bugün

sevdiği entry'ler

11 bin sterlinlik fatura yüzündn istifa eden bakan

bizim halkın hayata bakış açısı böyle olduğundan siyasetçileri de böyle. en basitinden kız isterken bile, yüksek kazançlı kariyerli bir işin var mı, evin var mı, araban var mı, paran var mı, şu var mı, bu var mı diye sormuyorlar mı? soruyorlar. kimse diyor mu ki sen bunları nasıl kazandın diye? sormuyor. helal mi haram mı diye? var mı diyor sadece, var mı. mantalite bu. herif para için karısı satıyor deyyus. adım başı haram, adım başı pislik. sonra da asayiş huzur mutluluk sağlık bereket iyilik bekliyorlar. sen haramları işle, helal kazanma, helal yeme, helal yedirme nahhh bulursun..bekle..bulursun..

o yüzden siyasetçilere çok kızmam. haramın değirmen taşı gibi döndüğü yerde haramzade çok olur. eksik olmaz. yiyicilerin biri gider biri gelir. ne depremi eksik olur ne afatı ne bilmem hangi musibeti. bitmez..

kadınların aslında hiç de karışık olmaması

Evrimsel psikolojiyi bilen bir erkek için geçerli olan önerme. Evrimsel psikolojiye hakim biri için dünyanın en sığ varlığıdır kadın.

bir ordu kursaydınız başına kimi getirirdiniz

Tarihimiz ne mutlu ki şanlı kumandanlarla dolu. Her Türk evladı genlerinde asil bir milletin izlerini taşıyor. Eski kahramanları yeniden getirmeye gerek yok. Ders alıp biz de en iyisi olabiliriz.

filistin bayrağının anlamı

Birinci Dünya Savaşında Arap isyan Bayrağı olarak, Osmanlı imparatorluğu'na karşı Arap isyanı sırasında Arap milliyetçileri tarafından kullanılmıştır. Osmanlı Devletine karşı ayaklanan Arapların milli bayrağı olarak kabul edilmiştdir.

bayram sevinci yaşayan kaldı mı

Ne kadar bende de kalmamış olsa da az çok diri tutmaya çalışıyorum çünkü sevdiklerinle birlikte bir bayram geçirmek, tertemiz giyinmiş heyecanlı çocuklara şeker uzatmak, ne kadar zevk almasak da yalnız yaşlıları ziyaret edip sevindirmek değerli şeyler aslında özellikle bu sene daha çok anladım bunu evet eskisi gibi zevk almıyorum ama değerini bilmeye gayret ediyorum çünkü sabah yapacağım bayram kahvaltısının son bayram kahvaltım olma ihtimali var eşim dostumla son bir bayram geçiriyor olma ihtimalim var ne kadar sevmesem de son kez memleketime gelmiş olma ihtimalim var insan bir dakikada bunların hepsini kaybediliyor ne yazık ki.
Sözün özü kalkalım sevdiklerimizle keyifle kahvaltımızı yapıp peşinden sımsıkı sarılalım iyi bayramlar herkese.

eskiye özlem duymak

Normal bir özlemek de değil bu köpek gibi özlemek. Mıh gibi kazındı içime bu özlem söküp atamıyorum senelerdir. O güzel eski günlerde yanımda olan herkesi arıyorum ama bulamıyorum bulsam da eski samimiyeti neşeyi bulamıyorum buz gibi duvarlara çarpıyorum. Onlar ben gibi değiller ki unutmuşlar nasıl eğlendiğimizi, yediğimizin içtiğimizin ayrı gitmediğini, birbirimizin omzunda ağladığımızı.. insan nasıl unutur bunları anlamam ama keşke ben de onlar gibi unutabilsem çekmesem artık bu maziyi kronik bir şekilde özleme acısını. Gerçekten de vefa fatihte bir semt ismiymiş söylemişlerdi de bilemedim..

