konagını kiraya vermek isteyen konak sahibinin cam'A astığı ilan yazısı.
edebiyatımızdaki güzel romanlardan bir tanesidir ve sanırım meb tavsiyeli 100 temel eser içerisinde yer alır.
şehir tiyatroları'nda sahnelenmiş yakup kadri karaosmanoğlu romanı. romanı sahneye uyarlayan ve oyunu yöneten zat tarık günersel. kendisi yıllar önce aşk-ı memnu'da da şehir tiyatroları'nda benzer bir iş çıkarmıştı ve yine benzer bir şekilde bu oyunda da sevinç erbulak başrolde gözükmekte. şehir tiyatroları gişeye oynamakta devam ediyor anlaşılan. bu tabi ki yapılan işin kalitesizliğine bir gösterge değil ama hep aynı şeye yaslanmak da şehir tiyatroları gibi yüz seneye yaklaşan bir kuruma yakışmıyor.
osmanlı devletinin çöküş döneminde, bir konakta yaşayan aile üyelerinin kuşak çatışmasını ve değer yargılarının farklılığını anlatan roman.
seymen ağanın da paraya sıkışabileceğinin kanıtıdır.
zayıf otoriteli ve torunlarına karşı zaaf sahibi olduğu için karısının ölümünden sonra yine kendisine benzeyen kızı, avrupa hayranı damadı ve asri hayat arzulayan, sefahat düşkünü torunlarıyla birlikte yaşadığı konağın idaresini sağlayamamış naim efendi'nin kaybedişini anlatan roman.
yaku kadri karaosmanoğlu'nun batılaşma çabasında kendi özünü yitirmeye başlamış insanların öyküsünü anlattığı romanı. hakkı celis ise, hayatımı değiştirdi.
yakup kadri karaosmanoğlu' nun avrupaileşme çabasında olan bir milletin kendi benliğinden kopuşunu ve bir çıkmaza düşüşünü anlattığı kitabıdır. olaylara elit kesimin gözünden ve yine bu kesimin yaşadıklarından yola çıkarak bir bakış açısı sergilemiştir.
yakup kadri karaosmanoğlu'na ait olan bir eserdir.. imparatorluğun çöküş çanlarının sesi işitilirken kuşaklar arasında farklılaşan değer yargılarının, yaşam biçimlerinin çatışmasını sergileyen bir roman. Seniha-Faik-Hakkı Celis üçgeni. Tedirgin, yerleşememiş insanlar topluluğunun ortak ruh halleri, aranan nedenler, bulunan farklı gerekçeler.
yakında dizi olmuş bir biçimde tv'de görürsek şaşırmamamız gereken edebi eser.
yakup kadri karaosmanoglu nun en guzel romanlarindan biridir. uc kusak arasindaki catismayi gozler onune serer.
"bu dünyada güzellik bir hayal, asalet ve zerafet, insanın üstünde hafif bir cilaydı. güzel bir yüze iskelet ifadesi vermek için iki gecelik bir uykusuzluk, bir sevgiyi bir alışverişe çevirmek için birkaç paket iskambil kağıdı, zarif bir adamı bir dilenciye döndürmek için üç yüz elli liralık bir borç yeterliydi."
ortaokuldayken ödevim olan kitaptı. o dönem kitaplarla pek alakadar olmadığm için kitabın adını da aklımda düzgün tutmayı becerememiştim ve bir kırtasiyeye girip "kiralık roman var mı?" diye sormuştum. tabii ki satıcı şaşkın sadece nasıl yani demekle yetindi. ben dediğimden o kadar eminim ki kitabın adı dedim ve çıktım*.

güzel bir kitaptı, ancak ayrıntılarını hatırlamıyorum. ancak cumhuriyet dönemindeki kuşak çatışmalarının şu anki kuşak çatışmalarına göre ne kadar çetin olduğunu hatırlıyorum. o çatışmaların yanında şu an yaşananlar şakalaşma gibi kalır.
yakup kadri karaosmanoğlu'nun eseridir.
insanı etkileyen, dönemi tüm yönleriyle ortaya koyan, edebiyatımız için çok önemli bir eserdir. Yakup Kadri Karaosmanoğlu tarafından yazılmıştır. o dönem oluşan ve her dönem insanların yaşadığı kuşak çatışmalarını ele alır. ismini romanın baş kahramanı olan naim efendinin konağından alır. Konak geleneğin temsilcisidir. Batı yaşam tarzının anadolu daki yıpratıcı etkisini ahlaki yozlaşmayı tüm ayrıntıları ile gösterir. Hatta özenle okunmuş olsa bugüne de ışık tutabilecek, bugünki kuşak çatışmalarının da o zamandan farklı olmadığını ve neticesinde olabilecekleri gösterebilecek bir eserdir. bence herkes okumalıdır.
Kiralık Konak, Yaban'ın popülerliği bir yana bırakılırsa gerek içeriği, gerek kişilerinin işlenişi, gerekse kurgusu bakımından Yakup Kadri'nin romanları arasında önemli bir yer tutar. Türk romanının köşe taşlarından oluşu, değerini günümüzde de koruması ise konu edindiği gerçekliğin, değişik boyutlarda da olsa sürmesinden gelir. Türk toplumunun tarihsel gelişim sürecinde ilk belirtileri onsekizinci yüzyılda görülen ve Tanzimat'la somutlaşan Batılılaşma olgusuna bağlayabileceğimiz bir gerçekliktir. Bu Kiralık Konakla Yakup Kadri, altyapısından üstyapısına bir değişim sürecine giren Türkiye'de, bu sürecin sonucu olan bir sorunsalı getirir gündeme. Zaman dilimi olarak da bu sorunsalın belirgin biçimde yaşadığı ikinci Meşrutiyet dönemini seçer.

