bugün

iki parmak suyun içinde fanuslarda beslenen çirkin görünümlü sempatik evcil canlılardır. iğrenç yemleri olmakla birlikte suyu da iğrenç kokar. sık sık değiştirilmelidir. fazla soğukta kalırlarsa kış uykusuna yatacaklarından pencere önüne konulmamalıdır *.
iki tanesini beslemeye çalıştığım en güzel sürüngen çeşididir.*

deneyimlerime dayanarak bunların aslında su kaplumbağası olmadığını ama biz insanların onları sürekli suyun içinde yaşamaya mahkum ettiğimiz sonucuna vardım. hep dışarı çıkmak istiyorlar, ne biçim su yaratığı bunlar yaa!!

ayrıca (bkz: kaplumbağa terbiyecisi)
asıl cins adı singapur kaplumbağasıdır..
türkiye'de fanus içerisinde beslenen cinsine kırmızı yanaklı su kaplumbağası denir...
intihara meyilli ağır abilerdir. o kadar şerefsizdir ki o tipine rağmen kendisini sevdirir. üçü beşi bir araya gelince 19 mayıs kulesi kurup fanuslarından da kaçarlar. dışarıda bok varmış gibi.
küçükken*ninja kaplumbağalardan görmüş olmamdan dolayı pizza yedirmeye çalıştığım, havuzu aç kalmasın diye pizza parçalarıyla doldurduğum, yemediğini görünce türlü işkencelerime maruz kalan hayvancık.
efendim bunlar kışın uykuya yatmaktalarmış. eğer ki kışın hareketsiz halde görülürlerse öldü sanılıp, atılmamalılarmış.. ama bu geç öğrenildi biraz.. *
aç bıraktığınız vakit fanustan çıkıp duvarlarda ve fanus dışında her yerde bulabileceğiniz şirin sakin rahat hayvanlardır. *. *.
türkiyede evcil hayvan olarak satılanları kırmızı yanaklı su kaplumbağası * olarak bilinir. bilimsel adı trachemys scripta eleganstır. meyve, et, balık severler. eğer tıka basa doyduysa iki üç gün bir şey yemeden durabilirler. erkeklerinin tırnakları ve kuyruğu dişilerinkilerden daha uzundur. şeker yaratıklardır aslında, zarar gelmez kimseye. *
gayet sıkıcı, hiçbir şeye yaramayan, evde bir hayvan varmış hissi vermeyen bir canlıdır. öyle ki bir kez memlekete giderken yanıma almak istemediğimden bursa'da bırakmıştım, döndüğümde fanustaki suyun buharlaşması nedeniyle kuruduğunu gördüğümde açıkçası çok da vicdan azabı çekmemiştim! (sad but true)
bugün iki tane aldığım ve ne işe yaradığını anlıyamadığım, hayvanlar... dediler ki, ısıtıcı olcak olmazsa ölür, dediler ki akvaryum olucak olmazsa ölür, dediler ki kuru yeri olcak olmazsa ölür, mantar çıkar üzerinde ayrı bi dert yanlarına yaklaşırım kabuklarına çekilirler lan ne hıyar hayvanlar ya...
ayrıca şu palmiyeli fanuslarda 2-3 yıl yaşatabilen var mıdır merak ederimdir... *
balıklar gibi beyinsiz olmadıklarından belki, akvaryumda yaşayanlarına çok acıdığım hayvanlardır.
(bkz: kirmizi yanakli su kaplumbagasi)
pet shop larda küçükleri 10 ytl ,büyükleri 20 ytl olan şirin ve silik hayvanlardır. *
bir kap almak da icap eder bu şirinlere o da plastik olanlar 15 ytl, cam olan biraz daha büyükçene olanlar ise 25 ytl, ee bir de yem ,o da en kalitesi 20 ytl , bir de su motoru lazım çünkü su motoru olmadığında 3 günde bir sularının değiştirilmesi lazım geliyormuş su motoru 25 ytl , ee bir de kaya ve süs zımbırtılarını da hesap ederseniz astarı yüzünden pahalı çıkar; ama silik ve- basit- ve- sade- ve -durgun- bir yaşama özlemi içinde barındırırlar.
salak bir hayvandır küçücük kapta dolanıp duruyor. ne kadar yem verirsen yiyor. sonra çok yemek yemekten ölüyor. bazen kaçıp evin içinde bulamıyacağınız yerlere kaçıyor siz onu bulmak için arıyorsunuz bulamıyorsunuz. sevsen sevemezsin hiç bir mimik hareketi yok.