kıştan nefret edenler derneği

bu derneğin eş başkanı olmaya talibim. Kalın giyinin diyenler şaka mı yapıyor altıma hem tayt hem pantolon hem havlu çorap giyiyorum yine de belin aşağısını katiyen ısıtamıyorum Belin üstünü de hasbelkader anadoluya gidicem diye aldığım termal mont ancak ısıtıyor çözümü yok bu işin üşüyeceksin mecbur. her kış ayı ağlayarak cemrenin ne zaman düşeceğini araştırır yatağımda ısınmaya çalışırken yazı düşünür sıcaktan kendimi dışarı atacağım günlerin hayalini kurarım. Çok eskiden bayılırdım kışa soğuğu karı yağmuru çamuru severdim ama son bir iki senedir öyle nefret ediyorum ki öldürebilseydim kış mevsimini Öldürürdüm işe gidip gelmesi dert toplu taşıması dert artan trafik yoğunluğu dert hasta olmak dert iki dakika sigara içiyim diye çıktığın balkonda karın ağrıları geçirmek ayrı dert anlayacağınız sabaha kadar sayarım nefret ediyorum soğuktan çok üzgünüm ama kar falan da yağmasın istiyorum büyük şehire kar yağmasa da olur gitsin yozgata yağsın bu entryi girerken bile içim ürperdi bilin ki sıcaktan zarar gelmez arkadaşlar ama bu soğuk insanı metrobüste sırf ısınmak için sizi milletin ağzına kadar sokturur.

üniversite sonrası bunalımı

büyük bir hevesle mezun oldum iibfciyim kamuda çalışmak bu halka gerçekten hizmet edebilmek için istediğim bir diğer bölüm olan psikolojiyi elimin tersiyle ittim bin kerede pişman oldum ben sadece kaymakam olmak istedim olamadım biraz daha çalışayım belki bu sefer kazanırım dedim boşuna uğraşma ankarada dayın yok dediler tamam dedim belediyede işe gireyim liderlik isteğimi de bıraktım düz memuriyete tamam çektim güldüler belediyede işe girmek kolay değilmiş siyasi partilere üye olmam lazımmış vergi müfettişi olayım devlete bir faydam olsun dedim aa artık alım yapmıyorlar ki yapsalar da tanıdık doldururlar dediler dediler dediler ben neden okudum 16 sene neden madem boktan bir düz memuriyet bile bu kadar zordu üniversiteyi neden dereceyle bitirdim neye uğraştım ne için savaştım herkes mezun olunca hayallerime ideallerime gülsün diye mi öyleymiş işte girdiğim boktan bir muhasebe işinde akşama kadar aşağılanıp kölelik yapmak için okumuşum meğersem 16 senemi de gençliğimi de her sabah işe giderken bindiğim metrobüs rayına atlamayı planlamak için çürütmüşüm.

hiçbir şey yapmak istememek

yeni bir işe girdim ilk günlerim o kadar nefret ediyorum ki her sabah metrobüste ağlıyorum iş yerinde soru sorulmadıkça konuşmuyorum ve girişken olmamakla suçlanıyorum ama içimden hep bağırıyorum nefret ediyorum bu işten çok mutsuzum diye. çıkıp gitsem gidemiyorum kalsam kalamıyorum kısacası nefes alamıyorum 30 yaşında daha aöften mezun olamamış adamlar beni milyon kere uyarıyor, eksik görüyor siz kimsiniz diye bağırmak istiyorum siz kendinizi ne sanıyorsunuz stajımda çay taşımamış ben tüm gün çay kahve getir götürü yapıyorum üzerine beğendiremiyorum ben zaten kendimi çok yormuyormuşum gibi bir de bunlarla uğraşıyorum tüm mutsuzlarla istanbul trafiği eşliğinde eve geliyorum tek kelime konuşmak istemiyorum kaçmak için arkadaşlarımın yanına gidiyorum yine tek kelime konuşmuyorum ben konuşmak istemiyorum, hiçbir şey yapmak istemiyorum, yataktan çıkmak istemiyorum, sürekli ağlamak istemiyorum ben bazen yaşamak da istemiyorum.

