bugün
- evlilik yaşı kaç olmalıdır12
- icardi1905'in sözlüğü bozması25
- uludağ sözlükte yazmanın hiçbir anlamı olmaması13
- cami tuvaletinin paralı olması11
- komşuyu arabanın arkasına bağlayıp sürüklemek19
- 007 slip don giysin kampanyası16
- erkeklerin sadakatsiz olması11
- okul müdürü nasıl korunabilirdi14
- anın görüntüsü12
- sözlüğün en güzel kızı olmanın dezavantajları14
- kızların yedek listesi8
- sözlüğe kız getirmek9
- motosikletle 210 km hız yapmak15
- benim başörtüm var arabamı yanlış park edebilirim8
- libido düşmesi16
- 25 yaşında üniversite okumaya niyetlenmek12
- karşı cinsi tavlamak için ne yaparsınız12
- istanbulda vurularak öldürülen okul müdürü27
- beni özlediniz mi doğru söyleyin12
- 1 85 boyunda zeki esprili yakışıklı kültürlü erkek15
- türkiye den soğuma sebepleri12
- niyetin ciddi mi klişesi12
- dünya bandırmalılar günü16
- sözlükte artık kızlar teklif edecek8
- bir erkeği cezbeden şeyler14
- insan olmaya ceyrek kala'yı eloande den kapmak17
- tamirciye veren kadın12
- karşı cinse giyim önerileri13
- platonik aşkın kalp kıran davranışları17
- eric bana9
- eloande ile evlenip sözlüğü huzura kavuşturmak21
- sözlük yazarlarının tatlıları13
- bir kızı kucakta zıplatmak10
- yazarların kız çocuğu olursa koyacağı isimler18
- şu an hissedilen duygu17
- burnumuzun dibindeki adaların yunanistan ın olması13
- erkekler götünüze değil yaptığınız pastaya bakar13
- can yaman erkekse sözlük erkekleri ne16
- psikolog fiyatları16
- ithalat ile ülke döndürmeyi marifet diye satmak8
- 2023 2024 sezonu lig şampiyonu9
- macar bakanının türklük açıklaması13
- flörtü eleme sebepleri8
- ölümlü dünya 29
- suratı sabunlamak11
- uludağ sözlük discord grubu8
- sözlük yönetimi beni silsin mi16
- sözlüğün terzisi8
- nervio'nun güzel ellerinden yiyeceğim dayak8
entry'ler (520)
yasak demeden yasağı anlamayan *lar...
islamı peçe edip peçavraya çevirmeye çalışanlar da sevinsin *
Arkadaşlar ateizm nedir derseniz şu kısa, takriben 18 dakika, google ted talk video'sunu ingilizce bilenleriniz varsa bir izleyebilir mi? izlenimlerinizi de benimle özel mesaj olarak paylaşabilir misiniz? Burada konuşan nöroloji prof'u kadın, bilerek mi bu konuşmayı kuntizlemiştir, maksat insanları çok ustaca bir şekilde dinden soğutmak mı? Bizi önceki hayat diye düşünmeye iten bir tek, sağ beyin odaklı doğmamız mıdır dedirten konuşu:
http://www.ted.com/talks/...ul_stroke_of_insight.html
http://www.ted.com/talks/...ul_stroke_of_insight.html
"ya böyle amaç sosyalleşmekse, arada bir bütün mahalle bir araya gelip sinemaya gitsek, çay falan içsek birbirimizi tanısak, böyle olma mı" gibi filolojik ve felsefi bakışaçılarına yol açacak damıtılmış tembelliktir. "abdes yerine de ayfonu şarj etsek" falan, o da yemez.
Neticesinde adam eli mahkum gidecektir, eh bu da bir nevi "parti" sayılır, sayılma mı? Lakin arkasından seni bekleyen tek sürpriz, ayakkabıların çalınıp çalınmadığıdır.
Neticesinde adam eli mahkum gidecektir, eh bu da bir nevi "parti" sayılır, sayılma mı? Lakin arkasından seni bekleyen tek sürpriz, ayakkabıların çalınıp çalınmadığıdır.
