bugün

1932-1963
ruhu hep bulanık olan, hayatla uğraşmamayı seçip, biçok kez intihara kalkışmış ve 1963'te yaptığı denemesinde başarılı olan amerikalı yazar. ölmek bir sanattır demiştir.
ayrıca (bkz: sırça fanus) gibi etkileyici bir romanı yazabilmiş kasvet kraliçesi.
(bkz: jar bell)
depresif metafor insanı.sonları benzer olduğundan olsa gerek ne zaman adını duysam virginia woolf aklıma gelir.
(bkz: the bell jar)
hayata bambaşka gözlerle baktığı için dışlanmış, iç çatışmaları yaşamış, kendini ve sorunlarını ele veren eserler yazmış ve ardında büyük bir okur kitlesi bırakarak, ilk ve son romanı olan sırça fanus'un yayınlanmasından bir ay sonra, 31 yaşında intihar ederek ölen amerikalı kadın yazar.
otuzlu yaşlarının başında intihar etmiş amerikalı kadın yazar..

bunalımlardan bunalımlara sürüklenen bir kadın olduğu söylenir, şu hayat yolunda kendini bir türlü konumlandıramamış olmanın sıkıntısını çekmiştir ömrü boyunca, netekim genç yaşında da intihar etmiştir.

bir şiirinde şöyle der;

ölmek bir sanattır

her şey gibi eşsiz bir ustalıkla yapıyorum bu işi,
öyle ustaca ki insana korkunç geliyor,
öyle ustaca ki gerçeklik duygusu veriyor
bu konuda iddialıyım sanırım.

kitapları da şunlardır;

sylvia plath'in gunceleri
ariel
johnny panik ve ruyaların kutsal kitabı
sırça fanus
uc kadın
''her kadın bir faşiste tapar'' de di mi gerçekten.. niye ted hugssss un bi şiirini bilmez erkekler..
ters çevrilmiş bir güldür sırça fanuslarda.
hayatını anlatan sylvia adlı filmde, gwyneth paltrow tarafından canlandırılan yazar.
kadın; ters çevrilmiş bir kavanozdur içinde hapis, kavanozda gül solar mı? ters çevrilmiş bir sırça fanus[bell jar]'da solamazsa, dikenleryle öldürür kendini, öldürür mü? öldürür ve sonra der;

''Gene yaptım, gene yaptım işte
On yılda bir kere
Beceririm bunu ben!''

öldürüsüyle övünür sonrasında!

kim yaptı bunu! beni kim kavanoza koydu; ''babam!'' bir naziydi o ezilmişlere!

sonra; bir ölüm sanatçısıdır, aslında övünür ama başarısızdır ölümde. yani iyi bir ölüm sanatçısı değildi; bayan lazarus! kalkışmanın anlamını bilirdi; Ölümün mutlaklığıyla 3 kere sevişmiş olsa gerek! sonunda muradına erdi; ölü bir kelebeğin kanadında!

ama daha önce de ölmüştü, kamikaze bir enola guy tarafından yüreğine atılan bombalarla!

ama öldü o; hem ölmek istiyordu hem de istemiyordu ve biliyordu ki ölmek unutulmaktır ve biliyordu ki ancak ölerek yaşanılabilir!
defalarca intihar girişiminde bulunmuş nihayetinde bunu başarmış... kısa hayatının bir çok dönemi beynine uygulanan şoklar nedeniyle ruh ve sinir hastanelerinde geçmiş yazar.*
nilgün marmara 'yı yılllar sonra vurmuştur yaptığı eylem. (bkz: özkıyım) nilgün marmara'nın intiharında büyük etkisi olduğu söylenir.
birilerinin benden 40-50 yıl önce benim hissettiklerimi muhteşem kelimelerle cümleye dökmesidir sylvia plath...
sirca fanus, johnny panik ve ruyalarin kutsal kitabi, ariel ve sylvia plath'in guncelerini okuduktan sonra etkilenmek ve ona yaklaşmaktır sylvia plath.
ölmeden önce bile çocuklarını düşünmektir sylvia plath.
ondan yıllar sonra kmlerce ötede binlerce insanın onu anlamak için çaba sarfetmesidir sylvia plath.
ted hughes'dan nefret etme sebebidir sylvia plath.
sylvia plathi okumak kolay değildir, anlamaksa çok daha zordur

ryan adamsın
i wish i had a sylvia plath
busted tooth and a smile
and cigarette ashes in her drink
dediği bir şarkısı vardır.

i know the bottom, she says
i know it with my great tap root:
it is what you fear
i do not fear it: i have been there
demiş hayranlık duyulası bir kadındır sylvia plath....
prozac nationın yazarı elizabeth wurtzleyi etkilemiş ve benim de sylvia'yla tanışmamı sağlamıştır..

bi de sylvia'yı başka türlü anlatamaz mıydınız dediğim 2003 yapımı sylvia isimli filme konu olan kadın. *
(bkz: dying is an art like evething else)
(bkz: bayan lazarus)

