Hani, bazen yolda hiç tanımadığımız birisini görür de, ''bu adamı bir yerden gözüm ısırıyor ama nerden?'' diye kendi kendimize sorarız. işte denir ki, bu tanışma faslı kâlû belâdandır.
bi arkadaşımın hıristiyan bi arkadaşı yeni müslüman oldu. ne zamandan beri müslümansın dedim, 'beş altı ay oldu' dedi. 'Kalu beladan beri' yi henüz bilmiyo lan! Bi de müslüman olacak!..
tanrı'nın -ben sizin rabbiniz değil miyim?(eleste birabbiküm?) sualine muhattap olmuş insanın belâ(evet) diye karşılık vermesine atfen evet dediler manasında kullanılan tamlama. bu dialog bütün ruhların bulunduğu muazzam bir mecliste geçmiştir. bu meclise elest bezmi,bezm-i elest de denir. elest bezminde birbirine yakın olan insanların hayatta da yakın olduklarına dair bir yaklaşım vardır. kim bilir belki deja vu hissinin de onunla alakası vardır. bazen gördüğünüz insan yüzleri hiç yabancı gelmez ya ilk defa gördüğünüz birinin yüz hatları o kadar aşina gelir ki bir daha bir daha bakarsınız, belki ondandır. en doğrusunu yaradan bilir tabi ki.
insan oğlunun tanrı huzurunda ilk defa toplanıp dinini seçtiğini söylenen gün.
esasen, islam dinine göre hepimiz tanrı huzurunda yaratılmadan önce ruhlarımız toplanmışız ve işte o an yaptığımız seçimle dinlerimiz belli olmuş. halka ozgu bir soruya * cevap verirken, elhamdülillah gayru bela'dan beri müslümanım denir.
söz konusu olay, cenâb-ı hakk’ın huzurunda insanların ilk duruşları, allah’ın sorgusuna ilk muhatap oluşları, ilk imtihanları ve rabb-i rahîm’e verdikleri ilk ve tek sözleri ile ilgilidir. o gün orada ihtilaf yoktur, inkâr yoktur, şüphe yoktur, tereddüt yoktur. orada eksiksiz bir teslîmiyet vardır, gerçek bir kulluğun farkında oluş vardır, allah’ın sözünü tasdik vardır. şöyle ki:
rabb-i rahîm: “ben sizin rabb’iniz değil miyim?” diye sordu.
bütün ruhlar ittifakla, huzur içinde ve kesin bir tasdik ve îmân ile:
“elbette yâ rab! sen bizim rabb’imizsin. biz buna şâhidiz” dediler.
kur’ân bu ahitleşmeyi haber verdikten sonra, bunun hikmetini şöyle izah eder: “onlara böylece şâhitlik ettirdik ki, kıyâmet gününde, “biz rabb’imiz olan allah’ın varlık ve birliğinden ve o’nun hükümlerinden habersizdik” demeyin. yâhut, “atalarımız bizden önce allah’a ortak koşmuşlardı. biz de onların arkalarından gelen nesilleriz. atalarımızın bâtıl işleri yüzünden bizi helâk eder misin?” de demeyin.” (alıntıdır)