romanda toplumsal realizme dair en çarpıcı şeylerden biri; ince memed’e yardım eden, cesareti ve anaçlığıyla ulu bir kimliği andıran yaşlı kadının geçmişinde kocası askerdeyken kocasını aldatma vakasının gayet sıradan bir şekilde aktarılmasıdır.
Keza “dağın öte yüzü” serisinde de benzer olaylardan güncelin içinde gayet sıradan şekilde, magazine etmeden bahseder yaşar kemal.
Onun romanlarında iyiyi, ahlakı, doğruyu, gadre uğramışlığı temsil eden karakterlerin de karanlık yönleri vardır ve bu durum zoomlanarak kontrast haline getirilmemiştir, metnin doğallığı içinde eriyip gitmiştir.
Yakın zamanda tüm serisini bitirdim. Entry girmeden olmazdı tabi.
Yaşar Kemal'le tanışmam lise yıllarına, kitap okumaya yeni başladığım döneme dayanır. O zamanlar elimde "kuyucaklı yusuf" vardı. Kitap hediyeleşmesi ile edinmiştim galiba onu. Ama okumadım. Bir gün arkadaşım bana verir misin onu dedi, ben de sana bir kitap veririm, bu bir trampa teklifi idi. Giden de gelen de çok önemli değildi benim için. Duracaktı televizyon sehpasının iki kapaklı ve kitaplık* olarak kullandığım bölmesinde bekleyecekti. Trampa ile edindiğim kitap "binboğalar efsanesi" idi.
Lise son itibariyle bir okuma çabasına girdim. Bu çabanın ikinci ya da üçüncü ayağında, belki dördüncü ya da beşinci ayağında** okudum Binboğalar efsanesi'ni. Yazarın doğa ve insan betimlemeleri, anlattığı efsaneler çok hoşuma gitmişti. Tabi kitaptaki olay da ilgi çekiciydi.
Üniversiteye başlamamla okuma macerasına devam ettim. Üniversite kütüphanesinde kitap bakarken Yaşar Kemal kitaplarını es geçmek olmazdı. Ben de "yılanı öldürseler" kitabını ödünç aldım. kitabın bıraktığı tadı anımsamakla birlikte, ki ben okuduğum ya izlediğim şeyleri anımsamamakla birlikte bıraktığı tadı anımasayan biriyimdir, bitiminde tekrar yaşar Kemal kitabı ödünç aldım. Üçüncü ve dördüncü yaşar Kemal eseri, sonrasında (askerdeyken) ikinci kez okuduğum "akçasaz'ın ağaları" serisiydi: demirciler çarşısı cinayeti ve yusufçuk yusuf. Demirin tuncuna insanın piçine kaldığımız seri hani. O zamanlar bu söz ya popüler değildi ya da ben bilmiyordum. Bu seriyi seçmemde popülarite etkisi yok yani. Ha olsa kötü mü, değil. Kütüphanede yaşar Kemal kitapları arasından seçip aldım. Belki de adı çekici geldi.
ince Memed'i üniversitedeyken okumak istedim ancak kütüphanede seri eksikti. O zaman kitap satın alma gibi bir huyum ve yeterli maddi olanağım da yoktu. Öteledim o yüzden. Ama hep aklımdaydı. Çünkü yazarın bütün romanlarını okumak istiyordum, okumadığım tek bu vardı. Sonradan fark ettim ki ağrıdağı efsanesi romanı da varmış. Onu da sonra okurum artık.
Seri eksik, kitap alacak para yok, para olunca seri çok uzun uygun bir zaman kollayayım filan derken okumak bu zamana kaldı.
Şimdi seri hakkında konuşalım. Yaşar Kemal'in üslubunu iyi bilen ben için, bol doğa ve karakter betimlemesi, karakterlerin kimi zaman en ufak hareketlerinin detaylı olarak anlatılması, karakterlerin düşünce dünyasının detaylı olarak anlatılması, efsane anlatımları yeni bir şey değildi.
Okurken yanımda telefon vardı sürekli. Bilmediğim kelimelerin anlamına bakmak ve de adı geçen yerleri haritada bulabilmek için. Olayların geçtiği yerleri haritada incelemek, karakterlerin hareketlerini harita üzerinden anlamaya çalışmak güzeldi. Kimi yer adları günümüzde geçerliliğini korurken kimilerini bulamadım. Ya gerçek adı değildi bunların ya da adları değişmişti. Mesela, Memed'in köyü olan Değirmenoluk köyünü bulamadım. Ama vayvay köyü çukurovada, kasabanın (kadirli) yakınlarında görünmekte idi.
Seriyi iki kelime ile ifade etmek gerekirse benim için; mecburluk ve düzendir.
