insan ruhuna eziyettir. öyle ki, söyleyince bir şey değişmeyeceğine inanır hep. ve kişi farkına varmadan zamanla çevresine duvarlar örer, yaklaşmak isteyenlerin dokunmasına izin vermez. sonrasında yalnızlıktan yakınması muhtemeldir.
muhtemelen, anlatınca rahatlıyorsun vallahi bak görüşünün yolunu denemesine rağmen, bunda pek bir yarar görmemiş olan insanın, bürünmüş olduğu durumdur. yoksa, hiç kimse, içine ata ata, ruhen çürümeyi istemez sanırım.
acayip bir derinlik var küçücük gövdemizde. çoğu zaman üzüntün de sevincin de suskunluğunun altında kalıveriyor. sen istemiyorsun ya da öyle olması gerekiyor. zamanla bunun bir yaşam tarzı olduğunu fark ediyorsun. bir özneden bağımsız ya da bir hedefe yönelik de değil. hiçbir şey göründüğü kadar arkaik, basit, kütle halinde değil. hele ki insanın iç dünyası. öylesine derin ki onlarca yıl hiç kimseyle paylaşmadan içine gömdüğün şeylerin ucu bucağı yok. uzandığın zaman asla geri gelmiyorlar, hafızan da bu konuda pek işe yaramıyor. suskunluk ve sakinlik çatısında eriyip gidiyorlar. halbuki o içine attığın şeyler senin en çok özendiğin, himaye ettiğin fakat bir öznesi olamayan çok kıymetli koleksyonlar. malesef ne kadar gereksiz şey varsa dilimizde ve ortada. ne kadar kıymetli ve samimi şey varsa içimizde, çok derinlerde. fakat derinlik kavramı da kişiye ve yaşadıklarına göre değişir. duymak istediklerinin, görmek istediklerinin peşinden gitmekten başka bir şey düşünmeyen insanların iç dünyasından bana ne. ben söyleyemediklerini, göremediklerini, gidemediklerini içine atan ve onun derinliğiyle yaşayan insanların içe dönüklüğünden söz ediyorum. iyi düşünürler, iyi hissederler, iyi yazarlar, iyi susarlar....
susup anlaşılmayı beklemektir. bir süre sonra içine attıkların içine sığmaz ama paylaşacak biri de olmaz. bu nedenle ya kendi kendine konuşur insan ya aynaya bakarak ya da sanki bir insana anlatıyormu gibi mp4 e ses kaydeder
özellikle okul ve iş hayatında insan ilişkilerinde mecburen atarsın. hayat içine atamayacağın kadar basit değil. aksi durumda çok vah vah dersin. maalesef.