bugün

1982 yılında çıkarıldığı için bu adı alan,türk vatandaşlarının temel hak,sorumluluk,kural ve ödevlerini belirten,her türkün bilmesi gereken,yapılan bazı yasa değişiklikleriyle günümüzde kullanılan anayasa.
(en son devletin bütünlüğünü bozmayacak şekilde izinsiz miting düzenleyebiliceğimizi öğrendim)
Son kullanma tarihi geçmiş olan ve bir an önce update edilmesi gereken hatalı üretim.Yasakçı zihniyetin ürünü.
varlığıyla bu ülkede siviller anayasa yapamaz diye bas bas bağıran anayasa
kpss 2006 ya damgasını vurmuş anayasadır.
kazuistik sistem üzerine kurulmuş bir anayasadır.

yani her türlü detayın düşünülüp kanuna eklendiği ve uygulamaya sokulduğu bir sistemdir kazuistik sistem. bundan dolayıdır ki; her zaman anayasaya balans ayarı yapılmak zorunda kalınıyor. yani kanunlar her daim zamanın isteklerine göre değişim geçirmektedir.
türk milliyetçiliği yerine atatürk milliyetçiliği kavramını getirmiş, ama kendini türk hissetmeyen etnik unsurlar üzerinde etkili olamamış bir anayasadır.
ama ve ancak anayasasıdır, netekim.
(bkz: anayasa hukuku)
1982'nci entrymi, utanç duyarak yazdığım anayasa. öncelikle (#226566). sonra;

bu entry'de görüldüğü üzere. 4. entry'ye müdahale ederek, diğer maddeler değiştirilebilir hale getirilebilir. fakat şöyle bir tehlike daha vardır. 52. hükümetimizin de belirttiği üzere, anayasa'ya aykırılık konusunda söz sahibi olan anayasa mahkemesi'ni kaldırma yetkisi, tbmm'nin elindedir. dolasıyı ile, isteyen ve çoğunluğu sağlayan bir parti, düşündüğüm kadarı ile, anayasa mahkemesini kaldırıp, anayasa'nın ilk üç maddesi ihlal edilse dahi, bunun kontrol mekanizmasını devreden çıkarmış olacak, ve bu maddeler yokmuş gibi hareket edilebilecektir.
2004 yılında yapılan değişiklikle idam kaldırılmıştır.(madde 38)
hiçbir şekilde uzman eli değmemiş, ve modası çoktan geçmiş bir anayasadır. umudumuzu bilinçli gençlere bağlayarak yerini ikibinli yıllarda "düşünebildiğimiz", ve rahatça düşünebileceğimiz bir anyasaya bırakmasını temenni ediyoruz.
dünyada içinde "ancak" kelimesinin en çok geçtiği anayasadır. bu kelime kanunun 'sınırlayıcılığına' işarettir. "şöyle şöyle yapabilirsizi a n c a k...." gibi. ayrıca anlatım açısından da berbattır, bir maddede 6-7 "ve" geçer.
deline deline süzgece dönmüş anayasadır.
(bkz: delinin biri kuyuya taş atmış)*
idareye, sokakta gayet masum amaçlarla yürürken farkında olmadan yolu kapatan insanları "toplu yürüyüş ve eylem"le ilgili maddesine aykırılık sebebiyle tutuklama, dünya zekisi insanları işlemedikleri suçlar için tutuklayıp onları eğitim haklarından yoksun bırakabilme yetkisi veren,değiştirilemez 2. maddesinde yer alan başlangıç kısmının "temel ilkeleri"nin aslında herkesin farklı yorumlayabileceği ilkeler olduğu ve yine başlangıç kısmının bazı kısımlarının ise anayasayla ilgisi olmadığı bir anayasadır 82 anayasası.
değiştirilemez 2. maddesinde, "toplumun huzuru anlayışı" gibi ilginç bir anlayıştan da söz edilmekte ve bunlar yalnızca birkaç örnek olma durumundadır.

