bugün

orta anadolu köylüsü hakkında ne yazdıysa bilfiil doğrudur. bugün hala kendilerinden olmayan insanı yaban görüp, insanlığa yabancı kalmaya devam etmektedirler. nitekim kültürleri onu gerektirir.

bu seçim de değildir, alınacak bir şey de değildir. dünya'nın çok yerinde de vardır.

yakup kadri gibi adama ne biliyor da yazıyor demek biraz saflıktan ileri gelir. bir toplumla alakalı 1 sayfa dahi yazı yazmak insanı terletebilecek bir şeyken adam oturup roman yazmıştır.

romanlarında feodalizmi eleştirmesiyle değil de köylünün gerçeklerini yazmasından nem kapılması aslında köylünün eleştirilmesi gereken bir kesim olduğuna gayet güzel örnektir.

kendimiz hakkında övüneceğimiz tek şey biz şu savaşta vardık olur başka şey olmayınca.

ama bu da tek başına yeterli olmaz, şehirliye bok atılır ''onlar yoktu'' diye... tek tek saymış gibi.

zaten köylüler genel itibariyle şehirlilere bok attığından yaban yazılmıştır.

ama konu bu değil. konu türk işçisinin, çiftçisinin, köylüsünün cumhuriyet dönemi sonrası seçtiği adamlar tarafından bazen örtülü, bazen ayan beyan 3.sınıf insan kefesine konmasına rağmen köylünün bugün hala intikamını entelijansiyadan almaya çalışmasıdır.

asıl yabanîlik budur ve bunu görmek için yozgat'a, çorum'a gitmeye gerek yoktur.

merak ediyorum... bu adamlarla uğraşmaktansa ne zaman hadi bir oyna da görelim diyenlere, kültürel varlıklarını bitirip köy enstitülerini kapatanlara, kendilerini soyanlara, muhtaç bırakanlara, oydan başka hiçbir şey görmeyenlere kafayı takacak o türk köylüsü acaba?
--spoiler--

Tatlı bir dilin çalamayacağı kalp yoktur. Bir erkek seni seviyorum kelimesini çok nadir kullanır ama kadınlar ise seni seviyorum kelimesi karşısında hissiz kalamazlar. Kalpten gelen bir seni seviyorum kelimesinin açamayacağı kapı yoktur.Hiçbir kadın yoktur ki seni seviyorum sözü önünde hissiz ve lakayt kalabilsin.

Yakup Kadri Karaosmanoğlu

--spoiler--
Hayatla, gerçek hayatla karşı karşıya gelindiği zaman…hayat bütün boşluklarıyla, hiçlikleriyle sizin önünüzde ve siz bu boşluğun karşısında yalnız, yapayalnız kaldığınız zaman etrafınızda tutunacak bir şey ararsınız…bir şey…ben onu ispirtoda bulurum. Yaşamak bir alçaklıktır; bu bir korkaklıktır; bu bir hainliktir; Yaşamak esir olmak, yaşamak daima , daima tenezül etmek. Yaşamak kirlenmek, daima kirlenmektir.
Milli Mücadelede Atatürk’ün yakın arkadaşları arasındadır.Anadolu Ajansı’nın kurucularındandır Roman, öykü ve makaleleri ile Tanzimat’tan bu yana geçirdiği değişiklikleri anlatmış bir yazardır. 1974 te vefat etmiştir.
görsel

Gelecek sene Allah'ın canımı almasına dua ediyorum. inşallah ölürüm. Atatürk'ten evvel ölmediğime ise bin kere pişmanım. Memleketi bu hâlde görmek, yüreğimi paramparça ediyor.

Yakup Kadri Karaosmanoğlu'nun yeni yıl dileği, Hürriyet, 31 Aralık 1955.
Yaban kitabını tek geçerim.
hakkında bu kadar az giri yazılmasına üzüldüğüm edebi yönü güçlü, mükemmel şair, iyi bir siyasetçi ve usta bir roman yazarıdır.

''Ben burada diri diri, bir mezara gömülmüş gibiyim. Hiçbir intihar bu kadar şuurlu, bu kadar iradeli, bu kadar sürekli ve çetin olmamıştır.'' Yakup Kadri Karaosmanoğlu

bu cümleyi söyletecek kadar ne yaşattı be usta hayat sana....
hem fecr-i ati hem de milli edebiyat akimlarina destek vermis olan yazarimizdır.
13 Aralık günü 1974 tarihinde vefat eden yakup Kadri'in saygı ve sevgiyle anıyoruz. Allah rahmet eylesin.

"Kitaplarımla baş başa kalmak
saatini dört gözle beklerim.Çünkü bu ömrümün bütün hazin sergüzeştini ve yaşadığım anın ağır sıkıntısını unuttuğum tek saattir."

Yakup Kadri karaosmanoğlu
"Biliyordum ki insan, hayvanların en kötüsü, en bayağısı ve an az sevimli olanıdır. Evet, bilhassa en az sevimli olanı." Yakup Kadri Karaosmanoğlu

Sana da çok çektirdi bu insanlar be reis...

Başlığının boş olmasına üzüldüğüm usta yazarımız.
Türk edebiyatının devlerindendir.

Kendisinin panorama diye bir romanı vardır ki şu çapta bir romanı yazabilecek babayiğit sayısı tüm türko edebiyatında bir elin parmaklarını geçmez. Ancak kendisi afedersiniz kemalist olduğundan ötürü entel ortamlarında kendisini övmek büyük ayıptır, aksine organik aydın gibi kaşarlaşmış entel kavramları kullanmak suretiyle kendisini alaya almak icap eder.
tercüme ettiği eserler fevkalâdedir; okumak istediğim bir çok kıymetli kitabın yakup kadri tercümesi var mıdır diye özellikle ararım. mesela prust’un bazı bölümlerini tercüme etmiştir ve o tercümeden sonra diğer prust ciltleri bana yavan gelmiştir. tercüme edeceği yazarın sadece lisanını değil, mevzuya o kadar hâkimdir ki adeta ruhaniyetini konuşturur.
Kendisiyle henüz 13 yaşında “Kiralık Konak” adlı romanıyla tanıştım.
Dili ve anlatımı oldukça sade ve yormayan bir yazar.
kiralık konak eseri ile batılılaşmanın getirdiği kuşak çatışmasını üç nesil üzerinden okuyuculara aktarır.
Hükümgecesindekibirpanaroma birsürgünyeribirankara sodom gomore nur baba yabankimdir kiralık konak.