bugün

Muhammet Bahaeddin Nakşibendi'nin (1318-1389) kurduğu tarikattır. islam - Sünni
tasavvuf anlayışının en yaygın temsilcisidir. Tanrıya yaklaşmanın ancak daha çok ibadet yapmakla olanaklı olabileceğini savunur.
(bkz: necip fazıl kısakürek)
ülke capında sayısız mürid ve dergaha sahip tarikat.
Nakşibendilik, hicri: 791, miladi: 1389 taihinde vefat eden Hace Muhammed Bahauddin Nakşibend Hz.'lerinin temel usullerini belirlediği bir manevi terbiye sistemidir.
Bu terbiye yolu ve usûlü, Şah-ı Nakşibend Hz.leri ile başlamış değildir. Kendisi bu yolun usul, adap ve feyzini önceki büyüklerden almıştır. Bu terbiye yolunun usul ve adabı, silsile yolu ile Hz. Ebu Bekir Sıddık'a (r.a) ve ondan Hz. Resûlullah (s.a.v) Efendimize ulaşmaktadır. Terbiyenin başında ve merkezinde alemlere rahmet olan Hz. Resûlullah (s.a.v.) Efendimiz bulunmaktadır. Bu terbiye yolunun temel özelliği gizli zikir ve ilahi muhabbetir. Bu zikir ve terbiye yolu, tarih içinde gelen mürşidlerin ismiyle farklı adlarla anılmıştır.
Ayrıca kelime kelime incelersek Nakşibend, "nakş" ile "bend" kelimelerinden oluşmuş bir terkiptir. Bir isim değil sıfattır; ancak isim gibi meşhur olmuştur.

Nakş, bir şeyi bir yere nakşetmek, nakış gibi işlemek, hiç çıkmayacak hale getirmek, mühür gibi kazımaktır.

Bend, Farsça bir isim olup, dilimizde hem isim, hem sıfat olarak kullanılmaktadır. isim olarak, bağ, kelepçe, baraj, bent, kemer gibi manalara gelmektedir. Sıfat olarak, sıkıca bağlı, iyice bağlayan, kuvvetlice bağlanmış manalarına gelir.
bahaettin nakşibent tarafından ya da onun adına kurulan tarikat. başlıca temelini zikr oluşturur. tarikat kuralına göre, şeyhin anılmasını salık verdiği tanrı adlarından birini içten, gizli ya da sözlü, sürekli olarak anmak gerekir-miş.
şeyh naksibend' in tarikatı. artık iyice ayyuka çıktı gizli falan değil. felsefeleri;

hem bu dünyada, hem ahirette en üst mertebeye çık.
her tasavvuf tarikatı gibi zamanla içine bid'at lar girmiş topluluktur. yine de birçok topluluğa göre kendini iyi korumuş, öğretilerinin çoğunu uygulamaya çalışmıştır. yüzlerce kola ayrılan bu tarikatın her kolundakiler tarikatın esas kolu olarak kendilerini, tarikatın yaşayan en büyük kişisi olarak kendi murşidlerini görmekte ki bu tasavvuf kültürüne göre zaten olması gereken bir bakış açısıdır. temel olarak ibadetin gizliliğini benimserler.kişinin iç alemini eşinden bile gizlemesini, ibadetin ancak ve ancak sufi ile rab arasında olması gerektiğini, mecbur kalınan hallerde danışmak amacıyla tarikat liderine anlatılabileceğini vurgular.
1826'da yeniçeri ocağının kaldırılması ve bu ordunun bağlı olduğı bektaşilerin tekkelerinin çoğunun kapatılmasıyla boş kalan yerleri doldurmuş ve inanılmaz bir güç elde etmiş tarikat. Türkiye'deki ana merkezi Adıyaman'dır tarikat üyeleri her sene burayı ziyaret ederler. Tarikat şeyhi değişeceği zaman rivayet odur ki Peygamber şeyhin rüyasına girermiş ve yeni şeyhi ilan edermiş. ilginç bir yöntem tabi bana biraz kut anlayışını anımsatıyor. Ayrıca bu tarikat Atatürk'ün ''Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler ve meczuplar memleketi olamaz.'' sözünün havada kaldığının başka bir kanıtıdır.
amerika tarafından kendi bünyesinde ve parasal olarak desteklenen ikinci tarikattır*. Üyeleri para kazanmakla kafayı bozmuşlardır. Siyasi, farkında olmadıkları görevleri * tarikatının bekçiliğini yapmaktır. TR'yi kendilerinin koruduğunu düşünürler. Bir nevi Asimovun ikinci vakıfidirlar! Kendilerini dışarıya önce mistik sufi olarak tanıtırlar. Halbuki Mevlana'nın Ya olduğun gibi görün ya göründüğün gibi ol felsefesi yerine Ne göründüğün gibi ol, ne olduğun gibi görün felsefesini benimsemişlerdir. Gizlilik esastır. Dahasını merak edenler Atatürk zamanındaki ayaklanmalara Nutuktan gözatabilirler.
şah-ı nakşibendi'nin "yolumuz terk i dünya, terk i ukba, terk i hestî, terk i terk yoludur" diyerek özetlediği yol yordam.
son açıklaması aşağıda olan tarikat.

