bugün
- zall beceremiyorsan bırak git10
- erkekler seks yapamayacağı kadınla arkadaş olmaz10
- erkeklerin sadakatsiz olması20
- benim başörtüm var arabamı yanlış park edebilirim12
- anın görüntüsü19
- türkiye den soğuma sebepleri22
- anneler günü12
- erkekler götünüze değil yaptığınız pastaya bakar28
- beni özlediniz mi doğru söyleyin15
- eloande ile evlenip sözlüğü huzura kavuşturmak21
- uludağ sözlükte yazmanın hiçbir anlamı olmaması24
- karşı cinse giyim önerileri19
- ismet gurbuz 202411
- sözlüğe kız getirmek10
- 2024 eurovision şarkı yarışması12
- okul müdürü nasıl korunabilirdi16
- komşuyu arabanın arkasına bağlayıp sürüklemek8
- bir erkeği cezbeden şeyler12
- fazla mastürbasyon yapan erkek9
- kimsenin okumadığı sözlükte yazar olmak11
- niyetin ciddi mi klişesi13
- uludağ sözlük kapatılacak11
- yorgun mermi8
- icardi1905'in sözlüğü bozması26
- karşı cinsi tavlamak için ne yaparsınız15
- libido düşmesi18
- 45 yaş üstü kadınların muşmulaya dönmesi10
- kızların yedek listesi9
- yazarların kız çocuğu olursa koyacağı isimler9
- cami tuvaletinin paralı olması14
- sözlükteki feyk hesap sahipleri tespit edilecek9
- evlilik yaşı kaç olmalıdır12
- dünya bandırmalılar günü16
- sözlükte artık kızlar teklif edecek8
- insan olmaya ceyrek kala'yı eloande den kapmak17
- platonik aşkın kalp kıran davranışları13
- eric bana9
- sözlük yazarlarının tatlıları13
büyük sylvia plath şiiri :
i have done it again.
one year in every ten
ı manage it--
a sort of walking miracle, my skin
bright as a nazi lampshade,
my right foot
a paperweight,
my face featureless, fine
jew linen.
peel off the napkin
o my enemy.
do ı terrify?--
the nose, the eye pits, the full set of teeth?
the sour breath
will vanish in a day.
soon, soon the flesh
the grave cave ate will be
at home on me
and ı a smiling woman.
ı am only thirty.
and like the cat ı have nine times to die.
this is number three.
what a trash
to annihilate each decade.
what a million filaments.
the peanut-crunching crowd
shoves in to see
them unwrap me hand and foot--
the big strip tease.
gentlemen, ladies
these are my hands
my knees.
ı may be skin and bone, *
nevertheless, ı am the same, identical woman.
the first time it happened ı was ten.
ıt was an accident.
the second time ı meant
to last it out and not come back at all.
ı rocked shut
as a seashell.
they had to call and call
and pick the worms off me like sticky pearls.
dying
ıs an art, like everything else.
ı do it exceptionally well.
ı do it so it feels like hell.
ı do it so it feels real.
ı guess you could say ı've a call.
ıt's easy enough to do it in a cell.
ıt's easy enough to do it and stay put.
ıt's the theatrical
comeback in broad day
to the same place, the same face, the same brute
amused shout:
'a miracle!'
that knocks me out.
there is a charge
for the eyeing of my scars, there is a charge
for the hearing of my heart--
ıt really goes.
and there is a charge, a very large charge
for a word or a touch
or a bit of blood
or a piece of my hair or my clothes.
so, so, herr doktor.
so, herr enemy.
ı am your opus,
ı am your valuable,
the pure gold baby
that melts to a shriek.
ı turn and burn.
do not think ı underestimate your great concern.
ash, ash--
you poke and stir.
flesh, bone, there is nothing there--
a cake of soap,
a wedding ring,
a gold filling.
herr god, herr lucifer
beware
beware.
out of the ash
ı rise with my red hair
and ı eat men like air.
i have done it again.
one year in every ten
ı manage it--
a sort of walking miracle, my skin
bright as a nazi lampshade,
my right foot
a paperweight,
my face featureless, fine
jew linen.
peel off the napkin
o my enemy.
do ı terrify?--
the nose, the eye pits, the full set of teeth?
the sour breath
will vanish in a day.
soon, soon the flesh
the grave cave ate will be
at home on me
and ı a smiling woman.
