ünlü isimlerin gömüldüğü mezar.ayrıca levent civarında oturan insanlar da bu mezarlara gömülmektedir.son senelerde yer kalmaması nedeniyle ödeyerek alması oldukça pahalı hale gelen mezarlıklardır aynı zamanda.
hemen girişine konulan nescafe reklamı oldukça tepki almıştır ve kaldırılmıştır. mezarlık girişine reklam yapmanın satışı arttıracağı düşünülmüş herhalde şu şekilde:
(bkz: rahmetli de içerdi)
istanbul'un kapısında (bkz: her canli olumu tadacaktir) yazan en büyük ve en pahalı mezarlığıdır.
En son gittiğimde anıtı andıran bir yapı ile Sabancı ailesinin mezarlığını, çaprazında minicik bir yerde ufacık bir mezar taşı olan Atıf Yılmaz'ın mezarını ve etraflarında sahipsizlilkten kırık dökük hale gelmiş mezarları görünce hayatın orda tamamen eşitlendiğini bir kez daha farketmiştim. Koca gökdelendeki Sakıp Bey ile oturup bir çay içemeyecek Mehmet efendi iki adım mesafede uyuyorlar, Atıf Bey de kamerası ile onları bir adım mesafeden izliyor.
Hayat gerçekten de çok tuhaf...
istanbul, Şişli ilçesi'nde, Esentepe - Levent arasında yer alan, istanbul'un modern biçimde düzenlenmiş ilk mezarlığıdır. 1935'te kurulmasına karar verilmiş, çevresindeki yapılaşma sürecine paralel olarak 1950'li yıllarda bugünkü sınırlarına ulaşmıştır. Bugün 380,847 m²'lik mezarlık alanı aile kabirleri için ayrılmış olanlar dışında bütünüyle dolmuş durumdadır. istanbul Büyükşehir Belediyesi Mezarlıklar Müdürlüğü de mezarlığın girişindeki binada bulunmaktadır.
daha tıfılken, bu mezarda ölüleri harbiden kuyuya zincirle indiriyorlar sanırdım. bu sebeple de mezarlıklar arasında en ilginç isimli mezarlıktır burası. aşiyan mezarlığının tırnağı olamaz gerçi. onu da unutmadan iliştirmeli.
levent istikametinden geliyorsam beşiktaş'a yaklaştığımı gösteren, beni uyandıran, esbab-ı mücibesini bilmesem de beni durgunlaştıran, kapısında ali imran'da geçen her canlı ölümü tadacaktır yazan, ölünce bir yanım yıldız yokuşuna nazır bir yerde yatmayı istediğim şehrimin mezarlığıdır.
öldükten sonra nereye gömüldüğün, mezarının boğaz manzaralı olup olmadığının hiç önemli olmadığı, sonuçta kurtlara yem olacağı gerçeğini bilmeyen insanlar tarafından hala itibar konusu olan mezarlık.
hürriyet'in eski yayın yönetmeni ertuğrul özkök, zincirlikuyu mezarlığını yazı dizisi yaptı. (mezarlıklarla neden ilgilenir oldu acaba?)
o diziden notlar:
zincirlikuyunun kurulmasına 1935 yılında karar verilmiş. ve ilk sakini de, türk şiirinin büyük şairi abdülhak hamit tarhan olmuş.
1937 yılında bizzat atatürkün talimatıyla zincirlikuyuya defnedilmiş.
kurulduğu günden bu yana 43 bin 104 kişi defnedilmiş.
ama istanbulda her yıl 50 binden fazla cenazenin kalktığını hatırlarsak, zincirlikuyu, ölüler dünyasında küçücük bir yer tutuyor.
peki o kadar alana 43 bin naaş nasıl sığıyor derseniz cevabı açık.
aradan 5 yıl geçtikten sonra, aileden bir başka cenaze aynı yere defnedilebiliyor.
günde ortalama 2-3 cenaze defnediliyor. 2010 yılında 1051 cenaze defnedilmiş. bu yılın ilk 9 ayında defnedilen cenaze sayısı ise 643.
son 10 yılda en çok cenaze defnedilen yıl 2003 olmuş. o yıl zincirlikuyuya 1144 cenaze defnedilmiş.
Zincirlikuyu'da bir krematoryum var mı? Bir şehir efsanesine göre, türkiyenin ilk ve son krematoryumu zincirlikuyuda kurulmuş, ancak talep olmayınca kaldırılmıştı. Ertuğrul Özkök, bu konuyu mezarlıklar müdürü adem avcıya sormuş ve şu yanıtı almış:
hayır böyle bir krematoryum hiçbir zaman kurulmadı. zincirlikuyu açılırken, kararnameye krematoryum kurulabileceği de yazılmış. ancak bu krematoryum hiçbir zaman kurulmamış.