ikinci Meşrutiyet salt mutlakiyetçi yönetimin sona erdirildiği siyasi bir devrim olarak ele alınamaz. Geleneksel toplum yapısının çözüldüğü, sınıflaşmanın belirginleştiği bir tarih sürecinde sivil-asker bürokratların, dışa bağımlı egemen güçlerin desteğinde yönetime el koyması olayıdır temelde. Ama Türk burjuvazisi üretim güçlerini geliştirecek, üretimin toplumsallaşmasını sağlayıp hızlandıracak güçte olmadığı, değişim toplumun kendi iç dinamiklerince belirlenmediği için çöküntü durdurulmadı, tersine hızlandı. Böylece, Türkiye'nin yukarıdan aşağıya kapitalistleşmesi süreci içinde, yapı kendi iç dinamiğiyle değişmedi. O zaman doğrudan doğruya saldırıya uğrayan doğa kendisi değil, hayat tarzı, değerler, ahlak, kısacası kültür oldu.

alıntı: "Murat Belge / Birikim, s:2, 1975"

Bu açıdan bakılınca yapısal bir çözülüşün, toplumun bütün kesimlerine, hayata yansıyan bir çöküntünün romanıdır, Kiralık Konak. Değer yargılarının alt üst olduğu bir dönemi kuşaklar arası çatışmayı odak alarak anlatır Yakup Kadri. Batıya öykünme ve bu öykünmenin yarattığı toplumuna yabancılaşma olgusu, dünya görüşünün, buna bağlı olarak da yaşama biçiminin, değişmesi, insanlar arası ilişkilerdeki yozlaşma romanın çatısını oluşturur. Roman kişileri de bu çatı içinde ve sınıfsal konumlarıyla yansıtılır.
(bkz: izmir konak) .
(bkz: devren kiralık konak) .
yakup kadri karaosmanoğlu'nun okunası bir eseridir efendim.
eserde, osmanlı'nın dağılma döneminde, türk halkının çağdaşlaşma hareketleri sonucu eski kuşak ile yeniyetme türkler, yani türk gençleri arasındaki kopukluk, farklılık vurgulanır.
içerisindeki seniha adlı karaktere aşık eden yakup kadri karaosmanoğlu kitabı.
yakup kadri karaosmanoğlu'nun ilk romanıdır. Gerçekten okunması gereken bir kitap. Insana çok şey kattığı kesin. Meb 'in tavsiye ettiği ilk 100 roman arasında olmasıda bunu kanıtlıyor.
Okuduğu ilk yakup kadri karaosmanoğlu romanı. zaten kendisin de ilk romanıymış bilmeden güzel bir tevafuk oldu.