ı am only thirty.
and like the cat ı have nine times to die.
this is number three.
what a trash
to annihilate each decade.
what a million filaments.
the peanut-crunching crowd
shoves in to see
them unwrap me hand and foot--
the big strip tease.
gentlemen, ladies
these are my hands
my knees.
ı may be skin and bone, *
nevertheless, ı am the same, identical woman.
the first time it happened ı was ten.
ıt was an accident.
the second time ı meant
to last it out and not come back at all.
ı rocked shut
as a seashell.
they had to call and call
and pick the worms off me like sticky pearls.
dying
ıs an art, like everything else.
ı do it exceptionally well.
ı do it so it feels like hell.
ı do it so it feels real.
ı guess you could say ı've a call.
ıt's easy enough to do it in a cell.
ıt's easy enough to do it and stay put.
ıt's the theatrical
comeback in broad day
to the same place, the same face, the same brute
amused shout:
'a miracle!'
that knocks me out.
there is a charge
for the eyeing of my scars, there is a charge
for the hearing of my heart--
ıt really goes.
and there is a charge, a very large charge
for a word or a touch
or a bit of blood
or a piece of my hair or my clothes.
so, so, herr doktor.
so, herr enemy.
ı am your opus,
ı am your valuable,
the pure gold baby
that melts to a shriek.
ı turn and burn.
do not think ı underestimate your great concern.
ash, ash--
you poke and stir.
flesh, bone, there is nothing there--
a cake of soap,
a wedding ring,
a gold filling.
herr god, herr lucifer
beware
beware.
out of the ash
ı rise with my red hair
and ı eat men like air.
plath'in, üçüncü ve amacına ulaşan, yani son intihar girişiminden bir yıl önce yazdığı, en okunabilir meali şöyle olan mucize dizeler..
iste yine yaptim
her on yilda bir
böyle bir tane beceririm
bir tür ayakli mucize, tenim
bir nazi lamba siperligi kadar parlak,
sag ayagim
tüy kadar hafif
yüzüm ifadesiz, incecik
yahudi kumasindan.
çözün kundagi
ah, sevgili düsmanim.
korkutuyor muyum? -
burnu, göz bebekleri, 32 disi yerli yerinde mi?
aci nefesi
ertesi gün yok olacak.
yakinda, cok yakinda
vahim bir öldür gücü
evimde, etimde olacak
ve ben iste gülümseyen bir kadin.
daha sadece otuzunda.
ve kedi gibi dokuz canliyim.
bu üçüncü sefer.
ne lüzumsuzluk
on yilda bir imha.
bu ne çok iplik.
çekirdek yiyen kalabalik
itisir içeri görmek için
ellerimi ayaklarimi çözmelerini -
muhtesem soyunmalar.
baylar, bayanlar
bunlar ellerim benim,
bunlar dizlerim.
bir deri bir kemik olabilirim, farketmez,
ben de onlardandim, tek tip kadin iste
ilk seferinde on yasindaydim.
kazaydi.
ikinci seferinde istedim
bitirip gitmeyi ve hiç daha dönmemeyi.
üstüstüme kapaklandim.
tipki bir midye gibi.
tekrar tekrar bagirmalari gerekti çagirmalari
ve üstümden ayiklamalari inci gibi parlak yapiskan
solucanlari
ölmek
bir sanattir, hersey gibi.