''facebook'da dövmesini göstermek adına şekilden şekile girerek fotoğraf çektiren bir çok gencimizin artık dergahımıza girebilmesi için ekstra çile çekmesine gerek yoktur. bilgilerinize arz ederiz.''
mensupları kubilay'ı şehit eden tarikat.
sofi liği benimseyen tarikattır ki , türklerin benimsediği ve dünyaya yaydığı sistemdir.

islam terbiye biçimi. laikleri zamanı itibari ile ve hala çok rahatsız ettiği bilinir.

dış güçlerin ve türkiye de ki ülkeyi savunduğunu zanenden laik , kemailst, ateist gibi unsurların dağıtmaya çalıştığı biliniyor.

tekke ve zaviyelerin kapatılmasındaki en büyük hedef , mevleviler ve nakşilerdi.

atatürk ünde üzerinde çalıştığı meselede budur , kapatılamayan bu tarikatlar , günümüzdeki varlıklarını dalga dalga büyüterek dinin yaygınlaşması ve ülke insanının disizleştirilmesi ve ya paganizm inancını yayılmasını önlama gibi misyonları da vardır.

türkiye deki en büyük tarikattir ve Muhammet Bahaeddin Nakşibendi'nin 1318-1389 de kurduğu islam terbiye biçimidir.

ülkemizde " yobaz " olarak bilinen kesimin çoğunluğunu temsil ederler.

gerici olarak aşşağılanırlar , dinlerine sahip çıktıklarından tüm ülke içinde mihraklar ve dış güçlerin hedefindedir.

sayısı tam olarak bilinmesede ülkenin yarısının gönül verdiği tarikattir. allah daim etsin.
Gönül verdiğim tarikattır. Bilmeden tanımadan eleştiri yapmak doğru değildir. Ben bensem nakşilik sayesindedir.
silsilesinin başı hz. ebubekire dayanan tek tarikat ekolü. alt dalı çoktur gene de. diğer ekoller hz. aliye dayanır.
bir vekilden tövbe alıp vird, hatme ile yola devam edenlerin adıdır.
(bkz: menzil tarikatı)
sessiz zikrin uygulandığı tarikat.
Şeyhlerini çok fazla ama çook çookk fazla severler abartırlar.
En kadim tarikatlardandır. Hacegan Yolu adıyla anılan koldan gelir. Piri Bahaüddin Nakşibendî'dir.

Anadoluya gelişi ilk dönemlerindedir. Hafi zikri usul olarak benimsemiştir. imam Rabbani, Halid-i Bağdadi, Şeyh Esad Erbili, Molla Cami gibi zatlar bu tarikin müntesibidirler.

Günümüz Türkiyesinde genellikle Halid-î Bağdadi kolundan gelişen Nakşibendi tarikinin kolları mevcuttur. Diğer kolun (Buhara Ekolü) son temsilcisi Özbekler Tekkesidir.
Öncelikle belirtmek isterim: allah dostlarına düşmanlık ve hakaret etmemek gerekir.

kim çıkarıyor güneş'in gavs hazretleri'nin emriyle (haşa) döndüğünü ha! yok öyle bir şey. hiçbir sofi ona tapmaz, tapana da sofi denmez zaten. sadece allah'ın rızasını kazanmak amacıyla yol göstermesi için bağlanılır bir mürşide, dünyevî menfaatlar uğruna değil!

ey iman edenler! allah'tan korkun ve sadıklarla beraber olun.
-tevbe 119.

Edit: Bir ayete takılıp kalmamak gerekir. Ayet ve hadiste salih kulları ve alimleri öven birçok delil vardır.
osmanlı devlet geleneğinin temelinde yatar.
türkiye'nin son 40 yılında her taşın altından çıkan, her yanlışın altında yatan sayıklama.

türkistan'da doğmuş olmasına karşın türk değildir. türkler'i zorla islamlaştırmak için bölgeye gönderilen arap valiler kurmuşlardır. başarılı da oldukları için daha sonraki türk devletleri'nde saygı görmüşlerdir. bu saygıyı da çoğu zaman suistimal etmişlerdir.

anadolu'ya girdikten sonra da benzer bir yöntem izlemişlerdir. türkiye cumhuriyeti'nin kuruluşundan sonra uzun süre sinmiş olarak varlıklarını sürdürmüşler, kötü hükümetler ve politikaları ile yavaş yavaş eski güçlerine kavuşmuşlardır. özellikle 1970 sonrasında cia pompalamasıyla başa gelen turgut özal ve recep efendi bu tarikatın üyeleridir. bunlar devlet kademelerine de kendi adamlarını sokmuşlardır.

önemli adamlarının tümü etnik artıklardır. kürtler baskın unsurdur. bu nedenle dinci kürtçüler arasında büyük ağırlıkları vardır. 2000'e kadar çatışma hâlinde olan dinci-seküler kürtçüler recep efendi'nin büyük gayretleri sonucunda birbirlerine en azından tahammül eder olmuşlardır.

not: recep efendi'nin gürcü olduğunu biliyoruz da emine neci?
osmanlı devleti'nin temelinde falan da yatmaz. osmanlı devleti'nin kurucuları türkmen'dir ve inançları günümüzdeki aleviler'le hemen hemen aynıdır. ancak gerek bu nakşibendilik bokuna duyulan saygı, gerek devşirme sisteminden, gerek haremin hep türk olmayanlardan kurulması ve gerekse hilafet için el ezher'den istanbul'a getirilip din işleri teslim edilen mollalar nedeniyle kendisini kuran türkmenler'e düşman olmuş bir devlettir.