kitaba dair. http://sumuklupapatya.wor...2014/01/11/kiralik-konak/
roman 2. meşrutiyet dönemi ve tanzimat dönemlerini konu alır. roman, bir yandan dönemin siyasi aynası bir yandan da batılılaşmanın yaşandığı bir dönemin sosyolojik bir yansımasıdır. eser imparatorluktan cumhuriyete geçiş aşamasındaki türk toplumunun yaşadığı kimlik sorununu irdeler. bu geçiş dönemi 3 kuşağın aracılığı ile anlatılır.
türk toplumundaki bu değişimin sonuçları, naim efendi\'nin konağında yaşananlarla özdeşleşir. dıştan büyük ve görkemli ama içten harap ve yalnızlığa terk edilmiş bu konak, osmanlı\'nın kendisidir. naim efendi\'nin konağına batı unsurlarının girmesi konak sükunetinin bozulmasına ve ev halkının konağı terk etmesine sebep olmuştur.
eserde 3 ayrı ideolojinin birbiriyle çatıştığı görülür. gelenekçilik naim efendi, batıcılık servet ve ulusçuluk hakkı celis tarafından temsil edilir. yazar bunları eserine taşırken, her ideolojiyi bir mekanla simgeler.
gelenekçilik; naim efendi; konak.
batılılaşma; servet; apartman.
ulusçuluk; celis; kışla.
kısaca kişileri tanıtalım;
naim efendi;
oldukça terbiyeli, iyi ahlaklı, içli, nazik bir istanbul beyefendisidir. siyasi görevinden, gördüğü yolsuzluklara bulaşmamak için istifa eder. naim efendi\'nin en huzurlu olduğu yer konağıdır. bu nedenle konağına koşar. konak onu yozlaşmış insani ilişkilerden koruyan ve kendi ruhunun merkezine yönelmesine imkan veren bir mekan haline gelir.
naim efendi batıdan gelen her değişime karşı direnir ve onun değerlerini reddeder. konağa kapanıp mutluluğu ve kurtuluşu geçmişte arar. konak da sahibi gibi tüm değişimlere kapalıdır, geleneksel yapısını korumuştur. dıştan bakıldığında büyük, görkemli ama içten, yoksul, harap ve köhneleşmiş bu konak naim, naim de osmanlı\'dır. onun hikayesi osmanlının son dönemde batı karşısındaki yalnızlık ve çaresizliğini anlatır.
servet bey;
adeta bir batı delisidir. müslümanlıktan ve türklükten nefret eder. naim\'in zıttıdır ve roman boyunca onunla çatışır. naim, kendisine kin ve öfke duyan damadını asil bir tavırla aşağılar.
kızı seniha ve oğlu cemili fransız mürebbiye eline teslim ederek batılı biri olarak yetişmelerini ister.
servet konakta kendini hep yalnız hisseder, onun için ev batı kültürünün hem iç hem de dışta yaşandığı şişli apartmanıdır.
bu adam anı kurtarma peşinde ve çocuklarının yozlaşmaları karşısında da ilgisizdir.
seniha;
doğu ve batı kültürleri arasında yok olmuş bir neslin simgesi olarak seniha\'yı seçer. seniha naim çağına ait olmamakla beraber onu bağnazlıkla suçlarken babasını da aşırı batı hayranı olmakla suçlar. bu yönüyle tezat teşkil eder ne gelenekçi ne de batıcıdır, arafta kalmış bir nesildir seniha.
yanlış batı kültürü ile yetişerek ahlaki bir çöküş yaşar. bunun tek suçlusu babasıdır. seniha\'nın öz kültürü ile bağlarının kopmasına neden olmuştur.
birçok zıtlığı bünyesinde barındırır, romantik olduğu kadar maddeci. bencil ve kaprisli olduğu kadar mütevazi, kaba olduğu kadar kibarr, şehvetli ve zorlayıcıdır. her an başka bir kişiliğe bürünür, ciddi bir kimlik bunalımı içerisindedir.
yerleşik ahlaki kurallara karşı çıkar batılılaşayım derken ahlakça yozlaşır. kendi gerçeği ile parisli salon kadınlarının gerçeğini bir tutar.
seniha tipiyle, kendi toplumunun değerlerinden kopmuş avrupa hülyalarıyla yanıp tutuşan, sonunda buna ulaşan ancak roman boyunca bütün milli, ahlaki, insani değerlerini kaybedip sefil bir varlık haline dönüşen bir genç kızın maceralarını görüyoruz.
hakkı celis;
doğu ve batı kültürünü en iyi anlayıp bu ikisinin sentezini celis\'in fikirlerinde görüyoruz. celis ne naim gibi mutluluğu geçmişte aramış ne de servet gibi batı için geçmişini reddetmiş. seniha\'yı saf bir aşkla sever. aşkının alaya alınmasından sonra gittikçe çevresindeki kalabalıktan uzaklaşıp içe kapanır. çanakkale savaşına katılarak can verir. celis yeniden doğmak için ölür, kaybettiklerinin bilinciyle asıl kimliğini kazanan yeni bir nesil için yeniden doğmaya koşmuştur.

romandaki temel meseleler:
yanlış batılılaşma;
yazar toplumu istanbulin ve redingot dönemleri olarak ikiye ayırır. bu ayrımdan yola çıkarak giyim kuşam ve kültür değişimini ortaya koymaya çalışır. redingotlaşmış kimseler olarak gördüğü batı tutkunu gelenekçilik düşmanı dönemin aydınlarını yarı kapıkulu, yarı uşak olarak betimler. istanbulin tarzı giyinişle ölçülü, zarif, namuslu, kibar konak reisive aile babası olarak istanbulin efendisi tasvir edilmiştir.
yazara göre batılılaşma bir köstüm değişimidir. bunlar yeni kostümler içinde yeni bir görüntü vermelerine rağmen yapı olarak hiçbir değişime uğramamış, sadece görünüşte batılı olmuşlardır.
batılılaşmanın toplum tarafından tam anlaşılmadığının altını çizer yazar. batı kültürlerinin olduğu gibi kabul edilmesi seniha gibi yozlaşmış nesillerin doğmasına neden olur.

şimdilik bu kadar olsun.
Herkesin okuması gerek bir yakup kadri Karaosmanoğlu romanı.
irdeleyerek okuyunca önemli sonuçlar çıkarabilir, güzel bir zevk duyabilirsiniz.
eski türk romanlarını seven birisi için mükemmel bir romandır.
satılamadığı için bari boş durmasın diye kiraya verilmeye çalışılan konak türü.