bugün

kiralık konak

roman 2. meşrutiyet dönemi ve tanzimat dönemlerini konu alır. roman, bir yandan dönemin siyasi aynası bir yandan da batılılaşmanın yaşandığı bir dönemin sosyolojik bir yansımasıdır. eser imparatorluktan cumhuriyete geçiş aşamasındaki türk toplumunun yaşadığı kimlik sorununu irdeler. bu geçiş dönemi 3 kuşağın aracılığı ile anlatılır.
türk toplumundaki bu değişimin sonuçları, naim efendi\'nin konağında yaşananlarla özdeşleşir. dıştan büyük ve görkemli ama içten harap ve yalnızlığa terk edilmiş bu konak, osmanlı\'nın kendisidir. naim efendi\'nin konağına batı unsurlarının girmesi konak sükunetinin bozulmasına ve ev halkının konağı terk etmesine sebep olmuştur.
eserde 3 ayrı ideolojinin birbiriyle çatıştığı görülür. gelenekçilik naim efendi, batıcılık servet ve ulusçuluk hakkı celis tarafından temsil edilir. yazar bunları eserine taşırken, her ideolojiyi bir mekanla simgeler.
gelenekçilik; naim efendi; konak.
batılılaşma; servet; apartman.
ulusçuluk; celis; kışla.
kısaca kişileri tanıtalım;
naim efendi;
oldukça terbiyeli, iyi ahlaklı, içli, nazik bir istanbul beyefendisidir. siyasi görevinden, gördüğü yolsuzluklara bulaşmamak için istifa eder. naim efendi\'nin en huzurlu olduğu yer konağıdır. bu nedenle konağına koşar. konak onu yozlaşmış insani ilişkilerden koruyan ve kendi ruhunun merkezine yönelmesine imkan veren bir mekan haline gelir.
naim efendi batıdan gelen her değişime karşı direnir ve onun değerlerini reddeder. konağa kapanıp mutluluğu ve kurtuluşu geçmişte arar. konak da sahibi gibi tüm değişimlere kapalıdır, geleneksel yapısını korumuştur. dıştan bakıldığında büyük, görkemli ama içten, yoksul, harap ve köhneleşmiş bu konak naim, naim de osmanlı\'dır. onun hikayesi osmanlının son dönemde batı karşısındaki yalnızlık ve çaresizliğini anlatır.
servet bey;
adeta bir batı delisidir. müslümanlıktan ve türklükten nefret eder. naim\'in zıttıdır ve roman boyunca onunla çatışır. naim, kendisine kin ve öfke duyan damadını asil bir tavırla aşağılar.
kızı seniha ve oğlu cemili fransız mürebbiye eline teslim ederek batılı biri olarak yetişmelerini ister.
servet konakta kendini hep yalnız hisseder, onun için ev batı kültürünün hem iç hem de dışta yaşandığı şişli apartmanıdır.
bu adam anı kurtarma peşinde ve çocuklarının yozlaşmaları karşısında da ilgisizdir.
seniha;
doğu ve batı kültürleri arasında yok olmuş bir neslin simgesi olarak seniha\'yı seçer. seniha naim çağına ait olmamakla beraber onu bağnazlıkla suçlarken babasını da aşırı batı hayranı olmakla suçlar. bu yönüyle tezat teşkil eder ne gelenekçi ne de batıcıdır, arafta kalmış bir nesildir seniha.
yanlış batı kültürü ile yetişerek ahlaki bir çöküş yaşar. bunun tek suçlusu babasıdır. seniha\'nın öz kültürü ile bağlarının kopmasına neden olmuştur.
birçok zıtlığı bünyesinde barındırır, romantik olduğu kadar maddeci. bencil ve kaprisli olduğu kadar mütevazi, kaba olduğu kadar kibarr, şehvetli ve zorlayıcıdır. her an başka bir kişiliğe bürünür, ciddi bir kimlik bunalımı içerisindedir.
yerleşik ahlaki kurallara karşı çıkar batılılaşayım derken ahlakça yozlaşır. kendi gerçeği ile parisli salon kadınlarının gerçeğini bir tutar.
seniha tipiyle, kendi toplumunun değerlerinden kopmuş avrupa hülyalarıyla yanıp tutuşan, sonunda buna ulaşan ancak roman boyunca bütün milli, ahlaki, insani değerlerini kaybedip sefil bir varlık haline dönüşen bir genç kızın maceralarını görüyoruz.
hakkı celis;
doğu ve batı kültürünü en iyi anlayıp bu ikisinin sentezini celis\'in fikirlerinde görüyoruz. celis ne naim gibi mutluluğu geçmişte aramış ne de servet gibi batı için geçmişini reddetmiş. seniha\'yı saf bir aşkla sever. aşkının alaya alınmasından sonra gittikçe çevresindeki kalabalıktan uzaklaşıp içe kapanır. çanakkale savaşına katılarak can verir. celis yeniden doğmak için ölür, kaybettiklerinin bilinciyle asıl kimliğini kazanan yeni bir nesil için yeniden doğmaya koşmuştur.

romandaki temel meseleler:
yanlış batılılaşma;
yazar toplumu istanbulin ve redingot dönemleri olarak ikiye ayırır. bu ayrımdan yola çıkarak giyim kuşam ve kültür değişimini ortaya koymaya çalışır. redingotlaşmış kimseler olarak gördüğü batı tutkunu gelenekçilik düşmanı dönemin aydınlarını yarı kapıkulu, yarı uşak olarak betimler. istanbulin tarzı giyinişle ölçülü, zarif, namuslu, kibar konak reisive aile babası olarak istanbulin efendisi tasvir edilmiştir.
yazara göre batılılaşma bir köstüm değişimidir. bunlar yeni kostümler içinde yeni bir görüntü vermelerine rağmen yapı olarak hiçbir değişime uğramamış, sadece görünüşte batılı olmuşlardır.
batılılaşmanın toplum tarafından tam anlaşılmadığının altını çizer yazar. batı kültürlerinin olduğu gibi kabul edilmesi seniha gibi yozlaşmış nesillerin doğmasına neden olur.

şimdilik bu kadar olsun.