yeter bu kadar hayvanı aşağıladığımız. iyi yönleride var. ses çıkarmaz, gelip kafanıza falan konup, kucağınıza oturup sizi rahatsız etmez, tirip yapmaz. öyle bir hayvan.
elmyra ruhuna sahip bazı çocukları bir süreliğine avutmak ve evde kedi, köpek beslemekten daha basit ve ucuza mal olacağı içim anne, babaların tercih ettiği, korkunç elmayranın bütün gün tavana atıp tuttuğu, aç bırakıp kuru yem elde, oda oda koşturduğu, banyo küvetinde scuba diving yaptırdığı, leğene uyduruktan sözde tramplen inşa edip çeşitli stillerde suya atlayışlar denettiği, kısacası her türlü maymun edilen zavallı hayvancık.
gun gectikce sevmeye basladigim hayvanlardir bunlar...
eve ilk geldikten sonra size bi surat asan lan serefsiz ne eline alıyosun edasıyla suratınıza bakan hayvan olsada 2 gün şşt oglum alsana beni burdan diyebilecek kadar yüzsüzleşirmiş bunlar ben bugün bunu tespit ettim bakalım...
özgürlüklerine düşkündür bunlar.hiç farketmemişsiniz yuvasından çıkıp turalamaya başlar, aklınızı alır.bi de kaprislidirler ilgiyi eksilttiniz mi yemek yemezler siz gitmeden.*
çok şirin sevimli ve nazik hayvancıklar ilk bitane aldım sehir dısına giderken evde unuttum geldiğimde çok bitkindi iki gün sonra öldü,sonra 2 tane aldım biri erkek biri dişi erkek dişinin üstünden hiç inmedi dişi öldü sonrda erker kahrından öldü çok bakım isteyen hayvan hemen ölüyorlar tavsiye etmem.*
stresi alsın diye alınan ama sizi daha fazla strese sokan hayvanlardır.

birincisi neresinden soluk aldığını anlayamazsınız. ne solunumu yapıyordu bu hayvan diye düşünürken o saatlerdir kafasını suyun altından çıkarmaz. ülen intihar mı ediyor acaba noldu buna şimdi diye kendinizi yer dururken o bir yandan sinsi sinsi size gülmektedir. sabah uyandığınızda bacaklarını çarpık çurpuk bulursunuz aha öldü galiba diye düşünürken o yine size gülmektedir.

ikincisi size sadece yemek vermek istediğinizde gelir. öyle istediğiniz gibi sevip oynayamazsınız bunlarla. çok nankördürler çok. ben şu anki kaplumbağama eski sevgilimin adını verdim. aynı onun gibi. ben sevmek istedikçe kaçıyor.

suyunu da her gün değiştirmenizde fayda vardır eğer palmiyeli bir fanus kullanıyorsanız zira bu hayvanlar çok çabuk mikrop kapıyorlar. hah bak şimdi ya bir hastalanırsa stresi bindi üstüme. of!
evde en bakılası hayvanlardan biridir. aldığınızda minnacıktır. büyütürsünüz ve yıllar sonra kocaman olurlar. bunlar yıllaaaar yıllaaaar boyu yaşayabilirler. çocukken alıp çocuğunuzun görmesi bile muhtemeldir. bakması sevmesi zevklidir. göz göze geldiniz mi o bakışlarını ayırana kadar siz de ayıramazsınız. öyle muhtaç ve sevimli bir hali vardır ki, ona çok çok çoook iyi bakarsınız. *
(bkz: zombie kid likes turtles)
bazilari butun gun -hatta geceyi de icerisine alarak- uyur.hicbir yasam belirtisi gostermez.evde bir hayvan besliyorum dusuncenizin icine ederler.uyansin diye durter edersiniz bir ise yaramaz.en sonunda ne halin varsa gor der, yemini suyunu kesersiniz.lakin inatla yasar bu hayvanoglu.haftalarca yemek vermeseniz bile arada bir olmus mu diye bakarsiniz inatla yasadigini gorursunuz.ne menem bir sey oldugunu aklim almis degil.
burada bir sürü kötü şey okudum.ben 40 litrelik akvaryuda,sazan, japon balığı , buz balığı ve vatozla brilikte besliyorum. gayet de uyumlular.hatta balık beslemekten de zevkli çünkü yem verdiğim için içeri girince beni tanıyor türlü şebeklikler yapıyorlar.elimden yem yer bu keratalar.

şimdi efenim kötü koku olayı şöyle.balık akvaryumunun içinde zaten suya hava üfleyen ve suyu süzen bir filtremiz var.ayrıca da,akvaryum suyunun %50 sini haftada bir değiştirirseniz kokmaz efenim.siz hem filtre cihazı kullanmaz,hem de 15 günde bir suyu değitirirseniz tabi ki kokar.ölü ölüverir zavallı yavrucaklar.
benimkiler 40 litrelik balık akvaryumunun içinde oldukları için mecburen sürekli hareket halindeler ve sürekli yüzmece durumundalar.2 gıdım suyun içinde tutarsanız hareket etmezler.