özellikle iyi yaparim.
bir ölürüm ki, cehennemden gelir gibi olurum.
bir ölürüm ki, adeta hakikaten olurum.
sanki gider gibi bir davete.
bunu yapmak çok kolay bir hücrede
ölmek ve kimildamamak
ölüyü oynadigim tiyatroda sir/nin gelmesi gibi
günesli bir günde geri gel
ayni yere, ayni yüze, zalim
eglenen çigrislara:
'mucize!'
iste bu yere yikar beni.
ama bir bedeli var.
yara izlerime bakmanin, bir bedeli var.
kalbimi dinlemenin ----
hakikaten çalisiyor.
bir bedeli var, çok büyük bir bedeli var.
bir sözün, veya bir dokunusun.
ya da biraz kannimi akitmanin.
bir tutam saçimin veya elbisemden bir parçanin.
eee, herr doktor.
eee, herr düsman.
sizin eserinizim ben,
paha biçilmez,
altin topu bebeginizim
bir çigliga eriyen
dönüyorum ve yaniyorum.
gösterdiginiz alakaya aldirmadigimi sanmayin.
kül, kül -
külü esele bak.
etten kemikten eser yok----
bir kalip sabun
bir nisan yüzügü
altin bir dis.
herr tanri, herr seytan
savulun
savulun.
küllerin arasindan
dogrulurum kizil saçlarimla
ve çitir çitir adam yerim.
iste yine yaptim
her on yilda bir
böyle bir tane beceririm
bir tür ayakli mucize, tenim
bir nazi lamba siperligi kadar parlak,
sag ayagim
tüy kadar hafif
yüzüm ifadesiz, incecik
yahudi kumasindan.
çözün kundagi
ah, sevgili düsmanim.
korkutuyor muyum? -
burnu, göz bebekleri, 32 disi yerli yerinde mi?
aci nefesi
ertesi gün yok olacak.
yakinda, cok yakinda
vahim bir öldür gücü
evimde, etimde olacak
ve ben iste gülümseyen bir kadin.
daha sadece otuzunda.
ve kedi gibi dokuz canliyim.
bu üçüncü sefer.
ne lüzumsuzluk
on yilda bir imha.
bu ne çok iplik.
çekirdek yiyen kalabalik
itisir içeri görmek için
ellerimi ayaklarimi çözmelerini -
muhtesem soyunmalar.
baylar, bayanlar
bunlar ellerim benim,
bunlar dizlerim.
bir deri bir kemik olabilirim, farketmez,
ben de onlardandim, tek tip kadin iste
ilk seferinde on yasindaydim.
kazaydi.
ikinci seferinde istedim
bitirip gitmeyi ve hiç daha dönmemeyi.
üstüstüme kapaklandim.
tipki bir midye gibi.
tekrar tekrar bagirmalari gerekti çagirmalari
ve üstümden ayiklamalari inci gibi parlak yapiskan
solucanlari
ölmek
bir sanattir, hersey gibi.
özellikle iyi yaparim.
bir ölürüm ki, cehennemden gelir gibi olurum.
bir ölürüm ki, adeta hakikaten olurum.
sanki gider gibi bir davete.
bunu yapmak çok kolay bir hücrede
ölmek ve kimildamamak
ölüyü oynadigim tiyatroda sir/nin gelmesi gibi
günesli bir günde geri gel
ayni yere, ayni yüze, zalim
eglenen çigrislara:
'mucize!'
iste bu yere yikar beni.
ama bir bedeli var.
yara izlerime bakmanin, bir bedeli var.
kalbimi dinlemenin ----
hakikaten çalisiyor.
bir bedeli var, çok büyük bir bedeli var.
bir sözün, veya bir dokunusun.
ya da biraz kannimi akitmanin.
bir tutam saçimin veya elbisemden bir parçanin.
eee, herr doktor.
eee, herr düsman.
sizin eserinizim ben,
paha biçilmez,
altin topu bebeginizim
bir çigliga eriyen
dönüyorum ve yaniyorum.
gösterdiginiz alakaya aldirmadigimi sanmayin.
kül, kül -
külü esele bak.
etten kemikten eser yok----
bir kalip sabun
bir nisan yüzügü
altin bir dis.
herr tanri, herr seytan
savulun
savulun.
küllerin arasindan
dogrulurum kizil saçlarimla
ve çitir çitir adam yerim.
