bugün

kadınların her şeyi biraz abarttığı gerçeği

hayatımızın kaynağı, gözümüzün nuru hatta çoğumuzun yaşama sebebini oluşturan kadınların başlarına gelen olayları abartması durumudur.

örnek verecek olursak; dünyanın en büyük sancılarından birinin doğum sancısı olduğu söylenir. haliyle hiç yaşamadım bilemem. yaşayan bilir elbette. gören de tahmin eder az çok. kadınlar doğum öncesinde ortalığı nasıl yıkar, feryat figan bağırır biz de görür ve biliriz. hatta doğumdan önce o aşerme olayı... erkek için doğum sancısından beterdir. gecenin körü zemheri ayında diyarbakır karpuzu isteyen mi ararsın, yoksa erik mi? vs vs.

şimdi diğer kızımızı düşünelim. henüz 14 yaşında. körpecik. fizyolojik olarak da, düşünsel olarak da gelişmemiş. sevgilisiyle yatınca hamile kalacağını bile zor idrak ediyor. ve hamile kalıyor bile. o narin bedeni ile dokuz ay gizlice saklıyor hamileliğini, aşermesini geçtim. birde yarı aç yarı tok okula gidiyor. günü gelince evlerinin banyosunda tek başına dar kalçalarına inat doğum yapıyor. gık çıkmıyor ağzından, oysa elini tutan bir insan bile yok. doğuruyor bebeğini, dinlenmek bile yok, alıp götürüyor bırakıyor bir köşeye. ne ağrı ne sancı ne de çığlıklar...

şimdi söyleyin bana, hangi kadın yalancı??? bu sadece benim aklıma gelen, zorlasak kim bilir daha neler çıkar...

edit: nedense az doğum sancısı çeken kadınlar hep gizli saklı doğum yapanlar oluyor. biz de yedik... elbette büyük bir acı olmalı ama istenildiğinde ortalığı yıkmadan da doğum yapılabiliyormuş değil mi?