güzel bir meseledir. yalnız bazı doğrular, bazı yanlışlarla karıştırılıyor herhalde... hermes ile idris peygamber'in özdeşleştirilmesinden söz etmiyorum. bu, bugün artık bütün araştırmacıların kabul ettiği bir durumdur: hermes, idris peygamber, toth, uhnuh gibi isimler aynı kişiyi anlatmaktadır.
benim itiraz ettiğim nokta, idris peygamberin çoktanrıcılıkla özdeşleştirilmesi ve "yedi kat gök" doktrinini kafasından uydurduğunun sanılmasıdır. sanki idris peygamber, oturdu, böyle bir masal uydurdu ve sonrakiler de onu taklit etti. yok böyle bir şey... idris peygamber, bir peygamber'di ve onun getirdiği ilimler semavi idi. çok çeşitli ilimler öğretmiştir insanlara o: sade terzilik değil, yazıyı da o getirmiştir, sayıları ve matematiği de...
yalnız şunu bilmek gerekir. idris peygamber çok eski bir tarihte yaşamıştır. ve zamanla onun dininde bir çok bozulmalar, farklı yorumlar olmuştur. ben şimdi burada ilk defa duyacağınız bazı şeyler de söyleyebilirim bu konuda: mesela bugün japon bayrağında gördüğün "güneş" kursu var ya, o da idris peygamberden kalmıştır. yine inka'ların güneş tanrısı idris peygamberdir. iran, hint, mısır, babil mitolojisinde izleri vardır.
çünkü o, yedi kat göğün dördüncü katına, yani güneş semasına yükseldi. sonra ilyas peygamber olarak doğan da odur. çok güçlü bir külttür eski tarihte.
zira ele aldığı madde ve tanrı olguları, son derece radikaldi. her şeyden önce, politeizm bu adam ile özdeşleştirilirdi. kendisinin göğe çıkışı ile başsız kalan beşeroğlu, putları ilah yapmaya başladı. doğru yoldan ayrıldı. hermes'in oldukça radikal, livresk dinleri boşa çıkartan öğretisi ise şu idi. "insanlar ölü halde bulunan tanrı; tanrılar ebedi, ölümsüz insanlardı". madde ve ruh kendisinin ele aldığı labirentli mekanda son tahlilde, ulaşılması gereken noktaya, tanrı beden ve alametlerine sahip oluyordu.
peki sadece, mısırın gizil birkaç papirüsünde yazan, insanın öz benliği olan tanrı faikalarına ulaştıran süreç nasıl işliyordu?
kolay değildi tanrı olmak! bu korkunç ve güç yolculuk birbirinden farklı yedi kattaki engellerin aşılması ile ancak son bulacaktı. bu yola baş koyanların bir kısmı ya daha başından geri dönmektedir, yada ortalarında... çileliler, dehlizler ve mezarlıklardan geçerler. ucunda ölümsüzlük olan bu ulvi hedef için, ölüme açılan kapılara gögüs gerilmesi gerekmektedir. hermes'in gizil sırrına ulaşmak için girişilen uzun yol, akrepler vahşi hayvançiyan ve zehirli yılanlarla doludur. çığlıklar uçurumlara yansır. tüm bu süreçte bir de, yol gösterici rahip vardır. bu tasavvuftaki saki ye benzer. yolda rahip yolcuya, yani ilmi edinmek isteyen çileliye: "geri dönüp, dönmemek istediğini" sorar. ancak ileride bu soru da sorulmaz. tanrı namzetimiz en son, kanayan avuç ve dizleri ile uçurumun kenarına gelir.. bir dala tutulan kişi, çıldırmayıp karşıya atlayabilirse, orada bir kovuktan ışıl ışıl kilimler ve harflerle döşenmiş bir odaya girecektir. oradaki harflerin anlamını çözerek tanrısal güce ulaşacaktır. sonrasında tanrı olmaya hazırlanan istekli bireyin, uzunca aylar kalacağı bir odaya kapatılıp, derin düşüncelere dalması sağlanır. buradan sonra, bir odaya daha sokulan cefakar birey, orada kendisinin çektiği acıların tümünü unutturacak bir kadın ile imtihan edilir. kadın çıplaktır ve kendini çileliye sunmak istemektedir. oyuncumuz eğer kadının oyununa gelirse, ölecektir. tüm acıları boşa çekmiş olacaktır. oyuna gelmemesi gerekmektedir. nihayetinde son cefa ise, özel bir törenle diri diri gömülmektir. bu da atlatılırsa,
bir son bir merdiven ile, evren helezonisinin katları çıkılmaya başlanır. burayı yarattığı söylenen çileli, yarattığı evreni seyreder. her şeyin normal devridaimde olduğu ilk 2 kat sonrası, zühre yıldızının, aşk ve gönül işlerini düzenlediği üçüncü kata gelinir. nihai katımız yedi de ise, zuhal yıldızı vardır. burada müstakbel tanrı olan çileliye, ölümsüzlük ve tanrı kerametleri bahşedilir.
en üste varıldığında rahip, tanrıya tüm ezoterik dağarcık ve mottoları kazandırıp, inisiyasyonu verecektir.
tüm bunlar yapıldığı takdirde, herkes bi gün tanrı olabilecektir. bu paralellikte hermes, "tanrı gibi ölümsüz ve güce sahip olma"nın insanın elinde oldugundan dem vurur.