Ama onlar illaki demokrasi olmasın diye tepiniyorlar.
Bu halk düşmanlığının sebebi ne?
Niye demokrasiye bu kadar karşısınız?
Sağlıklı bir ülkede, Batı standartlarında gelişmiş bir hukuksal yapı, bunun güvencesi altındaki bir katılımcılık ve çoğulculuk bizim toplumsal sorunlarımızı çözer, bu nedenle cumhuriyeti tek parti özelliklerinden arındıralım, demokrasiyle taçlandıralım diyene zorlama manşet, ısmarlama yazıyla suni ve anlamsız bir muhalefet olur mu?
Üstelik bunlar güya modern...
Üstelik bunlar güya Batılı...
Ama halk deyince, tüyler diken diken.
Halkımızı beğenmiyorlar.
Ülkeyi yıllarca iç sömürge mantığıyla yönet... Zenginleşmeyi ve özgürleşmeyi rafa kaldır... AB standartlarından dört bin noktada geri bırak... Ülkeni geriliğe ve çağdışılığa mahkum et... Sonra da ‘şarap içiyorum demek ki çağdaşım’ de.
Çağdaşlık mideden değil beyinden geçiyor.
Ama bunu anlamak için galiba insanın beyninin midesinden büyük olması gerekiyor.
Türkiye'nin kültürel dayanaklarına ve geçmişteki önemli hamlelerine öldürücü darbeyi vurmak için yıllardır çalışan abd'nin, ortaya çıkmasında rolü olan sözde demokrasi, özde antidemokrasi söylemidir. Başını çeken eski solcu yazar çocukları ve bazı eski solculardır. Bu kişiler bazen açık cumhuriyet karşıtı ılımlı islam zihniyetiyle aynı çizgide yer almak durumunda kalırlar. Dolayısıyla abd ile de gönül bağları kendiliğinden oluşur. Söylemleri Irak'a özgürlük getiren abd söylemine benzer.
kemalist ideolojilerin artık geçerliliğini kaybettiğini savunarak önümüze sunulmaya çalışılan yeni nesil bir anlayıştır. bu düşünceleri savunurken ab ve abd örnekleri verilir ancak iyi incelendiğinde ab ya bağlı ülkelerin ekonomik ve siyasi yönetimini daha merkeziyetçi, muhafazakar ve devletçi bir politika izlediği görülebilir. diğer bir taraftan asıl amacın mustafa kemal atatürk' ün döneminde bile bulunduğu çağın onlarca yıl ötesini düşünerek uyguladığı bu politikalar hala geçerliliğini koruduğunu söylemeyip durumu farklı boyutlara taşımaktır.. özellikle küreselleşmenin etkisi ile ülkeler kendilerini korumak adına daha etkin bir şekilde merkeziyetçi politikalar uygulayacaktır. bu sebeplerden ötürü 2. cumhuriyet denen olgu hiç bir zaman gerçekleşmeyecektir.
- yeni anayasayı okudu mu?
+ hayır
- devlet şeklinin cumhuriyet olduğunu bildiren maddenin değiştirilmesi teklif dÂhi edilemeyecekmiş. artık cumhuriyeti değiştirmek yasal olarak mümkün değil...
+ biz de cumhurbaşkanını değiştiririz.
hurriyetin editoru ertugrul ozkokun tepkilerine ragmen hadi uluengin yazilarina devam ederken mehmet altan stardan selefine desteklerini surdurmekte.
tabi ultra ulucalci cumhuriyet gazetesi ve statuko zabtiyeleri de bos durmuyor ve kavrama karsi bildirilerini sunuyolar son olarak bedri baykam cumhuriyet gazetesindeki kosesinde ikinci cumhuriyetcileri topa tuttu.
yurt icinde kose yazarlarimiz (an itibari ile) medeni bir sekilde kavrami tartisirken yurt disindanda cesitli yorumlar yapilmakta;son olarak misirda yayimlanan el-ehram gazetesinden fehmi huveydi
^ikinci cumhuriyet e doğru adım adım^ baslikli makalesiyle ahmet altan ve kalem arkadaslarini destekleyen bir yazi yazdi.
sonuc itibari ile 1992 den beri ciddi olarak tartisilan kavram sivil anayasa tartismalari ve abdullah gul un cumhurbaskanliginin yankilari ile gundeme oturmus durumda.
ak partinin %47 lik ikinci zaferi ne kadar statukocu zihniyetin hosuna gitmese de demokratik bir sonuc.
ve ak parti gerek akademisyenler ve gerekse aydin kesimle turk demokrasisini yeniden gozden gecirmekte;
etyen mahcupyanin deyimi ile muhafazakarlar sasirtmaya devam edecek...
ikinci cumhuriyet kavraminin ne ataturkle ne de laiklikle bir sorunu vardir.
sorun sivil demokrasidir.3 askeri bir postmodern bir elektro* darbe goren 21.yuzyil turkiyesi 84. yilinda cumhuriyetine yeniden sekil veriyor uniformasiz postalsiz bir siyaset istiyor;muhtirasiz darbesiz bir yonetim istiyor sozde degil ozde cumhuriyet diyor.
cumhuriyetin numaralandirilmasini cumhuriyete 1923 e ataturke saygisizlik olarak gorenlere kisa bilgiler:
1792 biir; 1848 ikii; 1870 üüç; 1946 döört ve 1958 beeş, söz konusu cumhuriyetin kundağı, beşiği veya anavatanı addedilen Fransa bugün işte onun be-şin-ci-si-ni yaşıyor.
Sonra, 1873, 1931 ve 1939 Franco sununki dahil, ispanya da da üç cumhuriyet oldu. Portekiz de ise 1910 ve 1926 ertesi, 1974 den beri yine bir üçüncüsü hüküm sürüyor.
bu arada ikinci Cumhuriyet tabiri ilk defa 1960 yılında Kurucu Meclis te CHP liler tarafından kullanılıyor ve savunuluyor.
ahmet altan, vakit gazetesi, fetto vb. şahsiyet ve olusumların destek vererek bu kavramın dogup yayılmasına sebebiyet vermeleriyle gündeme taşınmıs ve çevre yapmış bi kavramdır. tehlikelidir fakat milleti "ekonomi iyi iyi" diye kandıran zihniyetler yüzündne hızına hız katmaktadır. Allah sonumuzu hayır etsindir.
kanlarıyla bize vatanı, rejimi hediye eden atalarımıza saygısızlıtır. anayasadan atatürkçülük çıksın, devletçiliğe karşı da özelleştirme diyecek kadar atatürk'e karşı görüşleri etrafında toplamış oluşumun, yalaka kalemlerinden çıkan ifadeden başka birşey de değildir.
edit: Türkiye'de 'ikinci'den kasıt, her şeye müdahale eden, topluma kışla muamelesi çeken otoriter devlet ve onun kurumlarıyla oluşan bir toplumdan, devletin, bireyin mutluluğunun hizmetinde olduğu demokratik bir toplum düzenine geçiş. Bugünün dünyasına baktığımızda, bu iki düzenden hangisi daha 'ileri', daha 'çağdaş'? Herhalde ikincisi. Öyleyse, her cümleye 'çağdaş' kelimesiyle başlayanlar niçin 'ikinci Cumhuriyet' nitelemesinden bu kadar rahatsız?
kaynak: http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=232948
ilk kez 27 mayıs 1960'dan sonra ve ikinci kez de 90'ların başlarında kullanılan kavram. ikinci kez kullanımını daha fazla ses getirmiş ve ikinci cumhuriyet savunucuları ağır eleştiriler almıştır.