sözlük yazarlarının itirafları

Ben bugün sırf kabul edilmek için sırf oradaki herkes öyle düşünüyordur diye düşündüğüm için kendime ait olmayan bir görüşü onayladım ve yine bin pişman oldum. hayatım boyunca kendimi kabul ettirmeye çalışmaktan, farklı olduğumu göstermeye çalışmaktan, herkesten onay beklemekten çok yoruldum. bir sabah uyandığımda benliğimi kaybetmiş olmaktan çok korkuyorum

eğlenceli gecenin ardından çöken mutsuzluk

ne zaman güzel bir akşam, gece geçirip eve gelsem salonun koltuğunda dakikalarca boşluğu izler düşünür dururum. Gece sonlanmış herkes evine dağılmış belki yatıp uyumuşlarken ben nedenini bilmeden boşluğu izlerim belki tüm mutluluklar gülüp eğlenmeler geriye çekilip yalnızlık hissi hahahaah bak ben yine burda seninleyim dediği içindir. Bu gece sanki en az ben eğlendim, en az ben mi keyif alıyorum bu hayattan ya da ben bu ışıltısı sönen gecenin ardından kendi boktan hayatıma dönmek istiyor muyum acaba. özellikle ne zaman bi tiyatrodan eve gelsem izlediğim boşluğa tiyatrocu olmaya cesaret edemediğimden kendimi suçlayan sesler dahil olur. bu hüzün bazen direkt eve gelen yolda çöker bazen tam uykuya dalacakken ne bileyim çöker bir ara mutlaka bu olaya izmir sendromu, taksim sendromu diyenler olmuş bi istanbullu olarak bence düpedüz taksim sendromu
yine de en kötü gecemiz böyle olsun be sözlük!

merve dizdar

kendisi başarılı bir oyuncu olmasının yanı sıra dünyalar tatlısı bir insan, sıcacık, samimi görünce sarılasım gelmişti. nuri bilgenin filmini ve kendisinin rolünü, performansını merakla bekliyorum. başarılar seninle olsun mervecim.

Edit: hakkında sağlam yanılmışım. TSK düşmanlığı yapan kişinin bu memleketin ekmeğini yemeye hakkı yok

bir insanı son kez gördüğünü bilmemek

Kafamdaki ya son görüşümse düşüncesiyle gülerek görüşürüz deyip el salladım o gün orda sana zaten şu güne kadar aklıma gelip de başıma gelmeyen ne olmuş ki.. o gün orda son kez görüşürüz dedim son kez baktım sonra da baktığım her yerde seni aradım ama bulamadım. Bir görsem bir merhaba desem bak desem bak bana öğretmek için çabaladığın her şeyi yapabiliyorum artık gurur duy benimle Ama o günlerde ki gibi mutlu değilim desem sorsam sonra neden bırakıp gittin Sonra da hiç umursamadın senden sonra beni çok üzdüler desem..
neyse olan oldu seni son görüşümü aklımdan çıkarmaya ve seni görmeyi ummayı bir de ağlamayı bırakmaya çalışıyorum elbet bunu da başarırım ama yine de her sey cok farklı olabilirdi seni son görüşüm olmasaydı..

mutsuz bir insana iyi gelecek şey

insanları insanlar mutsuz ettiği gibi yine insanlar mutlu eder. bu sorunun parolası sevgidir bence. Kim olduğunun hiç bir önemi yok herhangi bir insanla arasında olan sevgi bağı kişiye iyi gelir.

