bugün

1931 istanbul Doğumlu. Orta sınıf ailenin üç kız kardeşten ortancası. ilk, orta ve liseyi istanbul okullarında okudu. istanbul Üniversitesi ingiliz Edebiyatı bölümü'nde eğitim gördü. Son sınıfta ayrıldı. Çeşitli işlerde çalıştı. Evlenerek bir süre (bkz: Ankara) ve izmir'de oturdu. 1961 de istanbul'a döndü. Halen istanbul'da yaşıyor. Yazarlığa hikayeyle başladı. ilk yayınlanan hikayesi Uğraşsız'dır.(Seçilmiş Hikayeler Dergisi, 1956.Ankara.) Giderek Dost, Yeni Ufuklar, Yeditepe, Ataç, Papirus, Yelken vb. Edebiyat Dergilerinde yazı ve hikayeri göründü. Erbil, kendinden önce yerleşmiş olan yazın akımlarına bağlı kalmadı; roman, hikaye ve düz yazı metinlerinde Ortodox Marx'çıların karşısında yer almasıyla tanındı. Psikanilizin özgürleştirici yöntemlerinden yararlanarak, dinin, ailenin, okulun, toplumsalın ürettiği tabularla dolu ideolojilere karşı 1956'da başlayan mücadelesini dilin oturmuş kelime hazinesi ve söz dizimi kuralarını değiştirme çabasıyla sürdürdü. Yeni bir biçim ve biçem geliştirdi. Başlıca düşünce kaynakları Marx ve Freud olarak belirtildi. Düşünür Selahattin Hilav, Erbil'in "Zihin Kuşları" adlı deneme kitabına yazdığı incelemede, "Türk edebiyatçısı ilk olarak Batı'nın estetik ve düşünsel alandaki yaratışlarıyla aralarında Leyla Erbil'in de bulunduğu 1950 sonrası yazarlarıyla, zamansal açıdan ayni hizaya gelmiştir.." demektedir. 2001'de yayımlanan son romanı (Novella) "Cüce" ise, eleştirmenlerce büyük ilgiyle karşılanmış kitap üzerine yazıları, incelemeleri yayınlanan yazarların vardığı ortak görüş Cüce'nin benzersizliği olmuştur. Bunlar arasında, Orhan Koçak ise, Mahmut Temizyürek'in yargısını yineleyerek şöyle demektedir: "Son dönemin, en önemli, çünkü en yalansız, yalansızlığı içinde en güzel, en ihtişamlı yapıtlarından bir. Artık ancak başka bir şey yapılabilir" Leyla Erbil, 1970 Türkiye Sanatçılar Birliği, 1974 Türkiye Yazarlar Sendikası kurucularından olup, PEN yazarlar derneği üyesidir. 1961'lerde T.i.P üyesi olan Erbil, T.i.P'in Sanat ve Kültür Bürosu'nda görev almıştır. 1979'da çağrılı olarak gittiği ABD'de kendisine, Iowa Üniversitesi Onur üyeliği verilmiştir. Edebiyat Ödüllerine katılmayan Erbil, 2000- 2001 yılı Ankara Edebiyatçılar Derneği Onur Ödüllerini kabul etmiş, 2002 yılında ise, PEN Yazarlar Derneği tarafından Nobel Edebiyat Ödülü'ne ülkemizden ilk kadın yazar adayı olarak gösterilirken, "Türk dili ve edebiyata egemenliği, aynı, zamanda insana, hayata ve dünyaya karşı sorumlu aydın tavrı" vurgulanmıştır.
eserleri;
(bkz: Cüce)
(bkz: Düşler Öyküler)
(bkz: Eski Sevgili)
(bkz: Hallaç)
(bkz: Karanlığın Günü)
(bkz: Mektup Aşkları)
(bkz: Tuhaf Bir Kadın)
(bkz: Zihin Kuşları)
Yokluğuna alışamadığım büyük yazar. Hayır, şahsen tanımıyordum kendisini. Şahsını edebi bir kimlik olarak tanımladığım hesaba katılırsa onu tanıdığını iddia edenlerden daha çok tanıdığım aşikâr. Vefat ettiği gün, baş sağlığı mesajları almıştım. Cenazesine katılamadım, çünkü orada olacak gücüm yoktu. Sonradan öğrendim ki sadece yirmi kişi katılmış... Tanrı'm bir insan ölürken yalnız biliyorum ama bu yalnızlığın "sükut suikasti" haline dönüştürülmesini sineye çekemiyorum. Evet, Türkçe'nin son birkaç yılın en büyük yazarıydı leylâ erbil. Ve o "popüler" kimlikleriyle dolaşan şaklabanlar, edebiyatın ne olduğunu muhtemelen azıcık biliyorsunuz. Sizce de bu kadar kötü yazmanız sizi incitmiyor mu? Güzellik yalnızlıktır. Leylâ erbil bu yüzden "öteki" oldu.
en son mesele dergisi kendisini kapak yapmıştı. ama öyle ki ilerleyen hastalığı nedeniyle sorulara bizzat yanıt vermektense mail üzerinden cevaplamayı istemişti. her ölüm erkendir, der cemal süreya. leyla erbil de ne olursa olsun erkenden ayrıldı bu dünyadan. ölümünü duyduktan sonra gidip bir beşiktaş vapuruna atladım. boğazda salınan vapurlar üstüne yazılmış belki de tek öykü onunkidir. şirket-i hayriye'nin doğrudan doğruya öykünün merkezine yerleştiği ilk öykü: vapur. belki bir umut öyküde babasını beşiktaş sahilinde bekleyen kız gibi leyla erbil'i de orada iskelede görürüm düşüncesiyle bindim vapura.