Memed önce daha çok kişisel bir mecburiyetten ötürü cinayet işlemiş, sonrasında ise düzene karşı bir tutuma girmiştir. Bu düzen, köylülerin ezildiği ağalık, beylik düzenidir. Memed, sevdiği kızın zoraki nişanlısı olan köyünün ağası Abdi Ağanın yeğenini sevdiği kızın elinden alınmış olması nedeniyle öldürmüştür. Burada da bir düzen etkisi vardır tabi. kızı Sefil ibrahim'in oğluna vermek yerine ağanın yeğenine vermek düzenin bir parçasıdır. Düzen ağanın köylerinde yaşayan insanlar (serf diyebiliriz) tarafından da kanıksanmıştır. Kızın ağa yeğenine verilme süreci kitapta anlatılmamış olsa da ağa korkusu ve ağaya hısım olma arzusunun etkili olduğu şüphesizdir.
Memed, bu cinayet vakasından sonra eşkiyalığa adım atmıştır. iLerleyen süreçte Abdi ağa'nın yaptıkları memed'in içindeki kurdu harekete geçirecek ve yarım kalan işi tamamlayıp onu öldürecektir. MEmed ağa zulmüne karşı gelme mecburluğu içindedir artık. ilerleyen süreçte memed bu saikle ama günbegün bilinçlenerek mücadelesine devam edecektir.
* Bakmayın kitaplık dediğime, içinde ders kitapları ve defterlerim vardı sadece, kapağına da ders programı yapıştırılmıştı elbet.
** Buradaki kararsızlık okuduklarım listemle alakalıdır. Başlarda bir liste yapmıyordum, sonradan liste yaptığımda 2,.3., 4. ve 5. sıralardan emin olmamakla birlikte bu kitabı 2. sıraya yazmıştım.
ilk serisini okuduğum ve hayran kaldığım yaşar kemal'in muhteşem romanıdır. dünya çapında ilgi gören bir romandır. başkaldırı öğesinin muhteşem anlatıldığı kitap en yakın zamanda diğer serilere geçiş yapacağım. okumayanlar için önereceğim kitaptır. okuyan bazı insanların kim bu ince memed gerçekten yaşıyor muydu diye sorgulatan kitaptır, coğrafi ögeler de çok güzel yansıtılmış tasvirler çok başarılıdır. çok sürükleyici ve akıcı bir örgüsü var hiçbir kitabı 8 saat aralıksız okumadım.
Üçüncü kitabı neredeyse 700 sayfa ama o kadar akıcı bir dili var ki insanın gözüne gelmiyor. Kitabı okurken birçok şeyi sorguluyorsunuz fakat asla yorucu değil. 1 ve 2 yi üniversitede okumuştum 3 ve 4 ü anca şimdi okuyorum. Hayır gerçekten fena istifçiymişim bu karantinada daha ne kitaplar çıkacak okunmamış acaba?
Türk edebiyatının sahibi olduğu ama Türk edebiyatından taşan eser. Ne değin yetkin ve muhteşem bir eser olduğunu yabancılardan dinleseydi insanlar, o zaman kesinlikle çok satan bir kitap olurdu bugün.
"Abdiyi öldürdük. Zalim, imansız bir adamdı. Anam gitti, Hatçe gitti. Ben de dağlara düştüm. Ölümün ardınca yürüyorum. Ne oldu? Kel Hamza geldi. Hiç aklıma gelmezdi Kel Hamzanın gelip de köye çökeceği... Toprağı geri alacağı, köylüyü beterin beteri hallere sokacağı. Hiç aklıma gelmezdi... Şimdi Kel Hamzayı öldüreyim, diyorum; yerine bin beter bir Kel Hamza daha gelecek. Ne diyorsun, Süleyman Emmi, bana bir akıl ver."
size çukurovayı yaşatan yaşar kemal eseri. her şeyiyle müthiş bir eserdir. en yakın sürede seriye yeniden başlamayı düşünüyorum zira eser öyle etkileyici ki keşke okuduklarımı unutsam da yeniden başlasam dedirtir insana. ha bu arada
birinci cildinin sonuna yaklaştığım yaşar kemal'in seri şeklindeki romanı.
kitap baştan sona yöre insanın ağzıyla yazılmış.okurken insanları asla tamamıyla iyi ya da kötü olarak nitelendiremiyoruz.
kahramanlar kötülüğü de iyliği de ancak insana yakışır şekilde doğal ve sıradan bir şekilde sergiliyorlar.
ve yaşar kemal kitabı okurken bana şunu sormamı sağladı: bir kişi isterse bütün dünyaya meydan okuyabilir mi?
cevabını ise ancak kitabın sonunda alabileceğimi düşünüyorum.
belki de ince memed için yapılmış en iyi tanım şudur:düzene baş kaldırışın öyküsü.