sözlük yazarlarının itirafları

hayatıma en ufak köşesinden bile girmiş olan kimseyi unutamıyorum. Arkadaşlık bile etmediğim ilk okul sınıfımdakiler, markette tartıştığım kasiyerler, tüm sevgililerim, durakta çakmak soran çocuk, orta okulda kafayı taktığım çıtır öğretmenler, bana ders veren kurs hocası, taksiciler, tüm eski arkadaşlarım, avm asansöründe bana iyi günler dileyen çocuk, kafede kapısını tuttuğum kadın.. bu liste sonsuza kadar uzar gider benimle tek kelime konuşmuş olan hiç kimseyi unutamıyorum hafızamda bomboş yer kaplıyorlar ben normalde yediğim yemeği bineceğim otobüsü gideceğim dersi unuturum o derece unutkanım ama yok hiç bir insanı aklımdan bir türlü silemiyorum isimleri de dahil olmak üzere. Sürekli içlerinden Rastgele bir tanesi Aklıma geliyor ne yapıyor, nasıl, o işi naptı acaba, hayatı nasıl vs. Vs. Diye düşünüyorum. Herkesi unutmak istiyorum hiç kimseyi hatırlamak istemiyorum ama bir türlü beceremiyorum aksine ben onları unutmak istedikçe her gün bir yenisi aralarına katılıyor yoruldum sözlük inan.

gecenin şiiri

Biliyorum sana giden yollar kapalı
Üstelik sen de hiçbir zaman sevmedin beni
Ne kadar yakından ve arada uçurum;
insanlar, evler, aramızda duvarlar gibi
Uyandım uyandım, hep seni düşündüm
Yalnız seni, yalnız senin gözlerini
Sen Bayan Nihayet, sen ölümüm kalımım
Ben artık adam olmam bu derde düşeli
Şimdilerde bir köpek gibi koşuyorum ordan oraya
Yoksa gururlu bir kişiyim aslında, inan ki
Anımsamıyorum yarı dolu bir bardaktan su içtiğimi
Ve içim götürmez kenarından kesilmiş ekmeği
Kaç kez sana uzaktan baktım 5.45 vapurunda;
Hangi şarkıyı duysam, bizimçin söylenmiş sanki
Tek yanlı aşk kişiyi nasıl aptallaştırıyor
Nasıl unutmuşum senin bir başkasını sevdiğini
Çocukça ve seni üzen girişimlerim oldu;
Bağışla bir daha tekrarlanmaz hiçbiri
Rastlaşmamak için elimden geleni yaparım
Bu böyle pek de kolay değil gerçi...
Alışırım seni yalnız düşlerde okşamaya;
Bunun verdiği mutluluk da az değil ki
Çıkar giderim bu kentten daha olmazsa,
Sensizliğin bir adı olur, bir anlamı olur belki
inan belli etmem, seni hiç rahatsız etmem,
Son isteğimi de söyleyebilirim şimdi:
Bir geceyarısı yazıyorum bu mektubu
Yalvarırım onu okuma çarşamba günleri.

arkadaşlarının seni buluşmaya çağırmaması

zaten canınız sıkkındır ve instada vakit öldürüyorsunuzdur sonra bakarsınız ki çok yakın olduklarını düşündüğün arkadaşların seni çağırmaya tenezzül bile etmemişlerdir.. zaten bozuk olan moraliniz iyice bozulur düşünmeye başlarsınız ben kötü bir insan mıyım ben kötü bir arkadaş mıyım benim neyim eksik kendinizi sorgular akabinde de suçlarsınız zaten çok da arkadaşınız yoktur olanda böyle yapıyordur demek ki hiç arkadaşım kalmayacak ilerde diye düşünürsünüz demek ki gerçekten itler gibi yalnız ölücez değersizlik hissini derin bir şekilde hissederek ağlarsınız evet ağladım yüzüncü kere başıma geliyor da çünkü...

bir çiçek olsaydın ne olmak isterdin

şakayık olmak isterdim ama olsam olsam kaldırım taşları arasında yapraklarını açan papatya olurdum.