Lazar Hanım
Yeniden yaptım.
Her on yılda bir
Başarıyorum -
Bir çeşit gezgin tansıktır tenim
Bir Nazi abajuru gibi parlak,
Sağ ayağım
Bir kağıt misali,
Yüzüm sıradan bir parça
ince Yahudi keteni.
Çıkar kundak bezini
Ey düşmanım.
Korkutuyor muyum? -
Evet, evet, Profesör Bey,
Bu benim,
inkar edebilir misin
Burnu, göz deliklerini, büsbütün diş takımını?
O ekşi soluk kaybolur
Bir günde.
Yakında, yakında,
Bu mezar deliğinin yediği
Et, bürünecek üstüme yeniden.
Ve ben gülümseyen kadın.
Yalnızca otuz yaşındayım.
Ve bir kedi gibi dokuz canlıyım.
Bu, Üçüncü Sefer.
Yok edilecek ne de çok pislik
Birikmiş on yılda.
Milyonlarca lif.
Yer fıstıklarını çıtırdatan o güruh
itişip kakışıyor görmek için
Nasıl çözdüklerini elimi ve ayağımı -
Bu büyük striptiz numarasını.
Beyefendiler, hanımlar
Ellerimdir bunlar,
Diz kapaklarımdır.
Yalnızca deri ve kemik olabilirim, bir Japon olabilirim,
Her ne isem, gene de aynı kadınım ben.
ilk keresinde on yaşındaydım.
Bir kazaydı.
ikinci keresinde kararlıydım
işi bitirmeye ve geri dönmemeye.
Sallanıp duruyordum
Kapalı midye kabuğumda.
Çağırıp durmaları gerekliydi
Ve yapışkan inciler misali sökmeleri üstümdeki kurtçukları.
Ölmek
Bir sanattır, diğer her şey gibi.
Üstüme yoktur bu konuda.
Öyle ölürüm ki, cehennem sanılır.
Öyle iyi ölürüm ki, gerçek sanılır.
Sanıyorum, sahneye çıkma sıran geldi diyeceksin.
Bir hücrede ölebilmek yeterince kolaydır.
Orada ölebilmek ve kalabilmek yeterince kolay.
O teatral
Geri dönüş gün ortasında
Aynı yere, aynı yüze, aynı kaba
Eğlenen haykırışa:
”Bir mucize! ”
Beni bitiren budur işte.
Bir fiyatı vardır oysa
Yara izlerimi görmenin, bir fiyatı
Tıkır tıkır çalışan
Yüreğimi işitmenin-
Ve bir fiyatı vardır, yüksek bir fiyatı
Bir sözcüğün, bir dokunuşun,
Ya da bir parça kanın,
Ya da bir parça saçımın ya da giysimin.
Ah, ah, Doktor Bey,
işte böyle, benim Düşman Efendim.
Ben sizin eserinizim,
Değerli olan şeyinizim
Saf altından bir bebeğim,
Eriyip, bir feryada yapışıyorum.
Dönüyorum ve yanıyorum.
Sanmayın ki yüksek kaygılarınızı küçümsüyorum.
Kül, kül
Savurup karıştırdığınız
Ettir, kemiktir, başka şey yok orada -
Bir parça sabun,
Bir alyans,
Bir altın dolgu.
Benim Tanrı Efendim, Şeytan Efendim,
Sakının,
Sakının.
Kızıl saçlarımla
Doğrulurum yeniden külden.
Ve erkekleri solurcasına yerim.
(23-29 Ekim 1962)
Sylvia Plath (1932-1963, ABD)
Çeviren: ismail Haydar Aksoy
Yeniden yaptım.
Her on yılda bir
Başarıyorum -
Bir çeşit gezgin tansıktır tenim
Bir Nazi abajuru gibi parlak,
Sağ ayağım
Bir kağıt misali,
Yüzüm sıradan bir parça
ince Yahudi keteni.
Çıkar kundak bezini
Ey düşmanım.
