduklarını merak ettiğim ailelerdir. kendi halkına acımsızca kurşun sıkan tank sürem babanın çocukları yada eşleridirler. ne düşünüyor neler yaşıyorlar kimbilir. peki ya vatan haini yada soyu bozuk damgası yemek. yerlerinde olmak istemezdim.
ben size savaşmayı değil ölmeyi emrediyorum diyen mustafa kemal,çölde askeri ile birlikte susuz kalmayı göze alan büyük iskender ve buna banzer kahramanlar.
ama hiçbiri tanklara karşı silahsız sokaklara çıkın diyerek yüzbinleri toplayamadılar.
pkk dan farkı kalmamış ordudur. ulan bende askerlik yaptım. ne mutlu türküm diyene diyen halka kurşun sıkmak için afyon içmek gerekir. isterse emri genel kurmay başkanı versin. komutan git öz bacını becer dese yapacak mıydı bu gavatlar. bence kurşun sıkan herkes yargılanmalıdır.
vay efendim işe gidecekmiş uyuması gerekmiş vs vs. ulan andaval darbe olsa sokağa çıkma yasağı olacak, çıkarsan asker sokakta götünü kesecek, ne işi ne uykusu.
Aslında tarih 12 ağustostu. çünkü saat gece yarısını çoktan geçmişti. tarihi unutmam imkansız çünkü o gün izmirde universiad açılış töreni var ve havai fişek sesleri ile gökyüzüne yansıtılan projektörler kilometrelerce uzaklıktan hissediliyordu.
açılış töreni çoktan bitti. tam bir izmir gecesi. sıcaktan uyku haram. babam diğer balkonda sigara içiyor. bende annemle arka tarafa bakan ve kısmen esinti hissettiğimiz diğer balkondayız. saat gece 2 buçuk gibi. anneme gittiğim iş görüşmelerinden bahsediyorum. askerden yeni gelmişim. hayat her zamankinden daha güzel görünüyor. uyumak da güzel sabaha kadar uyumamak da. askerden gelen herkes yaşamıştır bunu. ama o gece yaşadığımı ya da gördüğümü ne birdaha gördüm ne e benzerini başkasından duydum.
babam koşarak yanımıza geldi. gördünüz mü? tüm gökyüzü yem yeşil oldu. biz zaten annemle şoktan konuşamamıştık bile. annemle oturduğumuz balkon bornova tarafından yamanlar dağı cephesine bakıyordu. ve bu alanda gökyüzü tek renk olarak yemyeşil oldu. mat bir yeşil değil. sanki bir jöle gibi, saydam. gökyüzünün içini gördük adeta.
babamın oturduğu balkon güneye yani körfeze bakıyordu. o da bizden farklı bir şey görmemiş. ertesi gün birçok kişiye sordum. kimse o saatlerde dışarıda değilmiş yada dışarı bakmamış.
o gece şehirde ne oldu, bir göktaşımıydı ya da bilmediğim başka birşey mi merak ediyorum. benim gibi bu olaya şahit olan varsa ve sebebini biliyorsa lütfen açıklasın.
tunceli de 2 ırkdaşının zıbarması sonrası slogan atan ve daha ötesi taş atan itlerin polisin tepkisine karşılık göt korkusundan geri adım atması olayıdır.
Videonun 1.40 ıncı saniyesinde izlenebilir.
türk halkının mışıl mışıl uyuduğunun göstergesi olan iki insan karşılaştırmasıdır.
iki dediğime bakmayın, aslında bunlar tek kişi. aziz efendi gerektiği zaman dolabından takma sakalını çıkarıp, cübbesini giyip elinde salip ile ortalıkta dolaşıp kendini gösteriyor. kim olarak mı? sizinde gördüğünüz ama bir türlü tahmin edemediğiniz rum ortodoks patriği bartholomeos olarak.
siz kaç kere rum patrik bartholomeos' u televizyonlarda görürsünüz?? ben cevap vereyim, yılda bir defa... yılın diğer zamanları çünkü o şahıs aziz yıldırım' ı oynuyor.
ulan yüzünden çakmadınız, isminden de mi çakmadınız be... boşuna mı adını aziz koydular. aziz patrik...
hey gidi milletim, sen uyumaya devam et. bu kadar basitçe bir sakal takarak peder olma muhabbeti ancak yalçın çakır programlarında olur.
işte türk gençliği burada, ilelebet burada üstelik. devlet içindeki devlet in foyası birer birer ortaya çıkacak, bu da sizin sonunuz olacak.
vampir olduğundan şüphelendiğiniz hatunu denemek için kullanılacak yegane yöntemdir. bol sarmısaklı, ohhhh. şayet vampirse sizi bırakıp kaçar, vampir değilse de kaçar. sokayım böyle talihe...
köylü hasan dayının bile bildiği, nasıl olduysa herkese duyurulmuş palavradır c vitamininin böbrek taşı yaptığı. amerikalı doktorların kanser hastalarında kemoterapiye alternatif olarak hastaya direk olarak günde yaklaşık 200 gram c vitamini enjekte etmesine karşın, hastalarda hiçbir yan etki görülmediği gibi kanserli hücrelerde küçülme gözlenmiştir.
kısacası ilaç firmalarını ve sağlık sektörünü zengin etmek istemiyorsanız bolca c vitamini tüketin.
sevgilini vereceği tuttuğunda rezil olmamak için izin istenilip, tuvaletin havalandırma boşluğundan içliği sessizce atmaktır. bir içlik ortalama 30 liradır. ama karıya gitseniz en az 100 lira harcarsınız.
