bugün

risale-i nur türkçeleşmezmiş efendim o şekilde okunması gerekiyormuş. türkçeleşirse anlamı yitiriliyormuş. kardeşim! kuran-ı kerim mi bu! neden üstadınızı kendisinin istemediği kadar abartıyorsunuz! kuran-ı kerim'i bile türkçesinden okuyabiliyoruz ama asıl anlamı mealden alma niyetiyle bunu yapıyoruz. nesil yayınevi neden kuran-ı kerim'in türkçesini yayınlıyor? neden burç fm'de durmadan kuran-ı kerim'in türkçesi yayınlanıyor? said nursi'nin kelamını Allah kelamından üstün mü görüyorsunuz ? allah kelamı türkçe de okunabilecek radyonuzda, yayınevinizde türkçesi yayınlanacak. risale-i nur'lar türkçeleştirilemeyecek! neden ? çünkü sizi o uyanık abilerinizin ağzına bakmak zorunda kalacağız! o abilerinizin sultası devam edecek! sohbetlerde başrol oyunculuğundan düşecek o abiler. ayıp ayıp! milleti mahrum ediyorsunuz said nursi'nin bizlere verdiği bilgilerden. haydi buyrun özelden saldırın veya bu başlığın altına çakın lafları!
bülent ersoy türkçesiyle yazılmış bu kitap türkçeleştirilse de anlaşılmazdır efenim.
nurcuların kesinlikle karşı oldukları olaydır. okuyun okudukça anlayacaksınız gibi birde savunmaları vardır. yahu neden kasayım ki, gider meal ve tefsir okurum daha çok işime yarar.
önemli kur'an-ı kerim tefsirlerinden olan risale-i nur külliyatı'nın yazıldığı dönem dilini, bugünkü dile çevirme olayıdır. bu olay zaten yapılmaktadır. 3 yayın evi farklı düzeylerde sadeleştirip türkçeleştirmiştir. bunun avantajı ve dezavantajı vardır. dil bilenler bilir kusursuz çeviri neredeyse imkansızdır ama herhalikarda anlayamayan nesil için avantajı dezavantajından daha çoktur.

risale-i nur'ları, kur'an-ı kerim yerine koyacak kadar zeka özürlü insanlar var mıdır bilinmez ama görüntü itibariyle yoktur ve olacağı da sanılmamaktadır. çünkü zaten bilindiği üzere kur'an-ı kerim'in tefsiridir bu külliyat. kur'an-ı kerim'i açıklama gayesiyle yazılmış bir külliyatın böyle bir amacı olabilir mi?

evet 'akıl maneviyatta kördür' çok doğrudur. lakin bu tespiti doğru anlamak lazım. imam-ı gazali felsefesinin sonucudur bu tespit. akıl maneviyatta kördür ama yok değildir. sadece bizi belirli bir yere kadar götürür akıl, demektedir bu veciz. ateist de aklını kullanıyor müslüman da aklını kullanıyor fakat biri zemine biri zirveye varıyor. farkı oluşturan ise maneviyattır.
risale-i nurların yazıldığı dili anlamakta zorlanan, türkçeleştirilmesini kişisel yürüttükleri mantıkları ile doğru bulan zihniyetin arzuladığı durumdur. tanım cümlelerinin eksikliğinde tartışma haline gelmiş bir konudur.

*kişisel fikirlerin mutlak doğru gibi ortaya konulması risale-i nurlara yabancı olanları yanlış bilgilendirecektir.
*kişisel doğruların ayetlerle destekleniyor gibi gösterilmesi ama aslında sözün yanlış anlaşılmış olmasından ayetlerin anlattığı ile sözün anlattığı durumun tamamen birbirinden farklı olması yine bu kitaplara yabancı olanları yanlış fikir sahibi yapacak kişisel tespitlerdir.
*sorgusuz sualsiz teslim olmak durumu yoktur. kitaplar tüm sorgulamalara açıktır. ama cevaplar kitaptadır. soruyu kafanda oluşturduğun zaman cevabını kitapta arayabilirsin.

not: tartışılan konu içinde bulunmak istemediğimden durumu ifade eden giriyi yazıp tartışmada kalmış girileri sildim.