61 anayasası gibi liberal ve halkçı esaslı bir anayasa halk tarafından %60 civarında kabul oyu almışken, 82 anayasası gibi saçma sapan hazırlanmış ve baskı esaslı bir anayasanın %94 oyla kabulü ise şöyle açıklanabilir; 61 anayasası kabul edilmezse, yine halk,siyasi partiler ve kurumlar tarafından seçilecek bir kurul tarafından tekrar hazırlanacaktı. ancak 82 anayasası kabul edilmezse sonucunda hiçbir şey öngörülmemişti ve kenan evrenin ve askerin baskıcı yönetiminin devam edeceği izlenimi uyandırıyordu. ayrıca sanırım, 82 anayasasının oylamasında her kutunun başında en az bir zabıta duruyordu ve ret oyu verenler,tahmin edebileceğiniz tepkilere maruz kalıyorlardı. bu sebeplerden olsa gerek 82 anayasası %94 oyla kabul edilmiştir.ayrıca 61'de siyasi partiler dahil herkesin anayasaya karşı etkinlikte bulunmakta serbest olmasına rağmen 82'de bu etkinlikler ve anayasayı övücü konuşmaların eleştirilmesi kesinlikle yasaktı.

işte şimdi "korku"ya ve "bıkkınlık"a dayalı kabul oylarıyla yürürlüğe girmiş bir anayasayla yönetiliyor, hala o yılların izlerini taşıyoruz.
son günlerde ülkede yaşanan kaosun en önde gelen müsebbibi. 25 yıl önce ve bir darbenin hemen akabinde yapılan bu anayasaya göre cumhurbaşkanlığı seçimi için meclisin kaç mebusla toplanması gerektiği muammadır. onlarca anayasa hukukçusunun bir nokta üstünde günlerce tartıştıkları ve uzlaşamadıkları görülür. çünkü anayasa askeri bir anayasadır. gerçi çok iyi bir şekilde de hazırlanmış olsaydı bile yapılmasının üstünden 25 yıl geçtiği ve bu 25 yılda bir çok şey değiştiği için yine noksan bir anayasa olma kaderinden sıyrılması mümkün değildi. bu nedenle erken seçimden önce yapılması gereken şey; yeni bir anayasa oluşturma çalışmasına bir an önce başlamaktır.
her şeyi her ayrıntısına kadar düzenlemek isteyen bir düzenleyici anayasa dır.
gunumuzde sagıyla, soluyla asırı oynama cabalarına razı olmus bır nevi oksuz anayasadır.
Konumu ve durumuna hatta sıyası gelıcegıne gore cıkarı olan herkesın savunucusu yada dusmanı olması degiskenlık gosteren en kımsesız anayasadır.
177 maddeden oluşmaktadır.

madde 1:türkiye devleti bir cumhuriyettir.

madde 177: bu anayasa halkoylaması sonucu kabul edilip resmi gazete de yayımlanması ile türkiye cumhuriyeti anayası olur ve aşağıda gösterilen istisnalar ile bu istisnaların yürürlüğe girmesine ait hükümler dışında bütünüyle yürürlüğe girer.

12 eylül 82'de kenan evren ve bazı kuvvet komutanları bir darbe daha yaptılar.ülke her açıdan berbat durumdaydı ve her gün ideolojik çatışmalar yüzünden bir sürü insan ölüyordu..darbeyle iktidar el değiştirince kurucu meclis,danıştay meclis adıyla hemen yeni anayasa hazırlıklarına başladı.istanbul üniversitesi profesörü orhan aldıkaçtı heyete yeni anayasa sisteminin siparişini verdi.
1980 darbesini yapanlar,60 darbesini yapanların düştüğü hatalardan ders alarak hiçbir siyasi partiyle kurumsal bir bağ olmayacağını bildirdi.demokrat partiyi dışta tutarak,chp'yi içeri aldılar.danışma meclisine alınacaklarda ise ;
-hiçbir siyasi partiye üye olunmayacak.
-yüz kızartıcı suçlar işlenmemiş olacak.
-yüksek okul mezunu olunacak.
-belli bir yaşın üzerinde olacak. gibi şartlar arandı.elemeler yapıldı ve mgk'ya geldi listeler.yine bir elemeden geçen adaylar bu elemeyi geçmeleri halinde danışma merkezine alınıyorlardı.mgk istedikleri değişikliği yaparak anayasaya son şeklini verdiler.seçime katılım zorunlu olmak koşuluyla halk oylaması yapıldı.hatta ''eğer bu anayasaya kabul oyu çıkmazsa ülke 11 eylüle döner'' diye propoganda bile yapıldı.bunlar etkisini gösterdi ve anayasa yüzde 92 kabul edildi.ayrıca aynı oyla kenan evren'in cumhurbaşkanlığı da kabul edildi.
anayasanın girişinde darbeyi anlatan ve darbeyi meşrulaştıran bir yazı bulunuyordu.61 anayasasına göre temel hak ve özgürlükler daraltılmıştı ve yürütme yetkisi güçlendirilmişti.cumhuriyet senatosu dağıtıldı.izin alınması şartıyla hükümete toplantıları erteleme hakkı verildi.
anayasa bu hatlarıyla şekilciydi ve daha yürürlüğe girer girmez tartışmaların odağı oldu.önceden anayasa yapılmasına muhalif olanlar anayasayı desteklerken,darbe sırasında siyaset yapanlar anayasaya tepki gösterdi.zaman zaman değişiklikler de olmuştur ama en çok 2004'ten sonra ab etkisiyle olmuştur değişiklikler.hatta anayasa artık yalamaya dönmüştür.bir madde iki madde değiştirilir ama her madde baştan sonra değişirse sorun var demektir.
tabi bütün anayasalar gibi tbmm'nin üstünlüğünü göstermiş,egemenliği her şeyin üzerinde görmüş,cumhuriyet rejiminin değiştirilmezliği vurgulanmıştır.
Anayasanın ne kadar sakat, ne kadar kötü yazılmış (öptüm seni Orhan Aldıkaçtı), bazı konularda ne kadar muğlak olduğu yeniden anlaşılınca, üstelik bu anayasanın 'yalnız Turgut Özal değil' bizzat onu korumak ve kollamakla yükümlü olanlar tarafından da çatır çatır çiğnenebileceği görülünce, yeni bir anayasa yapmak özlemi de başgösterdi... Doğaldır.