(bkz: kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez)
başlık sınırlaması olmasaydı; araç ileri giderken debriyaja basıp geri vitese takmak olacaktı ama olmadı işte.
bu bir uyarıdır; toyota corolla'da uygulanan ama aruriste denenmemesi gereken salakça durum. o durum şundan ibaret ki; corollada saatte kaç km ile giderseniz gidin, debriyaja sonuna kadar basıp vitesi geriye geçirirseniz araçta hiçbir sıkıntı olmaz ve solladığınız aracı geri görüş kamerasından daha bir net görebilirsiniz.
ama ben bunu auriste denedim. şanzımanın çığlığı ile uyandım. götüm attı açıkçası. hemen hemen aynı arabayı üretmişsin japon kardeşim. cebimdeki paraya kastınız mı var sizin? öperim o çekik gözlerinizden...
boşaldığınız gün ilişkinin biteceğine işarettir. aşk birlikteliği değil seks birlikteliğidir o. 18 ile 25 yaş arası tüm erkeklerde görülür bu vahim durum.
hayatımızın kaynağı, gözümüzün nuru hatta çoğumuzun yaşama sebebini oluşturan kadınların başlarına gelen olayları abartması durumudur.
örnek verecek olursak; dünyanın en büyük sancılarından birinin doğum sancısı olduğu söylenir. haliyle hiç yaşamadım bilemem. yaşayan bilir elbette. gören de tahmin eder az çok. kadınlar doğum öncesinde ortalığı nasıl yıkar, feryat figan bağırır biz de görür ve biliriz. hatta doğumdan önce o aşerme olayı... erkek için doğum sancısından beterdir. gecenin körü zemheri ayında diyarbakır karpuzu isteyen mi ararsın, yoksa erik mi? vs vs.
şimdi diğer kızımızı düşünelim. henüz 14 yaşında. körpecik. fizyolojik olarak da, düşünsel olarak da gelişmemiş. sevgilisiyle yatınca hamile kalacağını bile zor idrak ediyor. ve hamile kalıyor bile. o narin bedeni ile dokuz ay gizlice saklıyor hamileliğini, aşermesini geçtim. birde yarı aç yarı tok okula gidiyor. günü gelince evlerinin banyosunda tek başına dar kalçalarına inat doğum yapıyor. gık çıkmıyor ağzından, oysa elini tutan bir insan bile yok. doğuruyor bebeğini, dinlenmek bile yok, alıp götürüyor bırakıyor bir köşeye. ne ağrı ne sancı ne de çığlıklar...
şimdi söyleyin bana, hangi kadın yalancı??? bu sadece benim aklıma gelen, zorlasak kim bilir daha neler çıkar...
edit: nedense az doğum sancısı çeken kadınlar hep gizli saklı doğum yapanlar oluyor. biz de yedik... elbette büyük bir acı olmalı ama istenildiğinde ortalığı yıkmadan da doğum yapılabiliyormuş değil mi?
yarım saattir toprağı ve binaların çatılarını döven yağmurdur. ben her yağmurdan sonra deprem olacak korkusu ile yaşarım. bir de bu illuminati safsatası çıktığından beri ayrı bir paranoya başladı, halbuki yıllardır yağan aynı yağmur işte. ver allahım verrrrrrr...
1959 dublin doğumlu irlandalı müzisyen. solo albümlerinin yanında bir çok film için soundtrack çalışmalara imza atmıştır. bunlardan en bilineni 1995 yılında yapılmış "rob roy" filminde kullanılan müziktir.
eserleri doğduğu topraklar olan irlanda yani celt müziğinin etkisindedir. 1990 yılında çıkardığı "shadow hunter" albümü ve albüm içinde yer alan "midnight walker" müziği ile ünlenmiştir.
2004 yılında üye olduğum ingiliz menşeili arkadaşlık sitesi. vakti zamanında http://www.face-pic.com adresinden ulaşılan site şuan bu adres girildiğinde http://www.faces.com sayfasına yönledirme yapmaktadır.
facebook tan farkı ise sadece yıllarca önce kurulmuş ama her şeyi ile aynıolmasıdır. hatta ilaveten görüntülü chat kanalı da vardı. neden facebook kadar tutmadığı hep aklımda soru işareti olarak kalacaktır.
bu site sayesinde irlandalı bir hatunla tanışmışlığım, akabinde marmariste birlikte geçirilen iki hafta tatilimiz vardır. yani sağladığı katma değer facebooktan misliyle fazladır.(benim için)
sonuç olarak "mark zuckerberg" gözümde hiçbir zaman bir deha olamamıştır. bu adamı ve facebook' u birileri bir şekilde meşhur etti. sebebini yıllar sonra öğreneceğiz.
çinde geçtiğimiz haftalarda araba altında ezilen 2 yaşındaki bir kızın tam 18 araç tarafından daha görmezden gelindiği, akabinde kaldırıldığı hastanede yaşamını yitirdiği haberinin ardından yeni bir benzer olay daha yaşandı.
daily mailin haberine göre, kamyon şoförü, okuluna yürüyen 5 yaşındaki bir çocuğu önce ezdi, daha sonra öldüğünden emin olmak için tekrar üzerinden geçti.
şoförün, onu öldürmek, hastane masraflarını karşılamaktan daha ucuzdu şeklindeki savunması ise tüyler ürpertti.
