"Faşist baskıları protesto ediyoruz..." diye ikinci bir başlık var yazıda, daha doğrusu kıpkısa özeti bu yazının. 33 yıl sonra geç de olsa okuduktan sonra sanırım durum değişmemiş, hala bu cümleye katılıyorum!
günümüzde sadece eğlence ve sanat için değil, propaganda ve asimilasyon amacıyla da kullanılan sanat dalıdır. öyle ki, bilinen bazı ülkeler, bu sanat dalını bahsi geçen amaç için de kullanmakta ve böylece, geniş bir kamuoyu oluşturmaktadır.
sinema gelecekteki dünyanın bir dönüm noktasıdır. şimdi bize basit bir eğlence gibi gelen , eğlence olan radyo ve sinema, bir çeyrek asra kalmadan yeryüzünün çehresini değiştirecek, japonya' daki kadın, amerika' daki zenci ve eskimo' nun ne dediğini anlayacaktır. tek birleşik bir dünyayı hazırlamak sinema ve radyonun keşfinin yanında tarihte devirler açan matbaa, barut, amerika' nın keşfi gibi olaylar oyuncak nisbetinde kalacaktır.
Atatürk sinemanın önemini bu şekilde anlatmış ve yine haklı çıkmıştır.
Bir ışık kaynağından çıkan ışınları, üzerinde resimler bulunan bir film şeridinden geçirecek, gerçekte olduğu gibi hareketli görüntüler meydana getirme işi ve bu şekilde meydana gelmiş olan görüntü.
Bir projeksiyon makinesi özelliğinde olan sinema makinesinde, film üzerinde bulunan resimler, saniyede en az on oniki, ortalama olarak onaltı defa değiştirmek suretiyle, bu hareketi görüntülerin meydana gelmesini sağlamış olur.
Bu hareketli görüntü, gözün aldanmasından meydana gelen bir görüntüdür. Saniyede ortalama olarak, aynı ekran üzerinde 16 defa değişen ve hareketlerinin birer devamı özelliğinde olmak kaydı ile çekilmiş filimler, sinema makinesinden geçerek, sahnede bulunan bir perde üzerine aksettiklerinde, ayrı ayrı olan bu resimlerin ayrılığı, göz tarafından fark edilmez: böylece, perdede, gerçekte olduğu gibi hareket eden görüntüler meydana gelmiş olur.
Lumiere kardeşler, ilk defa, hareket halinde film çeken makineyi yapmışlar ve 1896 yılında bu buluşlarını, ilk defa olarak halka göstermişlerdir. ilkel bir sinema görüntüsü veren bu buluştan sonra, sinema, bir hayli gelişmeler kazanmış: 1903 yılında, ilk defa konusu olan bir film yapılmış, bundan sonra olan gelişmelerle, bu görüntülere ses verilmiş, renkli olan görüntüler elde edilmiş ve bugünkü evrimleşmiş sinemaya ulaşılmıştır.
Bugün sinema, en önemli bir dinleme, bilgiyi ve görgüyü arttırma, çeşitli konuları olan olayları, gerçekteki gibi, istenildiğinde görebilme imkanlarını sağlayan resim, müzik, tiyatro gibi güzel sanat kollarının hepsini birden kapsayan önemli buluşlardan biridir..
fikir ve sanat eserleri kanunununda ki 5. maddesine göre sinema
tespit edildiği materyale bakılmaksızın elektronik veya mekanik benzeri araçlarla gösterilebilen sesli veya sessiz birbiriyle ilişkili hareketli görüntüler dizisidir.
bir an önce dvd kampanyasına başlaması gereken dergi. yoksa bu piyasa yoğunluğunda kaybolacak ki hiç istemem. türkiye'de daha hiçbir dergi yokken on numara dergi yapıyorlardı ki hala öyle. ancak dvd li dergilerin tercih edildiği şu günlerde onlar da bu kampanyaya başlamalı. empire ile aynı gruba ait olmaları sebebiyle diyorum ki: empire her ay iki dvd seçeneği sunacağına birini sinema dergisi versin. yetkili uyuma duy, sesimi..