"Sever sever sağa ne?" diyebilmenin özgürlüğünü ve hukukunu Atatürk'ten, bu Allah ile kulu arasındadır "Sağa ne sığır?" diyebilmenin cesaretini ve yönünü peygamberinden almış hür bireydir.
evine amerikan bar yaptırır:
- evet bu da barımız
- . . .
- yok ben giymiyorum, sevmediğimden giymiyorum, .., s-e-v-m-e-d-i-ğ-i-m-d-e-n! *
- evet bu da barımız
- . . .
- yok ben giymiyorum, sevmediğimden giymiyorum, .., s-e-v-m-e-d-i-ğ-i-m-d-e-n! *
amerikan televizyasında kanaldan kanala, reklamdan reklama koşarken kanald anahaber sunucusuna benzer bir yaratıkla karşılaştım. Bir adam okurken gözlerinin kaymasını gizlemek için sürekli bedeniyle şekil değiştirebilir miydi? Sonra bu bana gaip birşeyler anımsattı.
Sonradan şaştığıma şaştım; hükümet partisindeki politikacılar birbirinin aynısı değil miydi? Saddam Apo benzerliğine şaşan bir tek ben miydim? Eğlendirsinler diye önümüze konan çikitalı televizyon sunucuları bir benzerliğe işaret etmiyor muydu?
Tipine baktığında hangi adamın söz dinler, isyan etmez, kolay kafası karıştırılabilir olduğunu bilmek, özellikle Türkiye coğrafyasında 2li 3lü yaşlardan öğrenilen birşeydir. Sonradan bu unutulur. Daha sonra da adına önyargı denilerek başka yerlere çekilir.
Halbuki eşşeğe altın semer taksan yine bilirsin ki eşek eşşektir.
Sonradan şaştığıma şaştım; hükümet partisindeki politikacılar birbirinin aynısı değil miydi? Saddam Apo benzerliğine şaşan bir tek ben miydim? Eğlendirsinler diye önümüze konan çikitalı televizyon sunucuları bir benzerliğe işaret etmiyor muydu?
Tipine baktığında hangi adamın söz dinler, isyan etmez, kolay kafası karıştırılabilir olduğunu bilmek, özellikle Türkiye coğrafyasında 2li 3lü yaşlardan öğrenilen birşeydir. Sonradan bu unutulur. Daha sonra da adına önyargı denilerek başka yerlere çekilir.
Halbuki eşşeğe altın semer taksan yine bilirsin ki eşek eşşektir.
hüseyin abi bugün niye gelmedi? *
insan algıladığı her ânı saniyede 30 kere sinapslarına kaydeder. Bazısının unutulduğunu sayacak olsak da bir çoğu ölene dek bizimle beraberdir. Lakin tek anlık hayal olmaz, o olsa olsa özlemdir.
cümleler karmaşıklaştıkça acaba insan birşeyleri daha mı çok gizlemeye başlıyor, yada bundan daha çok şüphelenmeye?
Yoksa edebiyat dediğimiz şey, anlatma sanatı diye ifade edilen, birşeyleri anlatmak gayesinden öte, bir şeyleri saklamak mı? Yani bir nevi ekleyerek değil eksiltilerek yapılan bir heykeltraşlık mı?
öyle olduğunu düşündüğümüzde bile kim bilir neleri atlıyoruz. insan, ah insan, daha kendi gizemini çözememiş, ama evrenleri bir kalbe bir beyine sığdırabilmiş insan? Yoksa bunu yaparken o da mı birşeyleri atladı, atladıklarını inançla yahut duygularıyla mı sakladı?
kelimelerin çağrışımı başka, bir elma benim için sarı ve sert, başkası için kırmızı ve sulu. benim beyaz diye gördüğümü acaba başkası beyaz mı görüyor, yoksa o da onu benim gibi beyaz öğrendiği için mi ona beyaz diyor?