(bkz: nilgün marmara nın ölüm sebebi)
şiir

The Colossus (1960)
Ariel (1965)
Crossing the Water (1971)
Winter Trees (1972)
The Collected Poems (1981)

düzyazı

The Bell Jar (1963)
Letters Home (1975)
Johnny Panic and the Bible of Dreams (1977)
The Journals of Sylvia Plath (1982)
The Magic Mirror (1989)
The Unabridged Journals of Sylvia Plath

çocuk kitapları

The Red Book (1976)
The It-Doesn't-Matter-Suit (1996)
Collected Children's Stories (ingiltere, 2001)
Mrs. Cherry's Kitchen (2001)

türkçeye çevrilen eserleri

Ariel, (imge Kitabevi)
Johnny Panik ve Rüyaların Kutsal Kitabı, (Altıkırkbeş Yayınları)
Sırça Fanus, (Can Yayınları)
Üç Kadın, (Oğlak Yayıncılık)
Sylvia Plath'in Günceleri, (Oğlak Yayıncılık) ~"http://tr.wikipedia.org/wiki/Sylvia_Plath"'dan alındı~
yusuf eradamin benden önce tufan isimli kitabina konu olan $air.

günlerdir neden bostoni bu kadar sevdim ben diye dü$ünürken gecenin bir yarisi aklima gelen, ben dogmadan 25 yil önce intihar etmi$ idolüm *
görmeden özlenen

bazi $iirleri icin
(bkz: ariel)
(bkz: uc)
(bkz: gece danslari)
(bkz: babacigim)
sylvia bu dünyaya dayanamadı ve intihar etti, nilgün marmara sylvia plath tezi yaptı bu dünyaya dayanamadı ve intihar etti, nilgün marmara tezi yapıp ve dayanamayıp onların dayanamadığı dünyaya gitmek istiyorum
" ölmek,
herşey gibi, bir sanattır,
bu konuda yoktur üstüme..." diye yazmış, yirminci yüzyılın en önemli kadın şairlerinden biridir.
soğuk bir şubat sabahı (1963) üç çocuğu henüz uyurken onlar için hazırladığı sütü ve kurabiyeyi odalarına bırakıp kapıyı sıkıca kapatır. dizleri üstünde çömelmiş halde hava gazı ile çalışan fırına kafasını sokarak intihar eder.

birkaç yıl sonra eşi hughes'in uğruna plath' ı terk etmesine sebep olan kadın da sylvia' ya öykünerek intihar etmiştir.
bana göre sylvia için 2 önemli kişiye daha yakından bakmak gerekir biri anne sexton ötekisi ise nilgün marmara. ayrıca plath ın intiharının kötü bir talih olduğu sadece sorunlu olduğu kocası ted hughes un gözünü korkutmak amacıyla yaptığı söylenir. tabii ki "dying is an art like everything else" diyen biri için bu durum pek de anormal sayılmaz.
"ölmek,
her şey gibi, bir sanattır,
bu konuda yoktur üstüme.
öyle ustaca yaparım ki cehennem gibi gelir.
öyle ustaca yaparım ki gerçekmiş gibi gelir.
bir talebim olduğunu bile söyleyebilirsiniz."
suyu geçiş

siyah göl, siyah sandal, kağıttan oyulmuş iki siyah insan
nerede gölden su içen siyah ağaçlar?
kanada'yı kaplamış olmalı gölgeleri.

küçücük bir ışık süzülüyor su çiçeklerinden.
acele etmemizi istemiyor yuvarlak,yassı
ve gizli öğütlerle dolu yaprakları.

sarsılıyor her kürekle soğuk dünyalar.
ruhu içimizde siyahlığın, balıkların içinde.
kaldırıyor bir kırık dal, vedalaşırcasına, solgun bir eli.

yıldızlar açıyor ortasında zambakların.
kör etmiyor mu gözlerini böylesi anşamsız sirenler?
şaşkınlık içindeki ruhların sessizliği bu.

sylvia plath - suyu geçiş (çeviren: gürkal aylan)
(bkz: ted hughes)
http://ecnebiedebiyat.blogcu.com/Sylvia+Plath/
Sylvia Plath, ölüme pek uzak durmamış hiç...
29 yaşında mutfağında gaz soluyarak karşılamış ölümü...

"bir gün bir yerde, okulda,avrupada,herhangi bir yerde, o boğucu çarpıtmalarıyla sırça fanusun yeniden üzerime inmeyeceğini nasıl bilebilirdim? o sırça fanus ki, içinde ölü bir kelebek gibi tıkanıp kalmış biri için dünyanın kendisi kötü bir düştür" Sırça Fanus

"ölmek,
herşey gibi, bir sanattır,
bu konuda yoktur üstüme.
öyle ustaca yaparım ki cehennem gibi gelir.
öyle ustaca yaparım ki gerçekmiş gibi gelir.
bir talebim olduğunu bile söyleyebilirsiniz."
James Kaufman, yaptığı çalışmada, kadın yazarların daha ruhsal sorunlu olma ihtimalinin yüksek olduğunu da söyledi ve buna ' Sylvia Plath Etkisi' adını verdi.
sylvia adlı filmde hayat öyküsü anlatılır.