Çünkü zart zurtun, 'vatandaş yerine kuzu yetiştirmeye' yetmediği de anlaşılmıştır.

'Bugüne kadar görmüş olduğumuz en iyi anayasa' olan 1961 Anayasası'nın çok çok gerisinde, 1921 Anayasası'na bile rahmet okutan ve memleketi kaskatı bir 'bürokrasi vesayetinin' sultasına sokan bu anayasa elbette değişmelidir.

Kaldı ki, o anlı şanlı 1961 Anayasası'nın bile 'halkın temsilcileri üzerinde bir seçkinler denetimi' yaratarak (senato), ekonomiyi merkez güdümüne ve plana bağlayarak, 'karma ekonomi' ideolojisini dayatarak, darbecilere ömür boyu koltuk garantisi sağlayarak (tabii senatörlük kurumu) ne kadar ilerici olduğu tartışılmalıdır! (Buna 27 Mayısçı Hıncal Uluç ağabeyim yanıt versin, karıdan kızdan başını alırsa...)

Ne var ki, birkaç gazetecinin, birkaç profesörün, hatta birkaç politikacının keseceği ahkâmla değişmez anayasalar...

Anayasaları halk falan yapmaz. Bunu savunana saftırık derler.

Öyle durduk yerde de Kurucu Meclis falan kurulmaz. Hele hele, bazı arkadaşların matah bir çare gibi gördükleri “her maddesinin ayrı ayrı halkoyuna sunulması, sonra tamamının tekrar sorulması” falan gibi saçmalıklar hiçbir ülkede görülmemiştir.

Anayasa'yı, o dönemde o toplumda borusu öten güçler yaparlar.

Bu Batı'da dönem dönem şu sınıf ya da bu sınıf, Türkiye'de ordu ve aydınlar olmuştur.

Bu bir uzlaşma, mutabakat, konsensüs falan değildir. Bir dayatma da denemez her zaman, bir “ağır basma” durumudur.

Bu bir toplum sözleşmesi falan değildir. Bu görüş on sekizinci yüzyılda kalmış, naftalin kokulu bir görüştür; contrat social teorisyenlerine, başta Jean-Jacques Rousseau olmak üzere, okul kitaplarından başka tüküren yoktur. O adamın, sınavlarda bana eziyet çıkarmaktan öte bir faydasını görmüş değilim gençliğimde.

Üstelik hiçbir Anayasa mükemmel değildir ve olamaz, mutlaka eksikleri, açıkları, delikleri bulunur.

Örneğin 1876 Anayasası halkın malkın değil, Mithat Paşa’nın masa başı ürünüdür. Mithat Paşa, o zamanın Kenan Evren'i sayılacak Serasker Hüseyin Avni Paşa'yı da yanına alarak Sultan Abdülaziz'i bir darbeyle devirmiş, fakat hazırladığı ilk anayasamızda padişaha olağanüstü yetkiler vererek kendi sonunu ve kendi kurduğu düzenin de sonunu hazırlamıştı. (Alo? Bu size bir şey hatırlattı mı?)

Beşinci Murat bir ingiliz kralı durumuna düşürülmeye pek de ses çıkarmayacaktı, diklenecek durumda da değildi, fakat tahta çok kısa bir süre sonra Abülhamid'in geçeceği düşünülmemişti, üstelik o da her türlü demokrasi garantisini paşaya vermiş, köprüyü geçene kadar ayıya dayı demişti!...