Ya gittikçe eksikleşen yaşantımız. Sözlüklerde o eksikliği biraz dengeleme çabamız. Ve gittikçe daralan hafzalamız ve kısalan tümceler, sözcükler. Kısaltmaya alışmış Mareşal Gazi Mustafa Kemal Paşaya dahi olur olmadık kısaltmalar yapanlara ses çıkarmaz olmuşuz.
kendimizi aradığımızı, farklı olduğumuzu söylesek ne çare, hepimiz bunu söylemiyor muyuz? Bazıları bizde iz bırakan heykeltraş izlerini dahi suçluyor, neden hepimiz fabrikadan çıkmadık, o zaman hatamız daha az olurdu diye. Halbuki yaşam ölüme kadar bırakabildiğin etki, değiştirebildiklerin, senin arkandan eksilttiklerinken biz neden kendi eksiltilerimize bunca takılıyor, ölümsüz olmak istiyoruz? Zaten ölümsüzlük yanıbaşımızda dururken neden biz ona öykünmeyi ve sonsuz tutsaklığı tercih ediyoruz?
Eksiltmek başka yüksünmek başka. Zannederim ki koparılan bir parçanın duyarsızlaşmış bir felci haline gelmişiz. Üstelik koparılan biz değil, kopan biz halini almışız.
Yoksa edebiyat dediğimiz şey, anlatma sanatı diye ifade edilen, birşeyleri anlatmak gayesinden öte, bir şeyleri saklamak mı? Yani bir nevi ekleyerek değil eksiltilerek yapılan bir heykeltraşlık mı?
öyle olduğunu düşündüğümüzde bile kim bilir neleri atlıyoruz. insan, ah insan, daha kendi gizemini çözememiş, ama evrenleri bir kalbe bir beyine sığdırabilmiş insan? Yoksa bunu yaparken o da mı birşeyleri atladı, atladıklarını inançla yahut duygularıyla mı sakladı?
kelimelerin çağrışımı başka, bir elma benim için sarı ve sert, başkası için kırmızı ve sulu. benim beyaz diye gördüğümü acaba başkası beyaz mı görüyor, yoksa o da onu benim gibi beyaz öğrendiği için mi ona beyaz diyor?
Ya gittikçe eksikleşen yaşantımız. Sözlüklerde o eksikliği biraz dengeleme çabamız. Ve gittikçe daralan hafzalamız ve kısalan tümceler, sözcükler. Kısaltmaya alışmış Mareşal Gazi Mustafa Kemal Paşaya dahi olur olmadık kısaltmalar yapanlara ses çıkarmaz olmuşuz.
kendimizi aradığımızı, farklı olduğumuzu söylesek ne çare, hepimiz bunu söylemiyor muyuz? Bazıları bizde iz bırakan heykeltraş izlerini dahi suçluyor, neden hepimiz fabrikadan çıkmadık, o zaman hatamız daha az olurdu diye. Halbuki yaşam ölüme kadar bırakabildiğin etki, değiştirebildiklerin, senin arkandan eksilttiklerinken biz neden kendi eksiltilerimize bunca takılıyor, ölümsüz olmak istiyoruz? Zaten ölümsüzlük yanıbaşımızda dururken neden biz ona öykünmeyi ve sonsuz tutsaklığı tercih ediyoruz?
Eksiltmek başka yüksünmek başka. Zannederim ki koparılan bir parçanın duyarsızlaşmış bir felci haline gelmişiz. Üstelik koparılan biz değil, kopan biz halini almışız.
pişman kadın ise her yola gelir. *
ben de, şahsen gitsem hertürlü etkileyeceğime emin olduğum başarılı yaratılışlı insan. En beğendiğim yönü kendini bilmesi, havalılığın arkasında bunu taşıyabilmesi; yani kendine güveninin boşluktan değil doluluktan gelmesi. Eh bunu herkeş de anlayamaz zaten, hertürlü etkiler kendime bağlardım ama üşeniyomuyum çekiniyomuyum bilmiyorum, olacağı varsa olur zaten *. Herneyse okurlar, Salı günleri keyfimizi atıran tat olan dizide göynümüze çay demleyen bir şahıs.
her devenin en az bir her'gücü vardır.