keşke görebilseydim. keşke o beton yığınlarının, iğrenç otel binasının ve polislerin yerinde o olsaydı. ona yer kalsaydı. istanbul kendisine değer katan yazarlarını bütün gövdesini açsaydı. ama olmadı. bu gidişle de olmayacak.

vefatının ardından ahmed arif'in şiirlerinin çoğunu ona yazdığı haberi üzüntümü daha da katmerli hale getirdi. onca zamandır dillere düşen güzelim dizelerin bu tuhaf kadına yazıldığı bilgisi bende başka kederlere yol açtı.

vefalı bir belediyecinin leyla erbil'i hatırlamasını diliyorum. adını vapurlardan birine vermek bence ruhunu okşayacak en güzel hareket olacaktır.

namı diğer zenime hanım'ın okuruna bıraktığı çok şey var.
Ahmed arif'e çok acı vermiş zat.

"Al beni yarı canım, al... Uçakla mı gelirsin, rüzgarla mı, bak bak da gör, asıl ölmek isteyen benim. Niye mi? Ah nasıl anlatayım... Bir de şairim ha! Hiçbir bok değilim... Sensizlik, ayrılık, ölümden çok daha rezil, çok daha ıssız, manasız ve boş... acı..."

Ahmed arif.
görsel
görsel
görsel
“Sevilmek iyi edermiş insanları, ben hiç mi sevilmedim?”
"biz ne olacağız? bizim yaşadıklarımız ne olacak? hiç yaşamamış mı sayacaklar bizi? onca geçirilip göçülenden bir şeyler kalmalı; her ne kadar, 'el hayru fi ma vakaa' derlerse de iş sona erince dönüp sorarız boşuna mı geçirdik bunca yıl sırtımızdan vapurları?"
en leylim gecede ölesim tutmuş / etme gel / ay karanlık.

ahmet arif'den leyla erbil'e, leylisine.
Leyla Erbil hayatımın kadınlarından biri. Küçük bir kızla tanıştım bugün adı Leyla , Leyla'ya verdiğim önemi, onun yazdıklarının, anlattıklarının bana nasıl ayna olduğunu küçük çocuğa Nasıl anlatabilirdim ki?
Annesi de Leyla Erbil'den ötürü Leyla koymuş ismini Nasıl kıskandım." Ne güzelsin sen" dedim sadece; adı Leyla. sadece ismi Leyla olduğu için bile çok güzel. "Benim kızım ol" dedim " güzel olabilirdi ama annem üzülecektir" Dedi.

http://www.5harfliler.com/mektuplarda-leyla-erbil/
görsel
"Zaten ruhumuzu bütün çıplaklığıyla kimseye gösteremediğimiz için, daima yalnız kalmaya mahkûmuz."

ah be abla. gerçekler çok can yakıyor.
öldüğüne göre artık eserlerini okumaya başlayabileceğimiz büyük ve güzel yazar.
1931 istanbul doğumlu yazar. lise eğitimini kadıköy kız lisesi, üniversite eğitimini istanbul üniversitesi edebiyat fakültesinde tamamlamıştır. yapıtlarından bazıları ; hallaç (1961) , tuhaf bir kadın (1971) ,eski sevgili (1977). edebiyat çevrelerinden , özellikle modern öykücülere kazandırdığı dinamizm ile takdir toplamıştır. gecede isimli eseri en popüler yapıtı olarak gösterilebilir.
görsel