Korkutuyor muyum? -
Evet, evet, Profesör Bey,
Bu benim,
inkar edebilir misin
Burnu, göz deliklerini, büsbütün diş takımını?
O ekşi soluk kaybolur
Bir günde.
Yakında, yakında,
Bu mezar deliğinin yediği
Et, bürünecek üstüme yeniden.
Ve ben gülümseyen kadın.
Yalnızca otuz yaşındayım.
Ve bir kedi gibi dokuz canlıyım.
Bu, Üçüncü Sefer.
Yok edilecek ne de çok pislik
Birikmiş on yılda.
Milyonlarca lif.
Yer fıstıklarını çıtırdatan o güruh
itişip kakışıyor görmek için
Nasıl çözdüklerini elimi ve ayağımı -
Bu büyük striptiz numarasını.
Beyefendiler, hanımlar
Ellerimdir bunlar,
Diz kapaklarımdır.
Yalnızca deri ve kemik olabilirim, bir Japon olabilirim,
Her ne isem, gene de aynı kadınım ben.
ilk keresinde on yaşındaydım.
Bir kazaydı.
ikinci keresinde kararlıydım
işi bitirmeye ve geri dönmemeye.
Sallanıp duruyordum
Kapalı midye kabuğumda.
Çağırıp durmaları gerekliydi
Ve yapışkan inciler misali sökmeleri üstümdeki kurtçukları.
Ölmek
Bir sanattır, diğer her şey gibi.
Üstüme yoktur bu konuda.
Öyle ölürüm ki, cehennem sanılır.
Öyle iyi ölürüm ki, gerçek sanılır.
Sanıyorum, sahneye çıkma sıran geldi diyeceksin.
Bir hücrede ölebilmek yeterince kolaydır.
Orada ölebilmek ve kalabilmek yeterince kolay.
O teatral
Geri dönüş gün ortasında
Aynı yere, aynı yüze, aynı kaba
Eğlenen haykırışa:
”Bir mucize! ”
Beni bitiren budur işte.
Bir fiyatı vardır oysa
Yara izlerimi görmenin, bir fiyatı
Tıkır tıkır çalışan
Yüreğimi işitmenin-
Ve bir fiyatı vardır, yüksek bir fiyatı
Bir sözcüğün, bir dokunuşun,
Ya da bir parça kanın,
Ya da bir parça saçımın ya da giysimin.
Ah, ah, Doktor Bey,
işte böyle, benim Düşman Efendim.
Ben sizin eserinizim,
Değerli olan şeyinizim
Saf altından bir bebeğim,
Eriyip, bir feryada yapışıyorum.
Dönüyorum ve yanıyorum.
Sanmayın ki yüksek kaygılarınızı küçümsüyorum.
Kül, kül
Savurup karıştırdığınız
Ettir, kemiktir, başka şey yok orada -
Bir parça sabun,
Bir alyans,
Bir altın dolgu.
Benim Tanrı Efendim, Şeytan Efendim,
Sakının,
Sakının.
Kızıl saçlarımla
Doğrulurum yeniden külden.
Ve erkekleri solurcasına yerim.
(23-29 Ekim 1962)
Sylvia Plath (1932-1963, ABD)
Çeviren: ismail Haydar Aksoy
harikulade bir sylvia plath şiiri.
şiirin sylvia plath tarafından seslendirilmiş bir kaydı da mevcuttur. plath'in sesindeki ciddiyet ve donukluk insanı fazlasıyla garip hissettiriyor. ölümü hissettiriyor sanki sesi.
bu şiiri yazdıktan bir sene sonra da yaşamına son veriyor, ne acı ki.
https://www.youtube.com/watch?v=G8GYOwxs3tc
şiirin sylvia plath tarafından seslendirilmiş bir kaydı da mevcuttur. plath'in sesindeki ciddiyet ve donukluk insanı fazlasıyla garip hissettiriyor. ölümü hissettiriyor sanki sesi.
bu şiiri yazdıktan bir sene sonra da yaşamına son veriyor, ne acı ki.
https://www.youtube.com/watch?v=G8GYOwxs3tc
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar