bugün

Haftaiçine en yakın tatil günü olması itibariyle yarım kalan işlerin kafaya üşüştüğü, yapılacakların kabus gibi çöktüğü gün. 1990 öncesi doğanlar için haftanın tek banyosunun leğende yapıldığı paklanma günü. Tümbu etkilerin yarattığı depresif olgu "pazar günü depresyonu" olarak nitelendirilebilir.
pazartesi sendromunun habercisi, belki de en önemli nedeni.
şayet yaptığınız işi sevmiyorsanız daha da artan depresyon. bir de üstüne pazar gününüz stresten arınıp rahatlama, haftaya hazırlanma modundan trafikte boğuşma, sıcakla güreşme, insanlarla didişme şeklinde geçtiyse daha da çekilmez bir hal almaktadır.
modern yaşamın modern times'da charlie chapline yaptığı gibi hayatımızın her anını bir bunalıma çevirmesinin sonucudur.

"
We're the middle children of history.... no purpose or place. We have no Great War, no Great Depression. Our great war is a spiritual war. Our great depression is our lives.
"

fight club
depresyon deniliyorsa bunun adına varsın öyle olsun ama ben bilirim ki "depresyon" kelimesi nazar boncuğu kalır pazar sabahlarında.

binlerce düşünce, sözcük vardır aklımda hiçbirini yazamam hep yarım kalır her pazar sabahında ve ben bilirim ki pazar sabahları karadır yollar hep siyah bir şehre akar ve yine bilirim ki o yollar bir gün kısalacak ne kara bir otobüs seni benden alacabilecek nede aptal pazar sabahları.

(bkz: pazartesi sendromu)
küçükken bizimkiler dizisinin bitiş müziğiyle pek bir derinden hissedilirdi bu. parliament pazar gecesi sineması jeneriği eşliğinde de yatağa gidilirdi. şimdi büyüdük o enstantaneler kalmadı, hissiyatlar da değişti ama sendrom yine aynı sendrom..
küçük yerlerde yaşayanlar için tam günü depresyonudur. senin tatil günün her yer kapalı, gezilecek, oturulabilecek yer yok. depresyona girmezsen ayıp olur yani.
90'li yillarda söyle bir anlami olan depresyon:

banyo - ütü kokusu - bizimkiler
bu depresyona birde yalnızlık eklenirse boku çıkabilecek depresyondur.
(bkz: cuma akşamı depresyonu)
tek kanalın trt 1 olduğu zamanlarda öğleden sonrasının "pazar günü konseri" ile heba olduğu anlardan kalma ruh hali.
cuma gununun verdigi dayanilmaz hafiflikten sonra yiyeceğiniz en ağır darbe.
izininiz bitmiş ve tekrar askere dönmek zorundaysanız, depresyonu aşan farklı bi boyut kazanan durumdur bu. elbette ertesi gün yeni bir iş günü filan ama, beterin beteri var. *
saatler ilerledikçe artan depresyondur.
keyif dolu uzun pazar kahvaltınızı yaparken bile 'yarın pazartesi' düşüncesinin beyninizi yiyip bitirdiği ruh hali.
her an ertesi günün pazartesi olduğunu aklınızdan çıkaramadığınız için her hafta sizi bulan depresyon. * *
haftanın en sıkıcı günüdür kanımca. tamam tatil olabilir ama pazar günlerinin insanın içiçne karanlık gibi çöken çözülemeyen bir gizemi var.

(bkz: pazar gününü iptal edelim kampanyası)
aslında hiçte depresyon sebebi değildir fakat...
bir saat süren otobüs yolculuğundan sonra yarı uykulu servise bindim. anam ona dakika bir gol bir. ceketi 2 beden büyük rengi desem kahvemi yeşilmi bir değişik kel kafalı gayet tipsiz bir abimiz sarılmış sevgilisine öpüşe öpüşe yolda yürüyorlar. hadi öpüşmekten utanmadın birşey demedim yahu tipsizliğinden utanır insan. o mıncıklamalarına devam ederken servis aracı trafiğin tıkanmasıyla birhayli yavaşladı. herkes biranda inince servisten panik oldum kulaklıkları çıkardım araçta bomba mı var diye ama trafikten ötürü sabırsız vatandaşlar inmek istemişler ben inmedim. şöför ve ben başbaşa. tabiki anormal bir durum değildi taki genç şöförün müziği son ses açması ki arkada ben bana çiçek abbası hatırlattı. vapura nihayet ulaşmıştım. oturup herzamanki gibi binenleri incelemeye başladım. güzel bir kız bindi nihayet kendinden başka kimseyi kolay kolay beğenmeyen ben uzun zamandır kusursuz olmasada güzel bir kız görmüştü inceledim şöyle baştan aşağıya siyah çantaya kahve çizmeler uymamıştı ama melek gibi yüzü zaten ayaklarına baktırmıyordu. vapurdan indiğimde az ilerde bir oğlana deli gibi hasretle sarıldığını gördüm. kız bana arkası dönüktü oğlanın yüzünde aptal şaşkın bir ifade vardı. be hey öküz be hey salak insan o kadar güzel o kadar hasretle sarılan bir sevgili bulmuş o dakika yapışmazmı dudaklarına. allah insana çirkin şansı versin. o çocukta tenhada sıkıştırma potansiyelide görmedim. terbiyeli çocuk yok yok aferin delikanlı çocuk aman işte kafamı karıştırdınız ulan. pazar pazar zaten bir saatlik yolu ayakta gelmişim o trafikte ...
ertesi gün işe ya da okula gidileceğinden pazar gününün son saatlerinde had safhada kendini gösteren depresyon. asıl adı pazartesi sendromudur. ileri safhası daha cumartesi gününden ya da pazar günü uyanır uyanmaz sabahtan başlayan halidir. kişinin daha sabahtan pazar gününü iyi geçirme, bir dakikasını bile boşa geçirmeme çabası ile güne başlamasıdır. pazar günü öğleden sonrası evde kafa dinlenerek, ertesi gün işe gidileceği gerçeğini unutmaya çalışarak, televizyon karışısında boş boş kafayı dağıtarak geçirme isteği doğurur.
(bkz: pazar günü öğrencinin ruh hali)
bana sadece pazar gecesi çökendir. gündüzleri süper sonuçta tatil yahu.
işten ayrılarak ya da okulunuzu bırakarak rahatça baş edebileceğiniz bir depresyon türü. ben denedim, oluyor.
pazar günü banyo yapıldıktan sonra ortaya cıkan durumdur.
yarının pazartesi olduğu akla gelinince şizofren olmak durumudur.
hafta sonunun sadece iki günden ibaret olduğunu düşünürsek, birinin bu malum sebeple bok gibi geçmesi durumudur.

hatta antidepresan kullanma sebebi olarakda açıklanabilir.

sıkıntı hat safada...