"Sinema öyle bir keşiftir ki, bir gün gelecek, barutun, elektriğin ve kıtaların keşfinden çok dünya medeniyetinin veçhesini değiştireceği görülecektir. Sinema, dünyanın en uzak köşelerinde oturan insanların birbirlerini sevmelerini, tanımalarını temin edecektir. Sinema, insanlar arasındaki görüş, düşünüş farklarını silecek, insanlık idealinin tahakkukuna en büyük yardımı yapacaktır..."
benim gibi tembel insanlar için, gün be gün geliştirilen konsantre sanattır. vitamin gibidir, bir tablette çok şey barındırır.
diğer sanatlar gibi peşinden koşturmaz, evimize kadar gelir. gözümüze kadar girer.* zorla sevdirir kendini. şımarık bir çocuktur o, çok zeki olacak dersiniz aptal çıkar, deli dersiniz akıllı çıkar* sürprizlerle doludur.
özellikle akdeniz sineması bence bu sanatın diğer sanat dallarında da olduğu üzre doruk noktasıdır. bu denli insancıl, insan odaklı bir sinema daha olamaz herhalde.
bu ayki sayısında özel olarak çift kapak bulunan dergi. birinde karayip korsanları 3, diğer yüzünde ise örümcek adam yer almaktadır. promosyon olarak bir şey vermemesine rağmen kapak tasarımı çok iyi olduğu için bu ay diğer bütün sinema dergilerinden daha çok sattığını söyleyebilirim. merkez dağıtım tarafından dağıtılmaktadır.
popüler sinema dergisi olarak üretilen ve aylık çıkarılan bir sinema dergisi.. film afişleri de verirler oh oh..
dergi olmayan, yani sanat anlamı taşıyan sinema ise hayattır.. onsuz olmazdır, nefes almak gibidir, 2 saatlik de olsa başka bir hayal dünyasına dalmaktır, yeni hayatlar keşfetmektir..
her hafta gidilesi, son paran olmasına rağmen bağımlılık yaptığından olmazsa sanki eksik hissedilendir..
sinema, doğru okunuşu ile "kinema" saf olarak kalamamıştır.
"kinema", yunanca "hareket" demektir ya, bu sanatın ilk büyük ustaları, hareketin sanatını yapanlardır. hareket, sözü hiç gereksemeden konuşur. gerçekte söz, hareketin taklidinden başka bir şey değildir. evet, insanın konuşması da, el kol hareketlerinin gırtlağa geçmesinden doğmuştur, bir varsayıma göre. konunun o yanını bırakalım da sessiz filmin üstünlüğüne gelelim. charlie chaplin, sergei eisenstein, rene clair, sinemada söze uzun süre karşı koydular, hatta ilk sözlü film denemeleri onların yüzünden yarıda bırakılmıştır. ama insanoğlunun yenilik düşkünlüğü herşeyi yener. sonunda o ustalar da yavaş yavaş sesli, sözlü filme girdiler, ama ölçülü olarak dikkatle, charlie chaplin'in filmlerinde konuşma hep en az düzeydedir. kanımca günümüzün en başarılı filmleri, söze ancak gereği kadar yer veren filmler oluyor. sessiz, sözsüz filmleri yeniden görmek fırsatını bulursanız, bakın, onlar bize her istediklerini "kinema" ile anlatabilmektedirler. belki bir gün yeniden eskiye döneceğiz, gereksiz olan "söz"ü ondan çıkaracağız.
bir ingiliz düşünürü, gitgide konuşmanın ortadan kalkacağını söylüyordu. çünkü anlatım aracı olarak "söz"ün yetersizliği her gün biraz daha iyi anlaşılıyor, bilimler de, sanatlar da ondan yardım bekleyemez duruma geliyorlar.
"söz"ün düşünce demek olduğunu unutmuyorum tabi, daha iyi düşünebilmek için sözden vazgeçmememiz gerekiyor. bu gerçeği ilk bulan da sinema idi.
büyülü beyaz perde... yönetim, diyaloglar, kurgu, oyunculuk, ses, görüntü gibi güzel bir biçimde yapılması zor olan unsurları bir araya getiren sihirli oluşum...