1921 Anayasası'nda yapılan değişiklikler, hele cumhuriyet, hele devrim kanunları falan, hiçkimseye danışılmamıştır.

1961 Anayasası'nın hazırlanışında devrik ve sabık politikacılara fikir sorulduğunu (o zamanlar bunları aşağılamak için düşükler denirdi) hangi belgeselde izlediniz?

Bizi on yıl geri götüren '1971 değişikliklerini' yaptıran Memduh Tağmaç çağırıp da bana mı sordu?

Senatoyu, yani okumuşların ve seçkinlerin denetim mekanizmasını ortadan kaldırarak kendi kalesine esaslı bir gol atan, üstelik cumhurbaşkanlığını olağanüstü yetkilerle donatıp yirmi beş yıl sonra da bu gücün arzu edilmeyen kişilerin eline geçmesi ihtimali belirince paniğe kapılan bürokrasi (merhum Mithat Paşa yukarıdan bize gülüyor) kime danışmıştı, kodesteki altı yüz bin kişiye mi?

'Halkoyuna sunuldu ve kabul edildi ya...' denecektir. Öyle bir ortam yaratırsınız ki, halk otu da boku da oylatsanız evet der.

Hangi ülkeye giderseniz gidip bakınız. 1793 Anayasası'nı hazırlatan Robespierre kralcıların, hatta burjuvaların fikrini almıştı derseniz, sizi önce Erdoğan Teziç ağabeyim döver.

Yani diyeceğim, olağanüstü şartlar ortaya çıkarsa yeni bir anayasa da gündeme gelir. Öbür türlü, boşuna beklemeyiniz.

Eh bu da yeni bir darbe, ihtilal, savaş falan demektir.

Çok hayran olduğunuz Batı'da cumhuriyetlere de anayasalarına göre numara veriyorlar, Fransa şu anda beşincide...

Bu hesaba göre biz de Üçüncü Cumhuriyet'i idrak etmekteyiz, ikinci cumhuriyetçi takımına (ben onlardan değilim) kızanlara saygılarımla arz ederim...

engin ardıç
1982 anayasasında otorite-hürriyet dengesinde "otorite" daha baskındır..
Ingilterenin yazili anayasasisinin olmadigini bana hatirlatip bu isin yaziyla olmayabilecegini hatirlatan ve 61 yasasini tarih eden bir anayasadir.
halkın büyük çoğunluğunu * evet dediği anayasa; ama babamın söylediğine göre halk 'yeter artık bu dönem bitsin' diyerek evet oyu vermiş tabi bunda 'eğer onaylamazsanız cuntacılar hep başımızda' kalacak sözlerinin de payı varmış. gerçi düşününce hayır oyu vereceklerin büyük çoğunluğu ya hapishanedeydi ya yurtdışında sürgün hayatı sürüyordu.
şeffaf zarflar ile sıkıyorsa vermeyin dayatması şeklinde oylanmış, bayağı bir manipüle edilerek de arttırılmış, şişirilmiş bir yüzde 92'dir. atatürk dirilse yüzde 92 oy alamaz neyden bahsediyorusunuz siz. yemeyiz.
içeriği ve hazırlanışı itibariyle anayasa sıfatını taşıması mümkün olmayan metindir. bülent tanör'ün muhteşem ifadesiyle, "1961 Anayasası'nın deli gömleği giydirilmiş halidir." aynı zamanda.

anayasalar, bireyi devlet otoriterisine karşı korumak ve bireysel özgürlük alanıyla kamusal özgürlükleri otorite aleyhine genişletmek ve sonrasında güvence altına alma anlayışıyla anlam kazanır ve "anayasa" olurlar. anayasa mefhumunun ortaya çıkış kaygısı da, birey-devlet ilişkisinin düzenlenmesinden ileri gelir; haliyle 1982 anayasası denilen ve devleti, yurttaşa karşı korumayı ve bu amaçla yurttaş hak ve özgürlüklerini kısıtlamayı kural, özgürlükleri istisna haline getiren bir metni anayasa olarak tanımlamak güçleşiyor.

%92 küsürlük "evet" oyu da, "1982 Belgesi"ni anayasa yapmaya yetmiyor; hazırlanış süreci sadece "danışma meclisi" denilen asker gözetimli bürokratik oluşumda şekillenen ve içeriği de devlet - birey ilişkisini tersten okuyan bir metnin meşruiyeti, hiç bir zeminde iddia edilemez. dolayısıyla, anayasa değil de temel metin/belge olarak tanımlanması gerekli metindir.